Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi Aile Dairesi Numara 5/1971 Dava No / Karar Tarihi 30.12.1975
Karar Dilini Çevir:
Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi Aile Dairesi Numara 5/1971 Dava No / Karar Tarihi 30.12.1975
Numara: 5/1971
Dava No: /
Taraflar: Enise Sevda Suphi ile Dr. İzzet S. Suphi
Konu: Geçimsizlik nedeniyle boşanma - Boşanma yerine Mahkemenin takdirini kullanarak kazai ayrılığa hükmetmesi. -Hukuk Usulü - Talep takririndeki iddiaların isbat edilmemesi ııedeniyle davanın reddi gerekir
Mahkeme: TCM/aile
Karar Tarihi: 30.12.1975

- T.C.M. İstinaf No. 5/71
(Dava No. 75/69)

TÜRK CEMAATI İSTİNAF MAHKEMESİ HUZURUNDA

M-ahkeme Heyeti : M. Necati Münir (Reis), Ahmed İzzet,
Şakir S. İlkay
İstinaf eden : Enise Sevda Suphi (Davalı)
ile
Aleyhine istinaf edilen : Dr. İzz-et Salih Suphi (Davacı)
arasında
İstinaf eden namına : Ali Dana
Aleyhine istinaf edilen
namına : A.M. Berberoğlu

_________________________________________________________________

Türk A-ile (Evlenme - Boşanma) Kanunu, Fasıl 339 Madde 26(f) Geçimsizlik
nedeniyle boşanma - Madde 30 Boşanma yerine Mahkemenin takdirini
kullanarak kazai ayrılığa hükmetmesi. - Madde 34 (1) (a) Boşanma ve
ayrılık kararı verilirken kocanın karısı ve ço-cukları için nafaka ödemesi.

Hukuk Usulü - Talep takririndeki iddiaların isbat edilmemesi ııedeııiyle
davanın reddi gerekir - Hukuk davalarında tarafların takrirleri dışına çıkmamaları gerekir-Talep takririndeki iddialar dışındaki şahadet gözönüne alınma-z.

Taraflar 1948 yılında Lefkoşa'da evlendiler. Davacı o zaman tip tahsili yapmakta idi. İlkin İstanbul'da ve daha sonra da Londra'da ikamet ettiler. 1957 yılında karı-koca Kıbrıs'a gelip evlilik birliğini Lefke'de kurdular. 1961-1963 tarihlerinde Lefkoş-a'da ikamete başladılar. Davalı Kasım 1963'de İstanbul'a gitti ve orada iken Kıbrıs olayları başlayınca orada kaldı. 6 Ağustos 1969'da tekrar Kıbrıs'a döndü. Davacı tarafından havaalanında karşılanarak Lefke'de hazırladığı eve yerleştiler. Tarafların 18
ya-şında erkek ve 10 yaşında kız çocukları vardır.

Davacı Davalı ile aralarında Davalının kusurları yüzünden geçimsizlik olduğunu ve birlikte yaşamanın imkânsız olduğunu iddia ederek, 1.10.1969 tarihinde boşanma davası açtı. Talep Takririnde geçimsizlik nede-nlerinden biri, Davalının 1963-1969 tarihleri arasında ve diğeri de Ekim 1969'a kadar olan olaylara dayandırılmaktadır.

Davalı ise gerginlik ve geçimsizlik olduğunu kabul etmemiş, mukabil
talebinde Davacının evlilik yuvasına dönmesini ve dönene kadar da -kendi ve kızı için £75.- aylık nafaka talebinde bulunmuştur.

Bidayet Mahkemesi Davacı ve şahitlerinin şahadetine inanarak taraflar arasındaki münasebetin Davalının kusurları yüzünden gerginleştiğine ve müşterek hayatın çekilmez olduğuna kanaat getirmiş, -ancak boşanma sebebi olmasına rağmen 1948 yılından beri evli olduklarını ve iki çocuk sahibi olduklarını göz önünde tutarak boşanma yerine kazai ayrılığa ve kızın annesi ile kalmasına; Davalı ile çocuğuna ayda £50.- nafaka ödemesine emir vermiştir.

Dava-lı bu hükümden istinaf etmiştir.

İstinaf Mahkemesi Davacı ile Davalı arasındaki mektuplaşmalarda mektuplar hakkında şahadet verilmesine rağmen ibraz edilmemiş ve kayboldukları dahi söylenmemiş, Talep Takririnde mevcut olmayan iddialarda bulunulmuş, söylen-ildiği iddia edilen hakaretamiz kelimelerin ise yalnız bir defa söylenmiş olduğunu göz önünde tutarak ayni zamanda sözlerin ne olduğu ve kimin huzurunda söylendiği isbat edilmediği gerekçesiyle ayrılık kararına ait istinaf kabul edilmiş ve Yargıcın bununla- ilgili kararının bozulmasına hükmolunmuştur.
---------------------------------
H Ü K Ü M

Taraflar 1948'de Lefkoşa'da evlendiler. Aleyhine istinaf edilen (davacı) o zaman tıp tahsili yaptığı için taraflar ilk İstanbul'da, daha so-nra da Londra'da ikamet ettiler.1957 senesinde karı koca Kıbrıs'a gelip Lefke'de evlilik birliğ,ini kurdular ve 1961-63 yılları arasında Lefkoşa'da ikamet ettiler. Davalı (istınaf eden) Kasım 1963'de Istanbul'a gitti ve orada iken Kıbrıs hadiselerinin başl-aması üzerine Ağustos,l969'a kadar davacıdan ayrı yaşadı. 6 Ağustos 1969 tarihinde davalı Kıbrıs a avdet etti ve davacı tarafından uçak alanında karşılanarak davacının Lefke'de hazırladığı bir eve yerleştiler. Tarafların 18 yaşında Salih isminde bir erkek -ve 10 yaşında Hatice isminde bir kız çocukları vardır. Salih halen İstanbul'da okulda olup Hatice Lefke'de annesinin yanında kalmaktadır.

Davacı, kendisi ve davalı arasındaki münasebetlerin davalının kusuru
yüzünden gerginleştiğini, aralarındaki geçimsizl-iğin birlikte yaşamağı artık
çekilmez veya ımkânsız hale getirecek derecede fazlalaştığını iddia ederek
1 Ekim 1969 tarihinde davalı aleyhine bir boşanma davası açmıştır. Boşanma sebebi olarak davacı iddialarını Talep Takririnde iki başlık altında toplamış-tır. Bunlardan birincisi davalının 1963'den 1969'a kadar Kıbrıs'tan ve davacıdan uzak kaldığı 6 senelik devreye mütedairdir. Talep Takririnin 5.paragrafında davacı bu müddet zarfında taraflar arasında olan mektuplaşmada davalının devamlı olarak da'vacıda-n şikâyet ettiğini ve ona çok ağır ithamlarda bulunduğunu ve kaba davrandığını iddia etmiştir. Davacının ikinci şikâyeti ise, davalının 6 Ağustos 1969 tarıhinde Kıbrıs'a gelip Lefke'de davacı ıle birlikte yaşamaya başladığı tarihten davanın açıldığı 1 Ekim- 1969 tarihine kadar olan müddet ile ilgilidir. Davacının Talep Takrir inin 6. paragrafındaki iddiasına göre bu müddet zarfında davalı devamlı olarak davacıya çok kaba ve ağır muamelede bulunarak birçok defalar davacıya "hayvan", kaba adam", "dayısı kılık-lı" "daha da doktor olacaksın" ve benzeri kelimelerle hakarette bulunmuş, huzursuzluk yaratarak kavga etmiştir. Davacı boşanma emrine ilâveten küçük Haticenin velâyetinin kendisine verilmesini talep etmiştir.

Davalı ise Bidayet Mahkemesinde yaptığı sözlü- müdafaada davacının iddialarını reddetmiş, mukabil bir taleple davacının evlilik yuvasına dönmeye ve dönene kadar da kendisi ve kızı için ayda £75.- nafaka ödemeğe emrolunmasını talep etmiştir.

Bidayet Mahkemesi davacının ve şahitlerinin verdiği şahadete- inanarak araflar arasındaki münasebetin davalının kusurlarından mütevellit ciddi suette gerginlegtiği ve müşterek hayatın çekilmez olduğu kanaatına varmıştır, fakat boşanma için sebep mevcut olmasına rağmen, tarafların 1948 senesinden beri evli oldukları-nı ve iki çocukları olduğunu göı önünde tutarak boşanma yerine Fasıl 399, Madde 30 tahtinde kazai ayrılık vermeyi uygun bulmuştur.'Bidayet,Mahkemesi Hakimi ayni zamanda davacının Hatice'nin relâyeti hususundaki talebini reddetmiş ve şimdilik Haticenin anne-si ile kalmasının daha uygun olacağı kanaatına varmış ve davacinın davalıya ve Hatice'ye nafaka olarak ayda £50.- ödemesini emretmiştir.

Davalı Bidayet Mahkemesinin hükmünden istinaf etmiştir. İstinaf sebepleri özetle şunlardır:-

Mahkeme davacının şahade-tini bir bütün olarak kabul etmekle ve davalının şahadetini reddetmekle hataya düştü; '

Mahkeme nazarı itibara alınması gereken hususları nazarı itibara almadı ve nazarı itibara alınmaması gereken hususları nazarı itibara aldı;

Mahkeme davacının şahade-tini kabul etmekte ve davalının şahadetini reddetmekte haklı olsaydı bile, verilen şahadet boşanma sebebini isbat etmeğe kâfi değildi;

Taraflar arasında gerginlik isbat edilmiş olsaydı bile, bu gerginlik tahammül edilmeyecek derecede değildi;

Gerginliğin- müsebbibi davacı olduğu için boşanma hakkı kazanamazdı;

Mahkeme talep takririnde iddia edilmeyen vakıalar hakkında şahadet
kabul etti ve bu gibi şahadete lûzumundan fazla kıymet verdi.

İlk olarak davacının Talep Takririnin 5. paragrafındaki i-ddiaları ele alacak olursak, davacı ile davalı arasında vukubulan mektuplaşmada davalının devamlı olarak davacıya çok ağır ithamlarda bulunduğu iddia edilmişse de duruşma esnasında davacı bu mektupların hiç birisini ibraz etmemiş ve bunların kaybolduğunu -da iddia etmemiştir. Buna rağmen ikinci derecede şahadet ibraz etmeje teşebbüs etmiştir. Böylelikle Mahkemeye kabul edilmemesi icap eden ve değerlendirilmesi çok güç olan ikinci derecede (secon-dary) şahadet ibraz edılmiştir. Kanaatimizce Talep Takririnin -5. paragrafındaki ileri sürülen iddialar isbat edilemediği nedeni ile reddolunmalı idi. Bu iddialar üzerinde daha fazla durmayı fuzuli addederiz.

Şimdi de Talep Takririnin 6. paragrafı.nı ele alalım. Görülecektir ki bu paragraf iki iddiayı ihtiva etmekte-dir. Birincisi belirli bir olaya atıf yapmaktadır, ikincisi ise genel bir surette davalının huzursuzluk yaratarak kavga ettiğini ileri sürmektedir. İkinci kısmın bu genelliği mügkülâta yol açmış ve davalının Kıbrıs'a avdet ettiği tarihten dava açıldığı tar-ihe kadar olan müddet zarfında karı koca arasında vukubulan birçok olaylar hakkında,şahadet bu paragrafa istinaden vermiştir. Bunun neticesi olarak da Talep Takririnde bahsi geçmeyen birçok olaylar hakkında davacı duruşma esnasında şahadet vermişti.- Her ne kadar da bu şahadet verilirken davalının avukatı tarafından itiraz olunmamışsa, genel olarak hukuk davalarında tarafların Takrirlerindek iddiaları dışına çıkamayacakları birçok İstinaflarda belirtilmiştir. (Bak. Hukuk İstinaf -No 9I70 ve Hukuk İsti-naf No 30/71 ). Buna rağmen birçok davalarada ayni hatanın tekrar işlendiğini müşahade ediyoruz. Bir defa daha bu noktaya işaret etmekte fayda görüyoruz. Bu sebeple bu davada Talep Takririnde yapılan iddialar haricinde verilen şahadet tamamıyle sarfı naz-ar edilir.

Davacı 6 Ağustos 1969 tarihinde karısını hava alanından aldıktan sonra karısı ile aralarında bir konuşma geçtiğini iddia etmiştir. Bu konuşma esnasında karısı, kendisi için Istanbul'a gönderilen fakat Kıbrıs'a avdetinden sonra İstanbul'a varmış- olan paranın annesine verilmesini istemiştir. Bu isteğin davacının kendi deyişine göre emreder bir şekilde söylenmesi davacıyı irrite etmiştir. Davacı bu konuşmanın hava alanından Letke'ye giderken cereyan ettiğini söylemiştir. Davalının avukatı ise Talep- Takririnin 6. paragrafının, davacı ile davalının Lefke'de birlikte yaşamağa başladıklan sonraki devreye şamil olduğunu iddia etmiş ve bu konuşmanın şahadete Talep Takririnde yapılan iddialar haricinde geçmiş olduğunu iddia etmiştir. Davalıya göre de bu ko-nuşma Lefke'de olmuştur. Bir an için konuşmanın Lefke'de olduğunu ve buhususta verilen şahadetin doğru olarak zabıtlara geçtiğini kabul etsek bile, böyle bir vakanın taraflar arasında geçimsizliğe yol açtığı veya geçimsizlik son haddine vardırdığı kabul ed-ilemez.

İstinafın dinlenmesi esnasında davacı avukatının da teslim ettiği gibi geçimsizliğe yol açtığı iddia edilen esas vakalar Talep Takririnin 6. paragrafının 1. kısmında bahsedilen vakalardır. 6. paragrafta davalının devamlı olarak davacıya ok kaba v-e ağır muamelede,bulunarak bir ok defalar davacıya "hayvan", "kaba adam" "dayısı kılıklı" ve "daha da doktor olacaksın" gibi ifadelerle hakarette bulunduğu iddia olunuyor Tutanaklar tetkik edildiği zaman bu sözlerin esas itibarıyle yalnız bir defa a mah-sus söylendiği görülmektedir. Davacının kendisi de bunun böyle olduğunu istintakında kabul etmiştir. Bu vaka şöyle cereyan etmiştir:-

Davalı 20 Eylül 1969'da Lefkoşa'ya gittiği zaman dişleri boşzuk olan kızı Hatice için diş hekiminden 24 Eylül 1969 için b-ir randevu almıştı. Bunu öğrenen davacı kendisinin daha evvel haberi olınadığı için canı sıkılmış ve 24 Eylül 1969 sabahı davalı Hatice'yi diş hekimine kimin götüreceğini sorduğu zaman aralarında münakaşa olmuş ve davalı tarafından iddia olunan sözler sarf-edilmiştir.

