Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 35, 44, 48, 141, 158, 159)
E. 2009/117
K. 2010/420
T. 30.09.2010
Türkiye Barolar Birliği Başkanlığının 31.08.2007 tarihinde İstanbul Barosu Başkanlığına gönderdiği yazı üzerine başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca şikayetli avukatın eylemleri Avukatlık Yasasının 34, 35, 48, 55 ve 134 maddelerine aykırı bulunarak “Kınama cezası ile cezalandırılmasına” karar verilmiştir.
Şikayetli avukat aşamalardaki savunmalarında ve itiraz dilekçesinde, suçlamaları kabul etmemiş ayrıca Yönetim Kurulu tarafından bir yıllık yasal süre içinde kovuşturma açılması kararı verilmediği için hakkında başlatılan kovuşturmanın zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Öncelikle zamanaşımı konusundaki itiraz incelenmiştir. Konu ile ilgili olarak Danıştay 8. Dairesinin 13.02.2007 gün ve 2005/5852 Esas, 2007/712 Karar sayılı kararında “Avukatlık Yasasının 141. maddesinde; disiplin kovuşturmasının, Yönetim Kurulu tarafından bir kararla açılacağı, Yönetim Kurulu’nun ivedilikle ve her halde ihbar, şikayet veya istek tarihinden itibaren en çok bir yıl içinde disiplin kovuşturması hakkında bir karar vermeye mecbur olduğu, 159. maddesinde ise; disiplin cezasını gerektirecek eylemlerin işlenmesinden itibaren üç yıl geçmiş ise kovuşturma yapılamayacağı; Yönetim Kurulunca işe el konulmuş ise bu sürenin işlemeyeceği; disiplin cezasını gerektiren eylem aynı zamanda bir suç teşkil ediyor ve bu suç için kanun daha uzun bir zamanaşımı süresi koymuş bulunuyorsa, birinci ve ikinci fıkralardaki süreler yerine bu zamanaşımı süresinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Kanunun yukarıda aktarılan 141. maddesinde belirtilen 1 yıllık süre idarenin iç işleyişi ili ilgili olup, kanıtların kaybolmasını önlemek, soruşturmanın daha çabuk yapılarak disiplin suçunu işlemiş olan kişi veya kişilere daha etkin ve çabuk ceza verilmesini sağlamak amacı ile konulmuştur.
Bu nedenle, disiplin cezasının verilmesinden önceki evrelerde kanunla getirilen belirli sürelere uyulmaması, bu konuda görevli olanların kişisel sorumluluğu ile ilgili olup, disiplin suçu işleyen kişiye ceza verilmemesi sonucunu doğurmaz” denilerek Yönetim Kurulunun soruşturmayı bir yıllık süre içinde sonuçlandırmamasının koşulları varsa görevi ihmal (Görevi kötüye kullanma) suçunu oluşturacağı, ancak disiplin suçu işleyen kişiye ceza verilmemesi sonucunu doğurmayacağı net bir şekilde ifade edilmiştir. Bu nedenle şikayetlinin zamanaşımı itirazının reddine karar vermek gerekmiş dosyanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı, İstanbul Barosu Başkanlığına gönderdiği 31.08.2007 tarihli yazı ile L.K.K. Danışmanlık Şirketinin web sitesinden alınan çıktıları ve şirket bilgilerini göndererek Avukatlık Yasasının 35, 44/B ve 48 maddeleri kapsamında değerlendirme yapılmasını istemiştir. Buradaki amaç yabancı sermayeli müşavirlik şirketlerinin hukuk müşavirliği de yaptıkları konusundaki yakınmalardır. Kurulan Şirketlerin Avukatlık Yasasının 44/B maddesi kapsamına uygun şekilde Avukatlık Yasasına ve Avukatlık Ortaklığı düzenlemesine uygun kurulmak, sadece yabancı ve milletlerarası hukuk konularında danışmanlık hizmeti vermek, yabancı avukatlık ortaklığının kurulduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık bulunması ve faaliyette bulunulacak yer barosunun avukatlık ortaklığı siciline kayıt yaptırmak koşullarını yerine getirip getirmediği araştırılması istenen husustur.
İstanbul Barosu Yönetim Kurulu konu ile ilgili yaptığı araştırma sonucunda yukarıda özetlenen koşulların yerine getirilmediğini saptamış ve kovuşturma açılmasına karar vermiştir. Yönetim Kurulu ayrıca şirketin web sayfası içeriğinin Reklam Yasağı Yönetmeliğine aykırı unsurlar taşıdığını belirleyerek bu konuda da kovuşturma yapılmasına karar vermiştir.
Yapılan disiplin kovuşturması sonucunda tüm dosya kapsamından şirketin danışmanlık hizmetlerinin arasında hukuki danışmanlığın yer aldığı, bu hususun Baro Başkanlığına bildirilip tescilinin sağlanmadığı, daha sonra değiştirildiği bildirilerek zımni olarak kabul edildiği şekilde web sitesinin ilk halinin Reklam Yasağı Yönetmeliğine aykırı içerikte düzenlendiği anlaşılmıştır.
Şirketin ortağı ve yöneticisi durumunda olan şikayetli avukatın disiplin sicil özetinde 2003 yılında kesinleşmiş tekerrüre esas kınama cezası bulunmaktadır. Bu dosyadaki eylemler Avukatlık Yasasının 6. kısmında yer almakta olup aykırılık halinde ilk seferinde en az kınama cezası tekerrür halinde de bir üst cezanın verilmesi gerekmektedir. Baro Disiplin Kurulu Avukatlık Yasasının 158.maddesini yanlış yorumlayarak delillerin değerlendirilmesi konusunda kendisine verilen takdir hakkını cezanın belirlenmesinde kullanmıştır. Eylemin disiplin cezasını gerektirdiğine karar verildiğinde tekerrür hükümleri de uygulanarak en az para cezası verilmesi gerekmekte ise de aleyhe itiraz bulunmadığı için bu hususa değinilmekle yetinilmiş itirazın reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikayetli avukat vekilinin itirazının reddi ile Baro Disiplin Kurulu’nun “Kınama cezası verilmesine” ilişkin kararının ONANMASINA katılanların oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy