Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 135, 136, 141, 159) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 5, 27)
E. 2013/83
K. 2013/561
T. 26.07.2013 
Şikâyetli avukat hakkında … İcra Mahkemesi’nin 2011/388 Esas sayılı ihalenin feshi davasının 21.07.2011 tarihli duruşmasında “.yurt dışında oturan bir kişi tanık gösterilir mi? bu şekilde avukatlık bitti” diyerek sataşmada bulunan Şikâyetlinin duruşma sonrasında “aynen söylediklerimi tekrar ediyorum, bu kadar ucuz bir dava ve avukatlık olmaz. git bildiğin yere şikâyet et” şeklindeki sözleriyle TBB Meslek Kuralları 5 ve 27/1 maddelere aykırı davrandığı iddiası ile açılan disiplin kovuşturması sonucu eylem sabit görülmeyerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikâyetli avukat seri usule tabi bir davada yurt dışında bulanan bir tanığın gösterilmesinin davayı uzatma amacına matuf ve kötü niyetli bir tutum olduğunu anlatmaya çalıştığını, ancak asla “bu şekilde avukatlık bitti” veya “bu kadar ucuz bir dava ve avukatlık olmaz” sözlerini söylemediğini, Yönetim Kurulunun Avukatlık Kanunu 141/2. maddede öngörülen 1 yıllık sürede karar vermediğinden zamanaşımı uygulanarak kovuşturmanın düşürülmesi gerektiğini bildirmiş, suçsuz olduğunu savunmuştur.
İncelenen dosya kapsamından gerek duruşma ve gerekse duruşma sonrasında taraflar arasında tartışma yaşandığı ve şikâyetli tarafından kovuşturmaya konu sözlerin söylendiği anlaşılmaktadır.
Şikâyetli avukatın zamanaşımı itirazının hukuksal dayanağı yoktur. Şöyle ki; 
Avukatlık Yasası M. 141/2, “Yönetim kurulu, ivedilikle ve her halde ihbar, şikâyet veya istek tarihinden itibaren en çok bir yıl içinde disiplin kovuşturması hakkında karar vermeye mecburdur.”, hükmü gereği soruşturmanın bir yıl içinde bitirilmesi mecburiyetinden bahsetmektedir. Uygulamada bu süre zamanaşımı veya hak düşürücü süre olarak algılanmaktadır.
Oysa Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’nun birçok kararında belirtildiği üzere; Avukatlık Kanunu’nun 141/2. maddesinde yönetim kuruluna ve 144/3. maddesinde de disiplin kuruluna öngördüğü bir yıllık karar verilmesi ile ilgili süreler, hak düşürücü ve/veya zamanaşımı süresi olmayıp, soruşturmanın ivedilikle bitirilmesine yönelik hedef sürelerdir.
Nitekim uygulamada, dosya taraflarına tebligat yapılamaması, istenen bilgi ve belgelerin zamanında gelmemesi, tanıkların dinlenememesi, bilirkişi incelemesi, ceza soruşturma sonucunun beklenmesi vs. gibi nedenlerle soruşturma veya kovuşturmanın zorunlu olarak uzaması, yorumun haklılığı ve yasallığını göstermektedir.
Bu husus 1136 sayılı yasa ile ilgili kabul edilen değişikliğin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sevk gerekçesinde; “Madde 141; Tasarının 135 ve 136. Maddelerinden bazı değişiklik ve ilaveler yapılmak suretiyle alınmıştır.
1, 2, 3. fıkralar esas itibarıyla 135 ve 136. Maddelerindeki hükümleri ihtiva etmektedir. Ancak, fıkranın yeri fikri teselsülü sağlamak amacıyla değiştirilmiş ve yönetim kurulunun şikâyet, ihbar veya istek tarihinden itibaren ivedilikle, en kısa zamanda ve herhalde en çok bir yıl içinde karar vermek zorunluluğunda olduğunu ifade etmesi için ikinci fıkra yeniden kaleme alınmıştır. Bu suretle yönetim kurulunun süratle karar vermesi zorunluluğu maddede açıkça ifadesini bulmuştur”. Gerekçesi de, gerçekte de yasa koyucunun amacının, bir yıllık sürenin soruşturma veya kovuşturmanın ivedilikle bitmesine yönelik olup, düşmesine yönelik olmadığını açıkça göstermektedir.
Danıştay 8. Dairesi’nin 13.02.2007 gün ve 2005/5852 esas, 2007/712 karar sayılı kararı:
“Uyuşmazlık, davacıların 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 55. Maddesini ihlal ettiğinden bahisle anılan kanunun 135/3. maddesi uyarınca “kınama” cezası ile cezalandırılmasına ilişkin... Barosu Disiplin Kurulu’nun 18.02.2003 günlü ve 2003/23 sayılı kararını onayan Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’nun 10.10.2003 günlü ve 2003/307 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Avukatlık Kanunu’nun 141. Maddesinde; disiplin kovuşturmasının, yönetim kurulu tarafından verilen bir kararla açılacağı; Yönetim Kurulu’nun ivedilikle ve her halde ihbar, şikâyet veya istek tarihinden itibaren en çok bir yıl içinde disiplin kovuşturması hakkında bir karar vermeye mecbur olduğu; 159. Maddesinde ise; disiplin cezasını gerektirecek eylemlerin işlenmesinden itibaren üç yıl geçmiş ise kovuşturma yapılamayacağı; Yönetim Kurulunca işe el konulmuş ise bu sürenin işlemeyeceği; disiplin cezasını gerektiren eylemlerin işlenmesinden itibaren dört buçuk yıl geçmiş ise disiplin cezası verilemeyeceği; disiplin cezasını gerektiren eylem aynı zamanda bir suç teşkil ediyor ve bu suç için kanun daha uzun bir zamanaşımı süresi koymuş bulunuyorsa, birinci ve ikinci fıkralardaki süreler yerine bu zamanaşımı süresinin uygulanacağı; hüküm altına alınmıştır.
Kanunun yukarıda aktarılan 141. maddesinde belirtilen 1 yıllık süre idarenin iç işleyişiyle ilgili olup, kanıtların kaybolmasını önlemek, soruşturmanın daha çabuk yapılarak disiplin suçunu işlemiş olan kişi veya kişilere daha etkin ve çabuk ceza verilmesini sağlamak amacıyla konulmuştur.
Bu nedenle, disiplin cezasının verilmesinden önceki evrelerde kanunla getirilen belirli sürelere uyulmaması, bu kanunda görevli olanların kişisel sorumluluğu ile ilgili olup, disiplin suçu işleyen kişiye ceza verilmemesi sonucunu doğurmaz.” Denilmektedir.
Görüldüğü üzere 1 yıllık süre hak düşürücü ve/veya zamanaşımı süresi olmayıp, soruşturmanın ivedilikle bitirilmesine yönelik hedef sürelerdir.
Şikâyetli Avukatın eylemi TBB Meslek Kuralları 5 ve 27/1 maddelere aykırı olmakla disiplin suçu olduğundan itirazın reddi ile Baro Disiplin Kurulu kararının onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak Şikâyetli Avukat F.B.’in itirazının reddine Ankara Barosu Disiplin Kurulu’nun “Uyarma Cezası Verilmesine” ilişkin kararın ONANMASINA katılanların oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy