Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi Aile Dairesi Numara 5/1969 Dava No / Karar Tarihi 06.05.1970
Karar Dilini Çevir:
Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi Aile Dairesi Numara 5/1969 Dava No / Karar Tarihi 06.05.1970
Numara: 5/1969
Dava No: /
Taraflar: Emine Seyit Seçkiner ile Seyit Ali Seçkiner
Konu: Koca evlilik birliğinin başkanıdır, müşterek ikametgâha karar vermek onun hakkıdır. Madde 26 (d) bir yılı aşkın süre için terkten dolayı boşanma.
Mahkeme: TCM/aile
Karar Tarihi: 06.05.1970

-T.C.M.İstinaf No. 5/69
(Dava No. 36/68)

TÜRK CEMAATI İSTİNAF MAHKEMESİ HUZURUNDA

İstinaf Eden : Emine Seyit Seçkiner veya namı diğerle
- Emine Süleyman
(Davacı)

ile

Aleyhine İstinaf Edilen : Seyit Ali Seçkiner
(Davalı) arasında

İstinaf Eden Namına - : Menteş Aziz

Aleyhine İstinaf Edilen
Namına : Fuat Veziroğlu

---------------------------

Fasıl 339, Türk Aile (Evlenme-Boşanma) Kanunu, Madde 37 (1) - Koca
Evlilik birliğinin başkanıdıı, müşterek ikametgâha karar verm-ek onun hakkıdır. Madde 38 - Karı-kocadan herhangi biri evlilik görevlerini ihmal edeıse, müteessir olan taraf Mahkemeye müracaat ederek müdahalesini talep edebilir. Madde 26 (d) bir yılı aşkın süre için terkten dolayı boşanma. Mah-
keme de kabahatli ola-n tarafa vazifelerini ihtar eder. Kocanın münasip
bir ikametgâh temin etmemesi veya münasip bir ikametgah temini husu- sunda gayret göstermemesi evlilik vazifelerıni ihmal sayılır. Münasip bir
ikametgâh kurulmadığı hallerde karının kocası ile barışmayı a-rzu edip etmediği hususu mevzuubahis olamaz.

Taraflar 12 Şubat 1967 tarihinde evlenmekle beraber ayrı bir aile yuvası kurmadılar. Nikahtan sonra Davalı, Davacının ailesinden mal istedi.
Bundan dolayı taraflar arasında münakaşa neticesi Davalı 25.9.1967'de-
Davacıyı köye gönderdi. Davacı 7.11.1968'de dosyaladığı davada Davalının evlilik yuvası kurup kendisini davet etmesini ve verilecek emre uyana kadar da ayda 20.- nafaka ödemesini talep etti.

Davalı ise bunu reddederek Davacının muhik bir sebep olmadan ai-le
yuvasını terkettiğini, o zamandan geri dönmediğini, bir arada yaşamala- rının imkânsız olduğunu, ilişkilerinin çekilmez olduğunu iddia ederek bo- şanma talebinde bulundu.

Türk Cemaat Mahkemesi tarafları ve şahitlerini dinledikten sonra araların-da mal münakaşası hariç, herhangi bir geçimsizlik olmadığına Davacının haklı sebebe dayanarak köyüne gittiğıne, Davalı ile barışma hususundaki arzunun ise sabit olmadığına kanaat getirdi ve Davacı ile Davalının taleplerini reddetti.

İstinaf Mahkemesi, Bi-dayet Mahkemesinin kararını hatalı bularak hükmü iptal etti ve Davalının bugünden itibaren üç ay zarfında münasip bir
ikametgah temin ederek Davacıyı davet etmesine ve 1.7.1969'dan itibaren ayda £ 13.- nafaka ödemesine emir verdi.

----------------------------

HÜKÜM

Taraflar 12 Şubat 1967 tarihinde Lefkoşa'da nikahlanıp evlendiler. Evlenmeden sonra taraflar ayrı bir aile yuvası kurmayıp davalının ailesi ile kalmakta idiler. Evlenmeden takriben bir ay sonra mal yüzünden aralarında münakaşalar başlad-ı ve bu münakaşaların neticesi olarak davalı 25 Eylül 1967'de davacıyı darbetti ve köyüne gönderdi. O zamandan beri davacı ı!e davalı ayrı yaşamakta olup, davalı davacı ile ilgilenmemekte ve onun maişetini de temin etmemektedir. Bundan dolayı davacı 7 Ka-sım 1968'de dosyaladığı dava ile davalının evlilik yuvası kurup davacıyı davet etmesi hususunda bir emrin verilmesini ve verilecek böyle bir emre riayet edene kadar davalının davacıya ayda £ 20.- nafaka ödemesini talep etmiştir.

Davalı 14 Ocak 1969'da dos-yaladığı müdafaa -akriri ile davacının Eylül 1967'de ortada muhik sebep olmaksızın aile yuvasını terk ettiğini ve o zamandan beri geri dönmediğıni ve davacı bilgi ve görgü bakımından yoksun ve/veya geri olduğu için taraflar arasındaki ılişkilerin tarafları-n yuva kurup bir arada yaşamalarını imkânsız ve/veya çekilmez kılacak kadar gerginleştiğini iddia ederek mukabil dava ile bir boşanma emri talep etti. Bidayet Mahkemesi her iki tarafın şahadetini ve şahitlerene dinledikten sonra tarafların 12 Şubat 1967'de- evlendiklerini, ayrı aile yuvası kurmayıp davalının ailesi ile bir arada kaldıklarını ve davacının iddia ettiği gibi nikâhtan sonra davalının davacının ailesinden mal isteyip bu sebepten aralarında münakaşalar olduğunu ve davalının yine mal işı ile ilgili- olarak davacıyı 25 Eylül 1967'de köye gönderdiğini, mal hususundaki munakaşalar hariç taraflar arasında herhangı bir geçimsizlik olmadığının sabit olduğu ve buna ilâveten davacının davalıyı terk ederek köye gitmesinin muhik sebebe dayandığı kanaatına vard-ı. Bidayet Mahkemesi yukarıda izah olunan sebeplerden dolayı davalının mukabil davasını reddetti.
Davacının talebi hususunda ise Bidayet Mahkemesi hükmünde şunları söylemiştir:
-"Davacının davalı tarafından köye gönderildiği sabit olmuşsa da davacı ile ailesi tarafından şahadetlerinde kabul edildiği gibi cehizi yapmayı deruhte ettikleri halde bu cehizin hazır olup olmadığı hususunda şahadet mevcut olmadığı gibi, tarafların evlenm-eleri hususunda davacının anlaşma mucibince cehizi ile birlikte hazır olduğu hususunda davalıya resmi ve ciddi bir müracaat yapıldığına dair şahadet mevcut değildır. Davacının davalıya posta ve elden mektup gönderdiği sabi; olmuşsa da bu mektupların meâli -hususunda şahadet mevcut değildir. Davacı köye gittikten 2-3 ay sonra Lefkoşa'ya gelerek davalının evine gitmiş ve şahıt Rifat Hasan'ın ifadesine göre kapıyı şahit çalmış ve davacı ile annesi arabada kalmışlardır ve yıne aynı şahidin ifadesine göre davalın-ın sokak kapısı açıktı. Böyle olmakla beraber dâvacı arabadan çıkıp eve girmeye bile teşebbüs etmemiştir. Bunun dışında barışma ve mezkûr evliliğı idame ettirme hususunda davacının herhangi bir teşebbüste bulunduğuna dair şahadet mevcut değildir. Bu d-urum muvacehesinde davacının davalı ile samimi olarak barışma arzusunda olduğu sabit olmadığı gibi davacının evlenmek için gerekli
-cehizi de hazırladığı sabit olmadığı cihetle, celbnamede talep edildiği
şekilde bir emre istihkakı olamayacaqı kanaatına varılmıştır.

Binaenaleyh, davacının talebi ile davalının mukabil talebi rsddolunur."

İstinaf eden (davacı) Bidayet Mahkemesinin hükmü-nün hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf eyledi:
Fasıl 339, Türk Aile Kanununun 37 (1) maddesine göre koca evlilik birliğinin reisidir ve müşterek ikametgahın nerede olacağına karar vermek kocanın hakkıdır: Koca âilenin iaşesinden mesuldur. Aynı Kanunun -38. maddesine göre karı kocadan herhangi birisi evlilik vazifelerini ihmal ederse, müteessir olan taraf mahkemeye müracaat ederek mahkemenin müdahalesini talep edebilir. Mahkeme de kabahatlı olan tarafa vazifelerini ihtar eder. Kocanın münasip bir ikametgâ-h temin etmemesi veya münasip bir ikametgah temini hususunda gayret sarfetmemesi evliliğin vazifelerini ihmal etmek sayılır. Kocanın evlilik vazifelerini ihmal etmesi diğer tarafa bazı ahvallerde boşanma veya ayrılık davası açmaya hak veriyorsa da, diğer t-araf boşanmayı istemeyebilir. Bu gibi ahvallerde kabahatsız taraf kanunun 38. maddesi tahtinde mahkemeye müracaat ederek mahkemenin müdahalesini ve kabahatlı olan tarafa vazifelerini ihtar etmesini talep eder.

