Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 134)

 

E. 2015/987

K. 2016/149

T. 13.02.2016

 

İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;

 

Şikâyetli avukatlar hakkında, “Şikâyetçinin ... İş Mahkemesi’nin 2004/454 Esas, 2007/524 Esas ve 2010/57 Esas sayılı davalarını açan Avukat T.K.’nin bu davaları düzgün ve hukuka uygun takip etmediği, alacağını tahsil ettiği halde kendisine ödemediği, bu avukat hakkında suç duyurusunda bulunarak ve devam eden davalarını takip etmek üzere şikâyetli avukatlara vekâletname, ücret ve masraf verdiği, ancak şikâyetli avukatların davaları takip etmedikleri gibi, suç duyurusunda da bulunmadıkları, şikâyetçinin ısrarı üzerine ... İş Mahkemesi’nin 2008/208 Esas sayılı dosyası ile mükerrer dava açtıkları, bu nedenle davanın reddedildiği, şikâyetli avukatların bu kararı temyiz etmeyerek şikâyetçiyi zarara uğrattıkları” iddiasıyla başlatılan disiplin kovuşturmasında, disiplin cezası tayinine yer olmadığına karar verilmiştir.

 

Şikâyetli avukatlar önceki savunmalarında özetle; ... İş Mahkemesi’nin 2004/454 Esas, 2007/524 Esas ve 2010/57 Esas sayılı dosyalarını ve yine ... İcra Müdürlüğü’nün 2006/5145 Esas ve 2007/3700 Esas sayılı dosyalarını takip etmek ve Avukat T.K. hakkında suç duyurusunda bulunmak için bir anlaşmaları bulunmadığını, bu işler için şikâyetçiden masraf ve vekâlet ücreti almadıklarını, ... İş Mahkemesi’nin 2008/208 Esas sayılı dosyada vekil olduklarını, bu dosyanın iddia edildiği gibi aynı konu ve zaman dilimi ile ilgili derdest dava olduğu için sonuçlanmadığını, 2008/208 Esas sayılı dosya ile 01.01.1989 ile 19.04.1999 tarihleri arasındaki süre ile ilgili sigortalılığın tespitini talep ettiklerini, 2007/524 Esas sayılı dosya ile 1999 ile 2004 yılları arasındaki çalışması ile ilgili sigortalılığın tespiti talep edildiği için Mahkemenin 2008/208 Esas sayılı dosyada bekletici mesele yapıp 2007/524 Esas sayılı dosyanın kesinleşmesini beklendiğini, 2007/524 Esas sayılı dosyada Yargıtay ... Hukuk Dairesi’nin 2008/15173 Esas, 2009/14252 Karar sayılı karan ile şikâyetçinin kesintili çalışması gerekçesi ile 2002 tarihinden önceki çalışmaların zamanaşımına uğradığını ve 2002 tarihinden önceki döneme ilişkin tespit talep edemeyeceğine karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, kararın kesinleşmesi nedeni ile 2008/208 Esas sayılı dosyadaki taleplerinin 2002 tarihinden önce olması nedeni ile davanın reddine karar verildiğini, 2002 yılından önceki dönem ile ilgili kesinleşmiş Yargıtay kararı olması nedeni ile 2008/208 sayılı dosyanın temyiz edilmesinden sonuç alınamayacağının açık olması karşısında şikâyetçiye ek bir masraf yaptırmak istemediklerini ve kararı temyiz etmediklerini, tamamen şikâyetçinin menfaatlerini düşünüp böyle bir karar verdiklerini, amaçlarının şikâyetçiyi zarara uğratmak olmadığını, işlemleri ile ilgili şikâyetçinin bir zarara uğramadığını, herhangi bir icra dosyası takibi için anlaşma olmadığını, işi özenle yerine getirdiklerini beyan etmişlerdir.

 

İncelenen dosya kapsamından; ... Barosu Yönetim Kurulu’nun 07.02.2014 gün ve 2014/5 sayılı kararı ile; şikâyetli avukatlar hakkında disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına karar verildiği,

 

Şikâyetçinin karara itiraz ettiği, TBB Yönetim Kurulu’nun 09.06.2015 tarihli karar ile; “Şikâyetliler tarafından açılan ... İş Mahkemesi’nin 2008/208 E. sayılı tespit davasının 19.04.2010 tarihinde reddedildiği, şikâyetçinin itiraz dilekçesinde, bu kararın temyiz edilmeyerek zarara uğramasına neden oldukları iddia edildiğinden” itirazın kabulüne karar verildiği,

 

... Barosu Yönetim Kurulu’nun 29.07.2015 gün ve 2015/08 Karar sayılı kararı ile şikâyetli avukatlar hakkında disiplin kovuşturması açılmasına ilişkin karar verildiği,

 

... İş Mahkemesi’nin 2004/454 Esas, 2007/524 Esas ve 2010/57 Esas sayılı dosyalarında ve yine ... İcra Müdürlüğü’nün 2006/5145 Esas ve 2007/3700 Esas sayılı dosyalarında şikâyetçinin vekilinin Avukat T.K. olduğu, şikâyetliler ile bu dosyaların takibi konusunda yapılmış yazılı bir ücret sözleşmesi bulunmadığı,

 

... İş Mahkemesi’nin 2008/208 esasında 01.01.1989 ile 03.03.2004 yılları arasında vaki hizmet süresinin tespiti istemli davanın Şikâyetli avukat Y.C. tarafından açıldığı,

 

Mahkeme’nin 19.04.2010 gün ve 2010/105 Karar sayılı kararla Yargıtay ... Hukuk Dairesi’nin 05.11.2009 gün ve 2008/15713 Esas, 2009/4252 Karar sayılı kararında bildirilen “davacının da kabulü olduğu üzere çalışmaların kesintili olduğu be nedenle davanın 05.07.2007 tarihinde açıldığı gözetildiğinde 19.04.1999 ile 05.07.2002 tarihleri arasındaki çalışmalarına ilişkin talebin hak düşürücü süreye uğradığı açıktır.” gerekçesi ile tespit talebinin yasaya aykırı olduğunu bildirdiği ve bu nedenle davanın reddine karar verilerek kararın kesinleştiği,

 

Baro Disiplin Kurulu tarafından; ... İş Mahkemesi’nin 2008/208 Esas sayılı dosyası ile 1989 ile 1999 yılları arasında sigortalılığın tespiti davası açılmış olması, tarafları ve işyeri aynı olan Yargıtay ... Hukuk Dairesi 2008/15173 Esas, 2009/14252 Karar sayılı kararında 2002 yılından önceki dönemler ile ilgili zamanaşımı kararının bulunması ve bu kararın kesinleşmesi karşısında 2008/208 Esas sayılı dosyanın temyiz edilmesi sonucunda şikâyetçi lehine bir hakkın sağlanamayacağı açıktır. Barolar Birliği Yönetim Kurulu kararında temyiz edilmemesi nedeni ile şikâyetçinin zarara uğradığı kabul edilmiş ise de zararın ne olduğu belirtilmemiştir. TBB Yönetim Kurulu kararının aksine karar temyiz edildiğinde gereksiz yargılama gideri yapılacağından kararın temyiz edilmesi durumunda şikâyetçi zarara uğrayacaktır. 2008/208 Esas sayılı dosyada yapılacak olan temyizin şikâyetçi lehine yeni bir durum yaratmayacağı düşünülerek temyiz talebinde bulunulmaması şikâyetlinin mesleki tercihi olarak değerlendirilmelidir. Aynı konu ile ilgili temyiz incelemesi yapılmış ve karar onanmıştır” gerekçesiyle karar verildiği,

 

Şikâyetli avukatların disiplin sicil özetinde; ceza olmadığı,

 

Şikâyetçi M.A.’nın 13.11.2015 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; önceki iddialarını tekrarla, davanın temyiz edilmemesi ile ilgili olarak şikâyetli avukatların kendisinden yazılı bir belge almadıklarını, hizmet tespiti davasının kamu düzenine ilişkin olduğunu, şikâyetli avukatların reddedileceğini bile bile bu davayı açmış olmalarının da avukatlık meslek kurallarına aykırı olduğunu belirterek şikâyetliler hakkında gerekli cezanın verilmesini talep ettiği görülmektedir.

 

Dosya kapsamına göre hakkında Mahkeme kararı ile kesinleşmiş 05.07.2002 tarihine kadar olan çalışma süresinin tespiti için mükerrer dava açıldığı gibi, 05.07.2002 ile 03.03.2004 yılları arasındaki süre için Mahkemece red kararı verilmesine karşın kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiği dosya kapsamı ile tartışmasızdır.

 

Avukatlık Yasasının 34. maddesi, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler ”

 

Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi, “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesi, “Avukat mesleki çalışmasını ve kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür”

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4. maddesi, “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” hükümlerini amirdir.

 

Yargıtay denetiminden de geçen süre ile ilgili olarak mükerrer dava açıldığı gibi, açılan davada davanın tümü reddedilmesine karşın temyiz edilmeyerek, 05.07.2002 ile 03.03.2004 yılları arasında geçen sürenin en azından Yargıtay denetimine fırsat verecek şekilde kararın temyiz edilmediği, hak kaybına neden olunduğu, bu tür işlemlerde şikâyetçinin yazılı muvafakatinin alınması gerektiği gerçeği karşısında özen ve güven ilkelerine aykırı davranıldığı görülmektedir.

 

Şikâyetli Avukatın yukarıdaki ilkeler dikkate alındığında eylemi disiplin suçunu oluşturmaktadır.

 

Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.

 

Baro Disiplin Kurulu’nun, şikâyetli avukatın eyleminin disiplin suçu oluşturmadığına ilişkin hukuksal değerlendirmesi isabetli olmamakla eylem Avukatlık Yasası’nın 34, 134 ve TBB Meslek Kuralları 3, 4. maddelerine aykırı bulunduğundan itirazın kabulü ile Şikâyetli Avukat Y.C.’nin disiplin cezası ile cezalandırılmasına, cezaların şahsiliği ilkesi gereği Şikâyetli avukat Z.D.C. hakkındaki disiplin cezası verilmesine yer olmadığına ilişkin kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

 

Sonuç olarak Şikâyetçi M.A.’nın itirazının kabulü ile;

 

1-... Barosu Disiplin Kurulu’nun ayrı ayrı “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 04.09.2015 gün ve 2015/09 Esas, 2015/11 Karar sayılı kararının Şikâyetli avukat Y.C. yönünden KALDIRILARAK, Şikâyetli avukat Y.C.’nin “Uyarma Cezası İle Cezalandırılmasına”,

 

2-Şikâyetli Avukat Z.D.C. hakkındaki kararın ONANMASINA,

 

3-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere, Oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

 


Full & Egal Universal Law Academy