Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(7201 S. K. m. 11) (1136 S. K. m. 34, 141) (5271 S. K. m. 231) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 4)
E. 2011/576
K. 2012/82
T. 03.03.2012
Şikayetli avukat hakkında, şikâyetçinin kayınvalidesinin aleyhine açılan tazminat davasında verilen karar üzerine yapılan icra takibinde, borçlunun adresinin Ankara’da olmasına rağmen, tapu kaydı şikâyetçi adına olan evde 08.07.2010 tarihinde haciz yapıldığı ve haczedilen menkullerin muhafaza altına alındığı, borçlu vekilinin icra takibindeki ödeme emrinin iptal edildiğini bildirmesi üzerine, haczedilen malların düzensiz ve yıpranmış bir şekilde iade edildiği, yapılan icra işleminin yok hükmünde olduğu, iddiası ile yapılan şikâyet üzerine, icra emrinin Tebligat Yasanının 11.maddesine aykırı olarak borçlunun vekiline değil borçlu asile tebliğ edilmesi, icra emrinin İcra Hukuk Mahkemesinde iptal edildiği halde takip kesinleşmeden haciz yapılmasının Avukatlık Yasası ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarına aykırı olduğu iddiası ile açılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülmeyerek disiplin cezası tayin edilmemiştir.
Şikayetli avukat savunmalarında, şikayetçiyi tanımayıp bir husumetinin bulunmadığını, şikayetçinin kayınvalidesinin komşusu müvekkiline hakareti sebebiyle Didim Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/228 Esas, 2009/318 Karar sayılı kararı ile 2.000,00.-TL.sı manevi tazminata mahkum edildiği, kararın Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2009/13235 Esas, 2010/6341 Karar sayılı kararı ile onandığını, bu davada da davalının adresinin haciz yapılan adres olduğunu ve tebligatın burada yapıldığını, ayrıca aynı hakaret eylemi sebebiyle Cumhuriyet Savcılığına yapılan şikayet üzerine, şüphelinin verdiği ifade tutanağında adresini yine bu adres olarak beyan ettiğini, Didim Sulh Ceza Mahkemesinin 2007/840 Esas, 2008/1019 Karar sayılı kararı ile mahkumiyet kararı verildiğini, ceza davasındaki ifadesinde de aynı adresi belirttiğini, mahkeme kararında bu adresin şüphelinin adresi olarak yer aldığını, bu sebeple icra takibinde borçlunun adresi olarak, aynı adresin gösterildiği ve borçluya tebliğ edildiğini, borçlu vekilinin Didim İcra Hukuk Mahkemesine başvurusu üzerine, icra emrinin Tebligat Yasasının 11. maddesine göre borçlunun vekiline tebliğ edilmesi gerektiği gerekçesi ile iptal edildiğini ve iptal kararının ofisine tebliğ edildiğini, ödeme emrini bizzat borçlu vekiline tebliğ ettirdiklerini, 08.07.2010 tarihinde borçlunun adresinde menkul haczi yapmak üzere gittiklerini, haciz sırasında borçlu vekilinin ödeme emrinin iptal edildiğini bildirmesi üzerine nakliye aracına buzdolabı ve koltuğu da geri bırakarak haciz yapılmadığını, borçlu vekilinin iptal kararını icra dosyasına ibraz etmemesinden bu durumun kaynaklandığını, iptal kararının borçlu tarafından dosyaya ibraz tarihinin icra tutanağına göre saat 13.45 deki haciz den sonra aynı gün saat 17.05 olduğunu, aynı gün çok sayıda dosya için haciz işlemi yaptığını, borçlunun iptal kararını zamanında dosyaya koymamış olmasının bu duruma sebebiyet verdiğini, bildirmiştir.
Avukatlık Yasasının 141.maddesine göre, “Disiplin kovuşturması, Yönetim Kurulu tarafından verilen bir kararla açılır.” Disiplin kovuşturmasında iddianame niteliğinde olan, Yönetim Kurulu kararı hukuki niteleme açısından disiplin Kurulunu bağlamamakla birlikte, kovuşturma açılmasına ilişkin maddi olay açısından bağlayıcıdır.
Baro Yönetim Kurulu’nun 22.04.2011 tarih 2011/71 sayılı kararında disiplin kovuşturmasının muhakkik avukatın raporu doğrultusunda açılmasına karar verildiği, muhakkik avukatın raporunda da, haciz yapılan adresin daha önceki tüm belgelerde borçlunun adresi olarak gösterilen adres olduğu, Tebligat Yasanının 11. maddesine göre Didim İcra Müdürlüğünün 2009/3329 sayılı takip dosyasında borçlunun vekiline tebligat yapmadan ve takip kesinleşmeden haciz ve muhafaza işlemi yaptırma eylemi nedeni ile disiplin kovuşturması açılması gerektiği mütalaasında bulunmuştur.
Muhakkik avukat icra dosyasının başka bir dosya içerisinde Yargıtay’da olması nedeni ile inceleyemediğini bildirmiş, Baro Disiplin Kurulu da aynı sebeple icra dosyasını getirterek inceleyememiş ise de, taraflarca dosyaya sunulan, takip dayanağı mahkeme kararı, icra emri, haciz tutanağı, icra emrinin Tebligat Yasasına aykırılığı nedeni ile iptaline ilişkin İcra Hukuk Mahkemesi kararı, kararın dosyaya sunulmasına, borçlu vekiline tebligat yapılmasına ilişkin taleplerin bulunduğu icra tutanağı örnekleri ile tarafların iddia ve savunmalarını kovuşturma konusu olayın tespitine imkân vermektedir.
Dosyadaki belgelerin incelenmesinde; şikâyetli avukatın, A.A. vekili olarak açtığı manevi tazminat davasında Didim asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/228 Esas, 2009/318 Karar sayılı kararı ile Ş.Y.’nin 2.000,00.-TL. sı manevi tazminata mahkum edildiği, kararda davalının adresinin “T. Yapı Kooperatifi No.24. Mavişehir Didim” olarak belirtildiği, davanın başında duruşma davetiyesinin bu adreste davalıya tebliğ edildiği, davalı vekilinin Avukat ÇD. olduğu, kararın Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2009/13235 Esas, 2010/6341 Karar sayılı kararı ile onandığı, aynı olay sebebiyle Ş.Y. aleyhine yapılan şikayet üzerine alınan Cumhuriyet Savcılığı ifadesinde, şüpheli tarafından beyan edilen adresin de aynı adres olduğu, şüpheli aleyhine açılan kamu davasında Didim Sulh Ceza Mahkemesinin 2007/840 Esas, 2008/1019 Karar sayılı kararı ile mahkumiyet kararı verildiği ve CMK 231.maddesine göre hükmün açıklanmasının ertelendiği, şüphelinin adresinin kararda aynı adres olarak gösterildiği, Didim İcra Müdürlüğünün 27.07.2009 tarihli takip talebi ile 2009/3329 sayılı dosyasından 08.07.2010 tarihinde bütün belgelerde borçlunun adresi olarak gösterilen adres de menkul haczine başlandığı, haciz tutanağına göre yediemine teslim edilmek üzere menkullerin çıkarılması sırasında alacaklı vekilinin yediemin deposu bulunmadığı için işlem yapılmamasını talep etmesi üzerine malların geri bırakıldığı, Didim İcra Hukuk Mahkemesinin 25.09.2009 tarih, 2009/203 Esas, 2009/183 Karar sayılı kararı ile, Didim İcra Müdürlüğünün 2009/3329 sayılı dosyasında icra emrinin, Tebligat Yasasının 11.maddesine göre takip konusu karardaki borçlu vekiline tebliğ edilmesi gerektiğini kabul ederek icra emrinin iptaline karar verdiği, icra dosyasına sunulan örneğinde 08.07.2010 saat 17.05 de icra dosyasına sunulduğu şerhinin düşüldüğü, icra dosyasının 8. sayfa tutanağı örneğine göre alacaklı vekilinin borçlu avukatına ödeme emri gönderilmesini 12.07.2010 tarihinde talep ettiği ve talebin icra müdürü tarafından kabul edildiği görülmektedir.
Şikâyetli avukat hakkındaki, borçlunun ikametgâhı olmadığı halde, şikâyetçiye ait evde haciz yaptığına ilişkin iddia yönünden disiplin kovuşturması açılmış bulunmadığı gibi, bütün belgelerde borçlunun adresi olarak haczin yapıldığı adresin gösterilmiş bulunması karşısında şikâyetli avukatın bu yönden bir kusurunun olduğu kabul edilemez.
Ancak, icra emrinin takip konusu kararda adı geçen borçlu vekiline tebliğ edilmesi yasal zorunluluk olup, alacaklı vekilinin takip talebinde borçlu vekilini de göstermesi ve tebligatın vekile yapılmasını talep etmesi gerekmektedir. Ayrıca şikayetli avukat, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında verdiği 30.11.2010 ve 27.06.2011 tarihli savunmalarının 8 ve 9. maddelerinde, Didim İcra Hukuk Mahkemesinden verilen icra emrinin iptaline dair kararın, “ofisine tebliğ edildiğini, hemen akabinde bizzat borçlu vekiline icra emrini tebliğ ettirdiklerini ve 08.07.2010 tarihinde hacze gittiklerini” beyan etmiştir.
Didim İcra Hukuk Mahkemesinin kararının borçlu vekili tarafından icra dosyasına her ne kadar haciz saatinden sonra saat 17.05 de sunulduğu görülmekte ise de, şikâyetli avukatın, karar uyarınca icra emrinin borçlu vekiline tebliğ edilmesini talep etme tarihi 12.07.2010 tarihidir.
1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 34.maddesinin göndermesi ile Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesine göre “Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işini tam bir sadakatle yürütür.” 4. maddesine göre “Avukat mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.”
Şikayetli avukatın, baştan icra emrini Tebligat Yasasının 11. maddesine göre takip konusu kararda belirtilen borçlu vekiline tebliğini sağlamak üzere, takip talebinde borçlu vekilinin isim ve adresini göstermesi gerektiği, bu eksiklik sebebiyle icra emrinin iptaline dair verilen Didim İcra Hukuk Mahkemesi kararının, kendisine tebliğ edildiğini kabul ettiğine göre, doğru tebligatı derhal tamamlaması ve bu tebligat tamamlanmadan ve böylece takip kesinleşmeden haciz talebinde bulunmaması gerektiği, aksine eylemlerin kamunun inancını ve mesleğe güvenini ve mesleğin itibarını zedeleyecek davranışlar olduğu açıktır. .
Bu nedenlerle, Baro Disiplin Kurulunun, şikâyetli avukat hakkındaki değerlendirmesinde hukuksal isabet bulunmamış, “Disiplin Cezası Verilmemesine” ilişkin kararının kaldırılarak, şikâyetli avukatın “uyarma” cezası ile cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikâyetçinin itirazının kabulü ile Baro Disiplin Kurulunun “Disiplin Cezası Tayinine Yer Olmadığına” ilişkin kararının KALDIRILMASINA, Şikâyetli Avukat N.B.S.’nin UYARMA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, katılanların oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy