Sigorta Tahkim Komisyonu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(5684 S. K. m. 30) (2918 S. K. m. 85, 90, 91, 92, 97, 98, 99, 111) (6100 S. K. m. 107, 114) (1136 S. K. m. 164) (6098 S. K. m. 49) (6102 S. K. m. 1409) (17. HD. 17.04.2014 T. 2014/6463 E. 2014/5996 K.)

 

11/12/2018 Tarih ve K-2018/82078 Sayılı Hakem Kararı(Maluliyet)

 

1. BAŞVURU KONUSU UYUŞMAZLIK VE YARGILAMA USULÜNE İLİŞKİN BİLGİLER

 

1.1. Uyuşmazlık Konusu Olay ve Talep

 

Başvuru sahibi vekili tarafından 20.07.2018 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonuna hitaben verilen başvuru formundaki beyanında özetle “Olay günü 28.08.2017 tarihinde XXX plakalı araç sürücüsü XXX ile karşı istikametten gelen XXX’in kullandığı XXX plakalı araçların çarpışması sonucu iki taraflı kaza meydana geldiğinden bahisle malul kaldığını ve bir miktar ödeme yapıldığını ancak bu ödemenin yetersizliğinden bahisle ek süreli ve geçici iş göremezlik tazminatı talep ve dava edilmiştir.

 

1.2. Başvurunun Hakeme İntikaline ve İncelenmesine İlişkin Süreç

 

Başvuru sahibi tarafından Komisyona iletilen ve XXX Sigorta A.Ş ile yaşanan uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak 02.07.2018 tarihinde komisyona başvurulmuş, hayat Dışı Raportörü Sn. XXX tarafından tanzim edilen 26.07.2018 tarih ve XXX sayılı raporunda tarafına tevdi olunan başvuru muhtevasının 5684 sayılı kanunun ilgili 30.maddesinin 15.fıkrası ve ilgili yönetmeliğin 8. ve 16.maddelerinde belirtilen ön inceleme esasları dâhilinde tetkik edildiğini, Başvuru sahibi tarafından uyuşmazlığın mahkemeye, HMK ya göre Tahkime ya da Tüketici sorunları hakem heyetine intikal ettirilmediğinin beyan edildiği,

 

Başvuru sahibi tarafından uyuşmazlık tutarı olarak beyan edilen tutara uygun başvuru ücretinin yatırılmış olduğu,

 

Keza uyuşmazlık yaşanan sigorta kuruluşunun tahkim sistemine üye olduğu ve hasarın gerçekleşme tarihinin üyelik başlangıç tarihi açısından uygun olduğu saptanarak dosya tahkim komisyonunca çekişmezlik esastan karara bağlanmak üzere XXX sicil nolu Sigorta hakemi XXX’e 15.08.2018 tarihinde tevdi olunmuştur. Bilahare ıslah ile miktar 15.000.00.TL’yi geçtiğinden heyet teşekkül ettirilmiş ve XXX sicil nolu XXX ve yine XXX sicil nolu XXX’den oluşan heyetimizce karar verilmiştir.

 

2. TARAFLARIN ORTAYA KOYDUĞU MADDİ VE HUKUKİ İDDİALAR

 

2.1. Başvuru Sahibinin İddia, Delil ve Talepleri

 

Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan dilekçede özetle” olay günü olan 28.08.2017 tarihinde, XXX plakalı araç sürücüsü XXX, Armağan Köyü istikametinden Ardeşen İlçesi istikametine seyir halinde iken belirtilen mevkiye geldiğinde karşı istikametten gelen XXX’in kullandığı XXX plakalı kamyonun sol ön tarafına çarpması sonucu yaralanmalı ve iki taraflı trafik kazası meydana gelmiştir.

 

Başvurucu müvekkil XXX plakalı araçta YOLCU konumundadır,

 

Kaza tespit tutanağında işbu kazanın meydana gelmesinde sürücü XXX’nin 2918 sayılı kanunun yönetmeliğinde belirtilen madde l57'vi ihlal ettiğinden asli kusurlu olduğu belirtilmiştir.

 

Başvurucu müvekkil XXX, söz konusu kaza dolayısıyla yaralanmış olup, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına alınmıştır.

 

Karadeniz Teknik Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Da]ı tarafından 09.03.20l8 tarihinde düzenlenen XXX sayılı Adli Kurul Raporuna göre başvurucu müvekkilin geçirmiş olduğu kaza neticesinde %50 oranında maluliyeti odluğa belirlenmiştir.

 

XXX plaka sayılı araç başvurulan XXX Sigorta Anonim Şirketi'nin XXX numaralı zorunlu Mali sorumluluk (trafik) sigorta poliçesi ile kaza tarihinde sigortalı bulunmaktadır.

 

Kaza nedeniyle meydana gelen yaralanma neticesinde oluşan maddi zararın XXX Sigorta AŞ’den karşılanması amacıyla doğrudan doğruya XXX Sigorta A. Ş.'ye yazılı başvuruda bulunulmuş olup, sigorta şirketine l5 gün içerisinde cevap verilmediği takdirde dava yoluna başvurulacağı başvuru dilekçesinde ihtar olunmuştur.

 

Davalı yan. yapılan müracaat üzerine müvekkilime 19.06.2018 tarihinde 123.47 5,00-TL ödeme yapmıştır. Kurum tarafından yapılan ödeme müvekkilimin gerçek zararını karşılamamaktadır. Sigorta şirketi l5 günlük yasa süreç içinde tazminat talebimize dönüş yapmadığı için işbu başvuruyu yapma zarureti hasıl olmuştur.

 

Aktüerya hesap bilirkişisine yaptırılacak hesap ile müvekkilimin uğramış olduğu zararın daha fazla olduğu ve yapılan ödemenin eksik olduğu ortaya çıkacaktır.

 

Kurumun ödemek zorunda olduğu tazminat" 2918 sayılı yasadan kaynaklanmaktadır.

 

Karayolları Trafik Kanununun 111. maddesine göre, bu kanunda öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir.

 

Başvurucu müvekkil XXX 01.03.1972 doğumlu olup kaza tarihinde 45 yaşındadır.

 

Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107. Maddesi uyarınca belirsiz alacak niteliğindeki şimdilik 5.000,00-TL daimî Maluliyet (sakatlık) tazminatının ve l00.00-TL geçici iş göremezlik tazminatı talep ve dava edilmiştir.

 

2.2. Sigorta Kuruluşunun İddia, Delil ve Talepleri

 

Sigorta şirketi vekili tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesinde özetle” Müvekkilimiz şirketçe XXX sayılı Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Poliçesi ile teminat altına alınmış bulunan XXX plakalı aracın karıştığı kaza neticesinde müracaatçının yaralandığını ve zarar gördüğünü iddia eden ilgili dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonu müracaatçısının talebi, hasar dosyası muhteviyatındaki belgeler üzerinden tetkik edilmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki; Sigortacılık Kanunu’nun 30. Madde hükmü uyarınca sigorta şirketlerinden tazminat talebinde bulunan kimselerin Komisyon’a başvurmadan önce geçerli ve yeterli bir müracaat ile sigorta şirketine başvurmak ve başvurusunun değerlendirilebilmesi için en az 15 iş günü beklemesi gerekmektedir. Nitekim söz konusu maddede aynen şöyle denilmektedir: “Komisyona gidilebilmesi için, sigortacılık yapan kuruluşla uyuşmazlığa düşen kişinin, uyuşmazlığa konu teşkil eden olay ile ilgili olarak sigortacılık yapan kuruluşa gerekli başvuruları yapmış ve talebinin kısmen ya da tamamen olumsuz sonuçlandığını belgelemiş olması gerekir. Sigortacılık yapan kuruluşun, başvuru tarihinden itibaren on beş iş günü içinde yazılı olarak cevap vermemesi de Komisyona başvuru için yeterlidir.” Huzurdaki uyuşmazlık kapsamında ise müracaatçının müvekkil şirkete 19.06.2018 tarihinde başvurduğunu ikrar ettiği, buna karşın Sigorta Tahkim Komisyonu’na ise 15 iş günlük süre dolmadan 02.07.2018 tarihinde başvurduğu anlaşılmaktadır. Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde görülen başvurular için sigorta şirketine başvuru ve 15 iş günlük süreye dair şartlar Sigortacılık Kanunu’nun ilgili özel maddesi (madde 30) ile düzenlenmiş dava şartlarındandır. Nitekim HMK m.114/2’de “diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır” hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla 15 iş günü geçmeden Komisyona başvuru yapılmış olması nedeniyle başvurunun dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini talep ederiz.

 

XXXX sayılı hasar dosyasından takip edilen tazminat talebine ilişkin belgeler incelendiğinde; müracaatçının kaza neticesinde %28 oranında iş gücü kaybına uğrayacağı tespit edilmiştir. İşbu maluliyet oranı esas alınarak Hazine Müsteşarlığı tarafından yetkilendirilmiş aktüer tarafından tanzim edilen sürekli iş gücü kaybı aktüerya raporunda hesaplanan 123.475,00 TL tazminat tutarı 19.06.2018 tarihinde müracaatçıya ödenmiştir. Başvuran tarafından ibraname imza altına alınmıştır. Müvekkilimiz şirket üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmekle, müracaatçının talep ettiği tazminat miktarı, faiz oranı v.b. her türlü aşkın talepleri mesnetsiz olup, reddi gerekir.

 

Öte yandan kabul anlamına gelmemek ve yukarıdaki itirazlarımız baki kalmak kaydıyla, müracaatçıda kaza sonucunda oluşan maluliyet oranı sadece %28’dir. Bu nedenle iddia edilen maluliyet oranının %28’den fazlasına itiraz ederiz ve olası bir tazminat hesabında iş bu oranın esas alınmasını talep ederiz.

 

Kabul anlamına gelmemek ve yukarıdaki itirazlarımız baki kalmak kaydıyla belirtmek isteriz ki, müvekkil şirketin Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile teminat verdiği hususlar sürekli iş gücü kaybı ve bu bağlamdaki tazminat talepleri olup, “geçici” zararlar ve buna bağlı talepler teminat kapsamı dışındadır. SGK tarafından karşılanması beklenen bakıcı, tedavi ve geçici iş göremezlik giderlerinin müvekkilimizden talep olunmasında hukuka uyarlık yoktur. Müracaatçının SGK’lı olup olmadığına bakılmaksızın, mevzuata göre SGK tarafından karşılanması gereken giderler trafik sigortalarının teminat kapsamına girmemektedir. Mevzuattaki son düzenlemelere göre tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınmıştır. Yeni düzenlemelerle işsiz olanların dahi, gelir testi yapılmasına ihtiyaç kalmadan hariçten sigorta primi ödemeleri ya da düşük gelirli kimselerin sigorta primlerinin devlet tarafından karşılanması amir olarak düzenlenmiştir. Kaldı ki; ZMSS Poliçesi Genel Şartları A.5 Kapsama Giren Teminat Türleri başlıklı maddesinin “Sağlık Giderleri Teminatı” başlıklı b bendinde aynen şöyle denilmiştir:

 

“Üçüncü kişinin trafik kazası dolayısıyla bedenen eski haline dönmesini teminen protez organ bedelleri de dahil olmak üzere yapılan tüm tedavi giderlerini içeren teminattır.

 

Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır.

 

Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.”

 

ZMSS Poliçesi Genel Şartları A.6.k maddesi gereğince de “Gelir kaybı, kâr kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti gibi zarar verici olguya bağlı olarak oluşan yansıma veya dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat talepleri” teminat kapsamı dışındadır.

 

Dolayısıyla geçici iş göremezlik tazminatı teminat kapsamı dışında olup, SGK sorumluluğundadır. Söz konusu poliçe 12.06.2017 tarihinde düzenlenmiştir. Kabul anlamına gelmemek ve yukarıdaki itirazlarımız baki kalmak kaydıyla önemle belirtmek isteriz ki; Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları gereği, müracaatçılar tarafından alınan sağlık kurulu raporunun 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş olması gerekmektedir.

 

Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.5. Kapsama Giren Teminat Türleri maddesinin c bendinde sürekli sakatlı teminatı şu şekilde tanımlanmıştır; “Üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları karşılamak üzere, bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında yetkili bir hastaneden alınacak özürlü sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan bakıcı giderleri bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla ...”

 

Yine aynı maddenin devamında, “Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır. Tazminat ödemesinde, ilgili sağlık hizmet sunucularınca tanzim edilecek trafik kazasına ilişkin belgelerde illiyet bağı ile ilgili tespitin yer alması durumunda bu tespitin aksini ispat sigorta şirketine aittir. Sigortacı söz konusu rapor hakkında ilgili mevzuat uyarınca itiraz usulüne başvurduğunda mağdurun itiraz üzerine yaptığı belgelenmiş harcamaları bu teminat kapsamında karşılamakla yükümlüdür.” şeklinde belirtilerek maluliyet oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır.

 

Müvekkil şirketin sorumluluğu poliçe teminat limitleri dahilinde ve sigortalısının kusuru oranındadır.

 

Tüm bunlara ilaveten, talebimizin kabulü ve başvurunun reddedilmesi haline ilişkin;

 

Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde “Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamayacağı” hükme bağlanmıştır.

 

30.12.2017 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren AAÜT’ün 17. Maddesinin 2. Fıkrası; (2) Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nisbi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nisbi ücretin beşte birine hükmedilir. Ancak hesaplanan miktarın maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete hükmedilir. Konusu para ile ölçülemeyen işlerde, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen maktu ücrete hükmedilir. Sigorta Tahkim Komisyonlarınca hükmedilen vekâlet ücreti, kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” hükmünü içermektedir.

 

5684 sayılı Kanun’un 30. maddesinde “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekâlet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekâlet ücretinin beşte biridir.” denilmiştir.

 

Yukarıda da ifade edildiği gibi, Avukatlık Ücret tarifesinin 17/2. maddesinin birinci kısmında, asgari ücret tarifesinin ikinci kısım ikinci bölümünün uygulanması öngörülmüş ve hesaplanan nispi ücretin asgari tutarın altında kalmaması şartı getirilmiştir. Maddenin devamı dikkate alındığında 1/5 uygulaması (Sigortacılık Kanunu 30/17.maddesi gereğince) ile belirlenen tutar, kabul veya reddedilen tutarı geçmemek üzere, 2.180,00 TL olan maktu ücretin altına düşemeyeceğinden, müvekkil şirket lehine en az 2.180,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Eğer reddedilen kısım, maktu vekalet ücreti olarak belirlenen tutardan daha düşük ise, müvekkil lehine, reddedilen kısım kadar vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.

 

Arz ve izah edilen sebeplerden ötürü; KTK, poliçe genel ve özel şartları çerçevesinde müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmadığından aleyhimizdeki başvurunun reddini, masraf ve vekâlet ücretinin başvuru sahibine yüklenmesini talep ederiz denilerek” talebin reddi beyan ve müdafaa edilmiştir.

 

3. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER

 

Uyuşmazlığın çözümünde 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, 5684 sayılı yasada 6327 sayılı yasa ile yapılan değişiklikler, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 2918 sayılı KTK, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Kasko Sigortası Genel Şartları, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik, Trafik Sigortası Genel ve Şartları, Yargıtay İçtihatları dikkate alınarak hüküm kurulmuştur.

 

4. DEĞERLENDİRME, GEREKÇELİ KARAR

 

4.1. Değerlendirme

 

Olay günü 28.08.2017 tarihinde XXX plakalı araç sürücüsü XXX ile karşı istikametten gelen XXXnın kullandığı XXX plakalı araçların çarpışması sonucu iki taraflı kaza meydana geldiğinden bahisle malul kaldığını ve bir miktar ödeme yapıldığını ancak bu ödemenin yetersizliğinden bahisle ek süreli ve geçici iş göremezlik tazminatı talep ve dava edilmiştir.

 

Dosyaya delil olarak sunulan Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğü 09.03.2018 tarihli Adli Kurul Raporunda XXXe Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre toplam iş görmezlik oranının %50 olduğu, tıbbi iyileşme sürecinin 6 aya kadar uzayabileceği ve şahısta sürekli iş göremezlik halinin bulunduğu saptanmıştır. Davalı sigorta şirketinin danışmanlık hizmeti aldığı medeksper XXX tarafından tanzim olunan 17.03.2018 tarihli mütalaada meslekte kazanma gücü kayıp oranının % 50 olduğunu, ancak “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkındaki Yönetmelik “ bağlamında arazlar için esas alınan 28.08.2017 tarihli kaza tespit tutanağında XXX plakalı araç sürücüsü XXXnin asli kusurlu olduğu diğer sürücü XXX ise kusurlu olmadığı tespit edilmiştir.

 

2918 sayılı K.T.K’nın “Mali Sorumluluk Sigortası yaptırma zorunluluğu” başlıklı (değişik: 17.10.1996-4149/33md.) madde 91’de (işletenlerin, bu kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere Mali Sorumluluk Sigortası yaptırmalarının zorunlu) olduğu hususu belirtilmiş olup aynı yasanın 97. maddesi “doğrudan doğruya talep ve dava hakkı “ başlıklı düzenlemesinde zarar görenin ZMM sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabileceği öngörülmüştür. Sigortalı ve sigortacı tarafından dosyaya sunulan deliller incelendiğinde öncelikle, tarafların aktif ve pasif husumet ehliyetinin olup olmadığı, hasarın poliçe vadesinde meydana gelip gelmediği, kazaya karışan tarafların kusur durumları, hasarın poliçe teminat kapsamında olup olmadığı ve hasar tutarı incelenmiştir. Kusur değerlendirmesi yapılırken, nedensellik bağını kesen (mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru veya üçüncü kişinin kusuru gibi) etkenlerin özenle değerlendirilmesi ve yanlışa düşülmemesi gerekir.

 

Zarar görenin kusura katılımı yoksa, sorumlular arasındaki kusur oranlarının ayrıntılarıyla belirlenmesi gerekmez. Trafik kazalarında “kusur” ögesi temel ölçüdür ve bu genellikle sürücü veya yardımcı kişilerin kusurudur. 2918 sayılı KTK’ 85/Son maddesine göre “işleten, sürücünün veya yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu” olduğundan ve bu sorumluluk Yasa’nın 91 ve devamı maddelerine göre belli bir sınıra kadar sigortacı tarafından üstlenilmiş bulunduğundan, tümü için sorumluluğun ölçüsü ” kusur oranıdır.

 

Sosyal Güvenlik Kurumu, uzun yıllar boyunca "Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü"ne (SSİT) göre iş göremezlik oranlarını belirlemiş; 01.10.2008 tarihinde 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden sonra, tıptaki yenilikleri içermeyen ve öncekinden pek farklı olmayan "Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin 11 Ekim 2008 gün 27021 sayılı RG’de yayınlanmasından sonra, bu yönetmeliği kullanmaya başlamıştır.

 

Sigorta Şirketleri, amacı ve işlevi farklı olan ve "çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı" kavramına uygun düşmeyen "Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporlan Hakkında Yönetmelik" hükümlerine göre, yetkili sağlık kurullarının raporlarına göre tazminat ödemektedir. Oysa bu Yönetmelik, haksız eylemden zarar görenlerin değil, doğuştan veya sonradan herhangi bir bünyesel rahatsızlık sonucu sakat kalanların vergi indiriminden yararlanabilmeleri ve sakatlık kontenjanından işe girmeleri için rapor düzenleme amaçlıdır. Bu Yönetmeliğe göre düzenlenen Özürlü Sağlık Kurulu veya yeni adıyla Engelli Sağlık Kurulu raporları çoğu kez yanlıştır; çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü belirlemesinden yetersizdir.

 

En son 03.08.2013 gün 28727 sayılı RG.'de yayınlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile bedensel zararlara ilişkin düzenlemeler dörde çıkmış olup, bu son Yönetmelikte anlaşılmaz bir düzenleme yanlışı yapılarak, bir karmaşa ve belirsizlik ortamı yaratılmış; Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği içinden çıkılamaz hale getirilmiştir.

