Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 163)

 

E. 2015-955

K. 2016/134

T. 13.02.2016

 

İtirazın süresinde olduğu anlaşıldığından gereği görüşülüp düşünüldü:

 

Şikâyetli avukat hakkında; şikayetli Avukat Ş.Ö. ile şikayetçi müvekkili Y.K. arasında, 06.03.2009 tarihinde Başarıya Yönelik Avukatlık Ücret Sözleşmesi imzalandığı, işin konusunun; ... İş Mahkemesi’nin 30.12.2008 tarih ve 2005/5 Esas, 2008/532 Karar sayılı dosyasının temyiz aşamasında, ek savunmada bulunularak, Y.K.'nin hukuken haklı olması sebebiyle hukuki sorumluluğunun tamamen kaldırılması hususunda başarılı olunması kaydı olduğu ve 35.000,00 TL ücret üzerinden anlaşıldığı, Ücret Sözleşmesinin son paragrafında “Yargıtay aşamasında herhangi bir şekilde mahkeme kararının bozulmayıp, onanması halinde, sözleşme başarıya endeksli olduğundan dolayı tahsil edilen bu bedeller, müvekkil Y.K.’ya aynen iade edilecektir” koşulunun bulunduğu, işbu şikayetin de esasen vekalet ücretinin iadesi noktasında olup, şikayetli avukatın başarılı olunmaması halinde ücretin iade edileceğini şart koşulu olarak yazılı bir şekilde sözleşmeye koyması ve ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/229 Esas, 2011/459 Karar sayılı gerekçeli kararında başarı şartına bağlı sözleşmeye göre, şikayetli avukat edimini yerine getiremediğinden, iade yükümlülüğünün doğduğu ve sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkin davanın da şikayetçi lehine karara bağlandığı görülmekle” şikayetçi vekilinin şikayeti üzerine, Ankara Barosu Yönetim Kurulu’nun 20.05.2015 tarihli ve 112-2014-257 Esas, 2015/437 Karar sayılı kararı ile Avukatlık Yasasının 34. TBB 3,4. maddelerine aykırılık iddiası ile açılan disiplin kovuşturması sonucu eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.

 

Şikayetli vekili önceki savunmalarında özetle; şikayetin 2011 yılında yapılan şikayetli aynı olduğunu, … Barosu Yönetim Kurulu tarafından 01.06.2011 tarih ve 41/26 Karar sayılı kararla verilen işlem yapılmasına yer olmadığına dair kararın süresi içinde itiraz edilmediğinden kesinleştiğini, karar kesinleştiğinden şikayetçinin 29.08.2014 tarihli kararının değerlendirmeye alınmaması gerektiğini, şikayetçinin itiraz süresinin geçtiğini, yönetim kurulu kararında şikayetçi ile müvekkil arasındaki ihtilafın hukuki ihtilaf olduğu ve yargı merciince çözümlenmesi gerektiğinin tespit edildiğini, müvekkili ile şikayetçi arasında düzenlenen başarıya dayalı avukatlık ücret sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile, şikayetçinin davalı sıfatı ile aleyhine belli bir tazminata hükmolunan ... İş Mahkemesi’nin 2005/5 Esas, 2008/532 Karar sayılı dosyasına temyiz aşamasında ek savunmada bulunularak şikayetçinin hukuki sorumluluğunun tamamen kaldırılması hususunda anlaşıldığını, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 25/10/2010 tarih ve 2009/6741 Esas ve 2010/14279 Karar sayılı ilamıyla davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddedildiğini, şikayetçinin müvekkilin parayı iade edeceğini söylemesine rağmen takip başlattığını, itiraz üzerine takibin devamına karar verildiğini, müvekkilinin ise, tüm hukuki yollara başvurarak hakkını aradığını, müvekkili ile şikayetçinin aralarındaki ihtilafın hukuki ihtilaf olduğu yönünde daha önceden verilmiş olan kararın isabetli olduğunu ve aynı konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

 

İncelenen dosya kapsamından; Şikâyetçinin şikâyeti üzerine Baro Yönetim Kurulu’nun 01.06.2011 tarihli ve 112-11-148 Esas, 41/26 Karar sayılı kararla Baro’nun taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın hallinde yetkisi bulunmadığından işlem yapılmasına yer olmadığına karar verildiği,

 

Dosyada örneği bulunan müvekkil şikayetçi ile şikayetli avukat arasında imzalanan 06.03.2009 tarihli “Başarıya yönelik avukatlık ücret sözleşmesi”nde “Bir yanda Avukat Ş.Ö. diğer yanda vekalet verecek olan müvekkil Y.K. olmak üzere, ... İş Mahkemesi’nin 30.12.2008 tarih ve 2005/5 Esas, 2008/532 Karar sayılı dosyasının temyiz aşamasında ek savunmada bulunularak, Y.K.’nın hukuken haklı olması sebebiyle, hukuki sorumluluğunun tamamen kaldırılması hususunda başarılı olunması kaydıyla, işbu avukatlık sözleşmesini yapmışlardır.

 

Buna göre toplam 35.000,00 TL üzerinden taraflar anlaşmışlardır. Bugün itibariyle müvekkil Y.K. Av. Ş.Ö.’ye 15.000,00 TL peşin ödemiş olup, bakiye tutar için, şahsi çek karnesi yanında olmadığından ...’dan 09-10 Mart 2009 tarihinde Av. Ş.Ö.’ye bizzat ya da kargo yolu ile ulaştırmak kaydıyla, 10.000,00 TL tutarlı ve 20.04.2009 tarihli, 10.000,00 TL tutarlı ve 20.05.2009 tarihli iki adet çeki verecektir. Çekler zamanında geciktirilmeksizin ve hiçbir kaydi itiraz olunmaksızın ödenecektir.

 

Yargıtay aşamasında herhangi bir şekilde mahkeme kararının bozulmayıp, onanması halinde, sözleşme başarıya endeksli olduğundan dolayı tahsil edilen bu bedeller, müvekkil Y.K.’ya aynen iade edilecektir.” ifadelerinin yer aldığı,

 

Şikâyetçi vekili tarafından şikâyetçiye ... Noterliği’nin 12.01.2011 tarihli ihtarnamesinin keşide edilerek müvekkilden tahsil edilen 35.000,00 TL’nin ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde ödenmesinin talep edildiği,

 

Şikâyetçi vekili tarafından şikâyetli avukat aleyhinde 06.03.2009 tarihli sözleşmeye istinaden toplam 35.181,23 TL’nin tahsili amacıyla ... İcra Müdürlüğü’nün 2011/3781 Esas sayılı dosyası ile 08.02.2011 tarihinde icra takibi başlatılmış olduğu,

 

Borçlu şikâyetli avukat vekilinin yetki ve borca itiraz ettiği ve takibin durduğu,

 

Şikâyetçi vekilinin ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/229 Esas sayılı dosyası ile açtığı itirazın iptali davası sonucunda Mahkeme’nin 2011/459 Karar sayılı ve 20.12.2011 tarihli kararıyla “…Başarı şartına bağlı sözleşmeye göre, davacının hukuki sorumluluğunun tamamen kaldırılması hususunda davalı edimini yerine getirmediğinden davacıdan tahsil ettiği bedeli iade etmekle yükümlüdür. Ancak Avukatlık Yasası’nın 19. maddesi uyarınca Yargıtay nezdinde görülen işlerin karşılığı olarak o tarihteki tarifeye göre 625,00 TL vekalet ücretinin söz konusu bedelden düşümü gerekir. Davacı yapılan ödemenin iadesi için 18.01.2011 tarihinde tebellüğ ettirdiği ihtarname ile 7 gün süre vermiş olmakla davalının temerrüde düştüğü tarih 26.01.2011 tarihi olup, bu tarihten takip tarihine kadar işleyen faiz miktarı 110,19 TL olarak belirlenmiştir. Sözleşmenin geçerli ve alacağın likid olması karşısında davalının yapmış olduğu itiraz nedeniyle davacının alacağına geç ulaşması karşısında asıl alacak üzerinden inkâr tazminatına hükmedilmesi ve yasal koşulları bulunmayan davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesiyle itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanarak takibin bu şekilde devamına, 13.750,00 TL inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verildiği, kararın Yargıtay ... Hukuk Dairesi’nin 19.04.2012 tarihli, 2012/6642 Esas ve 2012/10946 Karar sayılı kararıyla onandığı, karar düzeltme talebinin aynı Dairenin 15.10.2012 gün ve 2012/21041 Esas ve 2012/23236 Karar sayılı kararıyla reddedilerek kesinleştiği,

 

Şikâyetli avukatın disiplin sicil özetinde 18.07.1998 tarihli kararla onanan 10.000.000 TL para cezası, 05.09.2008 tarihinde kesinleşmiş uyarma, 08.11.2013 tarihinde kesinleşmiş kınama, 29.08.2014 tarihinde kesinleşmiş uyarma, 09.09.2014 tarihinde kesinleşmiş 6 ay süre ile işten çıkarma, 20.07.2014 tarihinde kesinleşmiş 3 ay süre ile işten çıkarma cezalarının bulunduğu anlaşılmaktadır.

 

Şikâyetli avukat vekili Avukat S.A. itirazında özetle; Önceki savunmalara ek olarak, daha önce Yönetim Kurulunca işlem yapılmasına yer olmadığına ve hukuki ihtilaf olduğuna karar verilen konuda mükerrer olarak yapılan şikâyet hakkında disiplin kovuşturması açılarak kınama cezası verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir.

 

Avukatlık Yasası’nın 34. maddesi, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”,

 

Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi, “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”,

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesi, “Avukat mesleki çalışmasını ve kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.”,

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4. maddesi, “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” hükümlerini amirdir.

 

Şikâyetli avukatın Avukatlık Yasası 163. maddeye aykırı olarak salt başarıya endeksli ücret sözleşmesi düzenlediği, başarısızlık halinde geri vermeyi taahhüt ettiği ücreti geri vermediği, “aldığı parayı iade edeceğini söylemesine” karşın takip nedeniyle ödememeyi bahane ettiği ve yargı yolu ile ödememekte direndiği, sonuçta Yargıtay kararı ile alacağın tahsiline karar verildiği, ancak hala bir ödemenin olmadığı görülmektedir. Avukat söylüyor, söz veriyorsa gereğini derhal yapmalıdır.

 

Şikâyetli Avukatın yukarıdaki ilkeler dikkate alındığında sözleşmeye ve sözlerine uygun davranmadığı, Mahkeme kararı ile kesinleşen alacağı ödemediği anlaşıldığından, eylemi disiplin suçunu oluşturmaktadır.

 

Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.

 

Baro Disiplin Kurulu’nun, şikâyetli avukatın eyleminin disiplin suçu olduğuna ve Avukatlık Yasası’nın 34, 134 ve TBB Meslek Kuralları 3, 4. maddelerine aykırı bulunduğuna ilişkin hukuksal değerlendirme yerinde ise de; Disiplin sicilinde tekerrüre esas ceza ve Avukatlık Yasası 158. maddede bildirilen ilkeler göz önünde bulundurulduğunda Avukatlık Yasası 136/1. maddesine aykırı olarak kınama cezası tayini yerinde görülmemiş ve aleyhe itiraz olmadığından itirazın reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

 

Sonuç olarak Şikayetli avukat Ş.Ö. vekili Avukat S.A.’nın itirazının reddi ile;

 

1-… Barosu Disiplin Kurulu’nun “Kınama Cezası Verilmesine” ilişkin 23.07.2015 gün ve 2015/90 Esas, 2015/116 Karar sayılı kararının aleyhe itiraz olmadığından ONANMASINA,

 

2-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere, Oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy