Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34) (Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliği m. 8) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 40)
E. 2006/431
K. 2007/17
T. 12.01.2007
Şikayetli Av. M.V. ile avukat arkadaşları S.T., M.K., hükümlü Abdullah Öcalan vekilleri sıfatıyla 12.03.2003 günü cezaevinde yaptıkları görüşme sonunda, müvekkilleri tarafından kendilerine aktarılan bir kısım görüşleri 13.03.2003 tarihinde bürolarında yaptıkları basın toplantısı ile hukuki yardım amacını da aşacak şekilde medya mensuplarına açıkladıkları, bu suretle Yeniden ÖzgürGündem Gazetesi’nin 14.03.2003 günlü nüshasında “Öcalan’dan Barış Çağrısı” başlıklı yazı ile Özgür Politika Dergisi’nin internet üzerinden yayın yapan web sitesinde 15.03.2003 günü “Doğrudan Vazgeçmem” başlıklı yazı ve Yeniden Özgür Gündem Gazetesi’nin 16.03.2003 günlü nüshasında “Hükümete Mektup” başlıklı haber yazılarının yayınlanmasına neden olduklarından dolayı haklarında Bakanlıkça soruşturma izni verilmiş ve disiplin yönünden gereği yapılmak üzere durum Baro Başkanlığı’na bildirilmiştir.
Baro Yönetim Kurulu 30.03.2004 tarihli kararıyla, şikayetlilerin vekili oldukları hükümlünün yargılandığı davanın özelliği nedeniyle vekalet akdinden doğan sorumluluk sınırının ve hukuki yardım amacının aşılmadığı, haksız rekabet yaratılmadığı gerekçesiyle şikayetliler hakkında disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına karar vermiştir.
Karara Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etmiş, itiraz üzerine Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu, şikayetli avukatlardan S.T. ve M.K.’nin dosya içindeki gazete kupüründe isimlerinin geçmemesi nedeniyle bu avukatlar yönünden şikayetin reddine, Avukat M.V. yönünden itirazın kabulü ile Avukatlık Yasası’nın 34. maddesi ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 40. maddesi gereğince disiplin kovuşturması açılmasına karar vermiştir. Bu karar Adalet Bakanlığı tarafından onaylanmıştır.
Baro Yönetim Kurulu 25.08.2004 tarihli kararıyla soruşturma başlatmış ve konuyu soruşturmak üzere soruşturmacı atamıştır. Şikayetli avukattan savunması istenilmiş, ancak şikayetli savunma sunmamıştır.
Baro Yönetim Kurulu 27.04.2005 tarihli kararıyla; soruşturmacı raporu doğrultusunda, şikayetlinin vekili bulunduğu davayı kamuoyunun yakından izlediği, savunma faaliyetinin duruşma salonu ve dava dosyasıyla sınırlandırılamayacağı, davanın özelliği nedeniyle vekalet akdinden doğan sorumluluk sınırının ve hukuki yardım amacının aşılmadığı, haksız rekabet yaratılmadığı ve açılan kamu davasının hükümlülükle sonuçlanması halinde mahkumiyet kararına dayanılarak dosyanın yeniden ele alınabileceğini ileri sürerek şikayetli Avukat M.V. hakkında disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına karar vermiştir.
Bu karara da Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan itiraz üzerine Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu 30.07.2005 tarihli kararıyla, Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu tarafından alınan kararın yok hükmünde olduğunu, daha önce verilen 17.04.2004 tarih ve 2004/… Esas, 2004/… Karar sayılı karara uymanın zorunlu olduğunu, şikayetli avukat hakkında Avukatlık Yasası’nın 34. ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 40. maddeleri gereğince disiplin kovuşturması açılması gerektiğini belirterek dosyayı Baro Başkanlığı’na göndermiştir.
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nun bu kararı üzerine Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu 14.09.2005 tarih ve 2005/… Esas sayılı kararı ile şikayetli Avukat M.V. hakkında disiplin kovuşturması açılmasına karar vermiştir.
Baro Disiplin Kurulu yaptığı kovuşturmada, Yeniden Özgür Gündem Gazetesi’nin 14.03.2003 günlü nüshasında yayınlanan “Öcalan’dan Barış Çağrısı” başlıklı yazıda şikayetli Av. M.V.’nin isminin geçmediği, özel olarak herhangi bir açıklamasının bulunmadığı, Yeniden Özgür Gündem Gazetesi’nin 14.03.2003 günlü nüshasında “Öcalan’dan Barış Çağrısı” başlıklı yazı ve Yeniden Özgür Gündem Gazetesi’nin 16.03.2003 günlü nüshasında yayınlanan “Hükümete Mektup” başlıklı haber yazıda şikayetli Av. M.V.’nin ismi geçmediği saptamasına yer vererek, disiplin suçuna konu eylemin yapıldığına ilişkin dosyada somut ve inandırıcı kanıt bulunmadığı gerekçesiyle şikayetli hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan tebliğ üzerine Savcılık karara itiraz etmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığı itirazında; devam eden ceza kovuşturmasının sonucunun beklenmediği, şikayetlinin avukatlık görevinin sınırlarını ve hukuki yardımın amacını aşar şekilde hareket ettiği, soruşturmanın eksik yapıldığı, şikayetli avukatın ceza gerektirir davranışlarının olup olmadığının araştırılmadığını belirterek Diyarbakır Barosu Disiplin Kurulu tarafından verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Disiplin kovuşturmasının konusu, şikayetli avukatın Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 40. maddesinde öngörülen, “müvekkili adına basına açıklamada bulunmama” kuralını ihlal edip etmediğine ve bu eylemi nedeniyle kendisine disiplin cezası verilip verilemeyeceğine ilişkindir.
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 40. maddesinde, “Avukat kesin olarak zorunlu bulunmadıkça müvekkili adına basına açıklamada bulunamaz” kuralına yer verilmiştir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, şikayetlinin adının ve fotoğrafının gazetelerde yer aldığı ve iddia edilen basın açıklamasının şikayetli avukat tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Şikayetlinin yaptığı basın açıklaması ve basına verdiği demeç savunma göreviyle ilgili bir içerik taşımamakta olup, daha çok müvekkilinin görüş ve düşüncelerinin kamuoyuna aktarılmasına yardım biçiminde gerçekleşmiştir. Böyle bir davranış avukatların görevleri arasında değildir. Kaldı ki, şikayetli avukat tarafından yapılan basın açıklaması ve verilen demeç müvekkil adına zorunlu olarak yapılan bir açıklama olarak da değerlendirilemez.
Şikayetli avukatın bu eylemi, Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliği’nin 8/b maddesinde yazılı; “(Avukat) … dava ile özdeşleşip tarafların sözcüsü gibi hareket edemez, davanın hukuki boyutları içinde kalmak kaydıyla ve zorunlu haller dışında yazılı, işitsel ve görsel iletişim araçlarına demeç veremez, açıklama yapamazlar.” ilkesine de aykırıdır.
Avukatlık Yasası’nın 34. maddesinde avukatların, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliği’nce belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlü oldukları belirtilmiştir.
Şikayetli basın açıklaması yapmış olmakla, Avukatlık Yasası’nın 34. ve TBB Meslek Kuralları 40. maddelerinde tanımını bulan ilkeye açıkça aykırı davranmıştır. Dosyada bu durumun aksini gösteren bilgi, belge ve savunmaya rastlanılmamıştır. Bu bakımdan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı yerinde görülmüştür.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın diğer itiraz nedenlerinden ceza kovuşturmasının sonucunun beklenmesi itirazı, ceza kovuşturması ile ilgili bilgi ve belgelere dosyada rastlanmaması ve esasen disiplin kovuşturmasına konu eylemin ceza hukukuyla ilgisi bulunmaması nedeniyle yerinde görülmemiştir.
Bu nedenlerle, Diyarbakır Barosu Disiplin Kurulu’nun disiplin cezası verilmesine yer olmadığına ilişkin kararının kaldırılarak, yeniden araştırılacak bir husus bulunmadığından şikayetlinin kınama cezası ile cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazının kabulüyle, Diyarbakır Barosu Disiplin Kurulu’nun şikayetli avukat hakkında verdiği disiplin cezası verilmesine yer olmadığına ilişkin 08.09.2006 tarih ve 2005/… Esas, 2006/… Karar sayılı kararının kaldırılmasına, araştırılacak başkaca bir husus bulunmadığından şikayetli Av. M.V’nin kınama cezası ile cezalandırılmasına katılanların oyçokluğu ile karar verildi. (¤¤) 

Full & Egal Universal Law Academy