Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 134)

 

E: 2017-261

K: 2017/597

T: 09.06.2017

 

İtirazın süresinde olduğu anlaşıldığından dosya incelendi:

 

Şikayetli avukat hakkında; ... Cumhuriyet Başsavcılığı Sahtecilik ve Dolandırıcılık Suçları Soruşturma Bürosu’nun 2012/45210 soruşturma nolu dosyasına müştekiler vekili olarak sunduğu 23.12.2013 tarihli dilekçesinde görevli Cumhuriyet Savcısına yönelik kullandığı ifadeler nedeniyle başlatılan disiplin kovuşturmasında, eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.

 

Şikayetli önceki savunmalarında özetle; dilekçenin kendisine ait olmadığını, kaşe ve imzasının olmasının, dilekçenin savcılığa verilmesi esnasında, dilekçe sahibi üç kişinin hazır olmaması sebebiyle, ... Başsavcı vekilince işleme alınmayacağı, varsa avukatlarının imzalaması halinde işleme alınacağının bildirildiğini, müştekilerin talebi ile vekaletname sunarak dilekçeyi imzaladığını beyan etmiştir.

 

İncelenen dosya kapsamında; Baro Yönetim Kurulu’nun 25.02.2015 günlü toplantısında oy çokluğu ile Şikayetli avukat hakkında disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına karar verildiği,  

 

Vaki itiraz üzerine TBB Yönetim Kurulu’nun 05.12.2015 günlü kararı ile; Şikayetlinin bu dilekçeyi imzalaması ile TBB Meslek Kuralları’nın 5 ve 17.maddelerine aykırı hareket etmiş olduğu görüldüğünden itirazın kabulüne karar verildiği,

 

Baro Yönetim Kurulu’nun 23.12.2015 günlü kararı ile; Avukatlık Yasası’nın 34, 134, TBB Meslek Kuralları’nın 4, 5 ve 17. maddeleri uyarınca değerlendirme yapılmak üzere şikayetli hakkında disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,

 

... Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan 23.12.2013 tarihli dilekçenin beş müşteki tarafından imzalandığı, imzaların altının ise “vekili” olduğu belirtilerek şikayetli avukat tarafından imzalandığı ve kaşelendiği,

 

Söz konusu dilekçenin “Şikayet, beyan ve talep dilekçelerinde; Ortalama zeka seviyesine sahip bir kişinin anlayabileceği şekilde belirttiğimiz hususlar, soruşturma dosyasında 2 yıl 4 ay geçmesine rağmen halen yerine getirilmediği gibi…” şeklinde başladığı, şikayet tarihinden itibaren görevli savıcının, haklarını arayan vatandaşlar olduklarını bildiği halde aralarında husumet varmış gibi kendileriyle bağıra çağıra konuştuğunu, delil toplamadan şüpheliler lehine bilirkişi incelemesi yaptırmaya çalıştığı belirtilerek, soruşturma dosyasının başka savcıya verilmesinin talep edildiği,

 

Şikayetli avukatın savunmasında tanık olarak bildirdiği, dilekçede imzası bulunan müştekiler beyanlarında “dilekçeyi kendilerinin hazırladığını, dilekçenin Savcılığa verilmesi sırasında bazı imza sahibi müştekilerin hazır olmaması sebebiyle dilekçenin işleme alınmaması üzerine, daha önce vekalet verdikleri şikayetli avukattan dilekçeyi vekaleten imzalamasını istediklerini ve yakınılan avukatın da bürosundan gelerek Savcının önünde bulunan dilekçeyi okumadan vekil olarak imzaladığını, şikayetli avukatın dilekçe içeriğini bilmediğini” beyan ettikleri,

 

Baro Disiplin Kurulu’nca, “…Her ne kadar tanık anlatımlarından bu olayın tanıkların anlattıkları şekliyle gerçekleştiği düşünülebilir ise de bir avukat, vekil olarak imza attığı belge ve dilekçelerin içeriğinden sorumlu olduğu kuşkusuzdur. Avukatların sorumluluğu, resmi makamlara verdikleri belge ve dilekçelerde yer alan ifadelerin hukuk sınırları içinde olmasıdır. Vekil edenlerin her ifadesinin aynen dilekçelerine yazılmasının doğru olmayacağı, avukatın bunu yaparken hukuk ve meslek kuralları süzgecinden geçirerek kullanılacak ifadeleri titizlikle seçme becerisini göstermesi gerektiği TBB Disiplin Kurulu’nun birçok kararında önemle vurgulanmıştır. Aynı titizlik, başkası tarafından yazılıp resmi makamlara verilirken avukatça altı imzalanan yazılarda da avukattan beklenir. Çünkü bir yazının altına avukat olarak atılan imzanın, o yazının içeriğinin imza atan avukat tarafından da ifade edildiği anlamına geleceğini en iyi bilmesi gerekenin, mesleği gereği avukatın kendisidir.” gerekçesiyle karar verdiği,

 

Şikayetli avukatın disiplin sicil özetinde ceza olmadığı,

 

Şikayetlinin 01.03.2017 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; Başsavcı Vekili ile bizzat muhatap olan H.K.’nın tanık olarak dinlenmeden Baro Disiplin Kurulunca karar verildiğini, savunma hakkının kısıtlandığını, karar gerekçesini kabul etmemekle beraber dilekçe yer alan ifadelerin hukuk sınırları içinde olmama nedeninin ortaya konulmadığını, hangi ifadelerin hukuk sınırları dışında olduğunun da açıklanmadığını, dilekçe içeriğinin hukuka aykırı olduğunu tespit eden bir bilirkişi raporu veya kesinleşmiş bir Hukuk/Ceza Mahkemesi kararı olmadığı halde hakkında uyarma cezası verilmesinin açıkça usule, yasaya ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, Baro Disiplin Kurulunca verilen kararın kaldırılmasını talep ettiği görülmektedir.

 

Baro Disiplin Kurulu’nca yapılan değerlendirme yerinde olmakla itirazın reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

 

Gereği düşünüldü:

 

1-Şikayetli avukatın itirazının reddine, ... Barosu Disiplin Kurulu’nun “Uyarma Cezası Verilmesine” ilişkin 27.12.2016 günlü ve 2015/106 Esas, 2016/120 Karar sayılı kararının ONANMASINA,

 

2-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,

 

Katılanların oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy