Sigorta Tahkim Komisyonu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(6102 S. K. m. 1282, 1409)

 

27.12.2017 Tarih ve K-2017/64831 Sayılı Hakem Kararı

 

1. BAŞVURU KONUSU UYUŞMAZLIK VE YARGILAMA USULÜNE İLİŞKİN BİLGİLER

 

1.1. Uyuşmazlık Konusu Olay ve Talep

 

XX tarafından XX Sigorta A.Ş. ile yaşandığı beyan edilen uyuşmazlık talebinin konusu, ilgili sigorta kuruluşu tarafından tanzim edilen XX sayılı Tum Oto Sigorta Poliçesi kapsamında sorumluluğu temin edilen XX plakalı araçta meydana gelen 12.286 TL maddi zararın sigorta şirketi tarafından karşılanmadığı iddiasından doğduğu anlaşılmaktadır.

 

Başvuru sahibi vekili tarafından, söz konusu kazada, Kasko Sigortası teminatı kapsamındaki 12.286 TL maddi zararın tazmin edilmesi talebi ile Tahkim Komisyonuna müracaatta bulunulmuştur.

 

1.2. Başvurunun Hakem Heyetine İntikaline ve İncelenmesine İlişkin Süreç

 

Dosya tarafımca 15.11.2017 tarihinde teslim alınarak yargılamaya başlanmıştır. Dosya içeriği üzerinde yapılan tetkik sonucunda, uyuşmazlığın mahiyeti ve dosya mevcudu itibariyle teknik bilirkişi görevlendirmesine gerek olmadığı kanaatine varılmıştır.

 

Dosya içeriği ve bilirkişi raporu incelenerek, uyuşmazlık hakkında 27.12.2017 tarihinde karara varılmış ve yargılamaya son verilmiştir.

 

2. TARAFLARIN ORTAYA KOYDUĞU MADDİ VE HUKUKİ İDDİALAR

 

2.1. Başvuru Sahibinin İddia, Delil ve Talepleri

 

Başvuru sahibi tarafından yapılan açıklamada özetle, 28.05.2017 tarihinde müvekkile ait XX plakalı aracı ile seyir halinde iken sol tarafından başka bir aracın sıkıştırması ile sağa yanaşınca yol kenarındaki kanala düştüğü ve araçta maddi zarar meydana geldiği, araç virajda kor noktada olduğu için arkadan gelen araçların çarparak yeni kazaya yol açmaması için aracını 200 m ileride bulunan polislerin bulunduğu yere getirdiği, burada park halinde çekiciyi beklediği, hasarın tazmini için sigorta şirketine 31.05.2017 tarihinde ihbarda bulunduğu, sigorta şirketi tarafından 19.07.2017 tarihinde hasarın ödenmeyeceğinin bildirildiği, sonuç olarak ekspertiz raporu ile belirlenen 12.286,14 TL hasarın başvuru tarihi gözetilerek işletilecek yasal faiz, STK başvuru ücreti, diğer yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte sigorta şirketinden tahsil edilmesine karar verilmesi talep edilmektedir.

 

Başvuruya dayanak olarak ise; Sigorta Tahkim Komisyonu 2017.E.... sayılı dosyasında yer alan başvuru formu ekinde sunulan belgeleri delil olarak gösterilmiştir.

 

2.2. Sigorta Kuruluşunun İddia, Delil ve Talepleri

 

XX Sigorta A.Ş. vekili tarafından yapılan yazılı açıklamada özetle, yapılan incelemeye göre kazanın gerçekleşmesi yönünden davacının beyanları ile kazanın oluşumunun birbirini tutmadığı, yapılan araştırma sonucunda dava konusu hasarın belirtilen yer ve tarihte olmadığı gibi sigortalı tarafından ilgili kazanın gerçekleştirilmediği tespit edildiği, araştırma raporuna göre sigortalının kaza sonrasında esini aradığı, bu aramadan sonra sigortalının kaza mahalline geldiği, çekici ihbarının da sigortalının esi tarafından yapıldığı tespit edildiği, araçta sürücü değişikliği meydana geldiğinden teminat dışında kaldığı, hasar araştırma raporuna göre hasar ve kazanın uyumsuz olması sebebi ile Yargıtay içtihatları kapsamında reddine karar verilmesini talep ettikleri, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.I Hasar ve Tazminat başlıklı; “1.2. Sigortalı değilmişçesine gerekli kurtarma ve koruma önlemlerini almak ve bu amaçla sigortacı tarafından verilen talimata elinden geldiği kadar uymak” maddesi uyarınca sigortalının herhangi bir zarar oluşumu halinde bunun artması önleme yükümlülüğünün bulunduğu, Yargıtay kararları gereğince kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı ilkesinin uygulanması zorunluluğu olduğu, ayrıca davacının faiz talebi bulunmadığından talep ile bağlılık ilkesi kapsamında başvurunun değerlendirilmesi gerektiği, sonuç olarak davanın reddi ile masraf ve ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesi talep edilmektedir.

 

Sigorta kuruluşu tarafından savunmalarına dayanak olarak; Sigorta Tahkim Komisyonu 2017.E.... sayılı dosyasına sunulan cevap dilekçesi ekinde yer alan belgeler delil olarak gösterilmiştir.

 

3. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER

 

Uyuşmazlığın çözümü için 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Karayolları Trafik Yönetmeliği, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik, Avukatlık Kanunu, Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik, Sigorta Tahkim Usulü ve Sigorta Hakemlerine İlişkin Tebliğ, Kasko Sigortası Genel Şartları, Sigorta Poliçesi hükümleri ve ilgili Yargıtay Kararları dikkate alınmıştır.

 

4. DEĞERLENDİRME, GEREKÇELİ KARAR

 

4.1. Değerlendirme

 

Taraflarca ibraz edilen belge ve bilgiler kapsamında uyuşmazlığın, başvuru sahibine ait XX plakalı aracın 28.05.2017 tarihinde seyir halinde iken ol tarafından başka bir aracın sıkıştırması ile sağa yanaşınca yol kenarındaki kanala düşmesi nedeni ile meydana gelen tek taraflı maddi hasarın sigorta şirketi tarafından kazanın gerçekleşmesi yönünden davacının beyanları ile kazanın oluşumunun birbirini tutmadığı ve başvuru sahibinin çelişkili davranması nedeni ile reddedilmesi sebebiyle doğduğu anlaşılmaktadır.

 

Dosyadaki belgelerin incelenmesinden, başvuranın kaza tarihi itibariyle araç maliki sıfatını taşıdığı, aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketinin ise aynı tarih itibariyle zarara uğradığı iddia olunan aracın kasko sigortacısı olduğu görüldüğünden, tarafların aktif ve pasif husumet ehliyetlerinin mevcut olduğu tespit edilmiştir. Dava şartları yönünden davanın görülmesine engel başkaca bir eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından uyuşmazlığın esasına girilmiştir.

 

Uyuşmazlığın çözümü, başvuru sahibi ve sigorta şirketi vekilinin beyan ve iddiaları ile bu dosyaya ibraz edilen belgeler dâhilinde, ilgili sigorta poliçesi genel ve özel şartları ve mevzuatın ilgili madde ve hükümleri gereğince sigorta şirketinin uyuşmazlık talebini ret gerekçesinin yerinde olup olmadığı konusunda verilecek karara dayanmaktadır.

 

Sigorta şirketi tarafından yapılan incelemeye göre kazanın gerçekleşmesi yönünden davacının beyanları ile kazanın oluşumunun birbirini tutmadığı, yapılan araştırma sonucunda dava konusu hasarın belirtilen yer ve tarihte olmadığı gibi sigortalı tarafından ilgili kazanın gerçekleştirilmediği tespit edildiği, araştırma raporuna göre sigortalının kaza sonrasında esini aradığı, bu aramadan sonra sigortalının kaza mahalline geldiği, çekici ihbarının da sigortalının esi tarafından yapıldığı tespit edildiği, araçta sürücü değişikliği meydana geldiğinden teminat dışında kaldığı, hasar araştırma raporuna göre hasar ve kazanın uyumsuz olması sebebi ile Yargıtay içtihatları kapsamında reddine karar verilmesini talep ettikleri, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.I Hasar ve Tazminat başlıklı; “1.2. Sigortalı değilmişçesine gerekli kurtarma ve koruma önlemlerini almak ve bu amaçla sigortacı tarafından verilen talimata elinden geldiği kadar uymak” maddesi uyarınca sigortalının herhangi bir zarar oluşumu halinde bunun artması önleme yükümlülüğünün bulunduğu, Yargıtay kararları gereğince kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı ilkesinin uygulanması zorunluluğu olduğu beyan edilmektedir.

 

Sigorta şirketi vekili tarafından dosyaya sunulan araştırma raporu incelendiğinde; kazanın meydana geldiği yerin sürücü tarafından gösterilemediği, esine sorarak kaza yerini ifade ettiği, farazi olarak çekilen kaza mahalli resimlerinin de yolun bu noktasında tehlikeli bir noktanın olmadığı yolun düz ve görüşün açık olmasına rağmen sürücüye çizdirilen kaza mahalli krokisinin bu nokta ile uyuşmadığı anlaşıldığı, sigortalının esi ile yapılan telefon görüşmesinde kazanın doğruluğu konusunda belge sunması ve bu yönde caba göstermesi yerine kısır çekişmeler ile haklılığını ispat etmek yoluna gittiği anlaşıldığı, sonuç olarak kazanın belirtilen yer ve zamanda ifade edildiği şekilde meydana geldiğine, sürücünün de kazayı yapan kişi olduğuna dair belge elde edilemediği ve bulguya rastlanmadığı beyan edilmektedir.

 

Konu değerlendirildiğinde: Sigorta sözleşmeleri, gerek kuruluşlarında, gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyi niyet esasına dayalı sözleşmelerdir. TTK 1409. maddesinde ispat külfetinin kural olarak sigortacıda olduğu, bu kuralın sigortalı tarafından ihbar yükümlülüğünün iyi niyet kurallarına uygun olarak gerçekleştirildiği hallerde geçerli olduğu ancak iyi niyet kurallara aykırı bir durum olduğunda ispat külfetinin sigortalıya geçeceği belirtilmiştir. Somut olayda başvuru sahibinin kazaya ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunamaması, beyanında belirttiği üzere aracını polisin yanına götürdüğü halde herhangi bir zabit tutturmaması, kaza mahalline ilişkin çelişkili beyanlar vermesi gibi iyi niyet kurallarına aykırı hareket edildiğine ilişkin bir durum söz konusu olduğundan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfetinin sigortalıya geçtiği açıktır. Yine 11. Hukuk Dairesi’nin 28.11.1999 tarih 1998/008221 E., 1999/000185 Karar sayılı kararında; “TTK’nun 1282. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, aynı yasanın 1281. maddesine göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerektiği, olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerektiği, bu ilkeler bu şekilde olmakla beraber, sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki oluşan rizikonun teminat içinde imiş gibi ihbar ederse yapılan ihbar yanlışlığının rücu hakkını engelleyecek ise ispat külfeti yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfeti sigortalıya geçeri’ şeklinde kurulan hükümlerinde bu durumu destekler nitelikte olduğu açıktır.

 

Bu nedenle başvuru sahibinin talebinin reddine karar verilmesi görüş ve kanaatine varılmıştır.

 

Tarafların sunduğu belgelerin incelenmesi sonucu yeterli görülmüş olup, hasar miktarıyla ilgili ayrıca bir inceleme yapılmasına yer olmadığından yargılamaya son verilerek hüküm kurulmuştur.

 

4.2. Gerekçeli Karar

 

Tarafların iddia ve savunmaları ile dosya münderecatı ve taraf delillerinin yürürlükte bulunan mevzuat ve Yargıtay kararları doğrultusunda uyuşmazlık konusu incelenmiş ve uyuşmazlığa konu hasarda; kazanın meydana geldiği yerin sürücü tarafından gösterilememesi, esine sorarak kaza yerini ifade etmesi, çekilen kaza mahalli resimlerinin de yolun bu noktasında tehlikeli bir noktanın olmadığı yolun düz ve görüşün açık olmasına rağmen sürücüye çizdirilen kaza mahalli krokisinin bu nokta ile uyuşmadığı anlaşılması, sigortalının esi ile yapılan telefon görüşmesinde kazanın doğruluğu konusunda belge sunması ve bu yönde caba göstermesi yerine kısır çekişmeler ile haklılığını ispat etmek yoluna gittiği anlaşılması, sonuç olarak kazanın belirtilen yer ve zamanda ifade edildiği şekilde meydana geldiğine, sürücünün de kazayı yapan kişi olduğuna dair belge elde edilememesi nedeni ile kazanın belirtildiği şekilde meydana geldiğini ispatlama yükümlülüğünün TTK ya göre sigortalıya geçtiğinden başvurunun reddine karar verilmiştir.

 

5. KARAR

 

1. Başvuru sahibinin talebinin reddine,

 

2. Başvuran tarafından yapılan 350 TL Komisyon harç ücretinin başvuru sahibi üzerinde bırakılmasına,

 

3. Sigorta Şirketi vekil ile temsil edilmiş olduğundan vekili lehine, Avukatlık Ücret Tarifesi ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 30/17 maddesine göre hesaplanan 396 TL vekalet ücretinin başvuru sahibinden alınarak XX Sigorta A.Ş.‘ne verilmesine

 

5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30’ncu maddesinin onikinci fıkrası uyarınca kararın taraflara bildirim tarihinden itibaren 10 gün içinde Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. 27.12.2017 (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy