Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(5237 S. K. m. 37, 50, 52, 257) (1136 S. K. m. 140)
Esas.No: 2009/214
Karar.No: 2009/307
Karar.Tarihi: 20.06.2009
İtirazın süresinde yapıldığı anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikâyetli Avukat hakkında “Antalya Barosu avukatlarından Muhsin Hatır ve Baran Aydın ile işbirliği yaparak, kesin teminat mektubunun paraya çevrilmesini ihtiyati tedbir yoluyla durdurmak amacı ile açtıkları davayı Üsküdar 4. Asliye Hukuk Mahkemesine düşürülerek ihtiyati tedbirin hemen alınmasını sağlamak amacı ile mahkeme hâkimi ve Yazı İşleri Müdürüne maddi menfaat temin edilmesini telefonla görüştüğü iddiası ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikâyetli avukat savunmalarında özetle, İstanbul C. Başsavcılığınca şikâyete konu olayla ilgili soruşturmanın Üsküdar C. Savcılığınca devam ettiğini, olayda mesleki herhangi bir kusur veya ihmalinin olmadığını iddianın mücerret ve dayanaksız bulunduğunu, Üsküdar C.Savcısı tarafından hakkında soruşturma izni verilmesine gerek bulunmadığına dair mütalaa verilmiş olduğunu bildirmiştir.
Disiplin kovuşturmasına konu olayla ilgili olarak şikâyetli avukat hakkında “Görevi kötüye kullanmak” suçundan dolayı Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/273 Esasında kayıtlı olarak kamu davası açıldığı, Mahkemece 13.12.2007 gün ve 2007/331 Karar sayılı kararla şikâyetli avukatının eylemi sabit görülerek 5237 Sayılı Yasanın TCK. nun 37. maddesi aracılığı ile 257/1 maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, TCK. nun 50/l-a ve 52/2. maddesi uyarınca 14.600.-TL. sı adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve Mahkeme Başkanlığının 04.11.2008 tarihli yazısında kararın 13.10.2007 tarihinde kesinleştiğinin yazılı olduğu,
Şikâyetli avukatın itiraz dilekçesine eklediği Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 31.03.2009 tarihli yazısında, şikâyetli avukat hakkında görülen 2006/273 Esas sayılı davanın 2008/376 yeni esasına kayıtlı olup, derdest olduğu duruşmasının 25.05.2009 tarihine talik edilmiş olduğu, görülmüştür.
Avukatlık yasasının 140/2 maddesine göre, disiplin işlem ve kararına konu teşkil edecek bir eylemde bulunmuş olan avukat hakkında aynı eylemden dolayı ceza mahkemesinde dava açılmış ise avukat hakkındaki disiplin kovuşturması ceza davasının sonuna kadar bekletilir. Bu husus re’sen göz önünde tutulması gereken bir husustur.
Kovuşturma konusu olayda, şikâyetli avukat hakkında ceza mahkemesinde her ne kadar mahkûmiyet kararı verildiği ve kesinleştiği bildirilmiş ise de, şikâyetli avukatın itiraz dilekçesine eklediği 31.03.2009 tarihli mahkeme yazısında, kararın kesinleşmediği, davanın derdest olduğu ve duruşmasının da 25.05.2009 tarihine talik edilmiş olduğu şikâyetli avukatın beyanı da nazara alındığında, ceza davasının henüz kesinleşmemiş olduğu anlaşılmaktadır.
Bu sebeple Avukatlık Yasasının 140/2 maddesinin emredici hükmü gözetilmeden karar verilmesi isabetli bulunmamış ve Baro Disiplin Kurulu kararının öncelikle bu nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.
Sonuç olarak, Şikâyetli avukatın itirazın kabulüyle, şikâyetli avukat hakkında açılan ceza davasının hangi aşamada olduğunun araştırılması, kesin sonucunun beklenilmesi, sonuçlanmış ise kesinleşme şerhi ile birlikte mahkeme kararının dosyamız içine konularak, oluşacak duruma göre bir karar verilmesi için İstanbul Barosu Disiplin Kurulunun “Kınama cezası verilmesine” ilişkin kararının BOZULMASINA katılanların oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy