Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 38, 134, 138, 140) (Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları m. 3, 4)
E. 2015/112
K. 2015/330
T. 25.04.2015 
Şikâyetli avukat hakkında Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 29.07.2011 tarihli “Olur”u ile “İlgilinin, müşteki E.Ş. vekili sıfatıyla, B. hakkında karşılıksız çek keşide etme suçunu işlediğinden bahisle şikâyette bulunup … Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/78 esasına kayden açılan kamu davasının yargılaması sırasında, müşteki ile müvekkili şirket arasında dava konusu çeklerin ödenmesi nedeniyle şikâyetten vazgeçileceğine dair hüküm bulunduğu 16.07.2010 tarihli "Protokol" başlıklı belge imzalandığı hâlde, müştekinin savunmasının alınması için yakalandığı 16.03.2011 tarihine kadar şikâyetinden vazgeçmeyerek mağduriyete sebebiyet verdiği” verdiği iddiası ile … Barosu Yönetim Kurulu’nun 13.09.2011 gün 53/60 sayılı kararı ile açılan kovuşturma sonucu eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikâyetli avukat önceki savunmalarında ve itirazında özetle; E.Ş.vekili olarak şikâyetçi B. aleyhine 9 adet çekin ödenmemesi nedeni ile icra takibi yapıldığını ve ceza şikâyetlerinde bulunulduğunu, takip ve şikâyetlerden sonraki bir tarihte tarafların mutabakata varmaları ile de protokol düzenlendiğini, protokol içeriğinde icra takiplerinden ve cezai şikâyetlerden feragat edileceği kararlaştırılmasına rağmen bu konuda bir zaman sınırlaması getirilmediğini, protokol de görüleceği üzere öncelikle ilk dört çek için feragat düzenlendiğini, protokol ile birlikte hemen bütün feragat ve vazgeçmelerin yapılacağının kararlaştırıldığını, zaman sınırlaması getirilmemiş olması nedeni ile feragat ve vazgeçmelerin müvekkilinin talimatı ile yapıldığını, müştekinin şikâyetine konu ... Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2010/78 esas numaralı yargılama dosyasında, şikâyete konu çek ile ilgili olarak feragat harçları da ödenerek icra takibinden feragat edildiğini, anılan feragat belgesi ile birlikte borca konu çekin de icra kasasından teslim alınarak şikâyetçi B.’e teslim edildiği ve yargılama dosyasına da çeki sunması konusunda şikâyetçinin bilgilendirildiğini, buna rağmen B.’ün şikâyete konu çeki bankaya iade etmemesine rağmen yargılama dosyasına da bilgi vermediğini, usulüne uygun davete rağmen duruşmaya gitmeyen B. için yakalama kararı verildiğini, her ne kadar yakınanın mağduriyetine sebep verdiğinden bahsedilmiş ise de esasen yakınanın ihmali davranışı ile mağdur olduğu hususunun dikkate alınması gerektiğini, konu ile ilgili olarak
 … Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonunda “müvekkilin talimatları doğrultusunda hareket edildiği ve suçun islendiğinin sabit olmadığı’’ gerekçesiyle hakkında beraat kararı verildiğini, verilen beraat kararının Yargıtay … Dairesi’nin 2014/2593 Esas 2014/5171 Karar sayılı kararıyla onanarak kesinleştiğini, şikâyetten vazgeçmenin kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğunu, avukatın hak yitirmeye neden olacak vazgeçme durumlarında iş sahibinin talimatlarıyla bağlı olduğunu ve bu talimatın yazılı bir belgeye dayanması gerektiğini, Disiplin Kurulu tarafından Ceza Mahkemesinin beraat kararının gerekçesinde yer alan müvekkili tarafından verilen talimat hiç incelenmeyerek Ceza Mahkemesi kararının aksi yönünde karar verilmesinin Disiplin Kurulu’nun ceza dosyasını yeterince incelemediğini gösterdiğini, karardaki muhalefet şerhinde “Ceza Mahkemesi kararında beraat hükmünün suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle yerilmesi Avukatlık Yasasının 140/2 mad. uyarınca ceza yerilmesine engel teşkil ettiğinden yakınılan avukat hakkında disiplin cezası tayinine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle karşı oy kullanıldığını beyan ederek cezanın kaldırılmasını talep etmiştir. 
İncelenen dosya kapsamından; Şikâyetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi nedeniyle … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/0088 Esas sayılı dosyası ile “Görevi Kötüye Kullanma” suçundan açılan kamu davası sonucunda Mahkeme tarafından 24.12.2012 tarih ve 2012/0372 Karar sayılı kararla şikâyetli avukatın üzerine atılı her ne kadar sanık hakkında katılan ile müvekkili şirket arasında dava konusu çeklerin ödenmesi nedeniyle şikâyetten vazgeçileceğine dair hüküm bulunduğu 16.07.2010 tarihli "Protokol başlıklı belge imzalandığı hâlde, katılanın savunmasının alınması için yakalandığı 16.03.2011 tarihine kadar şikâyetinden vazgeçmeyerek mağduriyete sebebiyet verdiğinden bahisle görevi kötüye kullanma suçundan cezalandırılması talep edilmiş ise de, 16.07.2010 tarihli talimattır, başlıklı belgeye göre E.Ş. adına H.'in şirketleri ile Ö.Ş. arasında imzalanan 16.07.2010 tarihli protokol çerçevesinde borca karşılık alınan Ö.Ş.'nin evraklarının vadelerini dikkate alarak ceza düşüm işlemlerinin senetlerin tamamı ödeninceye kadar veya ikinci bir talimatlarına kadar bekletilmesinin belirtilmesi ve alacaklı firma tarafından sanık avukata bu konuda talimat verildiğine dair delil bulunmaması karşısında sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair mahkûmiyetine yeter kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçtan beraatına karar verildiği, kararın 08.05.2014 tarihinde kesinleştiği,
16.07.2010 tarihli protokol ile E.Ş., Ü.Ş. ve borcu üstlenen üçüncü kişi sıfatı ile Ö.Ş. arasında dava konusu çeklerin de bulunduğu 9 adet çekle ilgili olarak anlaşma sağlandığı ve çekle ilgili olarak alacaklı şirketin açmış olduğu icra takip dosyalarından harçlarını ödeyip feragat ederek icra dosyalarında bulunan tasdikli çek suretlerini iade edecek olup açmış olduğu çekle ilgili şikâyetlerinden vazgeçeceklerini ve vadelerinde ödenmeleri nedeniyle 9 adet çeke ilişkin başkaca bir borcun kalmadığının belirtildiği, ancak protokolün kimler tarafından imzalandığının dosyaya sunulan örnekten görülmediği,
16.07.2010 tarihli talimattır başlıklı belgeye göre E.Ş. adına H. D.'in şirketleri ile Ö.Ş arasında imzalanın 16.07.2010 tarihli protokol çerçevesinde borca karşılık alınan Ö.Ş.'nin evrakının vadelerini dikkate alarak ceza düşüm işlemlerinin senetlerin tamamı ödeninceye kadar veya ikinci bir talimatlarına kadar bekletilmesinin belirtildiği,
Şikâyetli avukatın disiplin sicil özetinde, herhangi bir cezasının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Avukatlık Yasasının 34. maddesi, “ Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler ”
Avukatlık Yasasının 38/d. maddesi, Kendisinin düzenlediği bir senet veya sözleşmenin hükümsüzlüğünü ileri sürmek durumu ortaya çıkmışsa,
Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi,   “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesi, “Avukat mesleki çalışmasını ve kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4. maddesi, “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” hükümlerini amirdir.
Dosya kapsamına göre her ne kadar 16.07.2010 tarihli protokolün kimler tarafından imzalandığı somut olarak görülmemekte ise de; ... Ağır Ceza Mahkemesi kararının ikinci sayfasını 2. Paragrafında “Söz konusu protokol E.Ş. vekili Avukat F. tarafından imzalanmış olmasına rağmen” sözleri ile protokolün Şikâyetli avukat tarafından imzalandığı,
Protokolün A maddesine bildirilen 9 adet çek için “Bu çeklerden ilk dört adet çekle ilgili olarak alacaklı şirket açmış olduğu icra takip dosyalarından harçları ödeyip feragat ederek icra dosyalarında bulunan tasdikli çek suretlerini iade edecek, açmış olduğu çek şikâyetlerinden vazgeçecektir” sözlerinin yer aldığı görülmektedir. 
16.07.2010 tarihli protokol gereği icra takibi ve … Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2010/78 Esasında kayıtlı şikâyetten vazgeçme işlemi süresinde yapılmayarak Şikâyetçi hakkında haksız olarak yakalama emri çıkarılmasına ve mağdur olunmasına neden olunduğu tartışmasızdır.
Avukat prokotol düzenlenirken müvekkil iradesine uygun beyanda bulunmalı, düzenledikten sonra kendisi tarafından düzenlenen protokol gereğini yapmalıdır. Bu Avukatlık Yasasının “işin reddi zorunluluğu” başlıklı 38/d maddesinde bildirilen emredici hükmün gereğidir. Düzenlenen protokol hükümlerinin müvekkilinin yeni iradesi olduğu bildirilen 16.07.2010 tarihli “talimattır” başlıklı belge içeriğine açıkça aykırıdır. Bu talimat gereği yerine getirilerek protokol hükümleri yok sayılmıştır. Talimattır başlıklı belgenin uygulanması Yasasının 39/d maddesine aykırı ve bu kamu düzenini ilgilendiren Yasaya aykırılık hali olduğu bu halde avukat işi red zorunluluğunda da bulunduğundan savunmaya itibar olanağı yoktur.
Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, taahhütlerine aykırı davranmamak suretiyle kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak, mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.
Bu nedenlerle Baro Disiplin Kurulu’nca şikâyetli avukatın eyleminin disiplin suçu olduğuna ve Avukatlık Yasası’nın 34, 134 ve TBB Meslek Kurallarının 3, 4. maddelerine aykırı bulunduğuna ilişkin hukuksal değerlendirme yerinde ise de; Avukatlık Yasası 136/1. maddesine aykırı olarak uyarma cezası tayini yerinde görülmemiş ve aleyhe itiraz olmadığından Şikâyetli avukat F.’in itirazının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak Şikâyetli avukat F.’in itirazının reddi ile;
1-… Barosu Disiplin Kurulu’nun “Uyarma Cezası ile Cezalandırılmasına” ilişkin 07.11.2014 gün ve 2012/146 Esas, 2014/403 Karar sayılı kararının aleyhe itiraz olmadığından ONANMASINA,
2- Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere, (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy