Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 140, 141, 142, 143, 157) (5237 S. K. m. 53, 155, 257) (5271 S. K. m. 223)

 

E: 2017-447

K: 2017/820

T: 30.09.2017

 

İtirazın süresinde olduğu anlaşıldığından dosya incelendi:

 

Şikâyetli avukat hakkında; … Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/305 esas, 2012/105 karar sayılı kararı ile; “Dolandırıcılık suçlamasıyla … Cumhuriyet Başsavcılığının 2009 sayılı dosyası üzerinden hakkında soruşturma yürütülen ve atılı suç nedeniyle tutuklu bulunan şüpheli şikâyetçi İ.Ö.’ye vekil tayin etmek üzere bürosuna gelen şikâyetçi L.Ö’ye, ‘hâkim emeklisi olduğunu, adliyedeki hâkim ve savcıları iyi tanıdığını, dosyayı incelediğini, dosyada doğra dürüst delil olmadığını, bire bir hâkim ve savcılarla görüşeceğini, İ.Ö’nün tutuklandığı günün akşamı hâkim ve savcı heyeti ile yemek yiyeceğini, bu durumu onlara izah edeceğini” söyleyerek güven verdikten sonra, şikâyetçi L.Ö.’ye ‘yemeğin iyi geçtiği, ertesi gün yazlığa gelirse davayı ve ücreti konuşabilecekleri’ ifadelerini içeren mesajı telefonla göndermesi üzerine yanına gelen şikâyetçi ile söz konusu dava için 30.000 TL vekâlet ücreti karşılığında anlaşıp parayı peşin olarak aldığı hâlde, bahse konu dava ile ilgilenmemesi nedeniyle bürosuna gelen şikâyetçiden 40.000 Amerikan doları daha istediği ve bu parayı ödemek istemeyen şikâyetçiye vekillikten çekileceğini söyleyerek … Cumhuriyet Başsavcılığına 03.01.2009 tarihli dilekçesi ile başvurarak vekillikten çekildiğini bildirdiği gibi peşin olarak aldığı vekâlet ücretini de iade etmediği” iddiasıyla dolandırıcılık suçundan ceza tayin edildiğinin bildirilmesi üzerine başlatılan disiplin kovuşturmasında eylem sabit görülerek ceza tayin edilmiştir.

 

Şikâyetli önceki savunmalarında özetle; iddiaların tamamen şahsına ve mesleğine zarar vermeye yönelik kasıtlı iftiralarla dolu bir karalama kampanyası ve komplodan ibaret olduğunu, soyut iddialardan ibaret aşağılık iftira ve yalanlara karşı … Cumhuriyet Savcılığına vermiş olduğu 22.06.2009 tarihli ve … Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına vermiş olduğu 15.09.2009 tarihli dilekçe içeriklerini aynen tekrar ederek mesnetsiz iddiaları reddettiğini, Adalet Bakanlığının tarafsız hukuka uygun ve somut hiçbir delille desteklenmeyen soyut şikâyetçi iddiaları üzerine başlattığı ve disiplin yönünden de gereği için Baro Başkanlığına bildirdiği soruşturmanın hukuk prensiplerine aykırı olduğunu, suçluluğunu gösteren objektif somut hiçbir maddi delilin olmadığını, iftiraya uğradığını, hakkında iğrenç yalanların ileri sürüldüğünü. 30.000 TL gibi yüksek meblağda bir parayı alan bir avukatın, yaklaşık 1 yıl sonra davayla yeterince ilgilenmediğinden bahisle serzenişle bulunmak üzere yanına gelen müştekilerden ilave olarak 40.000 Dolar gibi afaki bir parayı ilave olarak istemesinin inandırıcılığının olmadığını, böyle bir şeyin de olmadığını, böyle bir şeyin hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, şikâyetçilerin tanıklarının yakınları olduğunu ve aralarında çıkar ilişkisinin olduğunu, avukatlığını yaptığı sanıkların yüksek oranda ceza almaları dolayısı ile aleyhine intikam hırsı ile tanıklık yaptıklarını, müvekkillerine karşı hiçbir şekilde avukatlık meslek kuralları dışına çıkan hiçbir davranışının bu güne kadar söz konusu olmadığını, kendi isteği ile çekildiğini, davadan aldığı vekâlet ücretini de iade edebileceğini, şikâyetçi tarafı herhangi bir vaatle aldatmadığını, bahsedilen 30.000 TL ücreti de kesinlikle almadığını belirterek hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir.

 

İncelenen dosya kapsamında; Baro Yönetim Kurulu’nun 14.05.2010 günlü toplantısında ile şikâyetçilerin soyut iddiası dışında isnat edilebilecek hiçbir suç unsuruna rastlanılmadığından ve yapılan işlemlerin yasal olduğundan bahisle şikâyetli avukat hakkında disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına karar verildiği, kararın 29.04.2011 tarihinde kesinleştiği,

 

… Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.03.2012 gün ve 2009/305 esas, 2012/105 karar sayılı kararının Baro Başkanlığı’na intikali üzerine bu defa Baro Yönetim Kurulu’nun 22.06.2012 günlü kararı ile “Her ne kadar… Barosu Yönetim Kurulunun Srt.2009/38 esas ve 14.05.2010 tarih ve 2010/221 karar sayılı kararı ile şikâyetli avukat hakkında 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 142.maddesi gereğince disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de; … Ağır ceza mahkemesinin 2009/305 esas, 2012/105 karar sayılı 27.03.2012 tarihli olarak verilen kararının hüküm kısmında 5232 sayılı Yasa’nın 158/2.maddesinde tanımını bulan dolandırıcılık suçunun oluşturulduğu kanaati ile kendisi hakkında ceza tayin edildiği, cezanın neticeten ertelendiği anlaşılmakla, şikâyetli avukat hakkında gerekli 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 141.maddesi gereğince gerekli inceleme ve karar verilmesi” kanaati ile şikâyetli avukat hakkında disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,

 

Şikâyetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi nedeniyle … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2009/305 esasına kayden “Kamu Görevlileri ile İlişki Olduğundan Bahisle Bir İşin Gördürüleceği Vaadiyle Dolandırıcılık” suçundan açılan kamu davasında Mahkemenin 27.03.2012 gün ve 2012/105 sayılı ilamı ile sanık Şikâyetli avukatın, TCK’nın 158/2, 62, 52/2. maddeleri gereğince neticeten 1 Yıl 8 Ay Hapis ve 500,00 TL Adli Para Cezası ile Cezalandırılmasına, sanığa verilen cezanın ertelenmesine karar verildiği,

 

Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay ... Ceza Dairesinin 07.03.2016 günlü ilamı ile bozulması üzerine Mahkemenin 2016/182 esasına kaydedildiği, yapılan yargılama sonunda Mahkemenin 31.05.2016 gün ve 2016/244 sayılı ilamı ile; sanık şikayetli avukatın “Görevi Kötüye Kullanma” ve “Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma” suçlarından mahkumiyetine yeter derecede kesin, inandırıcı ve her türlü şüpheden uzak delil elde edilemediğinden CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verildiği, kararın temyiz edilmeden 29.06.2016 günü kesinleştiği,

 

Mahkemenin, “…her ne kadar sanık hakkında ‘Görevi Kötüye Kullanma ve Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma’ suçlarından 5237 sayılı TCK’nın 257/1, 155/2, 53 maddeleri gereğince cezalandırılması istemi ile Mahkememize kamu davası açılmış, Yargıtay bozma ilamı öncesi suç vasfının değiştiği kabul edilerek sanığın ‘Kamu Görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadi ile dolandırıcılık’ suçundan dolayı 5237 sayılı TCK’nın 158/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda sanığın atılı suçları işlediğine dair mahkûmiyetine yeter derecede, kesin, inandırıcı ve her türlü şüpheden uzak delil elde edilemediğinden…” gerekçesiyle karar verdiği,

 

Şikâyetli avukatın disiplin sicil özetinde ceza olmadığı,

 

Şikâyetlinin 20.04.2017 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; önceki savunmalarını tekrarla, Baro Yönetim Kurulu’nun 14.05.2010 günlü disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığında dair kararı ve Avukatlık Yasası’nın 140/3 maddesi hükmü gözetilmeden karar verildiğini, şikâyetçilerin kendisine herhangi bir ödeme yapmadığını, buna ilişkin açılmış bir alacak davası da bulunmadığını, 30 yıllık bir hukukçu olarak Baro Disiplin Kurulu’nun kanaatinin nasıl oluştuğunu anlamaya zekâ seviyesinin yetmediğini, adeta birer hukuk dehası olan Baro Disiplin Kurulu’nun gerçek olduğuna kanaat getirdiği şikâyetçi iddialarında kalan eylemin Yargıtay Ceza Dairesi tarafından gözden kaçırılmasının hayret verici olduğunu belirterek kesinleşmiş yargı kararlarını hiçe sayan ve hukukun üstünlüğü ilkeleriyle bağdaşmayan kararın kaldırılmasını talep ettiği görülmektedir.

 

Avukatlık Yasası madde 143’deki; “Disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına dair kararın konusuna giren eylemlerden dolayı yeniden inceleme yapılabilmesi, yeni delillerin bulunmasına ve bu kararın kesinleştiği tarihten üç yıl geçmemiş olmasına bağlıdır.” amir hüküm gereğince Şikâyetli aleyhinde kamu davası açılması nedeniyle başlatılan disiplin kovuşturmasında Baro Disiplin Kurulu tarafından kınama cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

 

Dosyada bulunan belgelerden şikâyetli avukat hakkında açılmış kamu davasında mahkûmiyetine yeter derecede kesin, inandırıcı ve her türlü şüpheden uzak delil elde edilemediğinden beraatine karar verildiği, Disiplin Hukuku bakımından da şikâyetli avukat hakkında Avukatlık Yasası’nın ve TBB Meslek Kuralları’nın ihlal edildiği iddiasını kanıtlar mahiyette dosyamız içerisinde de kesin, inandırıcı ve somut bir delile rastlanılamadığından itirazın kabulü ile Baro Disiplin Kurulu kararının kaldırılarak şikâyetli hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

 

Gereği Düşünüldü:

 

1-Şikâyetli avukatın itirazının kabulüne, … Barosu Disiplin Kurulu’nun “Kınama Cezası Verilmesine” ilişkin 15.02.2017 günlü ve 2012/13 Esas, 2017/8 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, Şikâyetli hakkında DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA

 

2-Kararın, Avukatlık Yasası’nın 157/7.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine,

 

3-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,

 

Katılanların oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy