Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 134, 136) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 2, 26, 27)
E. 2007/287
K. 2007/363
T. 23.11.2007
Şikayetli avukatlar hakkında, avukatın bağımsızlığı ile ilgili Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 2. maddesine, avukatların meslektaşları hakkındaki şikayetlerinin merciinin yalnız barolar olduğunu belirten Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 26. ve 27. maddesine aykırı davranıldığı iddiası ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda baro disiplin kurulunca eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikayetliler savunmalarında, şikayetçinin göreve geldiği günden itibaren taraflı uygulama ve iş dağıtımı yaptığını, kendisine haksız ve fahiş menfaat sağladığını, vekalet ücretlerini eşit dağıtmadığını, bazı evraklar üzerinde tahrifat yaptığını, bu yüzden hem yargı ve hem de idari yoldan şikayette bulunduklarını bildirmişlerdir.
Baro disiplin kurulu, şikayetli avukatların eylemini Avukatlık Yasası’nın 34. ve 134. maddeleri ile Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 26.maddesine aykırı bularak, şikayetlilerin ayrı ayrı uyarma cezası ile cezalandırılmalarına karar vermiştir.
Baro disiplin kurulu kararına karşı İstanbul Cumhuriyet savcılığı ve şikayetli avukatlar tarafından itiraz edilmiştir.
Şikayetliler itirazlarında, şikayetçinin “avukat” olarak değil “idareci” olarak görev yaptığını, şikayete konu yapılan eylemin “avukatlık görevinden kaynaklanmayan ve bu görevin ifası sırasında gerçekleşmemiş” olduğunu, şikayetlerini görev yaptıkları kuruma ve savcılığa yapmış olduklarını, düşüncelerini kamuoyuna açıklamadıklarını ve suçsuz olduklarından bildirmişlerdir.
İstanbul C. Başsavcılığı ise itirazında, Avukatlık Yasası’nın 34. maddesine aykırı davrandığı kabul edilen şikayetliler hakkında aynı yasanın 136/1 maddesi uyarınca en az kınama cezası verilmesi gerekirken uyarma cezası verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu bildirilmiştir.
Dosya içeriğinden, şikayetçinin Tekel Genel Müdürlüğü 1. Hukuk Müşaviri, şikayetlilerin ise anılan kurumun avukatları olduğu, şikayetlilerin, “Özelleştirme İdaresi Tekel İdaresi Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Başkanlığı”na verdikleri 17.10.2005 kayıt tarihli ortak dilekçelerinde, “şikayetçinin, göreve geldiğinden bu yana memuriyet nüfusunu kötüye kullanarak haksız, keyfi, cüretkar ve yasal olmayan uygulamalarla kendisinin ve bir kısım avukatların yüksek miktarda, diğerlerinin cüzi miktarda vekalet ücreti almasını sağladığı, hukuk müşavirliğini özel hukuk bürosu gibi kullandığını, milyarlarca lira tutarındaki vekalet ücretini, 6 yıllık bir avukatla paylaştığını, kendileri tarafından takip edilen dava dosyalarıyla ilgili evrakta tahrifat yaptığını, görevini kötüye kullanarak evrakta sahtekarlık yapmak suretiyle o davalarla ilgili olarak 15 bin YTL’yi zimmetine geçirdiği, gereğinin yapılmasını istedikleri, anılan hususlarda Fatih C. Başsavcılığı’na da başvuruda bulunduklarını belirttikleri,
Şikayetçi hakkında C. savcılığına yapılan suç duyurusunun, Fatih C. Başsavcılığı’nın 2006/16594 Hazırlık sayısına kayıtlı olduğu, iddianamede, şikayetçilerinin Tütün, Tütün Mamulleri Tuz ve Alkol İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürlüğü, T.E. (şikayetli) ve S.A.K. (şikayetli), şüphelinin ise şikayetçi M. B. olarak yazılı bulunduğu, “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak” suçundan cezalandırılması amacıyla şikayetçi hakkında kamu davasının açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Baro disiplin kurulu şikayetlilerin eyleminin Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 26. maddesinde yazılı “Hiçbir avukat, bir meslektaşının mesleki tutum ve davranışları hakkındaki düşüncelerini kamuoyuna açıklayamaz. Bu yoldaki şikayetlerin mercii yalnız barolardır” hükmüne aykırı olduğunu kabul etmiş ise de şikayetlilerin eylemi bu madde içinde değerlendirilemez. Zira maddenin amacı, bir avukatın diğer bir avukat aleyhine kamuoyunda olumsuz bir kanaatin oluşmasını engellemeye yöneliktir.
Şikayetlilerin, şikayetçiyi C. savcılığına şikayet etmelerinden ibaret eylemleri, öncelikle Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 27/2 maddesinde yazılı “Bir avukat bir başka avukata karşı asil ya da vekil sıfatıyla takip edeceği davayı kendi barosuna bir yazı ile bildirir” hükmüne ve Avukatlık Yasası’nın 34. maddesinde yazılı “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.” düzenlemesine aykırılık teşkil etmektedir.
İstanbul Barosu Disiplin Kurulu kararında, şikayetlilerin eylemini her ne kadar TBB Meslek Kuralları’nın 26. maddesine aykırı bularak disiplin cezası tayin etmiş ise de, eylem TBB Meslek Kuralları’nın 27/2 maddesine aykırı olmakla disiplin suçunu oluşturmaktadır. Bu nedenle eylemin disiplin suçunu oluşturduğuna ilişkin baro disiplin kurulu kararında bu nedenle hukuki isabetsizlik görülmemiştir.
1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın avukatların hak ve ödevlerini düzenleyen altıncı kısmında yer alan 34. maddesinde, avukatların genel olarak Türkiye Barolar Birliği’nce belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlü oldukları ifade edilip, devamı maddelerinde de bu kurallardan bir bölümünün sayıldığı, şikayet edilen avukatın disiplin kovuşturmasına konu eyleminin ise bu kısım kapsamında yer almadığı, TBB Meslek Kuralları’nın 27/2 maddesine aykırılık oluşturduğu nazara alınarak, C. başsavcısının “baro disiplin kurulunca eylem Avukatlık Yasası’nın 34. maddesine aykırı kabul edildiğine göre en az kınama cezası tayini gerektiği” yolundaki itirazı kabul edilmemiş, baro disiplin kurulu kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, İstanbul C. Başsavcılığı ve şikayetlilerin itirazlarının reddi ile İstanbul Barosu Disiplin Kurulu’nun her iki şikayetli avukat hakkındaki uyarma cezası verilmesine ilişkin kararının ayrı ayrı onanmasına oybirliği ile karar verildi.  (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy