(1136 S. K. m. 166) (2004 S. K. m. 345) (Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları m. 43)
E. 2008/194
K. 2008/323
T. 05.09.2008
Şikayetli avukatın, kiracının tahliyesi, ödenmeyen kira bedellerinin tahsili ve yine kira alacağı sebebiyle verilen bonunun tahsili için görevlendirildiği, açılan dava ve takiplere rağmen kira alacaklarının tahsil edilmesinin mümkün olmadığını beyan ettiği, aradan geçen uzun zamana karşın tahliyenin sağlanmadığı ve kira ödemeyen kiracının oturmasına imkan verdiği, daha sonra kiracıdan 3.500,00.-YTL haricen tahsilat yapıldığını öğrendiği, bu konularda kendisine bilgi verilmediğini ve tahsil edilen miktarın sadece 1.300,00. YTL. sinin ödendiği bakiyesinin ödenmediği, devam eden kira bedellerinin tahsilinin sağlanmadığı iddiası ile yapılan şikayet üzerine açılan disiplin kovuşturması sonucunda, Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülmüş ve disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikayetçinin, şikayetli avukat hakkında ceza davası açılması istemi ile de şikayette bulunduğu, Adalet Bakanlığının 08.09.2006 tarihli oluru ile soruşturma açılmasına, 14.11.2006 tarihli oluru ile de kovuşturma açılmasına izin verdiği, Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.02.2007 tarih 2006/107 esas, 2007/37 karar sayılı kararı ile son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına karar verildiği, kararın itirazın reddi üzerine kesinleştiği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır.
Şikayetli avukat savunmasında, tahsil edilen miktarlarla ilgili olarak şikayetçiye ve yetkilendirdiği dünürüne bilgi verdiğini, kendisine 450,00. YTL. masraf avansı dışında ödeme yapılmadığını, Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2005/2414 ve 2006/2416 Esas sayılı takiplerini yaptığını, Ankara 4. İcra Mahkemesinin 2005/531 esas 2005/635 karar sayılı tahliye kararını aldığını, ancak şikayetçinin kiracı ile tekrar anlaştığını, Avukatlık Yasasına göre hapis hakkının kullanıldığının yazılı bildirilmesinin gerekmediğini, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 43. maddesinde belirtilen yazılı bilginin de Ankara 41. noterliğinin 20.04.2006 tarih 18120 sayılı cevabi ihtarnamesi ile verildiğini bildirmiştir.
Dosyaya sunulan ve şikayetli avukat tarafından kiracı N.C ve kira bedeli için verilen 1.300,00. TL.lik bononun borçlusu Tarkan Coşkundan haricen tahsil edilen miktarları gösteren belgelerden;
2005/2414 Esas sayılı dosya için 26.09.2005 ve 24.11.2005 tarihlerinde toplam 750,00. YTL
2005/2416 Esas sayılı dosya için 07.11.2005-23.01.2006 tarihleri arasında 8 defada toplam 1.900,00. YTL.
2003/2555 Esas sayılı dosya için 03.02.2006 tarihinde 700,00. YTL. tahsil edildiği görülmektedir.
Şikayetli avukat savunmasında, şikayetçiden 05.06.2003 tarihli ve 2003/1468 Esas sayılı dosya, aynı tarihli 2003/2555 Esas sayılı dosya ve yine aynı tarihli 2003/162 Esas sayılı dosya için ibraname aldığını beyan etmektedir.
Yukarıda sayılan tahsilatlardan 700,00. YTL. lik tahsilat ibraname tarihinden sonra 2003/2555 Esas sayılı dosya için yapılmıştır.
2005/2414 Esas sayılı dosya için yapılan tahsilat da şikayetçinin dünürüne ödendiği ihtilafsız olup, 1.300,00. YTL. asıl alacağa ait 2005/2416 Esas sayılı dosyadan yapılan tahsilat ile ilgili değildir.
Tahsilat tarihleri ile yapılan ödeme tarihi arasında da normal kabul edilebilecek sürenin çok üzerinde bir sürenin geçtiği görülmektedir.
Avukatlık Kanunun 166. maddesi ; “Avukat, müvekkili tarafından verilen veya onun namına aldığı malları, parayı ve diğer her türlü kıymetleri, avukatlık ücreti ve giderin ödenmesine kadar, kendi alacağı nispetinde elinde tutabilir” hükmünü içermektedir.
Ancak, avukat alacağından dolayı hapis hakkını kullanabilmesi için hapis hakkının kullanıldığı hususunun iş sahibine yazılı olarak bildirilmesi, ayrıca iş sahibi adına tahsil ettiği para ve hangi işlerden ötürü ne miktarda alacağı olduğunu gecikmeksizin müvekkiline duyurması gerekmektedir. Bu bildirimin de yazılı olması gerekmektedir.
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 43. maddesine göre “Müvekkil adına alınan paralar ve başkaca değerler geciktirilmeksizin müvekkile duyurulur ve verilir. Müvekkille ilgili bir hesap varsa uygun sürelerde durum yazı ile bildirilir.”
Avukatın, belirtilen bu düzenlemeler karşısında hapis hakkını kullanabilmesi için iş sahibi adına tahsil ettiği parayı geciktirmeksizin ve yazılı olarak bildirmekle birlikte, aynı yazıda hangi işten dolayı ve ne miktar ücret ve masraf alacağı olduğunu da açıklaması gerekir. Kurulumuzun yerleşmiş kararları da bu yöndedir.
Dosya içinde şikayetli avukatın, şikayetçiye hangi işlerden ötürü ve ne miktar alacağı olduğuna ve alacakları için hapis hakkını kullandığına dair bir belgeye rastlanmadığı gibi, şikayetli avukatın savunmasında belirttiği ihtarnamenin, şikayetçinin ihtarnamesinden sonra buna verilen cevap olarak düzenlenmiş bulunması ve açıklanan özellikleri içermemesi karşısında, disiplin suçunu ortadan kaldıran bir delil olarak da kabul edilmemiştir.
Bu sebeple, şikayetli avukatın eyleminin disiplin suçunu oluşturduğuna ilişkin Baro Disiplin Kurulunca yapılan değerlendirmede hukuksal isabetsizlik bulunmadığından kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak, itirazın reddi ile, Ankara Barosu Disiplin Kurulunun uyarma cezası verilmesine ilişkin kararının ONANMASINA , oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Full & Egal Universal Law Academy