Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi Aile Dairesi Numara 5/1973 Dava No / Karar Tarihi 30.11.1973
Karar Dilini Çevir:
Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi Aile Dairesi Numara 5/1973 Dava No / Karar Tarihi 30.11.1973
Numara: 5/1973
Dava No: /
Taraflar: Behlül Ali ile Emine Halil veya Emine Behlül
Konu: Geçimsizlikten boşanma - Evlilik Birliğinin savsaklanması halinde Mahkemenin müdahalesi -Nafaka
Mahkeme: TCM/aile
Karar Tarihi: 30.11.1973

-T.C.M.İstinaf No:5/73
(Dava No. 76/72; Mağusa)

TÜRK CEMAATI İSTİNAF MAHKEMESİ HUZURUNDA
Mahkeme Heyeti : M.Necati Münir (Reis), Ahmed İzzet ve
Şakir S.İlkay
İstinaf eden - : Behlül Ali, Mağusa
(Davacı)
ile
Aleyhine istinaf edilen : Emine Halil veya Emine Behlül,
Aydoğan, Baf
- (Davalı)
arasında
İstinaf eden namına : Menteş Aıiz tarafından Hasan Murat

Aleyhine istinaf edilen
namına : A.M.Berberoğlu
----------------------------------------
Fasıl 339, Madde 26 (f) Geçimsizlikten boşanma - Madde 38 - Evlilik
Birliğinin savsaklanması halinde Mahkemenin müdahalesi.
Nafaka - Mahkemenin vermiş olduğu nafaka emri mevcut şahadete dayanmalı
Ve fârazi olma-malıdır.
Taraflar 1952 y,ılında Aydoğan'da nikâhlanıp evlendiler. Bu evlilikten sırasıyla 20, 18, 14 ve 8 yaşında dört çocukları oldu. Bu çocuklardan 14 yaşındaki Neşe ve 8 yaşındaki Deniz halen Davalı ile beraber kalmaktadır.
Davacı Mağusa Türk Cemaat Mah-kemesinde açtığı bir dava ile 1964
yılına kadar Davalı ile beraber yaşadıklarını, Davalının kusurları yüzünden aralarında devamlı münakaşa ve çekişmeler olduğunu, 1964 yılında artan kavgalar neticesi Davalının Davacıyı evden kovduğunu ve bu tarihten itibar-en ayrı yaşadıklarını, aralarında şiddetli geçimsizlik meydana geldiğini, artık beraber yaşama imkânı kalmadığını, mizaçlarının uymadığını iddia ederek boşanma talebinde bulunmuştur.
Davalı ise müdafaasında Davacının iddialarını reddederek, Davalının
evlil-ik birliğine ihanet ettiğini, evden kaçtığını, başka bir kadın ile yaşadığını, buna rağmen Davacının evlilik yuvasına dönmesi halinde beraber yaşamamaları için sebep olmayacağını, Davacının aile birliğine dönmesini emreden bir emir ile çocukları için £ 15.-- nafaka talep etmiştir.
Mahkeme tarafları ve şahitleri dinledikten sonra, Davacı'nın şahadetine inanmamış, boşanma talebini reddetmiş ve Davacının hüküm tarihinden bir ay zarfında evlilik yuvasına dönmesine ve dönene kadar da Neşe ve Deniz için ayda £ 12-.- nafaka ödemesine hükmetmiştir.
Davacı Mahkemenin boşanma kararı vermemesini istinaf etmekle beraber istinafın dinlenilmesi esnasında kazancına göre ayda £ 12.- nın fahiş olduğu iddiasına dayanmıştır.
İstinaf Mahkemesi tarafları dinledikten sonra d-avanın ahval ve şeraitini gözönünde tutarak davanın nafaka hakkında aynı yargıç tarafında
tekrar dinlenilmek üzere Bidayet Mahkemesine iadesine karar vermiştir.
---------------------------------
H Ü K -Ü M

İstinaf eden (davacı) ile aleyhine istinaf edilen (davalı) 1952 yılında Aydoğan'da nikâhlanıp evlenmişlerdir. Bu evlilikten 20 yaşında Ali,18 yaşında Halil, 14 yaşında Neşe ve 8 yaşında Deniz isimli 4 çocukları olmuştur. Bu çocuklardan iki tanesi yan-i Neşe ile Deniz halen davalı ile beraber kalmaktadırlar.

İstinaf eden (davacı) Mağusa Türk Cemaat Mahkemesinde açtığı bir dava ile aleyhine istinaf edilen (davalı) ile 1964 yılına kadar birlikte yaşadığını fakat davalının kusuru yüzünden devamlı münakaşa-lar ve çekişmeler olduğunu,1964 yılında kavgaların daha da arttığını, davalının sebebiyet verdiği büyük bir kavga sonunda davalının davacıyı evden kovduğunu ve bu tarihten itibaren ayrı yaşamaya başladıklarını, davalının mevzu bahis kavgalar esnasında dava-cıya kötü kötü sövdüğünü, birlikte yaşayamayacaklarını söylediğini, kendisinı öldürmekle tehdit ettiğini, aile müessesesine hiçbir zaman saygı göstermediğini, yolların içinde davacıya bağırıp çağırdığını, sövdüğünü ve erkeklik gururunu ayaklar altına aldığ-ını, bu yüzden davacı ve davalı arasında şiddetli geçimsizlik meydana geldiğini ve bu sebeple birlikte yaşamanın imkansız olduğunu ve davacı ve davalının çok farklı karakterlere sahip olduklarından imtizaç edemediklerini ve müşterek hayatın imkansız olduğu-nu iddia ederek boşanma talep etmiştir.

Davalı müdafaasında davacının iddialarını reddetmiş, davacının evlilik birliğine ihanet ettiğini, evden kaçtığını ve başka bir kadın ile gayri meşru olarak yaşadığını, buna rağmen davacının evlilik birlijine döndüğü- takdirde beraber yaşamamaları için hiçbir sebep mevcut olmadığını iddia etmiş ve davacının aile birliğine dönmesini emreden bir Mahkeme emri talep etmiştir. Davalı aynı zamanda davacının £ 60-80.- civarında geliri olduğunu ve kendisine ve çocuklarına ayda- £ 15.- nafaka verebileceğini iddia etmiştir.

Bidayet Mahkemesi tarafları ve şahitleri dinledikten sonra davacının şahadetine ınanmamış ve boşanma talebini reddetmiştir. İlâveten davacının hüküm tarihinden itibaren bir ay zarfında evlilik yuvasına dönmesi-ni ve dönene kadar da davalı ve küçük Neşe ve Deniz için ayda £ 12.- nafaka ödemesini emretmiştir.

İstinaf sebeplerinin bazıları Bidayet Mahkemesinin boşanma kararı vermemesi ile ilgili olmakla beraber istinafın duruşması esnasında bunlar üzerinde ısrar e-dilmemiş ve istinaf yalnız nafakaya münhasır kalmıştır. İstinaf eden, Mahkemenin emrettiği £ 12.- nafakanın fahiş olduğunu iddia etmektedir.

Davacı kazancı hakkında şahadet vermişse de Mahkeme buna inanmadığı cihetle davalının ve davalı tarafından çağrıla-n şahidin davacının kazancı hususundaki şahadetlerini incelemek icap etmektedir.

Davalı ilk sorusunda davacının kazancı hakkında hiç bir şey söylememiş, istintakı esnasında da davacının £ 60-80.- kazandığını söylemekle iktifa etmiştir; davacının altın eşy-ası sattığını, kasaplık yaptığını ve elbise sattığını da söylemekle beraber, daha sonra bunları kendisinin görmediğini ilâve etmiştir.

Davacının kazancı hakkında esas şahadet 14 yaşındaki Neşe Behlül tarafından verilmiştir. Neşe Behlül'ün şahadeti babasın-ın evine davanın açılmasından 2 ay ve 3 ay önce yaptığı iki ziyaret esnasında gördüklerine istinat etmektedir. İki ay önce babasının evine gittiğinde iki saat kadar, 3 ay evvelki ziyaretinde ise 7 gün kalmıştır.
Bu şahit babasının evde koyun besledijini v-e dışarıya et sattığını, babasında kaldığı 7 gün zarfında davacının kullandığı arabası ile Mağusa kazasının köylerine kumaş ve altın eşyası satmak üzere gittiklerini, babasının Lapatos köyünde £ 0.500'e -satın aldığı bir çift küpeyi £ 2.500 mile sattığını,- bir Rum köyünde babasının 15 okka zeytin verip bir kuzu aldığını ve ayrıca kumaş sattığını, ancak ne kadar kumaş sattığını bilmemekle beraber her gelişinde babasının Maraş'dan gidip sattığı kumaşların yerine yenilerini aldığını ifade etmiştir.

Bidayet Ma-hkemesi davacının ayda £ 40-45.- kazancı olduğu kanaatına varmıştır. Bu kanaata varışını Bidayet Mahkemesi şöyle izah etmiştir:

"İnanılan şahadete göre davacının kazancı £ 20-25.- değil, çok daha
fazladır. Yalnız patates işinden £ 9.- haftada alan davacın-ın £ 36.- ayda kazancı mevcuttur: Bir an için davacının köylere gitmediğini kabul etsek dahi et satışından da bir miktar kazancı olması gerekir. Üstelik asgari haftada 3 defa köye gittiğini ve kumaştan başka, hayvan, zeytin işi ve altın işinden kazancı da -nazarı itibara alındığında, ayda £ 40-45.-kazancı olduğu kanaatına varılmıştır. Davalı tarafın ikna edici şahadetine göre evdeki yaşayış tarzlarının bu kadar kazanç sağladığını teyid eder mahiyettedir."

Bazı davalarda kocanın tam ve kesin olarak ne kadar -kazandığını isbat etmek mümkün olmamakla beraber Mahkemenin kestiği nafaka miktarının ve verdiği nafaka emrinin istinat ettirilebileceği şahadetin Mahkeme huzurunda mevcut olması lazımdır. Başka bir deyimle mahkemenin vermiş olduğu nafaka emri mevcut şahad-ete dayanmalı ve farazi olmamalıdır. Bidayet Mahkemesi davacının kazancı hakkında bir kanaata varırken Neşe Behlül'ün şahadetine istinat ederek nasıl £ 40-45.- 'ya vasıl olduğu görülememektedır. Keza, yukarıda iktibas edilen pasağdan da görüleceği gibi Bid-ayet Mahkemesi davacının yalnız 3-4 aya münhasır olan patatesten kazancını daimi telâkki etmiştir. Bunun neticesi olarak Bidayet Mahkemesi davacının patatesten kazancını £ 124.- (£ 36x4) yerine £ 432.- (£ 36X12) olarak hesap etmiştir ki, bu iki rakam arası-nda büyük bir fark olduğu aşikardır.

Yukarıda söylenenlerin ışığında ve davanın bütün ahval ve şeraitini göz önünde tutarak en adil kararın davanın nafaka hakkında tekrar dinlenmesini emretmek olduğu kanaatına vardık. Bu sebeple Bidayet Mahkemesinin yalnı-z nafaka ve dava masrafları hakkındaki emri iptal olunur; davanın sadece nafaka hususunda aynı hakim huzurunda yeniden dinlenmesi için emir verilir.

Bidayet Mahkemesi masraflarının davanın neticesini takip etmesini ve istinaf masrafları hususunda herhangi- bir emir vermemeyi uygun gördük.

Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi
30 Kasım 1973


Full & Egal Universal Law Academy