 

Örnek: Yargıtay 17.Hukuk Dairesi'nin 17.04.2014 gün E.2014/6463- K.2014/5996 sayılı kararına göre, çalışma gücü kaybı, Özürlü Sağlık Kurulu Raporuna göre değil, Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenmelidir. 01.06.2015 tarihinde yapılan ZMM Poliçesi Genel Şartlarındaki değişiklik ekinde yeni genel şartlar ekinde Özürlülük Ölçütü Yönetmeliğine ilişkin rapor söz konusu deyidir. Bilindiği üzere 26.04.2016 tarihinde resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı (torba) yasası ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 99, 97, 92, 90. Maddelerinde köklü ve Sigorta sektörünün şikâyet ve talepleri doğrultusunda değişiklikler yapılmış ve Hazine Müsteşarlığı tarafından da bu değişiklik desteklenmiştir.

 

Bu değişikliğin asıl amacı Yargıda Bilirkişi Raporlarının farklı farklı tazminat hesabı sonuçlarına ulaşmaları, Hakimler tarafından yeteri kadar denetlenememesi ve hesaplama yapan Bilirkişilerin Aktüer kökenli olmayışlarının rolü büyük olmuştur. Oysaki sadece Aktüer Kökenli Bilirkişi atanmasının öncelikle ve özellikle Sigorta Tahkim Komisyonu yargılamasında ve genel mahkemelerde talep edilmesi de sorunun çözümünde yeterli olmamıştır.

 

Bilirkişilik Kanunu düzenlemesi yapılırken değer kayıplarına ilişkin ihtilaflar ve bedeni zararlara ilişkin ihtilaflarda sadece oto eksperi ve Aktüer kökenli Bilirkişilerin seçilmesine yönelik düzenleme hukuk alanındaki uzmanlaşmayı, uzman tazminat hukukçularının birikim ve deneyimlerinin göz ardı edilmeside sorunun daha karmaşık ve içinden çıkılmaz hale gelmesine neden olmuştur.

 

Yukarıda belirttiğimiz hususlar dışında asıl sorun 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yeni Trafik Poliçesi Genel Şartlarının düzenlemesi dikkate alınarak maluliyete ilişkin ihtilaflarda 01.06.2015 tarihinden sonra tanzim edilmiş tüm poliçelerde davacılardan veya Sigorta Tahkim Komisyonunda başvuru sahiplerinden Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Yönetmeliği dikkate alınarak Sağlık Kurulu Raporu talep edilmesidir.

 

Bilindiği üzere 14.05.2015 tarihli ve 29355 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan KARAYOLLARI MOTORLU ARAÇLAR ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI GENEL ŞARTLARI dikkatli incelendiğinde, C.11 Bu genel şartların yürürlük tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmeler uygulanacağına ilişkinidir. Bu Genel Şartlar Ekinde Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Yönetmeliğinden hiç bahsedilmediği görülecektir.

 

Genel Şartların C.12. YÜRÜRLÜK maddesi bu Genel Şartların her ne kadar 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe gireceğine işaret etmiş ise de Maluliyete ilişkin ihtilaflarda talep edilen Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Yönetmeliğine göre tanzim edilmiş rapor eklerde yer almamıştır. Daha sonra aşağıda belirttiğimiz üzere 2 Ağustos 2016 tarihli ve 29789 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan ZMM Poliçesi Genel şartlarında değişiklik yapılmasına dair genel şartlar ekinde bu rapora ilişkin düzenleme getirilmiştir dosyaya delil olarak sunulan XXX plakalı araca ait ZMM Poliçesinin tetkikinde poliçenin 12.06.2017-2018 vadeli olduğu görülmüştür ancak sigorta şirketi tarafından bu rapora itibar edilerek kısmi ödeme yapılmıştır, davacının iddiası ise yetersiz ödemedir. Dosyaya sunulan rapora göre hesaplama yapmak gerekmiştir.

 

4.2. Gerekçeli Karar

 

Dosyaya taraflarca sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucu, maluliyet tazminatına ilişkin taleplerinin poliçe teminat kapsamında olduğu kanaatine aşağıda belirtilen açıklamalar ışığında ulaşılmıştır. Hukuki değerlendirme yapılırken Sigortacılık Kanununun Tahkime ilişkin hükümlerini düzenleyen 30. maddenin 15. fıkrasına göre “Hakemler sadece kendilerine tevdi olunan evrak üzerinden karar verirler” ilkesi ve aynı maddenin 23. fıkrasının HMK hükümlerine yapmış olduğu atıf gereği HMK.md. 26’da ifadesini bulan “Hâkim yani hakemler tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez, duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” ilkesi gereği başvuru sahibinin ve sigortacının sunmuş oldukları deliller çerçevesinde hukuki değerlendirme yapılmış ve hüküm kurulmuştur.

 

Teknik hesaplama bakımından uzmanlığı tarafımızca bilinen XXXe dosya tevdi olunmuş tarafından tanzim olunan 07.11.2018 tarihli raporda” “Trafik kazası sonrası % 50 oranında daimi maluliyete uğraya XXX için sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumundaki % 100 kusur oranı üzerinden Yargıtay’ın içtihatlarına uygun olarak TRH 2010 Mortalite tablosu ve 1,8 teknik faiz esasına göre hesaplanan toplam sürekli sakatlık maluliyet tazminatı 90.161.00.TL olarak yine geçici iş görmezlik tazminatı da 9.095.00TL olarak hesaplanmıştır. Daha önce sigortacı tarafından mevcut evraklar çerçevesinde 123.475.00.TL ödenmiştir.

 

08.11.2018 tarihinde rapor taraflara tebliğ olunmuş davacı tarafça rapora itiraz edilmemiş ve ıslah dilekçesi ile harcı gönderilmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili tarafından ise rapora itiraz edilerek ödeme yapılmış olduğu başka bir alacak kalmadığı oluşan maluliyet oranının sadece % 28 olduğu fazla maluliyet oranına itiraz ettiklerini geçici iş göremezlik tazminatı talep edemeyeceğini tüm bu nedenlerle yeniden rapor alınarak yeni bir bilirkişi raporu alınması talep edilmiştir.

 

TBK 49. Madde gereğince, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Trafik Sigortası Genel Şartları A.1 maddesine göre sigortanın kapsamı belirlenmiştir. Buna göre sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına, bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin etmektedir.

 

Konuya ilişkin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 1409. Maddesinde meydana gelen rizikonun teminat dışı kaldığına dair ispat yükünün sigortacıya ait olduğu düzenlenmiştir Trafik Sigortası Genel Şartları B.2.a maddesi hükmünce sigortacı; talep edilen tazminat ve giderleri hak sahibinin kaza ve zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu ve gerekli belgeleri sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz işgünü içinde sigorta teminat limitleri dâhilinde ödemek zorundadır.

 

5. KARAR

 

Yapılan değerlendirmeler ve belirtilen gerekçeler neticesinde, talep edilen tazminatın ödenmesine karar verilmiştir.

 

1. Yapılan yargılama sonucunda başvuru sahibinin talebinin kısmen kabulü 99.256.00.TL. nin davalı Halk Sigorta A.Ş den tahsil edilerek, başvuru sahibine ödenmesine,

 

2. Hükmolunan tazminat miktarı 99.256.00.TL ye 19.06.2018 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,

 

3. Başvuru sahibi tarafından yatırılan 1.240,00.TLıslah harcı, 250.00 başvuru harcı, 400,00.TL bilirkişi ücreti toplam 1.890.00.TL yargılama giderinin davalı sigorta kuruluşundan alınarak başvuru sahibine ödenmesine,

 

4. Başvuru sahibi vekille temsil edilmiş olduklarından, karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin 16. maddesi ile Sigortacılık Kanunu’nun tahkime ilişkin 30. maddesinin 17. fıkrası dikkate alınarak 10.690.00.TL avukatlık ücretinin Halk Sigorta AŞ tarafından başvurana ödenmesine, 6456 sayılı Kanun’un 45 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile. 5684 sayılı Kanunun 30/12. maddesi hükmü gereği, kararın bildirim tarihinden itibaren 10 gün içinde Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere oyçokluğu ile karar verildi. 11.12.2018 (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy