Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi Aile Dairesi Numara 1/1974 Dava No / Karar Tarihi 04.05.1974
Karar Dilini Çevir:
Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi Aile Dairesi Numara 1/1974 Dava No / Karar Tarihi 04.05.1974
Numara: 1/1974
Dava No: /
Taraflar: Halil Mehmet Betmez ile Fatma Mehmet Ahmet
Konu: Erkeğin 18 ve kadının 16 yaşını bitirmeden evlenememesi - Kadının evlenme yapıldığında 16 yaşını bitirmediğinden evlenmenin iptali -Yetki - Mahkemenin davayı tehir edip etmemede geniş takdir yetkisi.
Mahkeme: TCM/aile
Karar Tarihi: 04.05.1974

- T.C.M. İstinaf No. 1/74
(Dava No. 18/73, Larnaka)

TÜRK CEMAATI İSTİNAF MAHKEMESİ HUZUR-UNDA

Mahkeme Heyeti : M.Necati Münir (Reis), Ahmed İzzet ve
Şakir S.İlkay
İstinaf eden : Halil Mehmet Betmez, Goşşi
(Davacı)
- ile
Aleyhine istinaf edilen : Fatma Mehmet Ahmet namı diğerle
Fatma Halil Betmez, Gönyeli
(Davalı)
- arasında
İstinaf eden namına : A.M.Berberoğlu
Aleyhine istinaf edilen
namına : Fuat Veziroğlu
-----------------------------------------------------
Fasıl 339, Türk Aile (Evlenme-Boş-anma) Kanunu, Madde 6 (1) - Erkeğin 18
ve kadının 16 yaşını bitirmeden evlenememesi. Kadının evlenme yapıldığında 16 yaşını bitirmediğinden evlenmenin iptali. Madde 38 - Taraflardan birinin evlilik görevlerini savsaklaması halinde Mahkemenin müdahalesi.
Ye-tki - Mahkemenin davayı tehir edip etmemede geniş takdir yetkisi.
Davaya bakan Mahkemenin davayı tehir etmesi hususunda geniş takdir hakkı vardır. Mahkeme huzurunda emniyet makamlarına havale ediebilecek bir sahtekârlık konusu mevcut olması halinde Mahkeme-nin bunu yapmaya yetkisi vardır. Bu davada taraflar arasındaki evliliğin muteber olmadığının beyanı talep edilmektedir. Dava tehir edildiğinde karara bağlanması gereken husus Davalının yaşı ile ilgili herhangi birinin sahtekârlık yapıp yapmadığı değil, sad-ece Davalının yaşının evlenme tarihinde 16'dan küçük olup olmadığıdır. Buna göre polisin yapacağı tahkikat ihtilâf konusu hususun karara bağlanmasında faydalı olmayacak ve davanın neticesine tesir etmeyecektir. Buna göre davanın tehirine sebep yoktur.
Dava-cı 9.4.1973 tarihinde Limasol-Larnaka Baf Türk Cemaat Mahkemesi'nde dosyaladığı davada Davalının 16 Ekim 1956 tarihinde doğmuş olmasına rağmen evlenme işleminin yapılması sırasında doğum tarihini 16 Ekim 1955 olarak beyan ettiğini ve bunun da Yasanın 6 (1)- maddesi hükümlerine aykırı bir işlem olduğunu iddia ederek evlenmenin kanunsuz olduğu ve muteber olmadığının beyanı istenmektedir.
Davalı ise müdafaasında Davacının iddialarını reddetmiş, taraflar arasındaki evlenmenin Fasıl 339'un maddesine aykırı olarak- yapılmış olsa
bile Davalının bunda kusuru olmadığını, kanuna aykırılığın Davacının hareketinden meydana geldiğini iddia ederek mukabil talepte bulunarak Davacının aile yuvasını kurarak kendisini davet etmesine ve bunu yapana
kadar da £ 25.- aylık nafaka v-e ara nafakası ödemesine karar vermesini
istemiştir.
Davanın duruşması esnasında Davalının avukatı bir evrak sahtekârlığı yapıldığıııdan ceza konusu olduğunu, bunun için meselenin emniyet makamlarına intikal ettirilmesi gerektiğini beyan etmiştir. Davacını-n avukatı ise buna itiraz ederek Mahkemeye ibraz edilen delillere göre Davalının evlenme tarihinde evlenmeye ehil olmadığı cihetle evliliğin iptalinin gerektiğini belirtmiştir.
Bidayet Mahkemesi tarafların iddialarını dinledikten sonra ortada suç unsuru o-lduğuna kanaat getirerek meselenin emniyete havale edilmesine karar vermiştir.
Davacı bu ara karardan istinaf etmiştir. Üç sebebe dayandırılan istinaf, İstinaf Mahkmesi tarafından incelendikten sonra Bidayet Mahkeme-
sinin tahkikatın emniyet makamlarınca t-amamlanmasına kadar davanın
ertelenmesinin uygun olmadığına çünkü dava mevzuunun Davalının yaşı
ile ilgili herhangi birinin sahtekârlık yapıp yapmadığı olmayıp, Davalının
yaşının evlenme tarihinde küçük olup olmadığından tehir etmenin davaya tesiri olmayac-ağından erteleme uygun görülmemiş, istinaf kabul edilerek duruşmanın devamına emir verilmiştir.
--------------------------------------------

HÜKÜM

Kıbrıs Türk Cemaatı mensubu olan taraflar,14 Mayıs 1972 tarihinde Gönyeli Evlendirme Memurlu-ğunda evlendiler.

İstinaf eden (davacı) 9 Nisan 1973 tarihinde Limasol-Larnaka-Baf Türk Cemaat Mahkemesinde dosyalamış olduğu 18/73 sayılı dava ile aleyhine istinaf edilenin (davalının) 16 Ekim 1956 tarihinde doğmuş olmasına rağmen, evlenme ile ilgili işl-em sırasında doğum tarihini 16 Ekim 1955 olarak beyan ettiğinden, Fasıl 339, Türk Aile (Evlenme ve Boşanma) Kanununun 6 (1 ) maddesinin hükümlerine aykırı bir evlenme tekewün ettiğini iddia ederek söz konusu evliliğin kanunen muteber olmadığının beyan edil-mesini talep etmiştir.

Aleyhine istirıaf edilen (davalı) dosyalamış olduğu müdafaa takriri ile istinaf edenin (davacının) iddialarını reddederek, taraflar arasındaki evlenmenin Fasıl 339, 6 (1) maddesi hükümlerine aykırı olarak tekewün etmiş olsa bile da-valının bunda herhangi bir kusur ve/veya katkısı olmadığını ve kanuna aykırılığın davacının hile, ve/veya kanunsuz hareketi ile meydana geldiğini iddia etmiş ve mukabil bir talep ile davacının bir aile yuvası kurarak kendisini bu aile yuvasına davet etmesi-ni ve bu yapılıııcaya kadar da kendisineayda £ 25.- nafaka ve aynı miktarda ara nafakası ödemesini istemiştir.

Davanın duruşmasında tarafların imzalamış olduğu Evlenme Beyan Kâğıtları Emare I ve Emare III olarak Mahkemeye ibraz edilmiştir. Emare I ve Emar-e III de davalının doğum tarihi 16 Ekim 195G olarak görülmektedir. Evlendirme Memurluğuna ibraz edilen Doğum Şahadetnamesi Emare II olarak Bidayet Mahkemesine ibraz edilmiştir. Emare II'de davalının doğum tarihi yine 16 Ekim 1955 olarak görülmektedir. Dav-anın duruşmasında Lefkoşa Kaza Amirliğinde Doğum ve Ölüm Sicillerinin Mes'ulü olan Kadri Kemalettin şahadet vererek 1956 yılına ait olan doğum defterini Mahkemeye Emare V olarak ibraz etmiştir. Emare V'de davalının dojum tarihinin 16 Ekim 1956 olduğu görül-mektedir. Buna ilâveten istinaf eden (davacı) Bidayet Mahkemesinde vermiş olduğu şahadet esnasında Emare VII olarak dosyalanan davalıya ait ikinci bir doğum şahadetnamesi ibraz etmiştir. Emare VII ise, Emare II'den ve Emare I ve III'den farklı olarak, dava-lının doğum tarihini Emare V'de olduğu gibi 16 Ekim 1956 olarak göstermektedir.
Davanın duruşması esnasında davalının avukatı ortaya çok ciddi bir durum çıktığını, dava mevzuu ile ilgili olarak bir evrak sahtekârlığı yapıldığını, ceza konusunu ilgilendiren- bir mesele olduğu için meselenin emniyet makamlarına intikal ettirilmesi gerektiğini,kimin hatalı olup olmadığının meydana çıkması ile Mahkemeye ışık tutulabileceğini iddia ederek, meselenin emniyet makamlarına intikalinin adaletin tecellisi için doğru ol-acağını ileriye sürdü. Davacının avukatı ise bu talebe itiraz ederek kesin nitelikte olan emarelerin Mahkemeye sunulmuş olduğunu, aynı şahıs ile ilgili olarak aynı makam tarafından verilmiş iki doğum şahadetnamesi mevcut olduğunu, doğum defteri Mahkemeye i-braz edıldiğinden kesin olan şahadete göre davalının evlenme tarihinde evlenme ehliyetine haiz olmadığından evliliğin iptal edilmesi gerektiğini, duruşmanın netıceye bağlanması ıçin davanın devam etmesinin doğru olacağını, sahtekârlık hususu dava neticesin-de ilgili makamlara havale edilebileceğini ve duruşma durdurulursa davacının haksızlığa uğrayacağını iddia etti.

Bidayet Mahkemesi tarafların iddialarını tezekkür ettikten sonra davayı bilâmüddet tehir etmeye ve dava ile ilgili sahtekârlık hakkında gerekl-i cezaî takibat yapılmak üzere meselenin emniyet makamlarına bildirilmesine karar verdi. Bıdayet Mahkemesi bu ara kararını aşağıdaki gerekçeye istinad ettirmiştir:

"Görülüyor ki, burada bir sahtekârlık iddiası mevcuttur. Aynı makam
tarafından verilmiş ola-n ve Mahkemede mevcut iki doğum kağıdından birinin sahte olduğu iddiası karşısında meselenin bir sahtekârlıkla ilgili olduğunu ortaya koyar mahiyettedir. Bu da bir suç teşkil eder. Sahtekârlık iddiasını gerektiren ve bir suç unsuru teşkil eden meselenin v-uzuha kavuşması ve Mahkemenin adaleti tecelli ettirmek için göz yummamasının davanın uzamasından daha evlâ olacağı kanısındayım. Bu alelâde bir olay değil, icabında yeni yuva kurmuş olan bir çiftin yuvasının yıkılmasına sebep olabilecek istikbal ile ilgili- mühim bir olaydır kanaatindeyim.
Şimdiden mesele Emniyet makamlarına havale edilirse suçun kimin
tarafından işlendiğini vuzuha kavuşturacak ve aynı zamanda ilerideki
tazminat durumunun da halline vesile olacaktır."

İstinaf eden (davacı) bu ara kararın aş-ağıdaki sebeplerden dolayı hatalı olduğunu iddia ederek kararın aleyhine istinaf eylemiştir:

a) Davanın başlamış olan duruşmasını durdurmak ve duruşmayı süresiz erteleyerek dava dosyasını emniyet makamlarına göndermek veya intikal ettirmek için şahadet ve-ya kâfi şahadet yoktur.
b) Davanın talep takririndeki iddialar dökümanter şahadet ile kesin olarak isbat edildikten sonra, ilgili kanunun (Fasıl 339 madde 6 (1) hükümlerinin uygulanması gerektiği halde, bir evlilik yuvasının yıkılması hususunda tezekkür ed-ilmesi ve buna dayanılarak ara kararı ile duruşmanın süresiz ertelenmesi adalet prensiplerine uygun değildir ve böyle bir ara kararı kanunsuzdur.
c) Mukabil talepte bizatihi "hile" iddiasının bulunması, bu hususta herhangi bir şahadet ibraz edilmeden durum-un değerlendirilmesi yapılamayacağı için, duruşmanın süresiz ertelenmesini ve dava dosyasının emniyet makamlarına gönderilmesini öngören herhangi bir karar kanuna uygun değildir."

Gerek davanın duruşmasında gerekse istinafta davalının avukatı, davalının d-oğum tarihi 16 Ekim 1956 ise ve bundan dolayı evlenme tarihinde davalı 16 yaşından küçük idi ise evlenmenin iptali gerekeceğini kabul etmiştir.

Davaya bakan herhangi bir Bidayet Mahkemesinin o davayı icabında
tehir etmesi hususunda genış takdir hakkı oldu-ğu bir gerçektir. Istinafın duruşmasında istinaf edenin avukatı da bu hususu kabul etmiş bulunmaktadır. Taraflarca kabul edilen bir husus daha varsa, o da hiç şüphe yoktur ki Bidayet Mahkemesinin huzurunda emniyet makamlarına havale edilebilecek bir sahtek-ârlık konusunun mevcut olduğu ve Mahkemenin bunu yapmaya yetkisi bulunduğudur.

Bu istinafta karara bağlanması gereken husus, dava takrirleri, talep edilenler ve davanın tüm ahval ve şeraitı göz önünde tutulduğunda, Bidayet Mahkemesinin sahtekârlık hususun-un tahkikatının emniyet makamları tarafından neticelendirilmesine kadar davanın duruşmasını bilâmüddet tehir etmekle takdir hakkını hatalı kullanmış olup olmadığıdır.

Yukarıda belirtildiği gibi davacı taraflar arasındaki evliliğin muteber olmadığının beya-n edilmesıni talep etmektedir. Davalı ise "kanuna aykırılığın davacının hile ve/veya kanunsuz hareketi ile meydana geldiğini" iddia etmiş olmakla beraber bu iddia veya gerekçeye müsteniden davada tazminat veya sair herhangi bir talepte bulunmamış ve ne de -böyle bir talebi davaya ithal maksadı ile müdafaa ve mukabil talep takririni tadil yoluna gitmiş veya gitmek niyetinde olduğunu beyan etmiştir. Bu durumda, dava tehir edildiğinde, Mahkeme huzurundaki takrirlere göre karara bağlanması gereken ihtılâf konusu- husus davalının yaşı ile ilgilı herhangi birinin sahtekârlık yapıp yapmadığı değil de sadece davalının yaşının evlenme tarihinde 16'dan küçük olup olmadığı idi. Binaenaleyh polisin yapacağı tahkikatın ihtilâf konusu hususu karara bağlamakta faydalı olması- veya davanın neticesine tesir etmesi ihtimali mevcut değildir. Bu böyle olduğuna göre de ne zaman tamamlanacağı belli olmayan ve davaya etkisi olmayacak olan bir tahkikatın neticelendırilmesine değin davanın tehiri için sebep mevcut değildi ve bunu yapmak-la Bidayet Mahkemesi takdir hakkını, müdahalemizi gerektirecek bir şekilde, hatalı kullanmıştır.

Netice itibarı ile istinaf kabul olunur. Bidayet Mahkemesinin davanın duruşmasının bilâmüddet tehir edilmesine dair vermiş olduğu emir iptal olunur ve davanın- duruşmasının devamı için gerekli emir verilir.

İstinaf edenin huzurumuzda yapmış olduğu iddiaların istinaf ihbarnamesinde verilmiş olan istinaf sebeplerine tamamıyle uymadığını ve istinafın tüm ahval ve şeraitini nazarı itibara alarak istinaf masrafları -hususunda herhangi bir emir vermemeyi uygun gördük.

Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi
4 Mayıs 1974


Full & Egal Universal Law Academy