Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi Aile Dairesi Numara 6/1971 Dava No / Karar Tarihi 20.12.1971
Karar Dilini Çevir:
Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi Aile Dairesi Numara 6/1971 Dava No / Karar Tarihi 20.12.1971
Numara: 6/1971
Dava No: /
Taraflar: Tuncer Bahadır Baha ile Aysel Tuncer Bahadır
Konu: Eşlerden birinin evlilik görevlerini savsaklanması halinde Mahkemenin kabahatli tarafın dikkatini çekmesi ve bunda direnme halinde tazminata emri verilmesi -Türk Cemaat Meclisi, Adliye Teşkilâl Kanunu 8/60 Madde 5 - Türk Cemaat Mahkemelerinin emirlerine riayetsizlik halinde Mahkeme-erin ceza yetkisi
Mahkeme: TCM/aile
Karar Tarihi: 20.12.1971

- T.C.M. İstfnaf No. 6/71
(Dava No. 1 /68)

TÜRK CEMAATI İSTİNAF MAHKEME-Sİ HUZURUNDA

Mahkeme Heyeti : M. Necati Münir (Reis), Ahmet İzzet,
Şakir S. İlkay
İstinaf eden : Tuncer Bahadır Baha, Kanlıköy-Lefkoşa
(Davalı-Müs-tedaaleyh)

ile

Aleyhine istinaf edilen : Aysel Tuncer Bahadır, Lârnaka
(Davacı-Müstedi)
-
arasında

İstinaf eden namına : A.M. Berberoğlu
Aleyhine istinaf edilen
namına : Menteş Aziz

_________________________________________________________________
Türk Aile (Evlenme-Boş-anma) Kanunu, Fasıl 339 Madde 38 - Eşlerden
Birinin evlilik görevleriııi savsaklanıası lıalinde Mahkemenin kabahatli tarafın dikkatini çekmesi ve bunda direnme halinde tazminata emir verilmesi.

Türk Cemaat Meclisi, Adliye Teşkilâl Kanunu 8/60 Madde- 5 - Tiirk Cemaat
Mahkemeleriııiıı eıııirleriııe riayetsizlik lıaliııde Mahkemelerin ceza yetkisi nafaka eınriııiıı ortadaıı kalkabilıııesi için Malıkeme tarafından iptal edilmesi veya bu eıııre göre taraflarııı barışarak biraraya gelmeleri gerekir. Tarafl-arııı barışıııak üzere bul uşup görüşıneleri barışmaları veya beraber yagamaları anlamıııa gelmez. - Terkteıı avdetin hüsnilniyetle ciddi bir istek neticesi evlilik birliğiııiıı tekrar idaıııe kast ve tıiyeti için olması lâzımdır. (Dr. Çandarlı ve Dr. Bekr-i "Boşanma ve Ayrılık" İsimli eser
(1949 sah. 69).





Estoppel - Estoppel olabilmesi için bunu ileri süren tarafın diğerinin beyan
ve hareketi neticesi eski mevki ve durumunu değiştirmesi ve haklarının
-haleldar olması lâzımdır. - Estoppel durumu takrirlerde belirtilmelidir.- Nafaka için evvelce verilen emir geçerliliğini koruduğuna göre yenidenemir verilmesi gereksizdir.-
-
Müstenif/Müstedaaleyh ilkokul öğretmenidir ve aleyhine istinaf edilen Müstedinin kocasıdır. Müstedinin daha önce Türk Cemaat Mahkemesinde açtığı 1 /68 sayılı Davada Müstedaaleyh/Davalının bir ay zarfında Müstedi/Davacıyı evlilik yuvası kurarak davet etmes-ine ve bu emre uyana kadar da ayda 7.500 mil nafaka ödemesine emir verilmişti. Müstedinin daha sonra Mahkemeye dosyaladığı istidada Müstedaaleyhin emrine riayet etmediğini ve 8 aydan beridir de rıafakasını ödemediğini iddia ederek nafakanın ödenmesini ve -cezalandırılmasını istedi. Müstedaaleyh ise itiraznamesinde Müstedi ile harışılı hir müddet beraber yaşadıklarını ve buna göre de emrin ortadan kalktığını ve nafaka borcu olmadığını iddia etti.

Türk Cemaat Mahkemesi tarafları dinledikten sorıra barış-madıklarına kanaat getirmiş ve Müstedaaleyhin 7 aylık nafaka borcu olduğuna karar vermiştir.

Müstedaaleyh bu karardan istinaf etti. Türk Cemaatı İstinaf Mahke-
mesi, Bidayet Mahkemesinin kararının hatalı olmamakla beraber ortada
bir nafaka emri mevcut o-lduğuna göre tekrar emir verilmemesi gerektiğini belirtti; ikinci ödeme emri feshedilerek diğer hususlarla ilgili emir tasvip etti.

---------------------------------
H Ü K Ü M

İşbu İs-tinaf Türk Cemaat Mahkemesinin 5/3/1971 tarihli istida üzerine müstenif aleyhine vermiş olduğu karardan yapılmıştır. Mezkûr istidada müstenif müstedaaleyh ve aleyhine istinaf edilen de müstedi bulunuyordu.

Müstenif/Müstedaaleyh bir ilkokul öğretmeni olup -aleyhine istinaf edilen/müstedinin kocasıdır.



Müstedi tarafından daha önce açılmış olan 1/68 sayılı davada Mahkeme, 7/9/1968 tarihinde, müstedaaleyh/davalının bir ay zarfında evlilik yuvası kurarak müstedi/davacıyı davet etmesi ve bunu yapıncaya kadar d-a müstedi/davacıya ayda £7.500 vermesi için hüküm ve emir vermişti.

Müstedi 5I3I1971 tarihinde dosyalamış olduğu istida ile müstedaaleyhin Mahkemenin emrine riayet etmediğini ve kendine 1/7/1970'den itibaren 8 ay nafaka ödemediğini iddia ederek müstedaale-yhin kendine teraküm etmiş nafaka miktarını ödemesini, aksi halde ise Mahkeme tarafından cezalandırılmasını talep etti. Müstedaaleyh ise dosyalamış olduğu itirazname ile Ağustos,1970 içinde müstedi ile barışıp bir muddet için beraber yaşadığını ve bu neden-le Mahkemenin 7/9/1968 tarihli kararının ortadan kalkmış bulunduğunu ve binaenaleyh müstediye her hangi bir şekilde veya miktarda nafaka borcu olmadığını iddia etti.

İstidanın dinlenmesi üzerine Bidayet Mahkemesi tarafların barışmadıklarına,1/68 sayilı da-vada verilen kararın ortadan kalkmadığına ve müstedaaleyhin müstediye 8 aylık yerine 7 aylık nafaka borcu mevcut olduğuna dair kârar verdi. Müstedaaleyh bu karardan istinaf etmiştir. İstinaf sebebi olarak ileriye sürülen hususlar şunlardır:

1. Muhterem Bi-dayet Mahkemesi, nafaka tediyatının, müstedinin arzusu emri veya direktifi ile durdurulmuş olması gerçeği karşısında, müstedaaleyhin sözkonusu 7 ay süre için nafaka ödemekle mükellef olduğu bulgusuna varmakla hata etmiştir.

2. Muhterem Bidayet Mahkemesi-, müstedinin, 4.3.1971 tarihli
yemin varakasında müstedaaleyhin 1.7.1970 tarihinden itibaren 8
aydan beri aylık nafaka borcunu ödemekten istinkâf ettiği
bildirilmiş olması hilâfına, ödenmediği iddia edilen 8 aylık
nafakanın müstedin-in iradesi, arzusu veya direktifi sonucu
ödenmemiş olduğu ispat edildiği halde, nıüstedaaleyhin 7 aylık
nafaka ödemesi için emir vermekte hata etmiştir.

3. Muhterem Bidayet Mahkemesi, Temrnuz, 1970 ayı nafakası için
çeki-n müstedaaleyhe ciro edilmesi nedeniyle mezkûr ay hakkında
müstedaaleyhi mesul tutmadığı halde, diğer 7 ayın nafakasında
müstedaaleyhi mesul tutmakla hata etmiştir.

4. Müstedi, nafaka tediyatının- durdurulmasını kayıtsız şartsız arzu
etmek ve bu hususta ilgili makama direktif vermekle, mezkûr süre
için hakkından feragat etmiştir, dolayısıyle bu gerçekler muvacehe-
sinde 8 aylık na-fakayı müsledaaleyhten talep edemez - estoppel
vardır.


5. Muhterem Bidayet Mahkemesinin, 7.9.1968 taritıli kararın nafaka
ile ilgili kısmının, müstedinin nafakanın durdurulması ile ilgili
muamelesinden sonra dahi yü-rürlükte kaldığı hakkındaki bulgusu
yanlıştır.

6. Muhterem Bidayet Mahkemesinin, tarafların barıştıklarının sabit
olmadığı hakkındaki bulgusu şahadetle desteklenmemektedir.


Bidayet Mahkemesi huzurunda ilkin müstedinin hemşi-resi sonra da müstedi ve müstedaaleyh şahadet vermiştir. Müstedi tarafından çağrılan şahadete göre taraflar, barışmak maksadı ile, bir defa Ağustos,1970 içinde müstedinin avukatının yazıhanesinde daha sonra bir defa da müstedinin ebeveyninin Lârnaka'daki e-vinde buluşup görüşmüşlerdir. Müstediye göre bu görüşmeler zarfında müstedaaleyh ev tutup kendini arayacağına söz vermişse de bu sözünü yerine getirmemiştir. Yine müstediye göre avukatının yazıhanesinde buluştuklarında müstedaaleyh ev tutmak istediğini fak-at sıkıntıda olduğunu söylemiş ve müstedi de Maarif Dairesi tarafından müstedialeyhin maaşından kesilip Temmuz ayı nafakası olarak kendine gönderilen £10.000'lık çeki ciro ederek müstedaaleyhe vermiş ve ayni zamanda bundan böyle müstedaaleyhin maaşından ke-sinti yapılmamasının Maarif Dairesine bildirilmesi hususunda avukatına talimat vermiştir.


Müstedaaleyh ise, Bidayet Mahkemesi huzurundaki şahadetinde, müstedi ile barışmış olduklarını iddia etmiş ise de istintak esnasında kendine sorulan sorulara cevaben- davada verilen karardan sonra aile yuvası kurmak üzere bir ev tutmadığını ve müstediyi beraber yaşamak için bir eve davet etmediğini kabul etmiştir.

Bidayet Mahkemesi vermiş olduğu kararda şöyle demiştir.

"Verilen şahadette tarafların barıştıklarına ve -Müstedaaleyhin 1/68 sayılı kararda verilen emir gereğince bir evlilik yuvası kurduğu ve Müstediyi beraber yaşamak için davet ettiği sabit olmamıştır.1/68 sayılı davada verilen kararın ortadan kalkması için Müstedaaleyh karara uyarak bir evlilik birliği kur-ması gerekirdi. Bu yapılmamıştır. Bu yapılıncaya kadar
hükmün nafaka ödenmesi hakkındaki emri sakıt olmaz. Müstedi müstedaaleyhin ev tutacağı vaadine inanarak, Müstedaaleyhin bu hususta karşılaşacağı mali sıkıntıyı hafifletmek ve ev tutabilmesi için- ona yardımcı olmak için kendine ait bu meblağı Müstedaaleyhe verdiği
husustaki şahadete Mahkeme inanmıştır. Kanaatimce Müstedaaleyhin maaşından nafaka borcuna mukabil kesinti yapılmaması için Maarif-makamlarına Müstedi tarafından verilen ihbar Müsted-aaleyhin hüküm gereğince evlilik birliği kurmadığı ve Müstediyi beraber yaşamağa davet etmediği müddetçe, Müstedaaleyhin hükürn gereğince nafaka ödeme mükellefiyetini ortadan kaldırmaz. Ancak Müstedaaleyh, Temmuz 1970
için ödemede bulunduğu ve bu miktarı -Müstedi, Müstedaaleyhe iade
ettiği cihetle bu miktarı geri talep edemez. Bu itibarla Müstedaaleyhin
nafaka borcu 8 ay değil 7 ay içindir. Müstedaaleyhin istida gereğince
7 aylık nafaka borcunu ödemediği sabit olduğundan bu miktarı, ödemesi
emrolunur."

Bi-dayet Malıkemesinin vekai tıakkırıdaki bulgularına müdahale edebilmemiz için bu bulguları destekleyici şahadet mevcut olmadığına veya Mahkemenin şahadeti değerlendirirken yanlış prensiplere göre hareket etmiş olduğuna dair ikna edilmemiz gerekir. Görüleceğ-i gibi Mahkemenin bulgularını destekleyici şahadet mevcuttur. Bidayet Mahkemesinin ise şahadeti değerlendirirken yanlış prensiplere göre hareket etmiş olduğu hususunda ikna edilmiş değilizdir.

Şimdi de İstinafta ileriye sürülen kanuni hususları eleştireli-m: İstinafın üzerine dayandığı 4. ve 5. sebepler yukarıda serdedilmiştir. İstinaf dinlenirken ise müstenif avukatı nafaka emrinin tamamen ortadan kalkmış olmadığını teslim etmiş fakat mevzubahis 8 aylık nafaka için şumulü olamayacağını iddia etmiştir. Naf-aka emrinin ortadan kalkabilmesi için Mahkeme tarafından iptal edilmesi veya tarafların barışarak bir araya gelmeleri gerekir. Aleyhine emir verilen taraf emre riayet ederek ev tutar ve eşini beraber yaşamağa davet eder veya taraflar barışıp bir arada yaşa-mağa başlarsa nafaka emri o tarihten itibaren yürürlükten kalkar. Bu meselede ise Bidayet Mahkemesi, kanaatımızca doğrıı olarak, tarafların barışıp beraber yaşamağa başlamadığını ve Müstedaaleyhin evlilik yuvası kurarak müstediyi beraber yaşamağa davet etm-emiş olduğunu bulmuştur. Tarafların barışmak üzere buluşup görüşmeleri barışmış olmaları veya beraber yaşamağa başlamış olmaları anlamına gelemez. Terkten avdetin hüsnüniyetle, ciddi bir arzu neticesi evlilik birliğini tekrar idame kast ve niyeti ile vaki- olması lâzımdır. Yoksa, sırf karşı tarafın haklarına mani olmak gayesi ile yapılan avdetler rnuteber addolunamaz - Gör: Dr. Çandarlı ve Dr. Berk "boşanma ve ayrılık (1949) s.69.

Estoppel mevcut olduğu iddiası ile de hemfikir değilizdir. 'Esloppel' durum-unun mevcut olabilmesi için bunu ileri süren tarafın, diğerinin mevzubahis beyan veya hareketi neticesi, eski mevki ve durumunu değiştirmesi veya haklarının haleldar olması lâzım gelir. Bu meselede ise böyle bir şey vuku bulmuş değildir. Esasen 'Estoppel'- durumunun mevcut olduğuna hükmedebilmek için bunun ilgili takrir veya takrirlerde hususi surette serdedilmesi gerekir. Müstedaaleyh ise Bidayet Mahkemesi huzurundaki istidaya karşılık dosyaladığı itirazname ve yemin varakasında böyle bir iddia serdetmemiş-tir.

Yukarıda söylenenlerden görüleceği gibi Bidayet Mahkemesinin kararı vekai bakımından hatalı olmadığı gibi esas itıbarı ile kanunî bakımdan da hatalı değildir. Sadece şunu söylemek yerinde olur ki mezkûr 7 aylık nafakanın müstedaaleyh tarafından ödem-mesi hususunda betekrar ernir verilmesi icap etmezdi. Eski emir yürürlükte olduğuna göre ayni mealde ikinci bir emrin verilmesi yersiz ve hatalı olur. Esasen Mahkeme huzurundaki istida müstedaaleyhin 7/9/1968 tarihli emir mucibince borcu olan nafaka miktar-ını ödemesi ve ödemediği takdirde de Mahkeme tarafından cezalandırılması için idi. Bidayet Mahkemesi, meselenin ahval ve şeraiti muvacehesinde, müstedaaleyhi cezalandırmamağı uygun görmüştür. Bidayet Mahkemesinin kararının bu kısmından istinaf yapılmadığı -için biz bu hususta bir şey söylemek istemiyoruz. Sadece'Bidayet Mahkemesinin ayni mealde ikinci bir ödeme emrini vermesinin hatalı olduğunu belirtmek istiyoruz. Bidayet Mahkemesi Müstedaaleyhin 7 aylık nafakayı ödemekle mükellef olduğuna ve bunu ödememiş -olduğuna karar verdikten sonra müstedaaleyhi cezalarıdırıp cezalandırmaması hususunda bir karar verip istidayı neticelendirmesi gerekirdi.

Netice itibarı ile Bidayet Mahkemesinin vermiş olduğu ikinci ödeme emri fesholunur. Sair bütün husularda ise Bidayet- Mahkemesinin kararı tasvip ve teyid olunur.

Müstenif, yapmış olduğu istinafta esas itibarı ile muvaffak olmadığı cihetle, aleyhine istinaf edilene istinaf masraflarını ödeyecektir.


Türk Cemaatı İstinaf M-ahkemesi
20 Aralık 1971


Full & Egal Universal Law Academy