Açılan dava tetkik edildiğinde davacının boşa-nma veya ayrılık davası açmaya hakkı olmakla beraber boşanma davası açmamış ve kanuni haklarına dayanarak kocasının bir ikametgah temini için mahkemenin müdahalesini talep etmiştir. Bidayet Mahkemesine verilen şahadet ve Bidayet Mahkemesinin hükmü incelend-iğinde davalının davacıyı 25 Eylül 1967'de terk ettiği ve bu terkin davanın açıldığı tarihte bir seneden fazla sürdüğü görülmektedir. Kanunun 26 (d) bendine göre davacı boşanmaya hak kazanabilirdi. Mamafih daha evvel belirttiğimiz gibi davacı bu hakkını Ma-hkemeden talep etmemiş ve kocası ile bir arada yaşamayı temin için Mahkemeye müracaat ederek Mahkemenin müdahalesini talep etmitir. Davacının Mahkemeden talep ettiği hal çaresi davalının bir aile yuvası kurup davacıyı davet etmesi hususunda bir emrin veri-lmesidir. Kanaatımızca böyle bir emir Kanunun ya 26 (d) maddesi veya da 38. maddesi tahtinde verilebilir. Ancak Kanunun 26 (d) maddesi tahtinde böyle bir emrin verilmesi için maddenin şart bendine göre terkin bir seneyi açmaması gerekir kanaatındayız. Ka-naatımızca 26 (d) maddesinin şart bendi boşanma emri verilmesi için gereken bir sene müddetin kısaltılması için konmuş bir benddir. Bu davada dava 7 Kasım 1968'de açıldığına göre ve terk de 25 Eylül 1967'de başladığına göre terk füli bir seneyi geçmiştir. -Bundan dolayı Mahkeme ancak Kanunun 38. maddesi tahtinde hareket edebilir.

Verilen şahadette ve Bidayet Mahkemesinin hükmünde davalının münasip bir ikametgâh temin etmediği sabit olmuştur. Halbuki daha evvel belirttiğimiz gibi Kanunumuza göre, davalı müna-sip bir ikametgâh temin etmek mecburiyetindedir. Bu yapılmadığına göre davalı Kanuna göre bir kabahat işlemiş olur ve bu böyle olduğuna göre davacı da Kanunumuzun 38. maddesi tahtinde Mahkemeye müracaat ederek Mahkemenin müdahalesini talep edebilir.

Biday-et Mal"ıkemesi davacının davalı ile samimi olarak barışma arzusunda olduğu sabit olmadığı ve davacının evlenmek için gerekli cehizi de hazırladığı sabit olmadığı kanaatına vardığından, davacının talebini reddetmiştir. Kanaatımızca davacının gerekli cehizi -hazırlayıp hazırlamama hususunun bu davada hiç bir rolü yoktur. Davalı müdafaasında veya mukabil davasında cehizin hazırlanıp hazırlanmaması hususunda herhangi bir iddiada bulunmuş değildir. Böyle bir iddia yapılmadığı halde Bidayet Mahkemesinin bu hususu -ortaya atması hatalıdır. Kanaatımızca Bidayet Mahkemesi ancak talep takriri, müdafaaname, veya mukabil davada iddia olunan hususlar hakkında hüküm verebilir. Bidayet Mahkemesinin davacının davalı ile samimi olara.k barışma arzusunda olmadığı hususundaki ka-naatı yanlıştır. Kanaatımızca hakimin bu husustaki bulgusu Mahkemeye verilen şahadet tarafından desteklenmemektedir. Kaldı ki, davacının davalı ile barışma arzusunda samimi olup olmama hususu bu davaya tesir edemez çünkü kocanın evvelâ Kanunun gerektirdiği- şekilde münasip bir ikametgâh kurması şarttır. Münasip bir ikametgâh kurulmadığı hallerde karının kocası ile barışmayı arzu edip etmediği hususu mevzuu bahis olamaz.

Davalının davacının iaşesini temin etmediği Bidayet Mahkemesinde verilen şahadetten sabi-t olmuştur. Kanuna göre davalı davacının iaşesini temin etmekle mükellef olduğundan davacının davalı aleyhine bir nafaka emri almaya hakkı vardır. Davalının kazancını nazarı itibara alarak davacıya ayda £ 13.- nafaka vermesi uygundur.

Yukarıda izah olunan- sebeplerden dolayı Bidayet Mahkemesinin davacının talebi ile ilgili verdiği hükmü iptal eder ve davalının bugünden itibaren 3 ay zarfında munasip bir ikametgâh temin etmesini ve davacıyı temin edilecek ikametgahda beraberce ikamet etmek için davet etmesin-i emreyleriz. Davalının 1 Temmuz 1969 tarihinden itibaren davacıya ayda £ 13.- nafaka ödemesine emir veririz. Davalının hem İstinaf hem de Bidayet Mahkemesindeki masrafları ödemesini de emreyleriz.



- TÜRK CEMAATI İSTİNAF MAHKEMESİ

Tarih: 6 Mayıs 1970.



Full & Egal Universal Law Academy