Davacının davası en nihayet esas olarak bu vakaya dayandığı cihetle 21 sene evli kalan ve bu müddet zarfında aralarında ciddi hiçbir anlaşmazlık olmayan davacı ve davalının evlilik hayatlarını bu tek bir olayın kökünden sarstığını kabul edmey-iz. Davacının avukatı Sabri Erdem'in Aile Hukukundan (1966) iktibas ederek 519 ve 529 numaralı i tihat kararlarına dikkatimizi çekmıştır. Bu iki karar aynen şöyledir:-
"519. Davalının kocasına (eşek, hayvan) gibi sözlerle hakarette bulunması yüzünden ara-larında müşterek hayatın devamını çekilmez bir hale koyacak derecede şiddetli geçimsizlik olduğu anlaşılmasına göre boşanma kararı yerindedir. 2.H.D. 11/4/1952,
2472 - 2228 - 01"

"529. Hakaretin bir defa vaki olması, şiddetli geçimsizlik tevlit edebile-ceği ve ayni zamanda mevcut şiddetli geçimsizliğin de tezahürü olarak kabulü iktiza eder. Boşanmaya hükmedilebilmesi için bu durumun tekerrürünü beklemeye lûzum yoktur. Bu halde boşanmaya karar verilmelidir. H.G.K. 19/2/1958, 2/14 -10.N "

-Prensip olarak bu kararlarla hemfikiriz. Fakat kabul edilen bir gerçektir her karar davanın kendine mahsus vakıaları çerçevesinde tefsir edilmelidir. 529 numaralı kararda bahsedilen hakaretin ne gibi bir hakaret olduğu, gibi sözler kullanıldığı veya kimin -huzurunda yapıldığı belirtilmiş değildir. Her iki içtihat kararının mahiyeti çok genel olduğu için huzurumuzdaki daha fazla ışık tutmaz kanaatindeyiz.

Kanaatımızcâ, davacı, davalı ile aralarında tahammül edilmeyecek derecede bir geçimsizlik olduğunu isba-t edememiştir. Bu, istinafı kabul etmek kâfidir, fakat birkaç hususa daha temas etmeği muvafık bulduk.

(1) Umumiyetle İstinaf Mahkemesi Bidayet Mahkemesinin vakıalar ve şahitler hakkındaki bulgularına müdahale etmez. Bu davada Bidayet Mahmesi Hakimi dava-lının müdafaasında olmayan 4 veya 5 husus hakkında hadet verdiğini belirtmiş ve bunun davalıya inanılmaması için bir sebep teşkil ettiği kanaatına varmıştır. Hakim hükmünde şöyle demektedir:-

"Davacı ile şahitlerinin ve davalının şahadetleri yukarıda bel-irtilen mülâhazalar ve şahadet verirlerken müşahade ettiğim tavır ve hareketleri ile birlikte değerlendirildiğinde davacı ile şahitlerine inanmaya ve davalının davacı ile şahitlerinin şahadetlerine aykırı olarak verdiği şahadetine inanmamaya karar verdim-."

Buna karşılık, Bidayet Mahkemesi Hakimi Talep Takriri haricinde çok miktarda ve önemli hususlarda şahadet veren davacının bu hareketini davacıya inanmamak için bir sebep olarak telâkki etmemiştir.

(2) Yukarıda da belirttiğimiz gibi davacı Talep Takrir-indeki iddiaları haricinde birçok hususlar hakkında şahadet vermiştir ve bu şahadet tutanaklara geçmiştir. Bidayet Mahkemesi Hakimi hükmünü davacının şahadetinin hangi kısmına istinad ettirdiğini açıklamamıştır. Davacıya inandığına ve davacının şahadetini -bir tüm olarak kabul ettiğine göre Bidayet Mahkemesi hükmünü yalnız usulü tahtinde verilen şahadete değil de usule aykırı olarak verilen şahadete de istinad ettirmiş olmalıdır.

Netice olarak istinaf kabul olunur. Bidayet Mahkemesinin hükmü iptal olunur. D-avacının bu günden itibaren 1 aya kadar aile yuvasına dönmesi ve Bidayet Mahkemesi hükmünün tarihinden itibaren aile yuvasına dönünceye kadar da karısı ve kızı Hatice için ayda £50.- nafaka ödemesi emrolunur.

İstinaf masraflarını aleyhine istinaf edilen -ödeyecektir.


Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi

Tarih: 11 Ekim, 1971


Full & Egal Universal Law Academy