Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 5, 11, 34, 134) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m.  4)
E. 2008/362
K. 2008/496
T. 19.12.2008
Şikayetçi, şikayetli avukatın psikolojik rahatsızlığının olduğu bir dönemde 27.200,00 TL değerinde 5 adet senet bedelini kendisine ödemediğini ve aynı dönemde aldığı 3 adet 20.000,00 TL bedelli hatır çeklerini aleyhinde kullandığını, adresine ulaşılamadığını ileri sürerek şikayetçi olmuştur. Şikayetçi, daha sonraki dilekçelerinde, şikayetli avukat ile diğer ortağının kendisini şikayetli avukatın ortağı ve müdürü olduğu “Ş.İ.” adlı işyerini işleten Ş. Gıda Turizm Ticaret ve San. Ltd. Şti.’ne ortak etmek amacıyla dolandırdıkları iddiasında bulunmuştur.
Şikayetli avukat, Harbiye’de Ş.İ. adlı bir işletmenin ortağı olduğunu ve şikayetlinin bu işletmeye ortak olmak istediğini ve diğer ortağı ile anlaştıklarını, ancak şikayetçinin daha sonra işletmede garip tavırlar sergilediğini ve kendisinin bu olaylara daha sonra vakıf olduğunu, çünkü kendisinin avukatlık mesleğini icra ettiğini, ancak şikayetçinin akli melekesinin yerinde olmadığının ailesi tarafından belirtilmesi üzerine ona senet verildiğini ve işletmeden ayrılmasını istediğini, hakkında yapılan icra takiplerine karşı da menfi tespit davası açacağını belirtmiştir.
Yapılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulu’nca şikayetli avukatın para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, karara şikayetli avukat itiraz etmiştir.
Şikayetli avukat itirazında, Ş. Gıda Turizm Ticaret ve San. Ltd. Şti.’nin müdürü olduğunu kendi beyanı ile açıklaması üzerine işten yasaklandığını, daha sonra şirket yetkili temsilcisi sıfatını kaldırdığını, hakkındaki iddiaların sadece icra takipleri yönünden doğru olduğunu, anılan bonoları avukat sıfatıyla imzalamadığını, ticari bir ilişki veya faaliyetinin söz konusu olmadığını, şikayetçiden çek almadığını, hakkında infaz bürosu tarafından yakalama emri çıkartılmadığını, şikayetçi ile avukatlık sıfatı ve kimliği yönünden bir ihtilafının bulunmadığını, icra takiplerinin henüz devam ettiğini, hakkında aciz belgesi alınmadığını, bir icra takibinin borçlusu olmanın avukatlık onurunu zedelemek anlamına gelmediğini, bu durumun özel yaşantıda meslek kurallarına aykırı davranış olarak yorumlanamayacağını, hakkında avukatlıkla bağdaşmayan bir işle iştigal ettiğinden dolayı disiplin soruşturması açılmadığını, bu konuda şikayet olmadığı halde bu nedenle kendisine ceza verilmiş olmasının haksız olduğunu belirterek cezanın kaldırılmasını, mümkün görülmediği takdirde orantılı bir yaptırımın uygulanmasını talep etmiştir.
Disiplin kovuşturması açılmasına konu sorun şikayetli avukatın eylem ve davranışlarıyla kanun ve meslek kurallarına aykırı davranıp davranmadığıyla ilgilidir.
Öncelikle belirtilmesi gereken husus disiplin kurullarının baro yönetim kurulunun disiplin kovuşturması açılması kararında belirtilen ve şikayet konusu edilen eylem ve davranışlarla bağlı olduklarıdır. Bu nedenle, şikayetli hakkında disiplin kovuşturması açılması kararında açıkça belirtilmemiş olsa da, şikayet konusu eylem niteliği itibariyle hangi kanun veya meslek kuralını ihlal ediyor ise şikayetlinin o madde hükmü gereğince cezalandırılması mümkündür. Kanun gereğince şikayetli avukatın eyleminin niteliğini takdir ve değerlendirmesini yapma hak ve yetkisi disiplin kuruluna aittir. Bu nedenle, şikayetli avukat tarafından, hakkında avukatlıkla bağdaşmayan işle iştigal ettiğinden dolayı kovuşturma açılmadığı, dolayısıyla kovuşturma açılmayan bir konuda ceza verilmiş olmasının yerinde olmadığı itirazının reddi gerekmiştir.
Dosya kapsamından ve şikayetli avukatın dilekçe ve savunmalarından şikayetli avukatın Ş. Gıda Turizm Ticaret ve San. Ltd. Şti. adlı şirketin ortağı ve müdürü olduğu, daha sonra işten yasaklama kararı üzerine müdürlük görevinden ayrıldığı, bu şirketin Ş. İşkembe adlı bir işyeri işlettiği, şikayetli avukat ile şikayetçi arasında Ş. İşkembe adlı işyerinin işletilmesi için ortaklık görüşmeleri yapıldığı, kısa süreli de olsa fiilen ortaklık kurulduğu, ancak yürütülemediği, ortaklık süresi içerisinde şikayetçiden alınan paralar karşılığı şikayetli avukat tarafından keşide edilmiş üç adet bono verildiği, verilen bonolara dayalı olarak şikayetli avukat hakkında icra takipleri yapıldığı, işyerine haciz uygulandığı sabittir.
Bir avukatın, avukatlık unvanını taşıdığı veya avukatlık yaptığı sırada ticari ilişki içerisinde olması Avukatlık Kanunu’nun 11 ve 5/d maddeleri gereğince yasaklanmıştır.
Şikayetli avukat, avukatlık yaparken aynı zamanda ticari bir iş yürütmüş, hatta limited şirketin yetkili temsilciliğini yapmıştır. Ayrıca şikayetçinin yoğun şekilde süren şikayetlerinin içeriği, bir avukatın taşıması gereken onur ve vakarla bağdaşır nitelikte değildir. Avukatların kendilerini bu tür şikayetlerin konusu haline getirmeleri dahi başlı başına avukatlık onurunu ihlal eden bir durumdur. Bir bononun keşide edilmesinde avukat sıfatının kullanılıp kullanılmamasının hiçbir önemi yoktur. Önemli olan ticari bir ilişki sonucunda bononun düzenlenerek verilmiş olması ve ödenmediği için hakkında icra takibinin yapılmasına sebebiyet verilmesidir.
Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesine göre; avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliği’nce belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler. Kanunun 134. maddesinde ise, avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında disiplin cezaları uygulanacağı açıklanmıştır. Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 4. maddesinde, avukatların, mesleğinin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorunda oldukları belirtilmiş ve avukatların özel yaşantısında da bu özeni göstermekle yükümlü oldukları vurgulanmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında, İstanbul Barosu Disiplin Kurulu’nun olayı değerlendirmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak şikayetli avukatın sicil durumu, kıdemi, ceza verilmesindeki amaç ve kurulumuzun uygulamaları dikkate alındığında verilen ceza ile eylem arasında orantısızlık olduğu görülmüş ve şikayetli hakkındaki 214,00 TL para cezası verilmesine ilişkin kararın kınama cezasına çevrilmesi suretiyle kararın düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikayetli avukatın itirazının kabulüne, İstanbul Barosu Disiplin Kurulu’nun 214,00 TL para cezası verilmesine ilişkin 29.02.2008 tarih ve 2007/… Esas, 2008/… Karar sayılı kararının kınama cezasına çevrilmesi suretiyle düzeltilerek onanmasına, araştırılacak başkaca bir husus bulunmadığından şikayetli Avukat A.S.’nin kınama cezası ile cezalandırılmasına oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy