Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 166) (Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları m. 43)
E. 2008/224
K. 2008/353
T. 19.09.2008
Şikayetli avukat hakkında, şikayetçinin bazı davalarında vekilliğini yaptığı, şikayet konusu olayda, şikayetçi aleyhine açılan Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2001/256 Esas sayılı davasında da davalı vekili olarak görev yaptığı, davanın sonucunda aleyhte karar verildiği ve ödenmesi gereken borç tutarının şikayetli avukat tarafından şikayetçiye 36.507.499.000 TL olduğu ve bunun ödenmesi ile karar konusu borcun kapanmış olacağının bildirilmesi üzerine, bu miktarın şikayetliye havale ile ve <3. Asliye Hukuk davasının tazminat ödemesi> açıklaması ile gönderildiği, daha sonra Samsun 3. İcra Müdürlüğü’nün 2005/2255 Esas sayılı dosyası ile aleyhine 53.869,07 YTL’lik takip yapıldığı, talimat yoluyla şikayetçinin taşınmazının haczedilmesi üzerine, gönderdiği paranın alacaklıya şikayetli tarafından ödenmeyerek elinde tuttuğunu öğrendiğini, birçok kez istemesi üzerine şikayetlinin aralıklı olarak 30.000,00 YTL’yi iade ettiği, bakiyesinin alıkonulduğu, talimata uygun olarak ödemenin alacaklıya yapılmaması sebebiyle şikayetçinin daha yüksek bir miktarı ödemek zorunda kaldığı iddiaları ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda baro disiplin kurulunca eylem sabit görülmüş ve kınama cezası tayin ve takdir edilmiştir.
Şikayetli avukat savunmasında, şikayetçi ve ortakları ile arasında uzun süren bir vekillik ilişkisinin olduğu, bu görevini yaptığı süre içinde dostluklarının da geliştiğini ve bu sebeple ücret ödenmemesini sorun etmeyerek görevini sürdürdüğünü, gönderilen miktarın şikâyetçi tarafından gönderilmediğini, bu miktarın ilgili kararın karar düzeltme talebinden sonra ve devam eden başka bir davada çıkacak miktar ile takas edilebilmek üzere şifahen verilen bir talimat ile gönderildiğini, havalenin alınmasından bir gün sonra icra takibinin yapıldığını, alınan miktarın 30.000,00 YTL civarındaki kısmının istekler üzerine iade edildiğini, avukatlık ücreti alacağının elinde kalan miktardan çok daha fazla olduğunu bildirerek, iade edilen havale tutarları ile ilgili dekontları ve 27.02.2006 tarihli dokuz adet avukatlık ücret makbuzlarını sunmuştur.
Dosyada bulunan ve şikayetli tarafından da alındığı kabul edilen 10.06.2005 tarihli Denizbank havale belgesi ile Beyhan Görgün tarafından şikayetli avukata <3. Asliye Hukuk davası ile ilgili tazminat ödeme> ibaresi ile 36.507.449.000 TL’nin gönderildiği anlaşılmaktadır. Şikayetli avukat da bu miktarın alındığını, ancak kendisine karar düzeltme sonucu ile diğer taraf aleyhine açtıkları davanın sonucunda ödenmesi yolunda talimat verildiğini savunmaktadır. Karar düzeltme isteminin, onanmış bir kararın tahsilini engellemeyeceği açıktır. Bu durumda, kararın icraya konulması ile müvekkiline yeni ödemelerin eklenmesine sebebiyet verileceğinin değerlendirilerek, zaten elinde bulunan miktarın gerekli belgelerin düzenlenmesi suretiyle haricen veya icra dosyasına ödenmesinin sağlanması müvekkilinin menfaatine olacağı kuşkusuzdur. Bunun yapılmaması ile alacak tutarının arttığı da görülmektedir.
Şikayetli avukatın, havale tarihinden 8,5 ay sonra düzenlediği avukatlık ücreti serbest meslek makbuzları ile 07.03.2006 ile 03.04.2006 arasında zaman zaman iade ettiği miktarların dikkate alınması halinde, özel bir sebeple kendisine tevdi edilen meblağı talimata aykırı olarak üzerinde tuttuğu anlaşılmaktadır.
Kovuşturma konusu olayda değerlendirilmesi gereken husus, şikayetli avukatın özel bir talimat ile kendisine tevdi edilen miktar üzerinde Avukatlık Yasası’nın 166. maddesine göre hapis hakkının olup olmadığından ziyade avukatın belli bir borcun ödenmesi amacı ile ve açık bir talimat ile kendisine tevdi edilen para üzerinde, bu talimatın gereğini yerine getirmeksizin, parayı üzerinde tutması ve kendi alacağı için hapsetmesinin avukatlık mesleği açısından haklı ve uygun olup olmadığının değerlendirilmesidir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden şikayetlinin iddia edildiği gibi hapis hakkını kullandığı savunulmuş ise de hapis hakkının kullanılmasında Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 43. maddesinde de düzenlendiği gibi şikayetçi/müvekkile yazılı bilginin verilmediği anlaşılmaktadır.
Avukatın, müvekkili tarafından, alacaklısına ödenmek üzere kendisine teslim edilen miktarı, bu talimata aykırı olarak alacaklıya ödemeksizin, uzun zamandır talep etmediği avukatlık ücretlerinden dolayı alıkoyması, bu sebeple borcun erken ödenmemesinden dolayı miktarın büyümesine ve müvekkilinin zararına sebebiyet vermesi, Avukatlık Yasası’nın 34. maddesinde de düzenlendiği gibi <görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen doğruluk ve onur içinde yerine getirme ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranma> yükümlülüğünü yerine getirmediğini göstermektedir.
Bu sebeple eylemin disiplin suçu teşkil ettiğine ilişkin baro disiplin kurulu kararında isabetsizlik görülmemiş, kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikayetli avukatın itirazının reddi ile Samsun Barosu Disiplin Kurulu’nun kınama cezası verilmesine ilişkin kararının onanmasına katılanların oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy