Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 134)

 

E. 2016-24

K. 2016/174

T. 28.02.2016

 

İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;

 

Şikâyetli avukat hakkında, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 13.08.2008 günlü ve ... sayılı “Olur”u ile; “Alacaklı … Şirketi vekili sıfatıyla borçlular müşteki E.S. ve arkadaşları haklarında faizi ile birlikte toplam 40.704,80 yeni Türk lirası alacağın tahsili amacıyla ... İcra Müdürlüğü’nün 2006/4801 sayılı dosyası üzerinden başlattığı icra takibinde usulsüz işlemler yaptığı, müştekiye ait gayrimenkulün satışına karar verilmesi üzerine görüşmek üzere büroya gelen şikâyetçinin gelini C.S.’ye ‘Bizim satış işlemimiz formalite icabıdır, satışı istemek zorundayız, endişe etmeyin, satışa kimse girmez, mağdur olmazsınız’ şeklinde sözler söyleyerek ikna etmek suretiyle adı geçenin gayrimenkulün ihalesine girmesine engel olup taşınmazı kendi adına ihaleden satın almak suretiyle 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 47. maddesine aykırı davrandığı” iddiasıyla soruşturma izni verilmesi üzerine başlatılan disiplin kovuşturmasında, eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.

 

Şikâyetli avukat önceki savunmalarında özetle; Şikâyetçinin iddialarının kabul etmediğini, kefilleri hakkında yapılan ilamsız takip dosyasından haciz konulan taşınmazın satışının talep edildiğini ve satışın gerçekleştiğinin, satış ilanından sonra bürosuna borçlu ya da bahsettiği kişilerin kesinlikle gelmediğini, ihaleye her vatandaşın hakkı olduğu gibi kendisinin de katıldığını, ihale kesinleştikten 2-3 ay sonra borçlunun gelininin bürosuna gelerek evi satın almak istediklerini söylediğini, kendisinin fiyatı belirtmesi üzerine, biz alamayız deyip bürodan ayrıldığını, icra dosyasında yapılan işlemlerin belli olduğunu, borçlunun ihalesi kesinleşen taşınmazı tahliye etmemek için binbir türlü hile ve yalana başvurduğunu, beyan etmiştir.

 

İncelenen dosya kapsamından; Şikâyetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi nedeniyle ... Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/374 Esas sayılı dosyası ile “Görevi Kötüye Kullanma” suçundan yapılan yargılamasında, Mahkemenin 18.03.2011 gün ve 2011/108 Karar sayılı ilamı ile; Sanık A.Y.’ye yüklenen fiilin (Avukatlık Görevini Kötüye Kullanmak) kanundan suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince sanığın beraatine karar verildiği, kararın temyiz edildiği,

 

Yargıtay ... Ceza Dairesi’nin 14.01.2013 gün ve 2013/384 Karar sayılı ilamı ile; “Alacaklı vekili olan sanığını, borçlu katılana ait taşınmazın icra yoluyla satışına katılıp, söz konusu taşınmazı ikinci ihalede kendi adına düşük bedelle satın aldığı anlaşıldığından, Avukatlık Kanunu’nun 47.maddesinde öngörülen ve mutlak nitelikteki çekişmeli hakkı edinme yasağı açıkça ihlal edilerek görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle katılanın mağduriyetine neden olması karşısında, eyleminin TCK’nın 257/1 maddesine uyan görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçe ile beraat kararı verilmesi yasaya aykırı görüldüğünden” hükmün bozulmasına karar verildiği,

 

Bozma sonrası ... Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/34 Esasına kayden yapılan yargılama sonrası, Mahkemenin 18.03.2014 gün ve 2014/86 Karar sayılı ilamı ile, TCK’nın 257/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca neticeten 5 Ay Hapis Cezası ile Cezalandırılmasına, avukatlık hak ve yetkilerini kullanmasının 2 Ay 15 Gün süreyle yasaklanmasına, HAGB karar verildiği, kararın itiraz edilemeden 28.04.2014 günü kesinleştiği,

 

Mahkeme tarafından “... Barosuna kayıtlı olarak avukatlık yapan sanığın ... bank Şubesinin sözleşmeli avukatlık görevini üstlendiği, sanığın alacaklı anonim şirket vekili sıfatıyla borçlular olan şikâyetçi E.S. ve arkadaşları hakkında faizi ile birlikte toplam 40.704.80 YTL alacağın tahsili amacıyla ... İcra Müdürlüğünün 2006/4801 sayılı dosyası üzerinden başlattığı icra takibi sürecinde; şikâyetçiye ait gayrimenkulün satışına karar verilmesi üzerine görüşmek üzere sanığın bürosuna gelen şikâyetçinin gelini C.S.’ye ‘bizim satış işlemimiz formalite icabıdır, satışı istemek zorundayız, endişe etmeyin satışa kimse girmez, mağdur olmazsınız’ şeklinde sözler söyleyerek ikna etmek suretiyle adı geçenin gayrimenkulün ihalesine girmesine engel olup, taşınmazı kendi adına ihaleden satın aldığı, böylelikle; alacaklı vekili olan sanığın, borçlu katılana ait hacizli taşınmazın icra yoluyla satışına katılıp, söz konusu taşınmazı ikinci ihalede kendi adına düşük bedelle satın aldığı anlaşıldığından, Avukatlık Kanunu’nun 47. maddesinde öngörülen ve mutlak nitelikteki çekişmeli hakkı edinme yasağını açıkça ihlal ederek görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle katılanın mağduriyetine neden olması karşısında, eyleminin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu anlaşılmakla, söz konusu ihalede şikâyetçileri ikna ederek taşınmazı kendi adına satın alan avukatın usule aykırı davranışlarda bulunarak görevini kötüye kullandığı anlaşılmış olup, sanığın eyleminde atılı görevi kötüye kullanmak suçunun unsurlarının gerçekleştiği kanısına varılmıştır.” gerekçesiyle hüküm kurulduğu,

 

Baro Disiplin Kurulu tarafından; “…şikâyete konu … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/74 Esas dosyasının kararının şikâyetli avukat tarafından süresi içinde temyiz edilmediği, şikâyetli avukat her ne kadar şikâyetçinin şirket müdürü sıfatı ile kendisine verdiği vekâletname görevinin, şikâyetçinin şirket müdürü görevi sona erdiği için sona erdiğini belirtmiş ise de şirket adına verilen vekâletnamenin azil edilene kadar ya da süreli vekâletnamelerde süre sona erene kadar devam edeceği, şirket yetkilisinin yetkisinin sona ermesinin vekâletnamenin sona erme nedeni olmaması nedeni ile hükmün temyiz edilmemesinde şikâyetli avukatın kusurunun olduğunu kabul etmek gerekmektedir.” değerlendirmesi ile karar verildiği,

 

… İcra Müdürlüğü’nün 2006/240 Talimat sayılı dosyasının onaylı örneğinin dosyamız içerisinde olduğu,

 

Şikâyetli avukat A.Y.’nın disiplin sicil özetinde, ceza olmadığı,

 

Şikâyetli avukatın 25.11.2015 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; önceki savunmalarını tekrarla, şikâyetin zamanaşımına uğradığını, suça konu eylem tarihini ihale tarihi olan 10.08.2007 olduğunu, kararın bu sebeple usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek, kovuşturmanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmektedir.

 

Avukatlık Yasası’nın 34. maddesi, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”,

 

Avukatlık Yasası’nın 47 maddesi “Avukat el koyduğu işlere ait çekişmeli hakları edinmekten veya bunların edinilmesine aracılıktan yasaklıdır. Bu yasak, işin sona ermesinden itibaren bir yıl sürer.”,

 

Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi, “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”,

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesi, “Avukat mesleki çalışmasını ve kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.”,

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4. maddesi, “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” hükümlerini amirdir.

 

Şikâyetli Avukatın yukarıdaki ilkeler dikkate alındığında işine ve müvekkiline karşı gerekli özeni göstermediği anlaşıldığından, eylemi disiplin suçunu oluşturmaktadır.

 

Şikâyetli avukatın alacaklı … Anonim Şirketi vekili sıfatıyla borçlular müşteki E.S. ve arkadaşları haklarında faizi ile birlikte toplam 40.704,80 yeni Türk lirası alacağın tahsili amacıyla ... İcra Müdürlüğü’nün 2006/4801 sayılı dosyası üzerinden başlattığı icra takibinde mahcuz taşınmazı kendi adına satın aldığı gerek icra dosyası örneği ve gerekse kesinleşen Mahkeme kararı ile tartışmasıdır, eylem aynı zamanda görevi kötüye kullanmak suçudur.

 

Avukatlık Yasası’nın 47. maddesi kamu düzenine yönelik bir düzenleme olup, alacaklı, borçlu ve ihaleye girecek üçüncü şahısların hak ve menfaatini korumaya ve hem de avukatı olası şaibeli işlemlerden korumaya yöneliktir. Mahkeme kararında da bildirildiği üzere mutlak bir düzenlemelidir. Avukat bizzat kendisi veya aracılık etiği yakınları vasıtası ile çekişmeli hakları edinmemelidir.

 

Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.

 

Baro Disiplin Kurulu’nun, şikâyetli avukatın eyleminin disiplin suçu olduğuna ve Avukatlık Yasası’nın 34, 47, 134 ve TBB Meslek Kuralları 3, 4. maddelerine aykırı bulunduğuna ilişkin hukuksal değerlendirme yerinde ise de; Avukatlık Yasası 136/1. maddesine aykırı olarak uyarma cezası tayini yerinde görülmemiş ve aleyhe itiraz olmadığından itirazın reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

 

Sonuç olarak Şikâyetli avukat A.Y.’nin itirazının reddi ile;

 

1-... Barosu Disiplin Kurulu’nun “Uyarma Cezası Verilmesine” ilişkin 16.09.2015 gün ve 2008/16 Esas, 2015/4 Karar sayılı kararının aleyhe itiraz olmadığından ONANMASINA,

 

2-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere, Oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy