Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 154) (5237 S. K. m. 51, 52, 59, 62, 158)

 

E: 2017/286

K: 2017/629

T: 30.06.2017

 

Şikâyetli avukat hakkında; Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 03.02.2009 gün ve sayılı “Olur”u ile “Şikayetçinin oğlu hakkında, silâhla etkili eylem suçu nedeniyle 2 yıl 1 ay hapis cezası verilen ve sanık vekilince temyiz edilmesi nedeniyle hâlen Yargıtay’da bulunan ... Ağır Ceza Mahkemesinin 20.12.2005 tarihli ve 2005/116 esas, 2005/401 sayılı kararma ilişkin dosyayla ilgili olarak, ...’daki bürosuna gelen müştekiye, ‘Yargıtay’da bir savcıya ve aracılık etmek üzere ...’daki … isimli avukata para vermek suretiyle ben bu kararı kesin bozdururum’ diyerek müştekiden 5.000 Amerikan doları ve 3.750 YTL aldığı ve bahse konu karar Yargıtay’ca onanarak kesinleşmesine rağmen parayı iade etmediği,” iddiasıyla kovuşturma izni verilmesi ve Şikâyetçinin 03.07.2008 kayıt tarihli dilekçesi üzerine başlatılan disiplin kovuşturmasında, eylem sabit görülerek disiplin cezası verilmiştir.

 

Şikâyetli avukat önceki savunmalarında özetle; Şikâyetçinin, oğlu ...’in davası ile ilgili kendisine geldiğini, davalarına hiçbir avukatın girmediğini, ... Barosunun da kendilerine avukat vermediğini, ...’deki mal varlıklarını bırakarak sürüldüklerini, oğlunun suçsuz olduğunu olayla ilgisinin bulunmadığını, dosyanın Yargıtay’da olduğunu söylediğini, bunun üzerine kendilerine tavsiye olarak avukat isimleri verdiğini, derhal avukat tutmalarının iyi olacağını açıkladığını, bu görüşmeden çok sonra tekrar görüşmeye geldiklerini, vekâlet ilişkisinin bundan sonra başladığını, bundan sonra hukuksal başvuru yollarına girdiğini, şikâyetçinin Y.G.’nin babası olup iş bu şikâyette bulunamayacağını, ... 5. Noterliğinin 25.02.2008 tarihli vekâletnamesine istinaden tüm hukuksal yollara başvurduğunu, ancak vekâletin verildiği tarih bakımıyla hükmün kesinleşmiş olduğunu, kesinleşmiş bir karar hakkında yapılabilecek her türlü hukuksal girişimde bulunduğunu, CD kayıtlarının yasa dışı elde edildiğinden kanıt niteliği olmadığını, şikâyetçinin olayın başından itibaren konuşmaları cep telefonu ile kaydetmiş olmasının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, şikâyetçinin haksız menfaat teminine yönelik hareket ettiğini beyan etmiştir.

 

İncelenen dosya kapsamında; ... Barosu Disiplin Kurulu’nun 15.07.2009 gün 2008/173 esas, 41/20 karar numaralı kararıyla Şikâyetli hakkında disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına karar verildiği, karara şikâyetçi ve ... Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz edildiği, Kurulumuzun 03.01.2010 günlü 2009/877 esas, 2010/27 karar sayılı kararıyla, ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazının süre yönünden reddine, şikâyetçinin itirazının ise kabulüyle mezkûr kararın kaldırılarak, Şikâyetli avukat hakkında disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği, kurulumuz kararının Adalet Bakanlığı’nın 11.03.2010 günlü kararıyla onaylandığı,

 

Baro Yönetim Kurulu’nun 24.03.2010 günlü kararı ile şikâyetli avukat hakkında disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,

 

Şikâyetlinin istemi doğrultusunda duruşma yapılmasına karar verildiği, duruşmada Şikâyetlinin tanıklarının dinlendiği,

 

Şikâyetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi nedeniyle ... 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/102 esasına kayden “Serbest Meslek Sahibi Kişilerin Dolandırıcılığı” suçundan açılan kamu davasında Mahkemenin 23.05.2012 gün ve 2012/199 karar sayılı ilamı ile sanık Şikâyetli avukatın, TCK’nın 158/1-i, 62, 52/2 maddeleri gereğince neticeten 2 Yıl Hapis ve 200 TL Adli Para Cezası ile cezalandırılmasına, TCK’nın 53/5 maddesi gereğince de takdiren 1 yıl süreyle avukatlık mesleğinden doğan hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği, kararın temyizde onanarak 16.06.2016 günü kesinleştiği,

