Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


 (1136 S. K. m. 136, 157) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 43)
E. 2010/672
K. 2011/150
T. 11.03.2011
Birleştirilen iki disiplin kovuşturması dosyalarından birisinin Şikâyetçisi H.K.’nın; Şikâyetli avukatın vekili olarak Fethiye 2.İcra Müdürlüğünün 2004/2561 ve 2004/2609 Esas sayılı icra takiplerini başlattığı, şikâyetçinin takiplerle ilgili olarak borçludan haricen tahsilât yaptığı ve bu tahsilâtları şikâyetli avukata bildirdiği, haricen yapılan 6.400,00.-TL. lık tahsilât bedelinin şikâyetli avukatın aldığı, kalan 6.650,00.-TL. sı için borçlunun taahhüdünün alındığını, borcun ödenmemesi üzerine borçlunun hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, ödeme yapılmadığı halde şikayetli avukatın cezanın kaldırılmasını sağladığı, dosyaları başkasına devir ve temlik ettiği, iddiaları ile ilgili olarak disiplin kovuşturması açılmasına karar verilmiştir.
Birleştirilen diğer dosyasının şikayetçisi H.K.’nın; Şikâyetli avukatın H.K. vekili olarak aleyhinde Fethiye 2. İcra Müdürlüğünün 2004/2561 ve 2004/2609 Esas sayılı icra takiplerini başlattığı, takiplerle ilgili olarak şikâyetli avukata ve alacaklıya haricen ödemeler yaptığı, şikâyetli avukatın bunları bildiği halde takiplere devam ettiği, icra dosyalarını başkalarına devir ve temlik ettiği, taşınmazlarına haciz koyarak satışını sağladığı, iddiaları ile ilgili olarak da disiplin kovuşturması açılmasına karar verilmiştir.
Baro Disiplin Kurulu tarafından 2009/9 Esas, 2009/33 Karar sayılı karar ve 2009/10 Esas 2009/34 Karar sayılı kararlar ile ayrı ayrı yürütülen disiplin kovuşturmaları sonucunda şikâyetli avukat hakkında ayrı ayrı uyarma cezası tayin edilmiştir.
Şikayetli avukatın kararlara itirazı üzerine Kurulumuzca 2009/683 Esas, 2010/167 Karar ve 2009/684 Esas, 2009/168 Karar sayılı kararlar ile “Her iki dosyada da şikâyet konusu icra dosyaları Fethiye 2. İcra Müdürlüğünün 2004/2561 ve 2004/2609 Esas sayılı dosyaları olduğu, şikâyet konusu edilen eylem ve işlemlerin aynı hususlar olup, Baro Disiplin Kurulunun cezalandırmaya ilişkin kararının gerekçesi ve uygulanan hükümlerin de aynı olduğu anlaşıldığı, bu nedenlerle (her iki disiplin kovuşturmasının) birleştirilerek, aynı icra dosyaları ile ilgili olarak ileri sürülen şikâyetlerin varsa birleştiği ve ayrıldığı hususlar da belirlenerek, disiplin kovuşturması açılma sebebine göre şikâyetli avukatın disiplin suçu oluşturan eylemlerinin ve bunları düzenleyen hükümler ile bağlantılarının gerekçeli olarak açıklanması suretiyle sonucuna göre bir karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar verildiği gerekçesi ile Baro Disiplin Kurulunun önceki kararları bozulmuştur.
Bozma üzerine Baro Disiplin Kurulu tarafından iki disiplin kovuşturması birleştirildikten sonra, başkaca hiçbir inceleme yapılmaksızın ve bozma kararında belirtildiği gibi, “şikayetli avukatın hangi eylemlerinin kararda yazılan Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının kararda metinleri de yazılan altı maddesine, hangi gerekçeler ile aykırılık oluşturduğu” hususunda bir açıklama ve gerekçe de gösterilmeksizin önceki hüküm aynen tekrar edilmiştir.
Bu nedenle, Avukatlık Yasasının 157/6. maddesi uyarınca yeniden incelemeyi gerektirir bir husus bulunmadığı kabul edilerek işin esası hakkında gerekli değerlendirmenin yapılması gerekmiştir.
Şikâyet konusu Fethiye 2. İcra Müdürlüğünün 2004/2562 sayılı dosyasının incelenmesinde:
Şikâyetli avukatın H.K. vekili olarak 10.12.2004 tarihli takip talebi ile 11.000,00.-TL. sı asıl, 1.700,00.-TL. sı işlemiş faiz olmak üzere toplamı alacak için bonoya dayalı icra takibi başlattığı, borçlularının H.K. ve Z.K. olduğu, takibin kesinleştiği, 27.02.2007 tarihli icra tutanağına göre, alacaklı H.K. ve vekili şikayetli avukatın, R.U. ile birlikte başvurarak, icra dosyasındaki alacak ve ferilerin R.U.’ya devir ve temlik ettikleri, R.U.’nun da temliki kabul ettiğini beyan edip imzaladığı, şikayetli avukatın bu defa temlik alacaklısı R.U.’nun vekaletnamesini dosyaya sunarak takibe devam ettiği, bu arada bankalara, tapuya hacizler yazıldığı, tarihsiz ancak 04.04.2008 tarihinde temlik harcı yatırıldığı anlaşılan icra tutanağındaki beyan ile şikayetli avukatın icra dosyasındaki tüm alacağı N.T.’ye devir ve temlik ettiğini beyan ederek tutanağı imzaladığı, şikayetli avukata verilen R.U. vekaletnamesinde alacağı temlik yetkisine dair özel yetki bulunmadığı, temlik eden asilin ve temlik alanın imzalarının bulunmadığı, şikayetli avukata N.T. tarafından verilmiş bir vekaletnamenin icra dosyasında bulunmadığı, şikayetli avukatın alacaklı vekili olarak işlemleri sürdürdüğü, dosyada ödemeye ilişkin belge ve haricen ödemeye ilişkin beyan bulunmadığı,
Şikâyet konusu Fethiye 2.İcra Müdürlüğü’nün 2004/2609 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde;
Şikâyetli avukatın H.K. vekili olarak 10.12.2004 tarihli takip talebi ile 5.000,00.-TL. sı asıl alacak, 1.100,00.-TL. sı işlemiş faiz toplamı için bonoya dayalı olarak takip başlattığı, borçlularının H.K. ve R.T. olduğu, takibin kesinleştiği, borçlulardan H.K.’nin 12.04.2004 tarihli tutanakta taksitle ödeme taahhüdünde bulunduğu, taahhüdün alacaklı vekili tarafından kabul edildiği, 04.04.2008 tarihinde ödenen temlik harçları ile dosya alacağının, alacaklı H.K. ve vekili tarafından R. U.’ya devir ve temlik edildiği, temlikin kabul edildiği, şikayetli avukatın R.U.’nun vekaletnamesini sunduğu ve dosyayı N.T.’ye devir ve temlik ettiğini beyan ettiği, vekaletnamesinde bu yönde özel yetki bulunmadığı, dosyada ödemeye ilişkin belge ve haricen ödemeye ilişkin bilgi bulunmadığı, görülmüştür.
Şikayetli avukat hakkındaki asıl iddia, Fethiye 2. İcra Müdürlüğü’nün 2004/2561 Esas sayılı dosyasındaki alacağın, dosya alacaklısı H.K.’ya 23.11.2006 tarihli ibraname ile tamamen ödendiği ve alacaklı vekili olarak şikâyetli avukata bildirildiği halde, bu hususun icra dosyasına bildirilmemesi, dosyanın R.U. ve daha sonra N.T.’ye devredilmesi ile takibin sürdürülüp borçluların taşınmazlarının satışına kadar devam ettirilmesi eylemidir. Oysa her iki dosyadaki alacak da ibraname tarihinden sonra şikâyetçi/alacaklı H.K.’nın da katılması suretiyle R.T.’ye devir ve temlik edilmiştir. Şikâyetçinin bu tarihten önce alacağın tamamını haricen tahsil etmiş olmasına ve bu ödemeden dolayı şikâyetli avukatın haberdar edildiğine dair bir delil de bulunmamasına karşın, dosyayı devir ve temlik etmesinde şikâyetli avukatın bir kusurunun varlığından söz edilemez.
Ancak, şikayet dayanağı olarak sunulan 23.11.2006 tarihli ibranameden sonra devir ve temlik yapıldığı ve bu tarihten sonra bir ödeme yapıldığı iddia edilmemekte ise de, icra dosyasının başkasına devir ve temlik edildiği hususunun Borçlar Yasasının 165. maddesi uyarınca borçluya tebliğ edilmesi ve borçlunun devreden alacaklıya ödeme yapmaması konusunda uyarılması gerekmekte olup, böyle bir tebligatın borçluya her iki dosyadan da yapılmadığı anlaşılmıştır.
Şikayetli avukat savunmalarında, 2004/2609 sayılı dosyada, şikâyetçi/borçlunun taksitle ödeme taahhüdünde bulunduğunu, bunu yerine getirmeyince hakkında İcra Ceza Mahkemesinde Üç Ay süre ile hapis cezası verildiğini, hapse girmesi üzerine, H.K.’nın kendisine borçlu adına Ş.C. isimli bir kişinin geleceğini ve onun teklifini kabul etmesini söylediğini, daha sonra bu kişinin H.K.’nın bu dosyadaki borcuna karşılık kendisine 1.000,00.-TL. sı nakit ve 1.000,00.-TL. lık senet verdiğini, buna dayanarak, borçlunun infazının kaldırıldığını, aldığı paranın 750,00.-TL. sını H.K.’ya verdiğini, daha sonra H.K.’nın paraya sıkıştığını söyleyerek dosyalarını devretmek istediğini bildirdiğini, R.U. isimli müvekkiline durumu aktararak, işlemin yapıldığını, bizzat H.K.’ya belgelerini sunduğunu 21.02.2007 ile 20.03.2007 arasındaki tarihler yazılı belgeler ile ödemeler yaptığını, bunları R.U.’dan aldığını, R.U.’nun masraf ödeyerek dosyaları takip ettiğini, daha sonra R.U.’nun da nakit sıkıntısına girmesi üzerine dosyaların N.T.’ye devredildiğini, bildirmiştir.
Bu savunmaya göre, şikâyetli avukat 2004/2609 Esas sayılı dosyadan, borçlunun hapse girmesi üzerine toplam 2.000,00.-TL.sını haricen tahsil ederek, borçlunun infazının durdurulmasını sağlamıştır. Bu konuda alacaklının talimat verdiğini iddia etmekte ise de bu yönde verilmiş yazılı bir talimat dosya içinde bulunmamaktadır. Alacak tutarı bu dosyada masraf ve icra avukatlık ücreti dışında başlangıç miktarı olarak dahi 6.100,00.-TL. sı. olduğuna göre kısmen ödeme ile alacaklı lehine elde edilmiş önemli bir hukuki olanak ortadan kaldırılmış olmaktadır. Ayrıca, bu harici tahsilât tutarı icra dosyasına bildirilerek takip borcundan düşülmesi sağlanmamış, alacak tamamı üzerinden devir ve temlik edilerek takibe de devam edilmiştir. Bunun dışında haricen tahsil edilen miktar ile yapılan kesintiler ve kullanılan hapis hakkının açıklaması yazılı olarak müvekkiline bildirilmeksizin ödeme yapılmıştır.
Şikayetli avukatın, dosyaların devir ve temliki sırasında alacaklı tarafından dosya alacağını tamamen devralan R.U.’dan aldığını beyan edip imzaladığı halde, durumun böyle olmadığı, H. K.’ya ödemelerin temlikten sonra bizzat şikâyetli avukat tarafından aralıklarla yapıldığı, icra dosyalarını şikâyetli avukatın eski müvekkillerine devredilmesini sağladığı, bu yolla takipler ile ilgili olarak vekillik görevinin dışına çıkar biçimde ve avukata duyulması gereken güveni zedeleyecek davranışlarda bulunduğu da anlaşılmaktadır.
Her iki şikâyetçinin, aynı iddiaları ile şikâyetli avukat hakkında Adalet Bakanlığına yaptıkları şikâyetleri üzerine, Adalet Bakanlığı’nın 30.12.2008 tarihli “olur” u ile şikayetli avukat hakkında ceza soruşturması açılmasına izin verilmemiştir.
Avukatlık Yasasının 34.maddesine göre “Avukatlar yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen Meslek Kurallarına uymakla yükümlüdürler.”.
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesine göre “Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak bizimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.” 4.maddesine göre “Avukat mesleğin itibarını sarsacak her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” 43.maddesine göre “Müvekkil adına alınan paralar ve başkaca değerler geciktirilmeksizin müvekkile duyurulur ve verilir.”
Şikayetli avukatın, vekâletnamesinde devir ve temlik için özel yetkisi bulunmadığı halde takip dosyalarını N.T.’ye devretmesi, devirden sonra yasal zorunluluğa rağmen borçlunun devirden haberdar edilmesi yolunda tebligat yapılmamış olması (devir tarihinden sonra haricen ödeme iddia edilmemekte ise de), dosya alacağının müvekkiline bizzat şikâyetli avukat tarafından ödenmek suretiyle, şikâyetli avukatın müvekkiline devir yapılması savunmasına rağmen, borçlunun aldığı hapis cezasının kısmı bir ödeme ile infazının durdurulması yönünde bir talimatın ispat edilememiş olması, bu sırada yapılan tahsilât ve kesilen miktar ile ilgili olarak yazılı talimat verilmemiş bulunması, avukatın görevin kutsallığına yakışır özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmediğini, kamunun inancını ve mesleğe güvenini zedeleyecek biçimde taraflar arasındaki ilişkinin içinde bizzat yer aldığını ve Avukatlık Yasası ile Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının belirtilen hükümlerine aykırı davrandığını göstermekte olup, Avukatlık yasasının 136/1 maddesine göre en az kınama cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de, aleyhe itiraz olmadığı için Baro Disiplin Kurulu kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, Şikâyetli Avukat H.M.O.’nun itirazının reddi ile Baro Disiplin Kurulunun “Uyarma Cezası Verilmesine” ilişkin kararının, aleyhte itiraz olmaması sebebiyle ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy