Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 56, 98)

 

E. 2016/131

K. 2016/310

T. 23.04.2016

 

İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;

 

Şikâyetli avukat F.Ö. hakkında, Şikâyetli avukatın ...Kooperatifinin pek çok davasında vekil olduğu, şikâyetçilerin eski Kooperatif Başkanı İ.K. hakkında zimmetine para geçirdiği iddiası ile suç duyurusunda bulunması sonrası, şikâyetli avukatın İ.K. ’ün vekilliğini üstlendiği, hatta zimmete sebep olan ödeme listesinde Avukat F.Ö. ’ün de isminin yer aldığı, şikâyetlinin ceza davasındaki avukatlık ücretinin dahi kooperatif tarafından ödendiği” iddiası üzerine başlatılan disiplin kovuşturmasında eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.

 

Şikâyetli avukat önceki savunmalarında özetle; 2004 yılına ilişkin bir iddianın söz konusu olduğunu, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 56 ve 98, olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TTK’nın 341. maddelerine atıf yaparak, Ticaret Bakanlığı Müfettişinin bu yasal düzenlemeler nedeniyle soruşturma konusunun 56/3 maddesi gereğince ilk Genel Kurul’a getirilmesini istediğini, bu istek üzerine Kooperatif Yönetiminin bu hususu Genel Kurula taşıdığını, Genel Kurul’da hakkında dava açılan İ.K. ’ün 24.08.2005 tarihinde %99 oyçokluğuyla ibra edildiğini, bu nedenle Kooperatif ile sanık İ.K. arasında en küçük bir menfaat çelişkisi olmadığını, menfaat çatışması olmadığından İ.K. ’ün vekilliğini yapmaya da en küçük bir engel bulunmadığını, İ.K. müdafii olarak Savcılık aşamasında 2005/9906 Hazırlık sayılı dosyada 10.10.2005 ve 05.04.2006 tarihlerinde ayrı ayrı yazılı savunma verdiğini, 2005/8235 Hazırlık sayılı dosyada ise 14.06.2005 tarihinde savunma verdiğini, ... 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2007/63 Esas sayılı dosyasının 04.05.2007 tarihli ilk oturumunda sanık vekili olarak görev yaptığını, Bakanlığın yazılı talepleri gereğince, 24.09.2005 tarihli Kooperatif Olağanüstü Genel Kurulu’nda İ.K. hakkında soruşturma/dava açılmamasına karar verildiğini, bu durumda müştekilerin, kendisinin müdafii görevini ifa ettiğini en geç 24.09.2005 tarihli Genel Kurul’da öğrendiklerini, şikâyetin 29.01.2013’te yapıldığını, Avukatlık Kanunu’nun 159.maddesi gereğince iddianın zamanaşımına uğradığını, hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir.

 

İncelenen dosya kapsamından; C.D. , E.T. , M.Ş. ’ın şikâyeti üzerine İ.K. hakkında zimmet suçundan ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/63 Esasına kayden açılan kamu davasında; Mahkemenin 26.10.2007 gün ve 2007/308 Karar sayılı ilamı ile sanığın beraatine karar verildiği, sanık İ.K. müdafinin şikâyetli avukat F.Ö. olduğu,

 

Yargıtay ... Ceza Dairesi’nin 04.07.2012 gün ve 2009/5747 Esas, 2012/7836 Karar sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verildiği,

 

Bozma sonrası ...Ağır Ceza Mahkemesi’nin 07.01.2014 gün ve 2012/305 Esas, 2014/2 Karar sayılı ilamı ile sanık İ.K. hakkında 2.275,00 TL parayı kullanma zimmetini oluşturacak şekilde mal edindiği gerekçesiyle neticeten 5 Ay 5 Gün hapis cezası verilerek hükmün açıklanmasını geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 17.01.2014 tarihinde kesinleştiği, kararda sanık müdafii olarak şikâyetli avukatın adının yer almadığı,

 

... Barosu Başkanlığı tarafından 02.01.2014 tarih ve 2013/11 Ş. sayılı yazı ile ... 2.Ağır Ceza Mahkemesinden; Avukat F.Ö. ’ün 2012/305 Esas sayılı dosyada sanık vekilliğinden çekilip çekilmediğinin bildirilmesi, çekilmiş ise dilekçe örneğinin gönderilmesinin istendiği,

 

Mahkeme tarafından 02.01.2014 tarihli yazı ile verilen cevapta; Avukat F.Ö. ’ün sanık İ.K. müdafiliğinden 16.12.2013 tarihli dilekçe ile istifa ettiğinin bildirildiği, dilekçe ekinde istifa dilekçesi örneğinin gönderildiği,

 

Şikâyetli avukat F.Ö. ’ün disiplin sicil özetinde, ceza olmadığı,

 

Şikâyetli avukatın 29.01.2016 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; önceki savunmalarını tekrarla, kooperatif başkanının ibra edildiği 23.08.2005 tarihi itibariyle kooperatif ile İ.K. arasında menfaat çatışmasının kesin olarak ortadan kalktığını, ayrıca eylem tarihi itibariyle zamanaşımının dolduğunu, avukatı olmadık nedenlerle suçlayan cezalandıran bir anlayışın kabul edilemez olduğunu, 30 yıla yakın zamandır mesleğini onuru ile icra ettiğini, verilen kararın kendisinin çok rencide ettiğini ve üzdüğünü belirterek itirazlarının kabulü ile mezkûr kararın bozulmasını talep ettiği görülmektedir.

 

Şikâyetli avukat olayın zamanaşımına uğradığını bildirmekte ise de ... 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 02.01.2014 tarihli yazı ile verilen cevapla Avukat F.Ö. ’ün sanık İ.K. müdafiliğinden 16.12.2013 tarihli dilekçe ile istifa ettiğinin bildirildiği gerçeği karşısında eylemin temadi ettiği ve bu nedenle zamanaşımı savunmasının hukuksal dayanağı bulunmadığı açıktır.

 

Dosya kapsamına göre Şikâyetli avukatın, ... Kooperatifinin vekili olduğu, eski Kooperatif Başkanı İ.K. hakkında zimmetine para geçirdiği iddiası ile suç duyurusunda bulunması sonrası, şikâyetli avukatın İ.K. ’ün vekilliğini üstlendiği de tartışmasızdır.

 

Yargıtay ... Hukuk Dairesi’nin 03.0.7.1995 tarih ve 8691-7761 sayılı kararında, “Avukatlık Yasası’nın 38/b maddesinde, avukata aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa, işi ret etmesi gerektiği kuralı yer almaktadır. Yasa ile izlenen amaç, avukatın aldığı vekâlet sonucu vakıf olduğu sırları önceki müvekkilinin aleyhine kullanmayı önlemektir. Yasa maddesi ile öngörülen husus kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece resen gözetilir. Somut olayda davacı vekili, taraflar arasında boşanma ve yoksulluk nafakasına karar verilen ilk davada kocanın vekili olmuştur. Nafakanın takdirine esas olan mali konuda kocanın (bu davadaki davalının) sırlarını ve gücünü öğrenmiştir. Bu durumda Av. ...’nun huzuru ile davaya bakılması usul ve yasasa aykırıdır.” gerekçesi ile maddenin bir amacı belirtildiği gibi,

 

Yargıtay ... Hukuk Dairesi’nin 03.10.2000 tarih ve 2000/6961-7836 sayılı kararında da, “Avukatlık, karşılıklı güven ve sadakat isteyen bir meslek olup, vekâlet de bu inanç doğrultusunda verilir. Davalı avukat, davacının bu inancını kötüye kullanarak hasım tarafın kendisini vekil tayin etmesine karşı koymamış, onun vekilliğini üstlenmiştir. Bu durum müvekkil davacının davalı avukatına karşı beslediği güvenin sarsılmasına neden olduğunun kabulünde duraksamaya yer yoktur. O nedenle davacı müvekkil salt bu nedeni ileri sürmek suretiyle dahi azilde haklıdır.” denilmek suretiyle Avukatlık Yasası M. 38/b ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları madde 36, salt öğrenilen sırların önceki müvekkile karşı kullanılmasını önlemek amacıyla değil, karşılıklı güven ve sadakat nedeniyle de konulmuş bulunduğunu açıkça belirtmektedir.

 

Avukatlık Yasası’nın 34. maddesi, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliği’nce belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”

 

Avukatlık Yasası’nın 38/b maddesi, “Aynı işten menfaati zıt tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa" teklifi reddetmek zorundadır.

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3. maddesi, “Avukat, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güveninin sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.”

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 2. maddesi, “Mesleki çalışmasında avukat bağımsızlığını korur; bu bağımsızlığı zedeleyecek iş kabulünden kaçınır,”

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 4. maddesi, “Avukat, mesleğin itibarını sarsacak her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.”, hükümleri ile belirlenen ilkeler göz önünde bulundurulduğunda, m.nin amacının esas itibarıyla mesleğe olan güveni sarsmamak olduğu tartışmasızdır.

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın madde. 36, “Bir anlaşmazlıkta taraflardan birine hukuki yardımda bulunan avukat yararı çatışan öbür tarafın vekâletini alamaz, hiçbir hukuki yardımda bulunamaz. Ortak büroda çalışan avukatlar da, yararları çatışan kimseleri temsil etmemek kuralı ile bağlıdır.” hükümlerini amirdir.

 

Dosya kapsamına göre Şikâyetli avukatın hasım tarafın vekâletnamesini alarak bir başka dosyada aleyhine davaya katıldığı tartışmasızdır. Avukatlık güven mesleğidir ve müvekkil sebebi ne olursa olsun bir başka davada avukatını hasım tarafın vekili olarak görmemelidir.

 

Gerçekten de bu sebeplerledir ki, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 36. maddesi “Bir anlaşmazlıkta taraflardan birine hukuki yardımda bulunan avukat yararı çatışan öbür tarafın vekâletini alamaz, hiçbir hukuki yardımda bulunamaz.” hükmü ile avukat, işi retle yükümlendirilmiştir.

 

Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.

 

Baro Disiplin Kurulu’nun, şikâyetli avukatın eyleminin disiplin suçu olduğuna ve Avukatlık Yasası’nın 34, 38/b, 134 ve TBB Meslek Kuralları 3, 4. 36. maddelerine aykırı bulunduğuna ilişkin hukuksal değerlendirmesi yerinde olmakla itirazın reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

 

Sonuç olarak Şikâyetli avukat F.Ö. ’ün itirazının reddi ile;

 

1-... Barosu Disiplin Kurulu’nun “Kınama Cezası Verilmesine” ilişkin 18.12.2015 gün ve 2014/3 Esas, 2015/51 Karar sayılı kararının ONANMASINA,

 

2-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere,

 

Katılanların oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy