Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi Aile Dairesi Numara 1/1973 Dava No / Karar Tarihi 09.03.1973
Karar Dilini Çevir:
Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi Aile Dairesi Numara 1/1973 Dava No / Karar Tarihi 09.03.1973
Numara: 1/1973
Dava No: /
Taraflar: Şenay Hasan Tahsin ile Mehmet İmamoğlu
Konu: Herhangi bir meselede uyuşmazlık konusunun karara bağlanmasında tesiri olan bir konu veya kararın Anayasaya aykırılığının ileri sürülmesi - 1961 Türk Cemaat Mahkemesi Tüzüğü 15 (d) fıkrası - Bir davada şahitlerin tarafların rızası ile şahadetin gizli oturumda dinlenilmesi.
Mahkeme: TCM/aile
Karar Tarihi: 09.03.1973

- A.M.Y. Havale No. 1/73
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA
(ANAYASA MAHKEMESİ YETKİSİ)

Mahkeme Heyeti : M.Necati Münir, Başkan ve Ahmed İzzet
- Anayasanın 144. maddesi hakkında

ve
Lefkoşa-Mağusa-Girne Türk Cemaat Mahkemesi tarafından 123/70 sayılı davada
(Şenay Hasan Tahsin ile Mehmet İmamoğlu arasında) yapılan havale.

Davacı namına - : Ayhan Çiftçioğlu

Davalı namına : Gürsel E.Kadri
--------------------------------
Kıbrıs Anayasası 1960, Madde 144. Herhangi bir meselede uyuşmazlık
konusunun karara bağlanmasında tesiri o-lan bir konu veya kararın Anayasaya aykırılığının ileri sürülmesi. Herhangi bir Anayasaya aykırılık meselesinin Yüksek Mahkeme'ye havale edilebilmesi için havaleyi yapacak Mahkemenin, Anayasaya aykırı olduğu iddia edilen kanun veya kararın Mahkeme huzurun-daki muamelede iddia edilen hususun karara bağlanmasında tesiri olduğuna kanaat getirmesi gerekir.
1961 Türk Cemaat Mahkemesi Tüzüğü 15 (d) fıkrası - Bir davada şahitlerin
tarafların rızası ile şahadetin gizli oturumda dinlenilmesi. Kıbrıs Anayasası Ma-dde 30 (2) - Küçüklerin menfaati veya tarafların hususi hayatlarının
korunması için Mahkemenin gerekli gördüğü hallerde basın mensupları ve halkın duruşmalara sokulmaması. Anayasanın 30. maddesinin 2'nci fıkrasına göre basın mensupları ve halkın duruş-maların bir kısmına veya
tamamına sokulmaması mahkemenin takdirine bırakılmıştır. Tarafların
bu konudaki görüŞ ve nizaları mahkemenin geniŞ yetkisini etkilemez.1961
Türk Cemaat Mahkemeleri Tüzüğü Madde IS (d) Anayasanın 30 (2)' sine
giren hallerde Mahkemen-in şahitlerin gizli oturumda şahadetlerini alabilmesini emretme yetkisi tarafların ıızasına tabi olduğu nisbette aykırıdır.
Mağusa'da oturum yapan Lefkoşa-Mağusa-Girne Türk Cemaat Mah-
kemesi tarafından 123/70 sayılı nişan bozmadan mütevellit tazminat dava-sında 1961 Türk Cemaat Mahkemesi Tüzüğüne göre, şahadetin gizli
oturumda verilmesi hakkındaki 15 (d) fıkrasının Anayasanın 30. Maddesinin 2. fıkrasındaki esa.5lara aykıı-ı olup olmadığı sorulmuştur.
Anayasa Mahkemesi kararıncla şahadetin gizli oturumda ver-ilmesinin tarafların rızasına bağlanmasının Anayasanın 30. maddesinin 2. fıkrasına aykırı olduğuna karar vermiştir.

--------------------------------
KARAR
Mağusa'da oturum yapan Lefkoşa-Mağusa-Girne Türk Cemaat Mahkemesi tarafından 123-/70 sayılı nişan bozmadan mütevellit tazminat davasında, Anayasanın 144. maddesi tahtinde yapılan bu havale ile şu Anayasaya aykırılık meselesi Yüksek Mahkemenin kararına sunulmuştur:
"Anayasanın yürürlüğe girmesinden sonra Türk Cemaati İstinaf Mahkemesi'-nin yapmış olduğu 1961, Türk Cemaat Mahkemesi Tüzüğünün, şahadetin gizli bir oturumda verilmesi hakkındaki 15 (d) fıkrası Anayasanın 30. maddesınin 2. fıkrasındaki esaslara aykırı mı yoksa uygun mu?"
Bu havalenin istinad ettirildiği Anayasanın 144. maddesi-nin 1. fıkrası aynen şöyledir:

"MADDE 144
1. Herhangi bir mahkeme muamelesindeki bir taraf, istinaf muameleleri dahil olmak üzere, bu muamelenin herhangi bir safhasında bu muameledeki uyuşmazlık konularından herhangi birinin karara- bağlanmasında tesiri olabilen herhangi bir kanunun veya kararın veya onun herhangi bir hükmünün Anayasaya aykırılığı meselesini ileri sürebilir ve bunun üzerine, kendisine karşı böyle bir mesele ileri sürülen mahkeme, bu meseleyi, kararını vermek üzere Y-üksek Anayasa Mahkemesine sunar ve bu mesele hakkında Yüksek Anayasa Mahkemesince bir karar verilinceye kadar bu muameleyi durdurtur."

144. maddenin yukarıda iktibas edilen hükümlerinden görüleceği gibi her Anayasaya aykırılık meselesi bu maddenin kapsamı-na girmez. Herhangi bir Anayasaya aykırılık meselesinin bu madde tahtinde Yüksek Mahkemeye havale edilebilmesi için havaleyi yapacak olan mahkeme Anayasaya aykırı olduju iddia edilen kanun veya kararın mahkemenin huzurundaki muamelede iddia konusu olan hus-usun ("matter ât issue in such proceedings") karara bağlanmasında tesiri olabilen bir mesele ("material for the determination of any matter at issue in such proceedings") olduğuna kanaat getirmesi gerekir.
Yüksek Anayasa Mahkemesi The Republic v. N.P.Lofti-s 1 R.S.C.C. 30 davasında verdiği kararında sayfa 34-35'de Anayasanın 144. maddesi tahtinde yapılan havaleler ile ilgili ışık tutacak bazı prensipler vaz ettikten sonra "tesir" (`materiality' ) hususunda sayfa 35'de şunları belirtmiştir:-

"The Court thin-ks that it is useful at this point to observe that, apart from this case where the materiality of the question raised was so obvious on the face of the reference, a court referring a question to this Court should, as a rule, indicate in such reference t-hat the question so reserved is material for the determination of a matter at issue in the proceedings before it or for the final determination of such proceedings, -under Articles 144 arıd 149, respectively."

The Mayor etc. Nicosia v. Christakis Loizides 1 R.S.C.C. 59 davasındaki kararında Yüksek Anayasa Mahkemesi sayfa 60'da Loftis davasına atıfta bulunduktan sonra "tesir" hususunda yine şunları belirtmiştir: -

"It is not stated in the reference that the questions. raised are material for the determination of any matter at issue in the proceedings concerned. It is always essential for this to be done because such materiality is a prere quisite to a reference un-der Article 144. It does not, of course, necessarily follow that this Court is notentitled, once seised of a reference, to come, if need be, to its own conclusions in this respect."
The Republic v. Charalambos Zacharia- 2 R.S.C.C.1 davasında Yüksek Anayasa Mahkemesi kararında sayfa 4'de "tesir" hususunda yine atıfta bulunarak şunları söylemiştir:

"The Court is of the opinion that the decision in question of the Attorneyn - General is an executive decision binding only p-rocedurally on the Limassol Assize Court to the extent of making ıt necessary for such court to try Charalambos Zacharia on the relevant ınformation but it is not binding on the said court for the purpose of and is not material for the determination of any- matter at issue in the proceedings on such information. It is not, therefore, a decision the unconstitutionalıty of which could be referred to this Court under paragraph 1 of Article 144."

Huzurumuzdaki havaleyi yapmış olan Mahkeme Anayasanın 144. maddes-inin 1. fıkrasının hükümlerini ıktibas etmekle beraber havale etmiş olduğu Anayasaya aykırılık meselesinin huzurundaki muamelede iddia konusu olan hususun karara bağlanmasında tesiri olabilen bir mesele olup olmadığı hakkında herhangi bir bulgu yapmış deji-ldir. Yapılmış olan bu havale tüm olarak incelendiğinde ve havaleyı yapan Mahkemenin "tesir" hususunda herhangi bir bulgusu olmadığı göz önünde tutulduğunda, Yüksek Mahkemeye havale edilen Anayasaya aykırılık meselesi (yani şahadetin gizli bir oturumda ver-ilmesi ile ilgıli mesele) havaleyi yapan Mahkemenin huzurundaki muamelede iddia konusu olan hususun (yani nişan bozmadan mütevellit tazminat hususunun) karara bağlanmasında tesiri olabilen bir mesele olduğu bulgusuna varmak kanaatımızca salim değildir.

An-ayasanın 144. maddesinin 1. fıkrasında öngörülen "tesir" unsurunun o madde maksatları bakımından mevcut olduğuna dair kanaat getirmediğimizden, yapılmış olan bu havale Anayasanın 144. maddesi tahtinde o maddenin hükümlerine uygun olarak yapılmış bir havale- addolunamaz. Bu sebepten dolayı Yüksek Mahkemeye havale edilen Anayasaya aykırılık meselesi Anayasanın 144. maddesi tahtinde bu Mahkeme tarafından bir karara bağlanamaz kanaatındayız.

Yukarıda vardığımız kanaata rajmen mezkûr Anayasaya aykırılık meselesi-nin ileride Anayasanın başka maddeleri (örneğin madde 149) veya başka bir şekilde karara bağlanması için Yüksek Mahkemeye intikal edebileceğini ve mezkûr Anayasaya aykırılık hususunda tarafların ıddialarını bugün dinlemiş olduğumuzu gözönunde tutarak mesel-enin lüzumsuz muamelelere yol açmasını önlemek maksadı ile mezkûr Anayasaya aykırılık meselesi hakkındaki fikrimizi burada açıklamayı uygun görüyoruz. (Zacharia davasında Yüksek Anayasa Mahkemesi de sayfa 5-7 de bu yolu takip etmişti.)

Anayasanın 30. mdde-sinin 2. fıkrasının bu mesele ile ilgili hükmü aynen şöyledir:

"MADDE 30
1 . .......
2........ . Cumhuriyet güvenliji veya Anayasa düzeni veya âmme nizamı veya âmme selâmeti veya âmme ahlâkı yararına olduğu veya küçüklerin me-nfaatları veya tarafların hususi hayatlarının korunması için gerekli olduğu veya mahkemece yayının adaletin selâmeti için zararlı görüldüjü hususi hallerde basın mensupları ve halk, mahkeme kararıyla duruşmaların tamamına veya bir kısmına sokulmayabilir."
-İktibas ettiğimiz Anayasanın bu hükmünden görülebileceği gibi basın mensupları ve halkın duruşmaların tamamına veya bir kısmına sokulmaması, mahkemenin kararına veya takdirine bırakılmış bir husustur ve davadaki tarafların bu konudaki görüşleri veya rızâla-rı mahkemenin bu genişyetkisini herhangi bir şekilde etkilememektedir.

Anayasa yürürlüğe girdikten sonra Anayasanın 164. maddesi tahtinde 11 Aralık 1961 tarihinde Türk Cemaatı Istinaf Mahkemesi tarafından yapılan ve Resmi Gazete'de 7 Hazir-an 1962 tarihinde yayınlanan 1961 senesi Türk Cemaat Mahkemeleri Tüzüjünün gizli oturum ile ilgili 15. maddesinin (d) paragrafı aynen şöyledir:

"15. Şahadet:
-Herhangi bir dava veya meselede şahitler mahkemede şifahî olarak istintak olunacaklardır. Fakat mahkeme isterse;
-(a) ..
(b) ..
(c) ..
(d) davanın mahiyeti ve ibraz edilecek şahadet göz önünde tutularak ve tarafların rızası ile, muayyen bir şahit veya şahitlerın şahadetinin gizli oturumda verilmesini emredebilir."
Yukarıda iktibas edilen Tüzüğün 15. maddesinin (d) par-agrafından görüleceği gibi mahkemenin, şahit veya şahitlerin şahadetinin gizli oturumda verilmesıni emredebilmesi için tarafların rızası olması gerekir. Tüzük tahtinde tarafların rızası olmadıkça mahkeme şahadetin gizli oturumda verilmesi için emir veremez-. Böylelikle Anayasanın 30. maddesinin 2. fıkrası tahtinde mahkemeye bu konuda verilen geniş yetki ve takdir hakkı Tüzüğün 15 (d) maddesi tahtinde bariz bir şekilde kısıtlanmıştır.
Kanaatımızca Anayasanın 30. maddesinin 2. fıkrasının kapsamına giren haller-de 1961 senesi Türk Cemaat Mahkemeleri Tüzüğünün 15. maddesinin (d) paragrafı, mahkemenin şahit veya şahitlerin şahadetinin gizli oturumda verılmesıni emredebilme yetkisi tarafların rızasına tabi olduğu nisbette, Anayasanın 30. maddesinin 2. fıkrasına aykı-rıdır. Pek tabü Anayasanın 30. maddesinin 2. fıkrasının kapsamına girmeyen herhangi bir meselede mahkeme tarafların rızası ile şahit veya şahitlerin şahadetinin gizli oturumda verilmesini emredebilir.
- Yüksek Mahkeme
9 Mart 1973


Full & Egal Universal Law Academy