Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 134)
E. 2010/648
K. 2011/144
T. 11.03.2011
Şikâyetli avukat hakkında, müvekkilinin talimatlarına aykırı hareket ederek zarara uğramasına sebep olduğu, iddiası ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülmeyerek ceza tayinine yer olmadığına karar verilmiştir.
Şikâyetli avukat savunmalarında, yaptığı işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek ceza tayinine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyanın incelenmesinde, şikayetçi şirketin bir hizmet karşılığında vermiş bulunduğu çekleri beklediği hizmeti alamaması nedeniyle ödemek istemediği ve şikâyetli avukattan talebinin çeklerin ödenmemesini sağlamak olduğu, şikâyetli avukat tarafından müvekkili tarafından kendisine bildirilen adres doğrultusunda önce Ankara Ticaret Mahkemelerinde dava açıldığı, tensip aşamasında davalının şirket merkezini Antalya’ya taşıdığının müvekkili tarafından bildirilmesi üzerine Antalya Ticaret Mahkemesinde tedbir talepli dava açıldığı ancak tedbir kararı verilmemesi sonrasında şikâyetçi şirket tarafından çeklerin ödendiği ve şikâyetli avukattan davayı takip etmemesinin istendiği anlaşılmıştır.
Şikâyetçi şirket amacının sadece çeklerin ödenmemesi olduğunu, bunu sağlamak için tedbir talebinin yeterli olduğunu, bu sağlanamayıp ödeme yapmasından sonra davayı takip etmesinin bir anlamı olmadığını, menfi tespit ve istirdat taleplerinin masraflı olduğunu ve şikâyetli avukatın kendi vekâlet ücretini yüksek tutmak amacı ile bu davayı açtığını ileri sürmüştür. Şikayetli avukat ise uygulamada tedbir kararı alınmasının çok güç olduğunu, bu nedenle taraflar arasındaki ihtilafı tümüyle çözecek gereğinde yapılan ödemelerin karşılıksız olduğunun belirlenmesini ve iadeyi sağlayacak bir davanın olaya daha uygun olduğunu, davaya konu çeklerin ciro edildiği üçüncü şahıs tarafından tahsil edildiğini, tedbir kararı üçüncü şahsı bağlamayacağı için kendi tercihinin daha doğru ve usule uygun olduğunu ileri sürmüştür.
Baro Yönetim Kurulu şikayetli avukatın görevini Avukatlık Yasasına ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarına uygun bir şekilde yerine getirdiği görüşü ile disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına karar vermiş, şikâyetçinin itirazı üzerine Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu tarafından bu karar kaldırılarak disiplin kovuşturması açılmak üzere dosyanın barosuna gönderilmesine karar verilmiştir. Karar gerekçesinde tedbir talebi yerine istirdat ve menfi tespit davaları açılması konusundaki şikayetin şikâyetlinin hukuki takdirine göre yerinde bulunmadığı ancak mahkemece ihtiyati tedbir talebinin kabul edilmemesinden sonra şikâyetçinin davanın takip edilmesinde hukuki bir yararının kalmadığını belirtmesine rağmen davaya devam edilmesinin, bu arada ücret alacağı için dava açılmasının ve davanın takipsiz bırakılması istenmesine rağmen duruşmada tarafların sulh olduğunu beyan etmesinin özen yükümlülüğüne aykırı olduğu belirtilmiştir. Disiplin kovuşturması bu karar doğrultusunda yürütülmüştür.
Şikayetli avukat savunmalarında, kendisine noter aracılığı ile yapılan ilk bildirimdeki “davanın takibinde hukuki yarar kalmamıştır” ifadesinin davayı takip etmemesi yolunda açık bir bildirim olarak kabul edilemeyeceğini, davanın kabulü, sulh ya da feragat gibi davayı sonuçlandıran bir işlem yapmasının talep edilmediğini, davasının menfi tespit ve istirdat davası olması nedeniyle alınacak hükmün yapılan ödemelerin geri alınmasını sağlayabileceğini, bu nedenle hukuki yararın devam etmekte olduğunu, davayı takipsiz bırakıp açılmamış sayılmasına karar verilmesi durumunda kendi sorumluluğunu ortadan kaldıracak açıklıkta bir beyanda bulunulmadığı sürece davayı takip etmesinin mesleki bir yükümlülük olduğunu bildirmiştir.
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu kararında şikâyetli avukata 12.05.2009 tarihli ihtarname ile kesin olarak davayı takipsiz bırakması bildirilmesine karşılık 14.05.2009 tarihli celsede tarafların sulh olma ihtimali konusunda beyanda bulunmasının özen yükümlülüğüne aykırılık oluşturduğu belirtilmektedir. Ancak bu ihtarname şikâyetli avukata duruşmadan dört gün sonra 18.05.2009 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Baro Disiplin Kurulu, müvekkilin talimatına aykırı hareket etmek suçlaması ile açılan kovuşturmada, talimatın duruşmadan sonra tebliğ edilmiş olması gerekçesi ile disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar vermiş, karara şikâyetçi tarafından süresi içinde itiraz edilmiştir. İtiraz dilekçesinde özetle dava açılmasındaki amacın çeklerin ödenmesini durdurmak olduğu, bu amacı gerçekleştiremeyen şikâyetli avukatın eylem ve işlemlerinin kendilerini zarara uğrattığını belirtmişlerdir.
Mesleğin en temel kurallarından biri avukatın bağımsızlığıdır. Bu ilke gereğince avukat müvekkilinin her dediğini yapmak zorunda değildir. Olayımızda şikâyetli avukat kendisinden istenen sonuca ulaşmak için kullandığı yöntem nedeniyle şikâyet edilmiştir. Açtığı dava olaya uygun ve istenen sonuca ulaşmaya elverişli bir davadır. Bu durumda yaptığı tercihin ve uyguladığı yöntemin disiplin hukuku yönünden araştırılmasını gerektirecek bir yön yoktur. Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu kararı, davayı takip etmemek konusundaki talimata aykırı davranma nedeniyle kovuşturma açılması yönündedir. Burada üzerinde durulması gereken husus şudur. Şikâyetçi her an için şikâyetli avukatı gerekçeli ya da gerekçesiz azletme hakkına sahip olduğu halde hangi sebeple davayı sonlandırıcı bir işlem olmayan “takipsiz bırak” talimatını vermektedir. Buradaki amacın harç ve avukatlık ücreti ödememek olduğu gerek şikâyet gerek itiraz dilekçesindeki beyanlardan anlaşılmaktadır. Yaptığı alışverişte 370.110,00.-TL. sı karşılığı çek verip, karşılığında istediği hizmeti alamayan şikâyetçinin ticari hayattaki basiret dışı davranışını, bu çeklerin ödemesini durdurmayı başaramadığı gerekçesi ile olayın gerektirdiği davaları açan şikâyetli avukata fatura etmeye çalışması, bu nedenle azil ya da davayı sonlandıracak usul işlemleri yerine takipsiz bırakma konusunda talimat vererek avukatın emeğine saygı gösterilmemesi kabul edilemez.
Bu nedenle, Baro Disiplin Kurulunun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin değerlendirmesinde hukuki isabetsizlik görülmemiş ve kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikâyetçinin itirazlarının reddi ile Baro Disiplin Kurulu’nun Şikâyetli Avukat E.G.K. hakkında “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin kararının ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy