Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 56, 58, 134) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 4, 5, 26, 27)

 

E: 2016-488

K: 2016/744

T: 05.11.2016

 

İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;

 

Şikayetli avukat hakkında, “Şikayetçinin Davalı … Başkanlığı vekili sıfatıyla takip ettiği … 18. İş Mahkemesi’nin 2013/516 esasına kayden görülen ödeme emrinin iptali davasının yargılaması sırasında davacı müştekide bir sureti bulunan dava konusu tebliğ mazbatası üzerinde teslim alan bölümünde ‘E.K.’ yazılı olduğu, teslim tarihi ve teslim eden bölümleri ise doldurulmadığı halde, tebliğ mazbatasının teslim alan bölümünde yer alan ‘E.K.’ isminin yanına ‘çalışanı’ ibaresi eklediği veyahut eklettiği teslim tarihi ve teslim eden bölümlerinin ise sonradan doldurduğu veyahut doldurttuğu gerçeğe aykırı bir suretini 08.04.2013 tarihli cevap dilekçesi ekinde mahkemeye sunmak suretiyle yargılamanın seyrini müvekkili lehine değiştirmeye çalıştığı şeklindeki soyut iddia ile şikayetçi avukat hakkında suç duyurusunda bulunduğu” iddiasıyla başlatılan disiplin kovuşturmasında, ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir

 

Şikayetçi avukat ve vekili önceki iddialarında; Şikayetli avukat hakkında şirket ortağı olduğu için düzenlenen ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ edildiğini, tebliğ anında mevcut olmayan “çalışanı” ibaresinin ve “tebliğ tarihinin” şikayet eden tarafından eklendiğini, bu nedenle ödeme emrinin iptali ile ilgili … 18. İş Mahkemesi’nin 2013/516 dava açıp kazandığını, ayrıca haklı nedenlerle şikayet eden alacaklı kurum vekili hakkında “resmi evrakta sahtecilik” eylemi nedeniyle … Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu, Şikayetçinin aslı kendisi tarafından onanan belge içeriğinden de karine olarak sorumlu olduğunu, bu nedenle Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduklarını, Anayasal şikayet hakkını kullanmanın suç oluşturmayacağını, ayrıca bu işlemi de İstanbul Barosuna bildirdiğini, disiplin suçu işleme kastlarının bulunmadığını savunmuştur.

 

İncelenen dosya kapsamından; Baro Yönetim Kurulu’nun 02.04.2015 günlü kararı ile şikayetli avukat kendisine karşı başlatılan icra takibi ile ilgili ödeme emrinin usulsüz tebliği nedeniyle ödeme emrinin iptalini sağlamış, ancak ödeme emrindeki sonradan ilave edilen “çalışanı” ibaresinin kimler tarafından ilave edildiği anlaşılmadan bir meslektaşını sahtecilikle itham etmesi meslek ilke ve kurallarını ve meslektaş dayanışmasına aykırı bulunmuştur. … Cumhuriyet Başsavcılığıma yapılan suç duyurusunda şikayetçinin direkt şüpheli gösterilmesi yerine olayların anlatılıp şüpheli ya da şüphelilerin soruşturulup ortaya çıkarılmasının istenmesi ve iddianamenin şikayetçi hakkında düzenlenmesi talebinde bulunması gerekirken bu özeni göstermemiş olmakla, şikayetli avukat hakkında disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,

 

Şikayetli avukatın … 18. İş Mahkemesi’nin 2013/516 Esasında 08.01.2013 günü açtığı “ödeme emrinin iptali” davasında “söz konusu ödeme emrinin tarafınca alınmadığı, o tarihte yurt dışında olduğu, tebliğin Tebligat kanununa aykırılık içerdiği, Şirkette &5 hissesinin bulunduğu, borcun muhatabının şirket yöneticileri olduğu” gerekesi ile dava açtığı,

 

Şikayetli avukatın … 18. İş Mahkemesi’nin 2013/516 Esasında 08.01.2013 esas sayılı dosyasına sunduğu 08.04.2013 tarihli dilekçe ekinde “PTT yurt içi gönderi sorgulama çıktısını” sunduğu bu tebligatta tebliğin 19.12.2012 tarihinde Ergin Köksal isimli çalışana yapıldığını bildirdiği ve bu nedenle davanın süreden red edilmesi gerektiğini savunduğu,

 

Şikayetli avukatın 02.05.2013 tarihli şikayet dilekçesi ile … Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayetli avukat hakkında “çalışanı” ve “19.12.2012” tarihinin tebliğ zarfına sonradan yazıldığı iddiası ile “resmi belgede sahtecilik” iddiası ile Şikayetçi avukatın yargılanması yönünde suç duyurusunda bulunduğu,

 

Şikayetli avukat hakkında Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 09.06.2014 günü ve “Olur”u ile Posta dağıtım memuru A.K. tanık sıfatıyla verdiği beyanında, bahse konu tebligat evrakını E.K. isimli kişiye teslim ettiğini, merkeze döndükten sonra belge üst suretine E.K. isminin yanına çalışanı ibaresini ekleyip tarih ve damgasını vurduğunu belirttiği, adı geçen avukatın bahse konu tebligat mazbatasına herhangi bir ekleme yapmadığı, ekleme yaptırdığına dair ise şikayetçinin soyut iddiasından başka delil bulunmadığı, bu sebeple iddianın doğrulanmadığı, evrak kapsamı ile … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bildiriminden anlaşıldığı, bu bakımdan; … Barosunda kayıtlı Avukat B.T. hakkında 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 58. maddesi uyarınca soruşturma izni verilmesine yer olmadığına karar verildiği, dosyadaki bilgi ve belgelerde kararın iptali hususunda İdari Yargı’da açılmış bir davanın bulunmadığı,

 

Şikayetli avukat vekili O.K.’un 14.10.2015 kayıt tarihli savunma dilekçesinde tebliğ zarfındaki sahtecilik iddiasını tekrarladığı, her iki tebligat zarfının incelendiğinde sahteciliğin görüleceğini, “basit bir karşılaştırma ile bile anlaşılabilecek şekilde tahrifat yapılmış bir belgeyi mahkemeye ibraz ederek, yasaya ve usule aykırı olarak yapılan tebligatı geçerli bir tebliğ gibi göstermeye çalışmıştır. Avukatın “kamu görevlisi” de olmasından ötürü, Mahkemelere ve diğer resmi kurumlara sundukları dilekçe ve sair belgelerle bağlı olacakları ve sorumlulukları bulunduğu açıktır,… Şikayetli avukat hakkındaki suç duyurusunun “haklı şikayetini de alacaklı olduğunu iddia eden kurum vekiline yapmıştır. Bu bakımdan avukatlık mevzuatı uyarınca sorumluluğu yoktur” sözlerinin yazılı olduğu,

 

Şikayetçinin, şikayetli avukat aleyhine … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/109 esasına kayden 07.03.2014 tarihinde 10.000,00 TL’lik manevi tazminat davası açtığı, Mahkemenin 07.07.2015 gün ve 2015/276 Karar sayılı ilamı ile davalının davacının kişilik haklarına saldırıda bulunduğu kabul edilerek şikayetçi avukat lehine 6.000,00 TL manevi tazminata hükmettiği,

 

Mahkemenin “davalının davacı hakkında posta memuru da olmadığı halde evrakta değişiklik, ilave yapması mümkün olmadığı halde Cumhuriyet Savcılığına şikayet etmesi ile davacının kişilik haklarına saldırıda bulunduğu” gerekçesi ile karar verildiği, kararın kesinleşme şerhinin bulunmadığı,

 

Şikayetli Avukatın disiplin sicil özetinde ceza olmadığı,

 

Şikayetçi avukat vekilinin 15.03.2016 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; önceki iddialarını tekrar ederek, şikayete konu kovuşturma dosyasının Kurulumuza ulaştırılıp ulaştırılmayacağı konusunda endişe duyduklarından ekli belgelerin kendileri tarafından gönderilmesi zorunluluğu doğduğunu, şikayetlinin eylemini disiplin suçu oluşturduğunu beyan ederek, en ağır şekilde ceza uygulanmasına karar verilmesini talep ettiği,

 

 İtiraz dilekçesinin şikayetli avukata tebliğ edildiği, şikayetli avukat vekilinin 05.05.2016 kayıt tarihli dilekçesinde özetle, önceki savunmalarını tekrarla, müvekkilinin hakkını savunan her vatandaşın yapacağı şekilde, mağduriyetini önlemek için yasal mercilere başvurduğunu ve şikayette bulunduğunu belirterek usul ve hukuka uygun karara karşı yapılan itirazın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmektedir.

 

Disiplin kovuşturmasına konu sorun avukatın müvekkili tarafından savunma amaçlı olarak verilen bir belgenin aslı onanarak sunması ve bu belgede sahteciliğin bizzat avukat tarafından yapıldığının iddia edilip edilemeyeceğidir.

 

Avukatlık Yasası’nın 56/2. maddesi gereği “Asıllarının verilmesi kanunda açıkça gösterilmeyen hallerde avukatlar, takip ettikleri işlerde, aslı kendilerinde bulunan her türlü kağıt ve belgelerin örneklerini kendileri onaylayarak yargı mercileri ile diğer adalet dairelerine verebilirler.” hükmünü amir olup, aslı kendisinde olmak şartı ile her tür belgeyi onayarak ilgili mercilere sunma hakkını haizdir.

 

Belge içeriğini tetkik ve çok özellikli değilse sahtecilik var mı? yok mu? araştırmak zorunda değildir. Asıl sorumluluk bu belgeyi düzenleyen kişi ve kuruma ait olup, bundan karine olarak dahi avukatın sorumlu olduğundan bahsedilemez. Avukata böyle bir yükümlülük yüklenmesi mesleği yapılamaz hale getirir.

 

Her ne kadar Şikayet hakkı anayasal bir hak ise de; özellikle avukat olan Şikayetlinin Şikayetçinin … vekili ve sözleşme ile kuruma bağlı olduğu, Mahkeme’ye kurumu tarafından savunma amaçlı verilen tebligat zarfındaki tebligatın geçerli olduğunu bildirmesine karşın, özel telefon görüşmesinden sonra kurum yetkililerinden onay almaksızın bu iddiasından vazgeçmesinin olanaksız olduğunu bilmesi ve bu hususta ısrarcı olmaması, talep kabul edilmeyince de doğrudan “resmi evrakta sahtecilik” gibi çok ağır bir ithamla meslektaşını karşı karşıya bırakması, sahtecilik olayının olmadığı Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün soruşturma izni verilmemesi kararında gerekçeleri ile belirtilmesine karşın hala ısrarcı olunması meslektaşlar arası ilişki ile bağdaşmaz.

 

Avukat, TBB Meslek Kurallarının 26. maddesi gereği “Hiçbir avukat, bir meslektaşının mesleki tutum ve davranışları hakkındaki düşüncelerini kamuoyuna açıklayamaz. Bu yoldaki şikayetlerin mercii yalnız barolardır.” hükmü gereği, önce baro nezdinde çözüm aranmalı, avukat meslektaşını somut bir bilgi ve belge yokken ağır bir cezai sorumluluğun ıstırabı ile baş başa bırakmamalıdır. Özellikle meslekte örnek ve önder olması gerekken avukatlara yakışan da budur.

 

Bu nedenlerle Baro Disiplin Kurulunca “şikayetli avukatın Savcılığa verdiği şikayet dilekçesinde bir isim kullanmasının şikayet hakkının bir unsuru olduğu, dolayısı ile şikayet hakkının kullanıldığı kabul olunmakla” gerekçesi isabetsiz olmakla eylem Avukatlık Yasası 34, 134 ile TBB Meslek Kuraları, 3, 4, 5, 27/1 maddelere aykırı olmakla itirazın kabulü ile disiplin cezası tayini gerekmiştir.

 

Sonuç olarak Şikayetçi avukat B.T. vekili Avukat A.K.’ın itirazının kabulü ile;

 

1-… Barosu Disiplin Kurulu’nun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 01.02.2016 gün ve 2015/D.237 Esas, 2016/23 Karar sayılı kararının KALDIRILARAK, ”,

 

2-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere,

 

Oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy