Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 157)

 

E: 2020-827

K: 2020/854

T: 01.12.2020

 

Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün 18.11.2020 günlü “Olur”u ile Kurulumuzun 11.09.2020 gün ve 2020/583 Esas, 2020/632 Karar sayılı kararı,

 

“Koronavirüs tedbirleri kapsamında yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla 26.03.2020 tarihli ve 31080 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 7226 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi ile yargı alanındaki sürelerin 30.04.2020 tarihine kadar durdurulduğu ve salgının devam etmesi nedeniyle 30.04.2020 tarih ve 31114 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2480 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile durma süresinin 15.06.2020 tarihine kadar uzatıldığı,

 

Avukatlık Kanununun 157/1. maddesinde öngörülen 30 günlük yasal itiraz süresinin idari nitelikte olup anılan Kanun kapsamında duran süreler içinde yer almadığı, ancak geçici madde kapsamı dışında tutulan süreler arasında da sayılmadığı nazara alındığında söz konusu itiraz süresinin yukarıda belirtilen Kanun ve Cumhurbaşkanı Kararı kapsamda değerlendirilmesinin hakkaniyete uygun olacağı,

 

Bu durumda ... Barosu Disiplin Kurulunun sözü edilen kararının müştekiler vekiline durma süresi içinde 10.04.2020 tarihinde tebliğ edilmesi karşısında 30 günlük yasal itiraz süresinin, durma süresinin sona erdiği 15.06.2020 tarihinden itibaren başlayıp 16.07.2020 tarihinde sona erdiği dikkate alındığında adı geçen Avukat tarafından 03.07.2020 tarihinde yapılan itirazın süresinde olduğunun kabulü ile dosya içindeki bilgi ve belgeler doğrultusunda esastan inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken itirazın süre yönünden reddine karar verilmesinin yerinde görülmediği,

 

Anlaşıldığı cihetle Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulunca yapılan değerlendirme ve verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.” gerekçesi ile Avukatlık Kanunu’nun 157/7. maddesi gereği bir daha görüşülmek üzere geri gönderilmiştir.

 

Geri gönderme gerekçesi yerinde görülerek dava dosyası yeniden esastan incelendi:

 

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 18.04.2018 günlü “Olur”u ile Şikayetli avukat hakkında;

 

“1-Davacı müşteki H.A. vekilleri sıfatıyla, davalı A.A. aleyhinde ... Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2010/517 esasına kayden açtığı tapu iptal ve tenkis istemli davada, önceden aynı sebep ve konu ile ilgili olarak ... Asliye 3. Hukuk Mahkemesinin 2010/494 esas sayısı ile açıp 21.10.2010 tarihi itibarıyla davadan feragat ettikleri ve bahsi geçen davayı, feragat ettikleri muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasına dönüştüremeyeceklerini bilmesi gerektiği halde, 08.02.2011 tarihli ıslah dilekçesi sunmak suretiyle, davanın muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasına dönüştürülmesine dair hatalı ıslah talebinde bulunduğu gibi, maddi anlamda kesin hüküm nedeniyle davanın reddine dair 29.09.2015 tarih ve 2015/549 sayılı aleyhe karar verilmesine neden olduğu,

 

2-Davacı müştekilerin murisi M.A.Y., H.A. ve D.Y. vekilleri sıfatıyla, davalı A.A. aleyhinde, ... Asliye 3. Hukuk Mahkemesinin 2010/494 esasına kayden açtığı tapu iptal ve tescil davasında, müvekkillerinin muvafakati ve talimatları olmadığı halde, feragat ettiklerini içeren 21.10.2010 tarihli talepleri üzerine, dava dilekçesinin feragat nedeniyle reddine dair 21.10.2010 tarihli ve 2010/392 sayılı aleyhe karar verilmesine neden olduğu” iddiası ile kovuşturma izni verilmesi üzerine başlatılan disiplin davasında, cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

 

Şikayetli savunmasında özetle; iddiaların gerçeği yansıtmadığını, muvazaalı devir nedeniyle taşınmazın iyiniyetli üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/494 esasına kayden açılan davada tedbir talebi reddedilince müvekkilleri ile tanıklar huzurunda yapılan görüşme neticesinde yeni açılacak davanın da derdestlik itirazı ve konu-taraf aynı olması nedeniyle yine 3. Asliye Hukuk Mahkemesine düşme riskini ortadan kaldırarak müvekkillerinden sadece H.A. adına ikinci davanın düştüğü, Asliye Hukuk Hakimi ile bizzat görüşülerek konunun ivediliğinin aktarıldığını, tapuya tedbir konulması taleplerinin hakimlikçe kabul edildiğini, yerel mahkemece yargılama sonucunda davanın reddedildiğini, Yargıtay tarafından kanuna aykırı kararın bozulduğunu, görevini ihmal etmediğini beyan etmiştir.

 

İncelenen dosya kapsamında; Baro Yönetim Kurulu’nun 13.11.2018 günlü toplantısında şikayetli avukat hakkında disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,

 

Şikayetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi nedeniyle, “Görevi İhmal” suçundan cezalandırılması istemiyle ... 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/347 esasına kayden açılan kamu davasında, Mahkemenin 11.07.2019 gün ve 2019/345 karar sayılı ilamı ile sanık şikayetli avukatın suçu işlemediği sabit olduğundan CMK’nın 223/2-b maddesi gereğince beraatine karar verildiği, kararın istinaf başvurusunun esastan reddi ile 27.11.2019 günü kesinleştiği,

 

Mahkemenin; “Her ne kadar sanık Avukat A.A.’nın; davacı müşteki H.A. vekili sıfatıyla, davalı A.A. aleyhinde ... Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2010/517 esasına kayden açtıkları tapu iptal ve tenkis istemli davada, önceden aynı sebep ve konu ile ilgili olarak ... Asliye 3. Hukuk Mahkemesinin 2010/494 esas sayısı ile açıp 21.10.2010 tarihi itibarıyla davadan feragat ettikleri ve bahsi geçen davayı, feragat etlikleri muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasına dönüştüremeyeceklerini bilmeleri gerektiği halde, 08.02.2011 tarihli ıslah dilekçesi sunmak suretiyle, davanın muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasına dönüştürülmesine dair hatalı ıslah talebinde bulundukları gibi, maddi anlamda kesin hüküm nedeniyle davanın reddine dair 29.09.2015 tarih ve 2015/549 sayılı aleyhe karar verilmesine neden olduğu ve ayrıca davacı müştekilerin murisi M.A.Y., H.A. ve D.Y. vekilleri sıfatıyla, davalı A.A. aleyhinde, ... Asliye 3. Hukuk Mahkemesinin 2010/494 esasına kayden açtıkları tapu iptal ve tescil davasında, müvekkillerinin muvafakati ve talimatları olmadığı halde, feragat ettiklerini içeren 21.10.2010 tarihli talepleri üzerine, dava dilekçesinin feragat nedeniyle reddine dair 21.10.2010 tarihli ve 2010/392 sayılı aleyhe karar verilmesine neden olduğu, bu suretle üzerine atılı ‘görevi ihmal’ suçunu işlediği iddia olunmuş ise de;

 

... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/116 esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.10.2015 tarih, 2010/517 esas, 2015/549 karar sayılı kararıyla davacı H.A. vekili Avukat A.A. tarafından davalı A.A. aleyhinde açılan tapu iptali ve tescil, tenkis davasının reddine karar verildiği, kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 12.11.2018 tarih, 2016/188 esas, 2018/14373 karar sayılı kararıyla muris muvazaası iddiasına yönelik işin esasının incelenmesi, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların delillerinin toplanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı yazılı red kararının bozulmasına karar verildiği, bozma üzerine davanın söz konusu mahkemenin 2019/116 esas sırasına kaydedildiği, 05.03.2019 tarihinde tensibi yapılan davanın derdest olup duruşmasının 26.12.2019 günü saat 09.45’e bırakıldığı anlaşılmış, sanığın suçsuz olduğuna dair savunmalarının da söz konusu dosya ile doğrulandığı anlaşılmıştır.

 

Tüm dosya kapsamına göre avukat olarak görev yapan sanığın, davacı katılan H.A. ve diğerlerinin vekili sıfatıyla görev yaptığı dönem içerisinde görevi ihmal suçunu işlemediği sabit olduğundan…” gerekçesiyle karar verdiği,

 

… 3. İcra Müdürlüğünün 2014/10087 esas sayılı icra takip dosyasının onaylı suretinin dosyamız içerisinde olduğu,

 

Baro Disiplin Kurulu’nca “Dosyanın incelenmesinde şikayetçi H.A., vekili olan Şikayetli avukatın vekili sıfatı ile ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2010/517 esas Sayısı ile tapu iptali davası açtığı bu davanın daha önceden ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/494 esas sayılı dosyası ile aynı sebep ve konuya dayalı olduğu ve bu davadan daha önce feragat ettikleri bu sebeple Şikayetli avukat tarafından açılan davanın maddi anlamda kesin hüküm nedeni ile reddedildiği Şikayetli avukatın bu hususu dikkate almayarak davanın reddine sebebiyet vermek sureti ile zarara uğradığı iddia etmiş ise de Şikayetli avukat tarafından red kararı veren ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ilamının temyizi sonrası bu kararın yerinde görülmeyerek Yargıtay’ca bozulması ve yargılamaya devam edilmesi gerektiğinin bildirilmesi Şikayetli avukatın iddianın aksine görevini ihmal etmediği ve herhangi bir zarara sebebiyet vermediğini gösterdiğinden ve yine Şikayetli avukatın eylemi nedeniyle ... 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/347 esas sayılı dosyasından yapılan yargılamada delillerin toplanması ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik olmadığı mahkemenin 11.07.2019 tarih 2019/345 karar sayılı kararı ile Şikayetli avukat hakkından görevi ihmal suçundan üzerine yüklenen eylemlerin yasada suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle CMK.223/2-b maddesi uyarınca beraatine karar verildiği kararın ... Bölge Adliye Mahkemesi 10.Ceza Dairesi’nin 27.11.2019 tarih 2019/3314 esas 2019/3807 Sayılı kararı ile onanarak 27.11.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşıldığı görülerek Disiplin Kovuşturması Yönetim Kurulunun gönderme kararına ilişkin yapıldığı ve Şikayetli avukatın kovuşturma konusu eylem nedeniyle beraat etmesi karşısında tüm dosya kapsamı gereğince 1136 sayılı yasanın 140.maddesi de göz önüne alındığında …”  gerekçesiyle disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verildiği,

 

Şikayetlinin disiplin sicil özetinde, eylem tarihi (21.10.2010-08.02.2011) itibariyle tekerrüre esas ceza olmadığı,

 

Şikayetçi vekilinin 03.07.2020 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle, iddialarını tekrarla, müvekkillerinin ikinci davadan haberdar olmadıklarını, yanıltıcı bilgiler nedeniyle müvekkillerinden para talep edildiğini, müvekkillerinin onayı olmaksızın davadan feragat ettiğini, tahsil ettiği paralara ilişkin hesap vermediğini, zimmet suçunu işlediğini, müvekkillerini zarara uğrattığını belirterek gereğinin talep ettiği,

 

Şikayetli Avukatın 24.07.2020 kayıt tarihli itiraza cevap dilekçesinde özetle, savunmasının tekrar ederek, görevini layıkıyla yerine getirdiğini, ceza mahkemesince beraat kararı verildiğini, kararın kesinleştiğini belirterek kesin hüküm sebebiyle itirazın reddini talep ettiği görülmektedir.

 

Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün 18.11.2020 günlü “Olur” unda yer alan gerekçeye itibar edilmesine, şikayetçinin itirazının reddine Baro Disiplin Kurulu kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

 

Gereği Düşünüldü;

 

1-Bakanlık Geri Gönderme Gerekçesi yerinde görüldüğünden UYULMASINA,

 

2-Kurulumuzun, 11.09.2020 gün ve 2020/583 Esas, 2020/632 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,

 

3-Şikayetçi vekilinin itirazının reddine, ... Barosu Disiplin Kurulu’nun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 31.01.2020 gün ve 2019/89 Esas, 2020/23 Karar sayılı kararının ONANMASINA,

 

4-Sonucun, Avukatlık Kanunu’nun 157/7.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı’na bildirilmesine,

 

5-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,

 

Oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)

 


Full & Egal Universal Law Academy