 

Mahkemenin, “… Sanığın ... Ağır Ceza Mahkemesince oğlu ... hakkında tesis edilen 2005/116-401 esas-karar sayılı kararına konu 2 yıl 1 ay hapis cezasının ortadan kaldırılacağına dair vermiş olduğu garanti uyarınca 5000 Dolar ve 3.750 TL para verdiğini beyan etmiş olup ... Ağır Ceza mahkemesinin dosya içerisine getirtilen karar örneği kapsamından ... in 2 yıl 1 ay hapis cezasına mahkûmiyetine karar verildiği, yargılama aşamasında Avukata ...’in vekilliğini yaptığı, kararın 06.12.2007 tarihinde Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2006/6577 esas 2007/9180 karar sayılı kararı ile onaylandığı, 18.12.2007 tarihinde dosyanın ... Cumhuriyet Savcılığına gönderildiği, ... Cumhuriyet Savcılığınca 18.01.2008 tarihinde dosyanın mahkemesine havale edildiği, sanık ... tarafından mevcut dava ile ilgili vekâletin ... 5. Noterliğine 25.02.2008 tarihinde verildiği, vekaletnamenin tanzim edildiği tarihte kararın kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır. Sanığın UYAP sisteminden basit bir kontrolle kararın vekâletnamenin alındığı tarihte kesinleştiğini tespit etmesi mümkün olup yargılama aşamasında da dinlenen tanık E.Ö. kararın UYAP sisteminden sanık tarafından öğrenildiğini belirtmiş olup kesinleşmiş mahkûmiyet kararına karşı sanık tarafından başvurulacak yasa yollarının son derece sınırlı olduğunu,  5271 sayılı CMK’nın 308. maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına kararı ilgili ceza dairesinde itiraz etmek üzere başvuruda bulunabileceği veya CMK 311. maddesi uyarınca hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunma yolu açık olup gerek katılanın beyanı gerekse sanığın savunmasında hükümlü lehine yargılanmanın yenilenmesini gerektirecek hiçbir sebep ortaya konulmamış, aynı şekilde Yargıtay Ceza Dairesinin kararının hatalı olduğu hususunda herhangi bir sebep ileri sürülmemiş, sanık F.Ö. kararın kesinleşmesinden sonra tanzim edilen vekâletnameye dayanılarak ... Ağır Ceza Mahkemesine CMK 231/5 maddesinin tatbiki açısından yapmış olduğu müracaat 2008/91-80 sayılı karar ile reddedilmiş, yasada açıkça 2 yıla kadar hapis cezasına ilişkin cezalarla ilgili hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verileceği öngörülmüş olmasına rağmen sanık vekili olarak talepte bulunan F.Ö., 2 yıl 1 ay hapis cezası ile ilgili mahkemeden talepte bulunmuş, mevcut durumu hukuki yollara başvuru olarak savunmalarında belirtmiş, katılan ve katılan tanıkları tarafından karar her ne kadar kesinleşmiş ise de infaz aşamasında adresi farklı bildirerek infazı engelleyeceğini bu sebeple adres değişikliği bildiriminde bulunulacağını belirtmiş, dosyaya sunulan 10.03.2008 tarihli dilekçe fotokopisi kapsamından sanık vekilince … iline taşındığı belirtilerek dilekçe sunulmuş olduğu gerçekte böyle bir durumun söz konusu olmadığı taraflarca belirtilmiş, mevcut tüm deliller dikkate alındığında katılan ve tanıklar ile sanık arasında herhangi bir husumetin söz konusu olmadığı, vekâletnamenin tanzim tarihinde kararın kesinleşmiş olduğu, mevcut kararla ilgili durumun UYAP sisteminden yapılacak basit bir kontrolle tespitinin mümkün olduğu, bu durumun vekâletname alındıktan sonra sanık tarafından Yargıtay 1. Ceza Dairesine sunulmuş hiçbir dilekçe bulunmaması sebebiyle sanığın bildiği hususunda tam bir vicdani kanaate varılmış, katılan ve tanıkların sanık tarafından Yargıtay Cumhuriyet Savcısına 5000 Dolar ve ... isimli avukata 3.750 TL verilerek mahkeme kararının bozdurulacağı hususunda taraflara güven telkin edilerek söz konusu paraların alındığı, mevcut eylemin avukatlık mesleğine duyulan güveni kötüye kullanarak dolandırıcılık eylemi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği hususunda tam bir vicdani kanaate varılmış, sağlanan menfaat miktarı sanığın sosyal ve ekonomik durumu dikkate alınarak eylem karşılığı alt sınırdan ceza tayini cihetine gidilmiş, sanığın işlediği suçtan pişmanlık duyacak davranış sergilememiş olması, katılanın maddi zararlarının karşılanmamış olması, cezanın sosyal ve uyarma amacı dikkate alınarak sanık lehine TCK 59 ve 51 maddeleri tatbik edilmeyerek karar tesis edilmiştir.” gerekçesiyle karar verdiği,

 

Şikâyetli avukatın disiplin sicil özetinde, eylem tarihi itibariyle (26.12.2007) tekerrüre esas kesinleşmiş ceza olmadığı,

 

Şikâyetlinin 28.02.2017 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; ... 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/102 esas ve 2012/199 karar sayılı kararı hakkında 28.02.2017 tarihinde yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğunu, talebinin akıbetinin beklenmesini gerektiğini, baştan itibaren belirtmiş olmasına rağmen savunmalarının hiçbirinin dikkate alınmadığını, böyle bir suçu işlediğini gösterir somut hiçbir bulgu olmadığı halde maddi deliller yerine sadece şikâyetçinin haksız kazanç teminine yönelik akla, mantığa ve hayatın olağan akışına aykırı nedenlerle ileri sürdüğü iddiaları ve bu iddiayı destekleyen şikâyetçi ile birlikte yaşamakta olan kişilerin beyanlarından hareketle hakkında böyle bir karar verildiğini, sanık olarak kendisinin ve şikâyetçinin ikametgâhının ...’da olmasına ve isnat edilen eylemin ...’da gerçekleşmesine karşın dosyanın yetkisiz olan ... Cumhuriyet Savcılığına gönderilerek soruşturma dosyasının kendisinden kaçırıldığını, yargılama başlayana kadar dosyaya ulaşmasının engellendiğini, yargılama başladıktan sonra da dosyaya müştekinin dosyayla alakasız kanıtları getirilirken tarafımın tevsii tahkikat taleplerinin tümüyle yok sayıldığını, savunma hakkının daha soruşturma aşamasında baltalandığını, mevcut delillerinin karartıldığını, Mahkemece yasak delil kabul edilmekle birlikte halen dosya içerisinde bulunan ve hiçbir suç unsuru da taşımayan ekleme çıkarma yapılmış, oynanmış yasak kayıtların dosyadan çıkarılmadığını, esas kayıtlara hiç ulaşılamadığını ve bilirkişi incelemesi yapılmadığını, açılımlarında da görüleceği üzere katılan M.G., tarafına verdiğini iddia ettiği 5.000 USD ve 3.750 TL’den bahsedilmediğini, mahkûm edildiği davada ‘soruşturmanın açılmasından kararın kesinleşmesine kadar olan süreçte’ hükme tesir edenlerinin haklarında FETÖ silahlı terör örgütüne mensubiyet iddiası ile ihraç ve tutuklama kararları verildiğini, yargıya olan güveninin sarsıldığını, şikâyetçi ile aralarında vekâlet sözleşmesinin olmadığını ve serbest meslek makbuzu da kesmediğini kabul ettiğini, davaya konu olayda vekili olduğu kişiyi de hiç görmediğini, o kişinin şikâyetçinin oğlu olduğunu ve ancak onunla sözleşme yapabileceğini, bu kararın emsal bir karar olduğunu bu kararla bir başka olayda sözleşmesi ve hatta serbest meslek makbuzu olan bir başka avukatın da her zaman suçlanabileceğini, bu itibarla bu kararın gerçekten adil bir karar olup olmadığının irdelenmesinin gerektiğini, belirterek mezkûr kararın kaldırılması ile itirazlarının kabulünü talep ettiği görülmektedir.

 

Baro Disiplin Kurulunca yapılan değerlendirme yerinde olmakla itirazın reddi ile kararın onanmasına, Avukatlık Yasası’nın 154/1.maddesi gereğince şikâyetli avukatın tedbiren işten yasaklanmasına karar vermek gerekmiştir.

 

Gereği düşünüldü:

 

1- Şikayetli avukatın itirazlarının reddi ile; ... Barosu Disiplin Kurulu’nun “Meslekten Çıkarma Cezası Verilmesine” ilişkin 23.12.2016 günlü ve 2010/35 Esas, 2016/119 Karar sayılı kararının ONANMASINA,

 

2- Avukatlık Yasası’nın 154/1.maddesi gereğince Şikâyetlinin TEDBİREN İŞTEN YASAKLANMASINA,

 

3- Kararın, Avukatlık Yasası’nın 157/7 maddesi uyarınca Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine,

 

4- Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,

 

Katılanların oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy