Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 134, 136) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 5, 27)
E. 2007/257
K. 2007/324
T. 02.11.2007
Şikâyetçi vekili, şikâyetli avukatların vekâlet ücreti alacağına ilişkin davaya verdikleri 23.07.2004 tarihli dilekçede, gerçekte böyle bir karar verilmediği halde İstanbul Barosu Disiplin Kurulunun şikâyetçiye kınama cezası verdiğini ileri sürmüş olmalarının mahkemeyi etkilemek ve adaleti engellemeye yönelik bir davranış olduğu iddiasıyla şikâyetçi olmuştur.
Şikayetli avukatlar savunmalarında, Baro Disiplin Kurulu’nun verdiği ve kendilerine tebliğ edilen kararın sonuç kısmında şikâyetçinin kınama cezası ile cezalandırıldığının yazılı olduğunu, Disiplin Kurulu’nun yaptığı hatanın kendilerine yüklenemeyeceğini, asıl kararı öğrenir öğrenmez mahkemeye özür dilekçesi yazdıklarını, kasıtları olmadığını bildirmişler, şikâyetli avukatlardan S. A. ise ayrıca, olayın gerçekleştiği sırada diğer şikâyetli avukat İ.Ö.’ın yanında sigortalı olarak çalıştığını ve onun talimatları doğrultusunda dosyada işlem yaptığını beyan etmiştir.
Baro Disiplin Kurulu, şikayetli avukat S. A.’ ün, olayın gerçekleştiği tarihlerde diğer şikayetli avukatın yanında sigortalı olarak çalışmasından dolayı kendisine verilen talimatlar doğrultusunda işlem yaptığı gerekçesiyle hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına, diğer şikayetli avukat İ.Ö. hakkında ise eyleminin Avukatlık Yasası’nın 34., 134. ve 136. maddeleri ile Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 27/1. maddesine aykırı olduğu ve sicil durumunu da dikkate alarak kınama cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
Baro Disiplin Kurulu kararına karşı şikâyetli avukat İ.Ö. tarafından itiraz edilmiştir. Şikayetli avukat itirazında, tebligatı almadığına ilişkin tanık gösterdiği halde dinlenmediğini, 4. Sulh Hukuk Mahkemesi dosyasının incelenmeden karar verildiğini, Disiplin Kurulu’nun kasıt değerlendirmesinde hata yaptığını, eylemin 27/1 maddede tanımını bulan suça uymadığını, meslektaşı küçük düşüren kişisel görüş ve düşünce açıklamadığını, disiplin dosyasının delil olarak bildirildiği için açıklamada bulunulduğunu, karar ile gerekçe arasında bağlantı bulunmadığı gerekçesiyle verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
Disiplin Kovuşturmasına konu sorun; Şikâyetli avukatın mahkeme dosyasına gerçekte olmayan bir disiplin kurulu kararını sunarak meslek kurallarına aykırı davranıp davranmadığına ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinden, İstanbul Barosu Disiplin Kurulunun 2002/171 Esas, 2003/116 Karar sayılı dosyaya ilişkin kısa kararda disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verildiği halde gerekçeli kararın sonuç kısmında şikayetli avukatın kınama cezası aldığı şeklinde karar yazıldığı, daha sonra yanlışlığın anlaşılması üzerine yanlış kararın düzeltilip şikâyetli avukatın sekreterine 30.07.2003 tarihinde tebliğ edildiği,
İstanbul 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülen vekalet ücretine ilişkin davada şikâyetçinin disiplin dosyasının delil olarak bildirildiği, şikâyetli avukat İ.Ö.’ın yukarıda açıklanan şekilde yanında çalışan diğer şikâyetli avukat S. A. aracılığıyla kararın düzeltilmemiş şeklindeki kınama cezasını, dilekçesinde mahkemeye bildirdiği, ancak yapılan yanlışlık anlaşılınca, Mahkeme’ye 30.06.2005 tarihli dilekçe verilerek hem Mahkeme’den hem şikâyetçiden özür dilendiği anlaşılmıştır.
Dosya içerisinde bulunan 2002/171 Esas, 2003/116 Karar sayılı karara ilişkin disiplin dosyasından bu kararın şikâyetli avukatın sekreterine, 30.07.2003 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Şikâyetli avukat her ne kadar sekreterinin tebligatları düzgün saklamadığı iddiasında bulunmuş ise de, avukat bürosunda yapılan her işlemden ve çalıştırdığı personelden kişisel olarak sorumludur.
Avukatlık Yasasının 34. maddesine göre, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 5. maddesine göre, “Avukat yazarken de, koşuşurken de düşüncelerini olgun ve objektif bir biçimde açıklamalıdır. Mesleki çalışmasında avukat, hukukla ve yasalarla ilgisiz açıklamalardan kaçınmalıdır.” Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 27/1. maddesine göre ise “Hiçbir avukat, herhangi bir meslektaşı özellikle hasım meslektaşı hakkında küçük düşürücü nitelikteki kişisel görüşlerini ve düşüncelerini açıkça belirtemez.”
Her ne kadar şikâyetli tarafından daha sonra Mahkeme’ye verilen dilekçe ile özür dilenmiş ise de, dikkat ve özen konusunda titiz davranılması gereken avukatlık mesleğinde, yanlış bilgi ve belgelerin kullanılması kabul edilemez bir tutumdur. Bu bakımdan Baro Disiplin Kurulunun olayı değerlendirmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak, şikayetli avukatın disiplin sicilindeki uyarma cezası, bu dosyamıza konu eylem tarihi itibariyle tekerrüre esas sayılmaması ve şikâyetli avukatın şikâyet tarihinden önce Mahkemeye dilekçe vererek özür dilemesi, şikâyetin yanlışlığın yapıldığı tarihten bir yıl kadar sonra yapılması gibi hususlar değerlendirildiğinde Baro Disiplin Kurulunca verilen ceza ile eylem arasında adaletli bir ölçü kurulamamış olduğu anlaşıldığından kınama cezasının uyarma cezasına çevrilmesi suretiyle düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, Şikayetli avukatın itirazının kabulüne, İstanbul Barosu Disiplin Kurulunun, kınama cezası verilmesine ilişkin kararının uyarma cezasına çevrilmesi suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Şikayetli avukat İ.Ö.’nün UYARMA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA oybiriliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy