Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 171, 134, 136) (5237 S. K. m. 62, 257) 
E. 2012/597
K. 2013/187
T. 15.03.2013
Şahsi davacı M.R.D.’ın şikayetçi aleyhine … Sulh Ceza Mahkemesinin 2004/995 Esasında kayıtlı olarak açtığı hakaret davasında şikayetli avukatın CMK 150. Madde uyarınca Baro tarafından müdafii olarak atandığı ve duruşmaya katıldığı, yargılama sonunda şikayetçinin dört ay hapis ve 440.-YTL. Adli para cezası ile cezalandırılmasına dair verilen karar şikayetli avukata tefhim olunduğu halde temyiz yoluna başvurmayarak şikayetçinin mağduriyetine neden olduğu iddiası ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylemin disiplin suçunu oluşturduğu kabul edilerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikayetli avukat savunmalarında özetle, 4 yıldır özveri ile CMK görevlendirmelerinde görev üstlendiğini, şikayete konu davada da tüm özverili çalışmaları ile müvekkili lehine karar alabilmek amacıyla çalıştığını, iki kardeşin aralarında onlarca dava olduğunu ve duruşmaların polis nezaretinde güvenliğin temin edildiğini, böylesine güç durumlarda dahi görevini ihmal etmediğini, ancak müvekkili ile hiçbir şekilde irtibat kuramadığını, şikayetçinin kendisi ile görüşmeyi tercih etmeyerek davaya karşı ilgisiz davrandığını, davanın aleyhe sonuçlanması üzerine de bunu tarafına mal etmek istediğini, verilen cezanın alt sınıra yakın olması ve Yargıtay tarafından onanmasının büyük olasılık olduğunu, boşuna Yargıtay’ı da meşgul etmemek ve usul ekonomisi de dikkate alınarak kararı temyiz etmemenin doğru olduğunu düşünerek temyiz etmediğini ileri sürmüştür.
Baro Disiplin Kurulu, şikayetli avukatın eylemini Avukatlık yasasının 34 ve 134.maddeleri ile Türkiye Barolar Birliği Meslek kurallarının 3 ve 4.maddelerine aykırı olduğunu kabul ederek şikayetli avukatın kınama cezası ile cezalandırılmasına karar vermiş karara şikayetli avukat tarafından itiraz edilmiştir.
Şikayetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi ile ilgili olarak … Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/53 Esasında kayıtlı olarak “Görevi kötüye kullanma” suçundan dolayı açılan kamu davası sonunda Mahkemece 2002011/183 Karar sayılı ve 26.07.2011 tarihli kararı ile TCK. nun 257/2, 62.maddeleri uyarınca 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK. nun 231.maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, ilgili Mahkemece kararın 21.09.2011 tarihinde kesinleştiğinin bildirilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Şikayetli avukat hakkında, … Ağır Ceza Mahkemesinin özetlenen kararında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması sebebiyle, mahkûmiyet açısından kesin bir hüküm oluşturan bir karar niteliğinde olmadığından Kurulumuz inceleme ve kararında Mahkeme kararını esas almamış, ancak Ceza Mahkemesi kararında tespit edilen deliller ve kovuşturma konusu dosya içindeki deliller birlikte incelenmek suretiyle karar verilmiştir. Şikayetli avukat hakkında, açılan ceza davasında kesinleşmemiş ve açıklanması ertelenmiş bir kararın bulunması, tespit edilen eylemin disiplin kovuşturmasında değerlendirilmesi gereğini ortadan kaldırmamaktadır.
Kamu davasına ait kararda mahkemece yapılan tespit, deliller ile disiplin kovuşturması dosyası içindeki deliller birlikte değerlendirildiğinde, şikayetli avukatın sanık müdafii olarak görevlendirilmiş olmasına rağmen … Sulh Ceza Mahkemesinde şikayetçi aleyhinde verilen hükmü temyiz etmediği anlaşılmıştır.
Mahkemenin aleyhte vermiş olduğu kararın temyiz edilmemesi yasal bir haktan vazgeçmedir. Bir haktan feragat sonucunu doğuracak her türlü işlemde müvekkilin yazılı onayının alınması zorunludur. Dosya içinde şikayetli avukatın şikayetçi müvekkiline kararın temyiz edilmesinde yarar görmediğine ilişkin önerisini bildirdiğine ve şikayetçinin de kararın temyiz edilmemesini kabul ettiğine ilişkin bir belge dosya içinde bulunmamaktadır.
Zorunlu müdafilik, temsil edilen kişilere hukuki hizmette bulunmanın yanı sıra mesleğin bir kamu hizmeti niteliğinde bir meslek olması nedeniyle de yasa gereği yargılamanın hızlı ve hukuka uygun bir şekilde gerçekleşmesine yardımcı olunmasıdır.
Avukatlık Yasasının 34.maddesine göre “Avukatlar, yüklendikleri görevi bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve Avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen Meslek Kurallarına uymakla yükümlüdür.”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3.maddesine göre “Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.”, 4.maddesine göre “Avukat mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.”
Ayrıca, Avukatlık Yasasının 171. maddesi de, avukatların üstlendikleri görevi kanun hükümlerine göre sonuna kadar takip edeceklerini hükmünü getirmiştir. Temyiz aşaması da davanın sonuna kadar takibini içermektedir.
Şikayetli avukatın şikayetçi müvekkilleri aleyhine verilen kararı temyiz etmemesinden eylemi Avukatlık Yasasının 34, 134 ve 171. Maddeleri ile Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3 ve 4 maddelerine aykırı olmakla disiplin suçu oluşturmaktadır.
Bu nedenlerle, şikayetli avukatın eylemi Avukatlık Yasasının 34.maddesine de aykırı olması sebebiyle aynı Yasanın 136/1.maddesi uyarınca en az kınama cezası tayini gerektiğinden, baro Disiplin Kurulunun eylemin disiplin suçunu oluşturduğuna ilişkin değerlendirmesinde ve takdir ettiği disiplin cezasında hukuki isabetsizlik görülmemiş ve kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikayetli avukatın itirazının reddi ile … Barosu Disiplin Kurulunun “Kınama cezası verilmesine” ilişkin 16.04.2012 tarih 2008/D.394 Esas, 2012/231 Karar sayılı kararının ONANMASINA üye Av. N.K.’ın yokluğunda katılanların oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy