Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(2004 S. K. m. 89) (1136 S. K. m. 34, 136, 146) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 4)
E. 2005/334
K. 2005/430
T. 24.12.2005 
Şikayetli avukat hakkında, “başlattığı icra takibinde, fiili ve hukuki ilişkisi sabit olmayan borçlunun oğlu şikayetçinin, görev yaptığı Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yönetim Kurulu ve diğer üyelerine İcra İflas Yasası’nın 89. maddesi uyarınca haciz ihbarnamesi göndermesinin, yasanın avukata tanığı hakkın suiistimali olduğu” iddiası ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda, Baro Disiplin Kurulu’nca eylem sabit görülmüş ve şikayetli avukat hakkında uyarma cezası tayin edilmiştir.
Şikayetli avukat savunmasında, yaptıkları işlemin tamamen usul ve yasalara uygun olduğunu, avukat olarak sadece talepte bulunduklarını, işlemi icra memurunun yaptığını ve sorumluluklarının bulunmadığını, şikayetçiyi taciz etmediklerini bildirmiştir.
Şikayetçi A.A, Baro Disiplin Kurulu Başkanlığı’na 03 Şubat 2005 tarihli dilekçe vererek, şikayetli avukat hakkındaki şikayetinden vazgeçtiğini belirterek, gereğinin yapılmasını istemiştir.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “Avukatlık Kanunu’nun 136/1. maddesi gereği kanunun avukatların hak ve ödevleri ile ilgili altıncı kısımda yazılı esaslara uymayanlara ilk defasında en az kınama cezası verilmesi gerektiği halde, uyarma cezası verilmesinin yerinde olmadığını” belirterek Baro Disiplin Kurulu kararına itiraz etmiştir.
Şikayetli avukat Y.E., Birliğimize yaptığı itirazda, “yaptığı işlemlerin İİK’nun 89. ve ilgili maddelerine uygun olduğunu, ilgililerin itiraz haklarının bulunduğunu ve üçüncü şahıslar hakkında bir işlem yapılmadığını, ayrıca şikayetçinin, şikayetinden feragat etmesine rağmen ceza verilmesinin yerinde bulunmadığını” ileri sürmüştür.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, icra takibinde borçlu olan şahsın oğlu olan şikayetçinin çalıştığı Diyanet İşleri Yönetim Kurulu ve diğer üyelerine şikayetli avukatın (89. madde uyarınca) haciz ihbarnamesi çıkardığı, haciz ihbarnamesi çıkarılan şahıslarla icra takibinin borçlusu olan şahıs arasında fiili ve hukuki ilişki bulunmadığı, haciz ihbarnamelerinin çıkarılması ile şikayetçinin çalıştığı kurumda zora sokulmuş olduğu anlaşılmıştır.
Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesine göre, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak zorundadırlar”.
TBB Meslek Kuralları’nın 3. ve 4. maddelerine göre de, avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütmek, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.
Şikayetlinin eylemi, yasanın avukata tanıdığı bir hakkın suiistimali olmakla eylem Avukatlık Yasası’nın 34. maddesine ve TBB Meslek Kuralları’nın 3. ve 4. maddelerine aykırı olup, disiplin suçunu oluşturmaktadır.
Avukatlık Kanunu’nun 146. maddesine göre, “Disiplin Kurulu, delillerin gösterilme ve incelenme şeklini, istek ve feragatle yahut evvelce verilmiş kararlarla bağlı olmaksızın takdir ve tayin eder”. Bu nedenle, Disiplin Kurulu feragatle bağlı olmadığı gibi feragat disiplin kovuşturmasını da ortadan kaldırmadığından, Baro Disiplin Kurulu’nun kovuşturmaya devam ederek, disiplin cezası tayininde de usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Avukatlık Kanunu’nun 136. maddesine göre, “Avukatlık Kanunu’nun avukatların hak ve ödevleri ile ilgili altıncı kısmında yazılı esaslara uymayanlar hakkında ilk defasında en az kınama cezası verilmesi” gerekmektedir. Baro Disiplin Kurulu ise, şikayetlinin eylemini sabit görmüş, ancak Avukatlık Yasası’nın 136. maddesine göre en az kınama cezası vermesi gerekirken şikayetli avukat hakkında uyarma cezası tayin etmiştir.
Bu nedenlerle, eylemin disiplin suçunu oluşturduğuna ilişkin Baro Disiplin Kurulu’nun değerlendirmesinde hukuki isabetsizlik görülmemiş ise de, kınama cezası tayini gerekirken, uyarma cezası tayini doğru bulunmamış, uyarma cezasının kınama cezasına çevrilmesi suretiyle kararın düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikayetli avukatın itirazının reddi, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazının kabulü ille İstanbul Barosu Disiplin Kurulu’nun uyarma cezası verilmesine ilişkin kararının kınama cezasına çevrilmesi suretiyle düzeltilerek onanmasına, şikayetli avukatın kınama cezası ile cezalandırılmasına oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy