Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 158) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 5, 27)
E. 2007/261
K. 2007/328
T. 02.11.2007
Şikayetli Avukat hakkında, Eyüp 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/… Esas sayılı dosyasına sunduğu 17.03.2005 tarihli dilekçede kullandığı sözlerle Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 27/1. maddesine aykırı davrandığı iddiasıyla açılan disiplin kovuşturması sonucu eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikayetli avukat savunmasında, kullandığı sözlerin karşı yan avukatını tahkir ve küçük düşürmek amacıyla kullanmadığını, bilimsel bir hususu açıklamak ve branşı olmayan her avukatın bilemeyeceği hususlar olduğunu belirtmek amacıyla kullandığını, teknik konulara hakimiyeti olmayan şikayetçinin hukuki avantaj sağlamaya çalışmak adına gerçekleri saptırdığı ve şikayetçi olduğunu bildirmiş, uluslararası uygulamada da avukatın bilmediği hususlarda hakim tarafından uyarıldığını, kendisinin de bir bakıma uyarı görevinde bulunduğunu bildirmiştir.
İncelenen dosya kapsamından şikayetli avukatın 17.03.2005 tarihli dilekçede;
“Sayılan bu işlemlerden hiçbiri madde 23’te bildirilen işlemlerden değildir. Davalı avukatı kullandığı teknik kelimelerin anlamını tam olarak idrak edememiş veya başka herhangi bir sebepten dolayı yanlış kullanmaktadır…...davalı avukatı eski binalar konusundaki teknik nosyonu hiç bulunmadığı için RESTİTÜTİON kelimesine KORUMA kelimesi ile birlikte kullanıldığı ve bu iki işlemin birbirinden ayrılmaz olduğunu da bilmiyor. Başka anlatımla RESTİTÜSYON yapılacak bir taşınmaz önce KORUMAYA alınır bu aşamadan sonra RESTİTÜSYON çalışması yapılır. Taşınmazın orijinal görünümü bilinmeden (restitüsyon çalışması) yapılmaz…..Bunu davalı avukatın özellikle iyi anlaması gerekir çünkü dava dilekçesinde kullanmış olduğu teknik terimlerden hiçbirinin anlamını ve kapsamını bildiğini sanmıyoruz.” sözlerinin olduğu tartışmasızdır.
Şikâyetli avukat, şikâyetlinin teknik konulardaki bilgi ve deneyimsizliğini bildirmek ve teknik konularda açıklama yapmak amacıyla bu sözleri kullandığını bildirmekte ise de;
Şikâyetlinin savunmasının aksine, şikâyetçinin teknik konulardaki bilgi ve birikiminin yetersizliğine inanan ve dava konusunu kendisinin belgeli uzmanlık alanında olduğunu bildiren şikâyetlinin, hukuksal avantaj sağlama çabasında olduğu açıktır.
Karşı yan avukatının bilgi ve birikimini ölçmek ve bu ölçüyü “İdraksizlik….nosyonsuzluk….bilgisizlik” gibi kavramlarla mahkemeye bildirmek şikayetlinin görevi değildir.
Avukat kullandığı sözlerin ne anlama geldiğini ve nereye gittiğin bilmeli, meslektaşlarını mahkemeler huzurunda küçük düşürecek davranışlardan özellikle kaçınmalıdır. Avukat gerek yazarken ve gerekse konuşurken ince ve zarif olmalı, meslektaşını asla ve asla küçümsememelidir.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı eylem sabit olmakla birlikte Avukatlık Yasası 34. madde uyarınca en az kınama cezası verilmesi gerektiği halde uyarma cezasının yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile karara itiraz etmiştir.
Baro Disiplin Kurulunun şikâyetlinin eyleminin disiplin suçu oluşturduğuna ilişkin hukuksal değerlendirmesi isabetlidir. Şikâyetlinin eylemi Avukatlık Yasası’nın 34. maddesine aykırılık olmayıp, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 5 ve 27/1 maddelerine açıkça aykırıdır. Avukatlık Yasası’nın 34. maddesi genel bir madde olup, devamı maddelerinin ihlali halinde en az kınama cezasının verilmesi gerekmektedir. Bu nedenle Baro Disiplin Kurulu’nun kararına itiraz eden C. Savcısının, sadece bu konuya ilişkin itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Ancak, 3, 5 sayfadan ibaret 17.03.2005 tarihli dilekçenin 4 ayrı kısmında, ayrı paragraf ta “Davalı avukatı” ile başlayan ve şikâyetçinin bilgi ve birikimi, kişiliğini hedef alan sözlerin ısrarla yazılması ve bu hususun kovuşturmanın tüm aşamalarında hukuksal avantaj olarak kullanılmaya çalışılması, eylemin temadisi ve ağırlığı karşısında, Avukatlık Yasası’nın 158. maddesindeki ilkeler göz önünde bulundurularak şikayetli hakkında kınama cezası verilmesi gerektiği de açıktır.
Bu nedenlerle, uyarma cezası verilmesine ilişkin Baro Disiplin kurulu kararının kınama cezasına çevrilmesi suretiyle kararın düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, Şikâyetli avukat Y. Ş.’nin itirazının reddine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne, İstanbul Barosu Disiplin Kurulunun uyarma cezası verilmesine ilişkin kararının kınama cezana çevrilmek suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA ve şikâyetli avukat Y. Ş.’nin KINAMA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy