Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 58, 136) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 42)
E. 2010/626
K. 2011/135
T. 11.03.2011
Şikayetçiler vekilleri, müvekkillerinin Danimarka vatandaşı olduklarını, Bodrum ilçesinde bir taşınmaz satın almaya karar vererek şikayetli avukata vekaletname verdiklerini, tapu işlemleri ve Ege Ordu Komutanlığından alınacak izinler için şikayetli avukatı tevkil ettiklerini, müvekkillerinin talep edilen ücret ve masraf karşılığını 21 Mart 2006 tarihinde şikayetli avukatın hesabına gönderilmesine rağmen gerekli hiçbir işlem yapmadığını 11.10.2006 tarihinde kesin olarak öğrendiklerini, iddia etmeleri üzerine başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülmeyerek şikayetli avukat hakkında “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” karar verilmiştir.
Şikayetli avukat savunmasında, tapu işlemlerinin başlaması için gerekli başvuruların yapıldığını, şikayetçilerin yabancı olmaları sebebiyle işlemlerin uzun zaman aldığını, telefon görüşmeleriyle durumu Avukat Ö.A.’ya açıklamasına karşılık meslek adabı ile uyuşmayan bir ihtarda bulunması üzerine işi takipten vazgeçtiğini ve hesap numarası bildirildiği takdirde aldığı iş avansından bakiye kalanı iade edeceğini bildirmiş olmasına rağmen bildirilmediği için parayı gönderemediğini, bildirmiştir.
Şikayetçilerin Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunmaları üzerine Adalet Bakanlığı tarafından şikayetli avukat hakkında Avukatlık Yasasının 58/1. maddesine göre soruşturma izni verilmiş, Muğla 1.Ağır Ceza Mahkemesinde 2008/256 Esas sayı ile “ Görevi Kötüye Kullanma” suçundan dolayı açılan kamu davası sonucunda Mahkemece 23.03.2010 tarih ve 2010/50 Karar sayılı kararı ile şikayetli avukatın suçun yasal unsurlarının oluşmaması sebebiyle beraatına karar verilmiş, karar temyiz edilmeksizin 31.03.2010 tarihinde kesinleşmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, şikayetli avukatın Danimarka vatandaşı olan şikayetçilerin vekili Avukat Ö.A. tarafından verilen tevkil yetkisine dayanarak, Bodrum İlçesindeki tapu devir ve Ege Ordu Komutanlığı nezdindeki izin işlemlerini yapmak üzere Beyoğlu 34.Noterliğinin 15.03.2006 tarih ve 10437 yevmiye nolu vekaletnamesi ile vekil tayin edildiği, ücret ve masraf olarak şikayetli avukata 21.03.2006 tarihinde 1.157,00.-YTL. ve yine aynı tarihte 1.000,00.-YTL. olmak üzere toplam 2.157,00.-YTL. Banka hesabına gönderildiği, Bodrum Kaymakamlığı Kadastro Şefliğinin 24.03.2008 günlü ve 881 sayılı yazıları ile şikayetli avukat tarafından vekalete dayalı olarak bir işleme rastlanılmadığının bildirildiği, daha sonra şikayete konu işlemlerin yapılması için bir başka avukatın tevkil edilmiş olduğu ve bu avukat tarafından tapu işlemleri için gereken başvurunun 27.10.2006 tarihinde yapıldığı, anlaşılmıştır.
Şikayetli avukat, tapu işlemleri ile ilgili gerekli işlemleri yaptığını ve bu konuda müteaddit defalar kendisini tevkil eden avukatlara bilgi verdiğini bildirmiş ise de bu konuda dosyaya yazılı hiçbir belge sunmamıştır. Her ne kadar tapu işlemleri için başvuruda bulunduğunu ve bu konuda tapuda bir kayıt tutulmadığı savunulmuş ise de, en azından tapu tarafından izin talebi için Dış İşleri Bakanlığına, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne ve Ege Ordu Komutanlığına gönderilen yazıların bulunması, işin doğası gereğidir. Bir kamu kurumunda yapılacak herhangi bir işlem için müracaat kaydının yapılmadığı savunması inandırıcı bulunamamıştır. Tam tersine, Baro Yönetim Kurulunca tayin edilen soruşturmacı üye tarafından, tapu müdürlüğüne şikayetli avukat tarafından 2233 parsel numaralı taşınmaz ile ilgili bir işlem yapılıp yapılmadığı sorulmuş, anılan müdürlüğün 24.03.2008 tarihli cevabi yazısında, şikayetli avukat tarafından yapılan bir işlem kaydına rastlanmadığı bildirilmiştir. Ayrıca, şikayetli avukatın savunmalarının aksine kendisinden sonra tevkil edilen avukatın Tapu Müdürlüğüne yaptığı müracaat üzerine 27.10.2006 tarihli “Başvuru İstem Belgesi”nin verilmiş olduğu dosya içindeki belgeden anlaşılmaktadır.
Şikayetli avukat tarafından bu tür işlemlerin çok uzun süre aldığı belirtilmiş ise de, şikayetli avukatın tevkil edildiği tarihten kendisinden sonra tevkil edilen diğer avukatın müracaat ettiği tarihe kadarki yaklaşık 7 aylık sürede hiçbir yerden yazı cevabının gelmemiş olması, yazışmalarla ilgili tapu müdürlüğünde hiçbir kaydın bulunmaması kabul edilir bir durum da değildir. Kovuşturmaya konu olayla ilgili şikayetçiler vekiline bilgi verildiği, anlaşmazlığın çıkması üzerine avans olarak alınan paradan artan kısmın iade edileceğini, ancak bu yönde kendisine bilgi verilmediği için iade işlemini yapamadığı savunmasına da itibar edilememektedir. Zira bu tür işlemlerin yazışma ile yapılması, alınan miktardan ne kadarının masraf olarak harcandığının ve ne kadarının yaptığı işlemler karşılığı uhdesinde tutulduğunun belgelendirilmesi ve bilgilendirilmesi, banka hesabı bildirilmemesi halinde bile tevdii mahalli tayininin talep edilmesi yüklenilen işin gereklerindendir. Bu husus, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 42.maddesinde “Avukat, işle ilgili giderleri karşılamak üzere avans isteyebilir. Avansın işin gereğini çok aşmamasına, avanstan yapılan harcamaların müvekkile zaman zaman bildirilmesine ve işin sonunda avanstan kalan paranın müvekkile geri verilmesine dikkat edilir.” şeklinde çok açık bir şekilde düzenlenmiştir.
1136 Sayılı Avukatlık Yasasının altıncı kısmında yer alan 34.maddesi “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve Avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarına uymakla yükümlüdürler” hükmünü içermektedir.
Avukatlar üzerlerine aldıkları görevi en iyi şekilde ve en kısa zamanda yerine getirmek zorundadırlar. Avukatlık Yasasının 34.maddesi bu görevi en açık şekilde düzenlemiş, avukatların görevlerini mesleğin kutsallığına yakışır şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek zorunda olduklarını vurgulayarak görevin tanımını yapmıştır. Avukatın, üstlendiği iş ile ilgili olarak müvekkiline bilgi vermesi mesleğin özen ile yapılması gereğinin bir sonucudur.
Şikayetli avukat, yüklendiği görevi özen ve doğruluk içinde yerine getirmediğinden eylemi Avukatlık Yasasının 34.maddesi ile Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 42.maddesine aykırı olmakla eylem disiplin suçunu oluşturmaktadır.
Şikayetlinin eylemi Avukatlık Yasasının altıncı kısmında yer alan 34.maddeye de aykırı olmakla, aynı Yasanın 136/1 maddesi gereğince en az kınama cezası tayini zorunlu olmakla, Muğla Barosu Disiplin Kurulunun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin kararında hukuki isabet görülmemiş, kararın kaldırılarak şikayetli avukatın Kınama Cezası ile cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikayetçiler vekilinin itirazlarının kabulü ile Baro Disiplin Kurulunun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 28.05.2010 tarihli 2008/19 Esas, 2010/9 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, başkaca araştırılacak ve incelenecek bir hususta bulunmadığından Şikayetli Avukat Z.L.D.’nin KINAMA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy