Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi Aile Dairesi Numara 1/1966 Dava No / Karar Tarihi 29.12.1966
Karar Dilini Çevir:
Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi Aile Dairesi Numara 1/1966 Dava No / Karar Tarihi 29.12.1966
Numara: 1/1966
Dava No: /
Taraflar: Mehmet Şevket ile Zeliha Mehmet
Konu: Şiddetli geçimsizlikten boşanma. - Yargıcın boşanma yerine yasal ayrılık kararı vermesi - Nafaka.
Mahkeme: TCM/aile
Karar Tarihi: 29.12.1966

- T.C.M. İstinaf No. 1/66
TÜRK CEMAATİ İSTİNAF MAHKEMESİNDE
Necati Münir, Reis
Ülfet Emin, Ahmet İzzet üye huzurunda.
İstinaf eden-Davacı : Lârnakalı Mehmet Şevket

- - ile -
Aleyhine istinaf edilen-
Davalı : Lârnakalı Zeliha Mehmet, namı diğerle
Zeliha Kürfclü:
________________________________________________________________-_

Türk Aile (Evlenme - Boşanma) Kanunu, Fasıl 339, Madde 26 (f). Şiddetli ge-
çimsizlikten boşanma. - Madde 30, Yargıcın boşanma yerine yasal ayrı-
lık kararı vermesi - Nafaka.

Taraflar 7.3.1962 tarihinde evlendiler. Bu evlilikten çocukları olmadı. Ancak- daha önceki evliliklerinden çocukları olmakla beraber Davacının 18 yaşındaki kızı Seval taraflarla beraber yaşamakta idi. Davacı davasında, Davalı ile arasındaki şiddetli geçimsizlikten boşanma talep etti. Davalı ise bu iddiayı reddederek Davacının kendis-ini aile yuvasına davet etmesi ve bunu yapıncaya kadar da nafaka ödemesini istedi.

Cemaat Mahkemesi Yargıcı, taraflar ve şahitlerini dinledikten sonra
Davacının boşanma talebini reddetti ve Davalı lehine hüküm verdi.

T.C. İstinaf Mahke-mesi, karı-koca arasındaki geçimsizliğin Seval yü-
zünden meydana geldiğine, Davacının Seval'a fena muamele yaptığı hak-
kındaki iddiasını Davalının reddetmesine rağmen mevcut şahadetin bunu
teyid ettiğine, Alt Mahkeme Yargıcının hükmünde, Dava-lının Seval'a aksi
muamelede bulunduğunu belirtmekle beraber bunun ufak bir kusur ol-
duğu ve geçimi sarsacak mahiyette olmadığı kanısına varmakla hata etti-
ğine, Davalının huzurunda kızına yapılan fena muamele ve hakaretin Da-
valıya yapı-lmış addolunacağına kanaat getirmiştir.

Davalı kusurlu olmakla beraber, Davacı daDavalıyı 16.1 I.1965 tari-
hinde darpettiğinden kusurludur. Geçimsizlikte kusurun ağırlığı daha çok
Davalıya aittir. Bu sebepten yargıcın kararı hatalı bulunmuştur-. Geçimsizlikten dolayı müşterek hayat imkânsız ve dayanılmaz bir hal almış olduğundan Davacı boşanmaya hak kazanmıştır. Ancak aradaki geçimsizlik 18 yaşındaki Seval in yüzünden meydana geldiği, yakında evlenme ihtimali ile evden ayrılacağı ve karı-kocan-ın tekrar birleşme imkânı gözönüne alınarak boşanma yerine ayrılık emri verilmesi uygun görülmüştür.

Neticede, Cemaat Mahkemesi Yargıcının emri iptal olunur ve Dava-
cı lehine 3 sene müddetle yasal ayrılığa karar verilir. Davacının, davalıya
1-4.3.1966'dan itibaren ayda £ 8.- nafaka ödemesi emrolunur.

HÜKÜM

14 Mart 1966'da Lârnaka Türk Cemaat Mahkemesinin verdiği hükmün
aleyhine yapılan bu istinafta davacı müstenif Cemaat Mahkemesinin hatalı
bir karar verdiğini iddia e-tti.

Davacı ve davalı nişan ve/veya bir mukavele tahtinde 1955'den 7 Mart , 1962'ye kadar beraber yaşadılar. 7 Mart,1962'de ise resmen evlendiler. Beraber yaşamaktan veya evlenmekten tarafların çocuğu yoktur. Mamafih her ikisinin de daha evvelki -eşlerinden çocukları vardır. Davacının iki kızı vardır ve her ikisi de davacı ve davalı ile beraber kalıyordu. Davacının büyük kızı bir müddet önce evlendiği için evden ayrıldı ve evde yalnız küçük kızı Seval kalıyordu. Davacı ile davalı,16 Kasım 1965'e ka-dar beraber yaşadılar. Ondan sonra ayrı yaşıyorlar. Davacı davasında taraflar arasında şıddetli geçimsizlikten dolayı boşanma emri talep etti. Davalı ise taraflar arasında şıddetli geçimsizlik olduğunu red ve inkâr etti ve mukabil bir dava ile davacının da-valıyı tekrar aile yuvasına kabul etmesi için ve bunu yapıncaya kadar da davacının davalıya nafaka ödemesi için emir talep etti.

Cemaat Mahkemesi her iki tarafı ve şahitlerini dinledikten sonra
14.3.66'da davacının talebini red ve davalının talebini- kabul eden bir hüküm
verdi. Cemaat Mahkemesi Hakimi hükmünde şunları söyledi: "Davacı ile kı-
zı Seval şahadet verirlerken müşahade ettiğim tavır ve hareketleri neticesi
ve şahadetleri arasındaki tenakuzlar yüzünden mezkûr şahadete istinaden
taraflar aras-ında geçimsizlik olduğuna hükmetmek imkânsızdır. Ibraz olunan
şahadette geçimsizlik olduğunu bir an için farz etsek bile davacının kusurlu
olduğu ve kendi ifadesi ile davalıyı darbettiğini kabul ettiğine göre leyhine
hüküm vermek mümkwn değildir. Ilgili şa-hadet ve hakikatler dosyada sarih-
tir ve bu şahadete istinaden davacının talebi ileri gidemez. Davalı ise şaha-
detinde davacı ile tekrar bir arada yaşamak arzusunda olduğunu belirtmiş-
tir. Davalının da davacının kızı Seval'a karşı aksi muamelesı gibi ba-zı ufak
kusurları mevcut olmakla beraber bunlar bugüne dek taraflar arasındaki ge-
çimi sarsacak mahiyette değillerdir." Görülüyor ki hakim taraflar arasında
geçimsizlik olmadığı kanaatına vardı ve geçimsizlik olduğunu bir an farz et-
se bile işbu geçimsız-lik davacının kusuru yüzünden olduğundan davacı
leyhine hüküm vermek imkânsız olduğunu belirtti. Fakat hükmün son kısımla-
rında davalının davacının kızı Seval'a karşı aksi muamelesi gibi ufak kusur-
ları mevcut olduğunu fakat bu kusurların geçimi sarsaca-k mahiyette olmadı-
ğı kanaatine vardı. Hakim, hükmünde maalesef verilen şahadetın hangi kıs-
mına inandığını ve hangi kısmına inanmadığını zikretmiyor. Fakat öyle görü-
lüyor ki, Seval'a karşı davalı tarafından yapıldığı iddia edilen fena muamele-
lerin -bazı kısımlarının doğruluğunu hakim kabul etti.

Verilen şahadete bakılırsa taraflar arasında geçimsizliğin mevcut olma-
dığı kanaatine varmak kanaatimizce hatalıdır. Davalı dahı Seval'in yüzünden davacı ile geçinemediklerini şahadetinde kabul etti. Davalı- şahadetinde, notların 7 ve 8'inci sayfasında şöyle diyor: "Seval olmadıktan sonra biz geçinebiliriz.... Kocama ben Seval'i evden atmasını hiç söylemedim fakat son hadiseden sonre ne ben onunla ne de o benimle artık bir arada kalamayız.... Seval'in yüzünde-n geçinmemiz bozuldu... "

Kanaatimizce aşağıdaki Mahkemede verilen şahadet tetkik edildiğinde
ortada bir geçimsizliğin mevcut olduğu aşikârdır. Madem ki ortada bır geçimsizlik mevcuttur, bu geçimsizliğin evlilik bağını temelinden sarsıp sarsmadı-ğını, karı kocalık zihniyetinin tamamıyle ortadan kalkıp kaikmadrğını ve
beraber yaşamanın, yani evlilik birliğini idame ettirmenin imkânsız olup olmadığını araştırmak ıcab eder. Mahkeme notlarından açıkça görülüyor ki,
karı koca arasında son iki seneden b-eri Seval yüzünden daimi bir çekişme
ve huzursuzluk mevcuttur. Davalı işbu huzursuzluk ve çekişmeyi Seval'in
itaatsız olduğuna ve kocasının huysuzluğuna atfetti. Halbuki davacı ise işbu
huzursuzluk ve çekişmeyi davalının Seval'e yaptığı fena muamele ve hak-a-
retler yüzünden doğduğunu ileri sürdü. Davalı Seva!'e fena muamele yaptı-
ğını şahadetinde red ve inkâr etti. Halbuki şahitlerinden Bekir Hüseyin'in şa-
hadeti davacı ile kızı Seval'in şahadetini, davalının Seval'e fena muamele
yaptığı hususunda destekl-er olduğunu kabul etti, çünkü hükmünün scn kıs-
mında davalının Seval'e yaptığı aksi muameleden bahsetti. Fakat bunun ufak
bir kusur olduğunu ve geçimi sarsacak mahiyette olmadığı kanaatına vardı.
Kanaatimizce davalının Seval'e yaptığı devamlı fena muamele- ve davacının
huzurunda yapılan hakaretler ufak bir kusur değildir. Davalının avukatı yapı-
lan herhangı bır fena muamelenin doğrudan doğruya davacıya yapılmadığı
için davacının geçimsizlikten boşanmaya istihkakı olmadığını ileri sürdü. Ka-
naatimizce bu y-anlış bir iddiadır ve davalının huzurunda kızına yapılan fena
muamele ve hakaret davalıya yapılmış gibi addolunabilir. Kaldı ki; ortadaki
geçimsizlik sebebi davalının Seval'e yaptığı fena muamele ve hakaretten do-
layı davalı ile davacı arasında daimi çeki-şme ve huzursuzluktur. Bu çekiş-
me, hakaret, huzursuzluk, davacı ile davalı arasında uzun bir müddet de-
vam etmiştir. Kanaatimizce bu geçimsizlik evlilik bağını temelinden sarsmış,
karı kocalık zihniyetini tamamıyle ortadan kaldırmış ve evlilik bağını id-ame
ettirilemiyecek bir duruma getirmiştir. Hiç şüphe yoktur ki, davalı kusurlu ol-
makla beraber davacı da 16.11.65'de davalıyı darbettiğinden kusurludur. Fa-
kat kanaatimizce geçimsizlik kusurunun fazlası davalıya aittir. Bundan dola-
yı Cemaat Mahkemesi- Hakiminin ortada şiddetli bir geçimsizlik bulmaması-
nı hatalı bulur ve kanaatimizce böyle bir geçimsizliğin mevcut olduğunu ve
bu geçimsizlikten dolayı müşterek hayatın imkânsız ve dayanılmaz bir hal
aldığını ve davacının boşanma hakkı olduğunu bulması i-cab ederdi. Kanaa-
timizce davacı boşanmaya hak kazandığını isbat etmiştir. Her ne kadar da
davacı boşanmaya hak kazanmışsa geçimsizliğin şimdi 18 yaşında olan Se-
val'in yüzünden doğduğunu ve Seval'in yakın bir gelecekte evlenip evden
ayrılma ihtimali old-uğunu gözönünde tutarak karı kocanın tekrar birleşme
imkânı olabileceğini nazarı itibara alarak boşanma emri yerine ayrılık emri
verilmesini daha uygun bulduk. Ayrılık müddeti esnasında davacının davalı-
ya nafaka ödemesi icab ettiği kanaatinde olduğumuzda-n ve Cemaat Mah-
kemesinin kestiği £ 8 nafakayı makul bulduğumuzdan davacının davalıya ayda
£ 8 nafaka ödemesini uygun bulduk. Davacının da tamamıyla kusursuz ol-
madığı hakikatini nazarı itibara alarak tarafların kendi masraflarını ödemele-
rini uygun bul-duk.

Netice olarak Cemaat Mahkemesinin 14.3.1966 tarihli hükmünü iptal eder
ve aşağıdaki hükmü veririz:

1- Davacı leyhine 14.3.1966 tarihinden itibaren 3 sene müddet için ayrı-
lık emri ita olunur; ve

2- Davacının davalıya 14.3.1966 tarihinden itibar-en ayda £ 8 nafaka ver-
mesi emrolunur.

3- Gerek İstinaf Mahkemesinde ve gerekse aşağıdaki Mahkeme için ta-
rafların kendi masraflarını ödemesi enırolunur.

Tarih: 29 Aralık 1966
M.N.Münir
- (Reis)

Ü.Emin
(Üye)

A.Izzet
(Üye)


Full & Egal Universal Law Academy