Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(5271 S. K. m. 223) (5237 S. K. m. 144) (1136 S. K. m. 34, 134) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 4)

 

E: 2021/58

K: 2021/100

T: 17.02.2021

 

Şikâyetli avukat hakkında, “müvekkili olan müştekinin elinde bulunan 62.000 TL’yi, müştekinin rızası hilafına elinden çekmek suretiyle aldığı, aldığı parayı yanında bulunan şüpheli N.Ç.’ye verdiği ve şüphelilerin aldıkları bu para ile olay yerinden ayrıldıkları” iddiası ile soruşturma başlatıldığının Baro Başkanlığı’na bildirilmesi üzerine re’sen başlatılan disiplin davasında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

 

Şikâyetli savunmalarında özetle; taraflar arasında bir tapu devir işlemi için görev yaptığını, taşınmazın son satımda satıcısı görünen ve dayısı olan N.T.’nin talimatı ile kendisine 62.000 TL ödeneceğini, S’nin itiraz ettiğini, ancak kendisi bu parayı alması gerektiğini söyleyerek hiç bir fiili kavga olmaksızın parayı alarak oradan ayrıldığını, sonradan hakkında böyle bir şikâyet yapıldığını öğrendiğini, hakkında hırsızlık suçundan dava açıldıysa da, sonradan suç niteliğinin değiştiğini ve Mahkemenin hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil etmek suçundan ceza verdiğini, gerekçeli kararın yazım aşamasında olduğunu, kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini beyan etmiştir.

 

İncelenen dosya kapsamında; Baro Yönetim Kurulu’nun 08.01.2014 günlü toplantısında şikâyetli avukat hakkında disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,

 

Şikâyetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi nedeniyle, “Bir Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağı Tahsil Amacıyla Hırsızlık, Bir Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağı Tahsil Amacıyla Hırsızlık” suçundan cezalandırılması istemiyle … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/97 (Yargıtay bozmasından önce 2013/34) esasına kayden açılan kamu davasında, Mahkemenin 08.01.2019 gün ve 2019/3 karar sayılı ilamı ile;  her ne kadar (sanıklar N.Ç. ve) A.K. hakkında hırsızlık suçunu işledikleri iddiası ile cezalandırılması talebiyle mahkememize kamu davası açılmış ise de, sanıkların atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak kesin inandırıcı delil elde edilememesi, taraflar arasındaki ihtilafın hukuki nitelikte olması gözetilerek sanıkların atılı suçu işledikleri sabit olmadığından 5271 sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği, kararın temyizde onanarak 22.10.2019 günü kesinleştiği,

 

Mahkemenin; “Mahkememizce 05.11.2013 tarih 2013/34 Esas 2013/806 Karar sayılı ilamı ile sanıklar hakkında TCK 144/1-b maddesinde düzenlenen ‘bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla hırsızlık’ suçundan mahkûmiyetlerine karar verilmiş, Yargıtay 2. CD’nin 05.03.2018 tarih 2015/7380 Esas, 2018/2275 Karar sayılı ilamı ile mahkememiz kararı bozulmuş, bozma ilamına uyularak yargılama yapılmıştır.

 

Sanık savunma, katılan beyanı, tanık anlatımları, toplanan deliller göz önüne alınarak yapılan yargılama neticesinde; sanık ile katılan arasında dava masraflarına ilişkin olmak üzere alacak-borç ilişkisi olduğu, katılanın anlatımına göre sanık ile 25.000 TL ödenmesi konusunda uzlaşmaya varıldığı, katılanın iddiasına göre tarla satışından elde edilen 62.000 TL’nin sanık tarafından katılanın elinden alındığı, sanık anlatımına göre 62.000 TL’yi emlak dükkânından aldığı ve mezkûr paranın katılana ait olmadığını savunması, bunun yanında tanık anlatımları göz önüne alındığında ayrıca söz konusu para alınırken sanığın yanında olması dışında başkaca bir eyleminin olmaması bir bütün olarak değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın hukuki nitelikte olması gözetilerek sanıkların atılı suçu işledikleri sabit olmadığından 5271 Sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraatlerine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle hüküm kurduğu,

 

Baro Disiplin Kurulu’nca “Mahkeme kararında, şikâyetli ile S. arasında dava masraflarına ilişkin borç alacak ilişkisi olduğu, tüm tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde, atılı suçu işlediklerine dair kesin delil elde edilememiş olduğu, ihtilafın hukuki nitelikte olduğu tespit edilmiştir.

 

Şikâyetli Avukatın görevini yerine getirirken 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 34 ve 134. maddeleri ile Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3 ve 4. maddelerine aykırı biçimde davrandığına dair savunmasının aksine delil bulunmadığından, hakkında ceza tayinine yer olmadığına” gerekçesiyle karar verildiği,

 

Şikâyetlinin disiplin sicil özetinde, eylem tarihi (22.06.2011) itibariyle tekerrüre esas ceza olmadığı,

 

Şikâyetçi vekilinin 28.10.2020 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; iddialarını tekrarla, ceza mahkemesindeki tanık ifadeleri dikkate alınarak itirazlarının kabulü ile şikâyetlinin cezalandırılmasını talep ettiği,

 

Usulüne uygun tebligata rağmen itiraza cevap verilmediği görülmüştür.

 

Dosya incelendi,

 

Dosyada toplanan kanıtların değerlendirilmesine göre Baro Disiplin Kurulunca verilen kararda hukuki bir isabetsizlik görülmemekle itirazının reddine karar verilmesi gerekmiştir.

 

Gereği düşünüldü:

 

1-Şikâyetçi vekilinin itirazının reddine, … Barosu Disiplin Kurulu’nun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 21.07.2020 günlü ve 2014/2 Esas, 2020/27 Karar sayılı kararının ONANMASINA,

 

2-Kararın onay için, Avukatlık Kanunu’nun 157/7.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine,

 

3-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,

 

Oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)

 


Full & Egal Universal Law Academy