Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi Aile Dairesi Numara 1/1962 Dava No / Karar Tarihi 19.02.2023
Karar Dilini Çevir:
Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi Aile Dairesi Numara 1/1962 Dava No / Karar Tarihi 19.02.2023
Numara: 1/1962
Dava No: /
Taraflar: Hüseyin Selçuk ile Ayşe Hüseyin
Konu: İmtizaçsızlıktan boşanma - Geçimsizliğe sebebiyet veren taraf boşanma davası açamaz
Mahkeme: TCM/aile
Karar Tarihi: 19.02.2023

- T.C.M. İstinaf No. 1/62

TÜRK CEMAATİ İSTİNAF MAHKEMESİNDE,

Reis M.Zekâ, Hakimler Derviş ve Avni huzurunda

İstinaf eden : Hüseyin Selçuk, L-efkoşa (Davacı)

ile

Aleyhine İstinaf Edilen : Ayşe Hüseyin, Lefkoşa (Davalı)
Istinaf eden adına : Avukat Salih Sami Dayıoğlu
İstinaf edilen davalı adına : Avukat Özer Beha

_________________________-________________________________________

İmtizaçsızlıktan boşanma - Türk Aile (Evlenme, BoŞanma) Kanunu Fasıl 339.
madde ?6 (f) - Geçimsizliğe sebebiyet veren taraf boşanma davası aça-
maz - Geçimsizliğe dayanan boşanma davalarında Davacı lehine bir ka-
r-ar verilebilmesi için tarafların birlikte yaşamalarının imkânsız veya çe-
kilmez olduğunu isbat etmeleri gerekir. - Geçimsizlikle ilgili boŞanma
davalarında bu durumun doğmasından dolayı tarafTar birbirlerine kusur
isnat etmezlerse Mahkemenin bu ııokıayı- incelememesi usule daha uygun
düşer - Eşlerden biri ötekine kusur isnat eder ve bu kusurun aile ocağını
temelinden sarsan başlıca amil olduğunu tebarüz ettirirse bundan sorumlu olan boşanma davası açamaz - Her iki taraf kusurlu ise ancak,
Mahkeme bir tara-fı diğer tarafa nisbetle önemli derecede daha kusurlu bulmazsa geçimsizlik olduğu takdirde boşanma kararı verebilir.

Davacı karısı aleyhine imtizaçsızlıktan dolayı boşanma davası ika-
me etmiştir. Davalı bu talebi reddetmiş ve Davacının 1954 yılı-ndan beri
başka bir kadınla gayri meşru bir hayat yaşadığını ve o tarihten beri ken-
disini ve çocuklarını terkederek tazminat ve nafaka talebinde bulunmuştur.

Bidayet Mahkemesi geçimsizliğe mesnet teşkil edecek şahadet bulunmadığı gerekçesiyle boşanma ve- Davalının tazminat talebini reddederek Davalı ve çocuklar için ayda £ 16.500 mil nafaka ödemesine karar vermiştir.

Davacı, boşanma kararının reddinden dolayı istinaf' etmiştir.


İstinaf Mahkemesi, taraflar arasında çok ciddi geçimsizl-ik olduğu-
nu kabul etmekle beraber Davacı kocanın bu geçimsizliğin başlıca amili
olduğu kanaatine vararak bundan istifade etmesine kanuni imkân olma-
dığını belirtmiş ve istinafı reddetmiştir.

----------------------------

HÜKÜM

İstinaf ed-en davacı karısı aleyhine imtizaçsızlıktan dolayı boşanma davası ikame etmiştir. Talep beyannamesinin 8. paragrafında deniliyor ki:

"Taraflar arasında münasebetlerin gerginliği yüzünden Eylül 1954'ten
beri ayrıdırlar ve davalının kusurundan doğa-n bu gerginlik, bu davanın açılış tarihine kadar devam etmiş ve taraflar ayrı yaşamıştır. Bunların tekrar beraber yaşamalarına müşterek hayatın imkânsız ve çekilmez bir durum alması yüzünden imkân ve ihtimal dışındadır."

Davalı zevce is müdafaa beyannames-inde davacının boşanma talebine hakkı olduğunu reddedip senelerden beri gayri meşru olarak başka bir kadınla yaşadığını ve 1954 den beri eşini ve çocuklarını terk ettiğini ve aile evinden uzak kaldığını zikrediyor. İlaveten bu davadan önce davacı tarafında-n getirilen iki boşanma davasının geri çekildiğini ve bu bir "Kaziei Muhkeme" Res Judicata teşkil ettiği ve eshabı davanın müruru zamana uğradığı iddia olunmuştur. Davalı mukabil dava ile tazminat ve kendisi için £ 10.- ve çocuklar için £ 20.- aylık nafa-ka takdirini istemiştir. T.C. Mahkemesi tarafları ve şahitleri dinledi. Davalının müruru zaman ve res judicata ile ilgili kanuni itirazlarını inceleyerek reddetti. Esas dava olan geçimsizliğe gelince, kâfi şahadet bulunmadığı için davacının talebini de red-detti. Esbabı red olarak kararında diyor ki:


"Davacı şahadetinde, karı koca olarak 14 sene yaşadığını kabul etti. Karısı nı 1954'te bıraktı ve şimdi başka bir kadınla yaşıyor ve ondan üç çocuğu oldu. Aile evini hasıl olan gergin durumdan dolayı terk etme-ğe mecbur olduğunu iddia etmiştir. Davacı tavır ve hareketiyle Mahkemeye doğru izahat veren bir tanık intibaını asla vermedi, şahadetini de tatminkâr bulmadım. Verilen şahadetine inanılsa bile hayatın imkânsız ve çekilmez olduğunu veya aile evinin terkini -haklı göstereceğine dair kâfi ve ciddi bir şahadet teşkil etmez."


Mahkeme, davalının tazminat talebini ret ve nafaka olarak kendisi ve
çocukları için ayda £ 16.500 mil ödemesini davacıya emretmiştir.

Davacı boşarıma davasının reddinden dolayı istinaf et-miştir. Dört istinaf sebebi verilmiş ise de ikinci sebebin geri çekilmesiyle istinaf sebepleri üçe indirilmiş oluyor. Davacı, boşanma davasının reddinden dolayı bu Mahkemeye müracaat etmiştir. Tetkikimize sunulan istinaf sebepleri şunlardır:

" 1. Sayın Y-argıç, başka bir kadınla yaşamakta olmasını, davacının suç-
luluğuna kesin delıl saymış ve bu neticeyi doğuran sebepleri lâyıkı ile mütalâa etmemiştir.
3. Sayın Yargıç, olayların da göstermiş olduğu gibi, işlemez hale gelmiş
olan bir evlilik birliğinin zo-raki olarak idame ettırilmesinde ne tarafların ve
ne de cemiyetin menfaati olmayacağı hususunu nazara almamıştır.
4. Sayın Yargıç, kökünden sarsılmış bulunan bir evliliğin muhafazasına
karar vermekle, ıntikam hisleriyle gözü dönmüş davalının inadını mükâfa-t-
landırmış ve davacının gayri meşru olarak yaşamakta olduğu kadının doğ-
muş veya doğabilecek çocuklarının cemiyet içindeki durumlarının vehame-
tini gözden kaçırmıştır."

İstinaf ile ilgili kanun, Türk Aile "Evlenme ve Boşanma" Kanununun (Cap.339) 26. m-addesi (f) fıkrasıdır. 26. madde (f) fıkrası da şöyledir:

"İzdivaca taraf olanlardan her hangisi,diğerinden, aşağıdaki sebeplerden birine dayanarak boşanma isteyebılir. ' (f) Karı koca münasebetlerınin birlikte yaşamanın imkânsız veya çekilmez kılacak der-ecede ciddi sarsılması "Gerginleşmesi" yalnız şu var ki, bu sarsılmanın sebebi eşlerden birinin kusuruna başlıca kabili isnad ise yalnız öteki eş boşanma davası getirebilir."
-Aile Kanunumuz Türk Medeni Kanununun aile hukukundan adapte olunmuş ise de iki kanunun metninde bazı farklar göze çarpar. Meselâ madde 26 (f) nin son fıkrasına tekabül eden Medeni Kanunun 134. maddesinin 2. fıkrası şöyledir:

-"Eğer geçimsizlik iki taraftan birine daha ziyade kabili isnad ise boşanma davasını ikame hakkı diğer tarafa aittir."

Bizde geçimsizliğe başlıca şebebiyet veren taraf boşanma davası getiremez. Geçimsizliğe dayanan boşanma davalarında davacı lehine bir ka-rar almak için tarafların birlikte yaşamasının imkânsız veya çekilmez oldujunu isbat etmesi gerekir. Eşler arasında bu durumun vakı olup olmadıjını anlamak için yargıç geçimsizliği doğuran amilleri incelemekte hür ve bazı ahvallerde mükelleftir. Zira karı -koca birliğini temelinden sarsan ve geçici olmayan bir geçimsizliğin olup olmadığını, bu durumun amillerine girmeden bulması çok güç olur. Bu böyle olmakla beraber geçimsizlikten doğan bir boşanma davasında ne davacı ve ne de davalı ötekine eşler arasında -bu durumun doğmasından bir kusur isnad etmezse yani gerek talep ve gerekse müdafaa beyannamesinde öyle bir iddia yoksa fylahkemenin bu noktayı incelememesi muhakeme usullerimize daha uygun düşer. Şüphe yok kı, davacı davalıya kusur atfetmeden geçimsizliğin- kanunun bir boşanma sebebi olarak kabul ettiği mahiyetini taşımadığını iddia edebilir. Yargıç, ibraz olunan şahadete ve bu konuda tanınmış prensiplere dayanarak durumu inceler ve bir karara varır. Bu gibi davalarda yargıç evvelâ eşler arasında kanunun bel-irttiği mahiyette geçimsizliğin olup olmadığını tetkik etmeli, eğer taraflardan biri ötekine bu durum için kusur isnad ederek boşanma isteme hakkını inkâr etmiyorsa, Mahkeme davacının kusurlu olup olmadığını incelemeğe lüzum görmeden bir karara varabilir. -Eşlerden biri ötekine kusur isnad eder ve bu kusurun aile ocağını temelinden sarsan başlıca amil olduğunu tebaruz ettirirse bundan sorumlu olan taraf boşanma davası getirme hakkına sahip olmadığı için isteği reddolunur. Ekseri ahvalde her ikı taraf yekdiğ-erine kusur isnad eder ve aile birliğini çöktüren amili bu kusura atfeder. Her iki taraf kabahatli olduğu ahvalde hakim, bir taraftan öteki tarafa nisbeten önemli bir derecede daha kusurlu bulmazsa geçimsizlik bulduğu takdirde boşanma ka-
rarı verebilir.

-Bu davadan istinaf eden koca, davalı karısı ile 1954'den beri ayrı yaşadığını ve başka bir kadınla karı koca münâsebeti kurduğunu ve bu münasebetten çocuklar oldujunu ve meşru karısına dönmemeğe kararlı olduğunu ikrar ediyor. Bu hakikatin geçimsizlik iddia-sını teyid edici olarak kabul edilmesini istiyor. Geçimsizlik ıddiasına 1954 den evvelki davalı ile beraber yaşadıkları devreye atfediyorsa da geçimsizliğin geçici olmadığı ve evlilik bırliğinin tamir edilmez derecede kökünden sarsıldığını isbat içın 1954 -den dava açılışı tarihine kadar olan devrenin nazarı itibare alınması isteniyor.

Mahkeme bu davanın arzettiği hususiyetlere rağmen geçimsizliğin evlilik birliğini çöktüren bir mahiyet taşıyıp taşımadığını bulmak için bır bütün olarak beraber ve avrı yaşad-ıkları devreye yani boşanma davası açılış tarihine kadar eşler arasındaki durumu incelemesi doğru olur. Öyle yapıldığı takdirde ortada çok ciddi bir geçimsizlik olduğu meydandadır. Yalnız, koca bu geçimsizliğin başlıca amili ıse ondan istifade etmesine kan-unî imkan yoktur.
Davacı, karısını beraber yaşadıkları devrede suç (hırsızlık) isnad ve kendisi
ne hakaret ve itaatsizlik etmekle itham etti: Bu hususta yalnız kendisi şaha-
det verdi ve yukarıda söylediğimiz gibi Mahkeme tarafından inanılmadı. Öte taraft-an yıllardan beri başka bir kadınla yaşadığını ve çocukları olduğunu ve karısına dönıiemeye ve beraber yaşamamaya kararlı olduğunu Mahkemede itiraf etti. Bu böyle olunca, aile birıiğini çöktüren başlıca amilin davacı olduğu meydana çıkar. Türk Aile Kanunu-nun 26. maddesine bağlı fıkra mucibince geçimsizlikten başlıca sorumlu olan taraf boşanma davası getiremeyeceği için işbu istinaf masraflarla reddolunur.

İstinafın dayandığı dördüncü sebebte deniyor ki:
"Sayın Yargıç, kökünden sarsılmış bulunan bir evlili-ğin muhafazasına karar vermekle, ıntikam hisleriyle gözü dönmüş davalının inadını mükâfatlandırmış ve davacının gayri meşru olarak yaşamakta olduğu kadından doğmuş veya doğabilecek çocuklarının cemiyet içindeki durumların vehametini gözden kaçırmıştır."

B-u bir şahadete dayanmadığı için incelenmesi lazım değilse de, Yargıç takdir hakkını şahadete dayanarak tanınmış kanuni prensipler çerçevesinde kullanabilir. Dr. Zahit Çandarlı ve Dr. Osman Berki nin yayınladıkları "Boşanma-Ayrılık kitabının 88. sayfasınd-a şu mülâhaza vardır:

"Anlaşmayan eşler bu anlaşmazlık bir taraflı dahi olsa diğeri ile müşterek hayatı idame etmek istemedikten sonra onu zorla bu müşterek hayata devama icbar yerinde değildir.

Kusurlu olup da boşanma isteyen davacı, kusuru nisbetinde -diğer taraın mağduriyeti de göz önünde ona mali mükellefiyetler yüklemek suretiyle boşanmayı temin yolunun açılması herhalde çok daha hayırlıdır. Müşterek hayat yani hayatı başkası ile birleştirmek o kadar kolay bir şey değildir. Binaenaleyh hoşlanmadığı y-ahut onunla müşterek hayatı devam ettirmek istemeyen bir kimseyi buna ıcbar etmek, bugünkü sosyal telâkkilere de aykırı olduğu kanaatindeyiz.

Davacının Bilgin Avukatı buna yakın bir kanaat izhar etmiş ve kanunun tadilini temenni etmiştir. Türk Medeni Kanu-nunda bu hususta bir tadil yapılması düşünülmedikçe, buradaki kanunda bir değişiklik yapmanın zamanı değildir kanaatindeyiz.

Reis M.Zekâ

Sayın Meslektaşım Vedat Derviş Bey rahatsız olduğu için bugünkü oturumda hazır bulunamamış-tır. Mamafih Sayın Reisin henüz okuduğu kararı tezekkür edebilme fırsatını bulabildi ve kendisi ile görüştüğümde bu karara iştirak ettiğini bildirmem için beni yetkili kıldı.

Ben de Sayın Reis tarafından tefhim edilen karara iştirak ederim.

- Hâkim: İ.V.Avni



Full & Egal Universal Law Academy