Sigorta Tahkim Komisyonu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(5684 S. K. m. 30) (1136 S. K. m. 168) (6100 S. K. m. 441)

 

13.03.2021 Tarih ve 2020/İHK-7013 Sayılı İtiraz Hakem Heyeti Kararı (Zorunlu Deprem)

 

1. BAŞVURUYA KONU UYUŞMAZLIK VE İTİRAZ HAKEM HEYETİNE İNTİKALİ

 

1.1. Uyuşmazlık Konusu Olay

 

Başvuru Sahibi vekili tarafından, Doğal Afet Sigortaları Kurumu nezdinde zorunlu deprem sigortası ile sigortalı konutun 26.09.2019 tarihinde meydana gelen 5.8 Mw büyüklüğündeki deprem sonrasında ağır hasarlı hale geldiği ve sonrasında yıkıldığı, davalı Kuruma yapılan başvuru üzerine yeterli ödeme yapılmadığı iddiası ile 5.000,00-TL’nin tahsili talep edilmiştir.

 

1.2. Dosyanın İtiraz Hakem Heyetine İntikal Etme Süreci

 

Uyuşmazlık Hakemince 22/12/2020 tarihinde verilen karara karşı Başvuru Sahibi tarafından 07/01/2021 tarihinde itirazda bulunulmuştur. İtiraz yetkilisi tarafından yapılan incelemede itirazın süresi içinde yapıldığı ve diğer yönlerden şartları taşıdığı tespiti yapılmış ve dosyanın itiraz hakem heyetine tevdiine karar verilmiştir.

 

Başvuru Sahibi’nin itirazları sonucunda 14.01.2021 tarihinde uyuşmazlık konusu dosya İtiraz Hakem Heyetimize ulaşmıştır.

 

2. SİGORTA HAKEMİ VEYA HAKEM HEYETİNCE VERİLEN HÜKÜM

 

“Açıklanan nedenler ve belirtilen gerekçelerle;

 

1- Başvurunun dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine,

 

2- Başvuru sahibi tarafından yapılan masrafın üzerinde bırakılmasına,

 

3- Dava reddedildiğinden AAÜT 17/2 m gereği 1/5 vekalet ücreti olan 816.-TL nin başvuru sahibinden alınarak Doğal Afet Sigortaları Kurumuna ödenmesine,

 

5684 sayılı Kanunun 30/12 md. gereği yasal sınırın üzerinde olduğundan, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere karar verildi.”

 

3. TARAFIN/TARAFLARIN İTİRAZ GEREKÇELERİ VE TALEPLERİ

 

Başvuru Sahibi, Uyuşmazlık Hakem Heyeti Kararı’na karşı yapmış olduğu itirazlarının özetinde; tazminatın ödenmesi için dain-i mürtehinin muvafakati aranacağını, kaldı ki dain-i mürtehin bankanın muvafakatinin alınmış olduğunu, bu nedenle başvurunun usulden reddedilemeyeceğini, Sigorta Şirketi tarafından yeterli ödeme yapılmadığını, konunun uzmanlık gerektirmesi nedeniyle bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, sigortalı taşınmazın 6306 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilemeyeceğini beyan ederek, Uyuşmazlık Hakemi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

 

4. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER

 

Taraflar arasında, 26.09.2019 tarihinde meydana gelen deprem nedeniyle oluşan zararların giderilmesinden kaynaklanan uyuşmazlık söz konusudur. Uyuşmazlığa konu poliçenin tanzim tarihi ise 14.03.2019’dur. Bu durumda huzurdaki uyuşmazlık bakımından 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Ayrıca itirazların değerlendirilmesinde; diğer ilgili mevzuat da göz önüne alınacaktır.

 

5. DEĞERLENDİRME, GEREKÇELİ KARAR

 

5.1. Değerlendirme

 

Hakem Heyetimize itiraz üzerine gelen dosya incelendiğinde, itirazın sadece Başvuru Sahibi tarafından yapıldığı görülmüştür. Sigortacılık Kanunu m. 30/23 göre, “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun hükümleri, sigortacılıktaki tahkim hakkında da kıyasen uygulanır.” Bu kapsamda usul hukukunda hakim olan aleyhe karar verme yasağı gereği, taraflardan birisi kanun yoluna başvurursa, inceleme sadece onun lehine ve ileri sürdüğü sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Bu sonuç tasarruf ilkesinden doğmakta olup, taraf kanun yoluna başvurmamışsa kendiliğinden kanun yolu incelemesi yapılamaz ve kanun yoluna başvurmayan tarafın verilen hükmü zımnen onayladığı kabul olunur. Ayrıca belirtmek gerekir ki, bu ilke, resen araştırma ilkesinin uygulandığı dava ve durumlarda dikkate alınmaz (PEKCANITEZ, H./ATALAY, O./ÖZEKES, M., Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 4. Baskı, 2016, s. 517).

 

Bu açıklamalar gereği, inceleme konusu dosyada, tek tarafın itirazda bulunmuş olması nedeniyle, bu itiraz sebepleri çerçevesinde değerlendirme yapılacaktır. Bunun dışında dosyada resen göz önüne alınması gereken veya kamu düzenine ilişkin bir husus gözlenmemiştir.

 

Somut olayda; Başvuru Sahibi vekili tarafından, Doğal Afet Sigortaları Kurumu nezdinde zorunlu deprem sigortası ile sigortalı konutun 26.09.2019 tarihinde meydana gelen 5.8 Mw büyüklüğündeki deprem sonrasında ağır hasarlı hale geldiği ve sonrasında yıkıldığı, davalı Kuruma yapılan başvuru üzerine yeterli ödeme yapılmadığı iddiası ile 5.000,00-TL’nin tahsili talep edilmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti, sigortalı taşınmaz üzerinde dain-i mürtehin kaydı bulunduğu ve muvafakat sunulmadığı gerekçesiyle başvurunun usulden reddine karar vermiştir.

 

Başvuru Sahibi karara itiraz ederek, tazminatın ödenmesi için dain-i mürtehinin muvafakati aranacağını, kaldı ki dain-i mürtehin bankanın muvafakatinin alınmış olduğunu, bu nedenle başvurunun usulden reddedilemeyeceğini, Sigorta Şirketi tarafından yeterli ödeme yapılmadığını, konunun uzmanlık gerektirmesi nedeniyle bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, sigortalı taşınmazın 6306 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilemeyeceğini beyan ederek, Uyuşmazlık Hakemi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

 

5.2. Gerekçeli Karar

 

İtiraza ilişkin olarak, itiraz dilekçesi ekinde XX A.Ş. XX Şubesi’nden 05.01.2021 tarihinde alınan muvafakat yazısı sunulmuştur. Bu nedenle dosyada dain-i mürtehinin muvafakat yazısının sunulmuş olması nedeniyle, Uyuşmazlık Hakemi kararının kaldırılarak, uyuşmazlığın esasına geçilmesine karar verilmiştir.

 

Somut uyuşmazlıkta; Dask Ekspertiz Raporuna göre sigortalı binada korozyon hasarı olduğu belirtilmiş ve yapılan hesaplamaya göre Başvuru Sahibi’ne 1.650,56 TL ödeme yapılmıştır. Dosyada Uyuşmazlık Hakemi ara kararı ile bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Bilirkişi raporunda, Dask Ekspertiz Raporunun uygun olduğu ve binanın deprem sonucu riskli yapı haline gelmediği kanaatine varılmıştır. Bilirkişi raporu tek bir bilirkişi tarafından hazırlandığı gibi, bilirkişinin tahsili ve uzmanlık alanı gibi bilgilere ulaşılamamıştır. Diğer taraftan Başvuru Sahibi Vekili, aynı binada başka bir bağımsız bölüm için yapılan başvuruda alınan bilirkişi raporunu ve Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararını dosyaya sunmuştur. İlgili başvuruda atanan bilirkişi inşaat mühendisidir ve oluşan hasarın deprem nedeniyle oluştuğu kanaatine varılmıştır. Uyuşmazlık Hakem Heyeti ilgili başvurunun kabulüne karar vermiştir.

 

Bu açıklamalar ışığında, dosyada alınan bilirkişi raporu ile diğer dosyada alınan bilirkişi raporu arasında çelişki bulunması ve mevcut başvuruda alınan bilirkişi raporunun yetersiz olması nedeniyle yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.

 

Hakem Heyetimizce alınan ara kararda; 26.09.2019 tarihli deprem sonrasında hasarlanan ve yıkılan sigortalı bağımsız bölümün, deprem neticesinde hasarlanıp hasarlanmadığı, eğer deprem sonucu hasarlanmış ise poliçe kapsamında oluşan zararın tespiti amacıyla denetime uygun ve gerekçeli bilirkişi heyeti raporu alınmasına, Bilirkişi raporu hazırlanırken dosya kapsamındaki tüm evrakın değerlendirilmesine ve özellikle mevcut dosyada alınan bilirkişi raporu ile başka bir dosyada aynı binadaki diğer bir bağımsız bölüm için verilen bilirkişi raporu arasındaki çelişkilerin giderilmesine, Bilirkişi Heyetinin deprem rizikosu konusunda uzman; jeoloji mühendisi, inşaat mühendisi ve sigorta eksperi olmak üzere üç kişilik uzmandan oluşturulmasına karar verilmiştir. Sigortalı bölümün mevcut durumda yıkılmış olması nedeniyle keşif yapılmasına lüzum bulunmadığı, tarafların sunmuş olduğu resmi ve özel kurum raporları üzerinden karar verilebileceği kanaatine varılmıştır.

 

Bilirkişi heyeti tarafından sunulan bilirkişi raporunda; “Başvuran tarafından dosyaya kazandırılan aynı binadaki uyuşmazlık bilirkişi raporunda, “hasarın deprem tarafından olduğunun sabit olduğu” kısmına katılmakla beraber aşağıda denetime uygun gerçek hasar hesaplaması eklenmiştir. Zorunlu Deprem Sigortası Poliçesinde “Hasarsız” olarak belirtilen meskenin, depremde ağır hasır aldığı ve hakkında yıkım kararı çıkıp belediye tarafından yıkıldığının sabit olduğu değerlemeye alındığında, Sigorta şirketinin başvurana riziko gerçekleştiğinden ve sigorta kapsamında ödeme yapması sonucuna kanaat getirilmiştir.” denilmiştir. Poliçe kapsamı üzerinden talep edilebilir zarar tutarının ise 76.847,74 TL olduğu kanaatine varılmıştır. Bilirkişi raporu incelenmiş ve varsa beyanlarını sunması için taraflara tebliğ edilmiştir.

 

Başvuru Sahibi bilirkişi raporuna karşı sunmuş olduğu beyanlarında; bilirkişi raporunun hükme esas alınması gerektiğini beyan ederek, uyuşmazlık tutarını hesaplanan tazminat uyarınca 76.847,74 TL’ye ıslah etmiştir. Sigorta Kuruluşu tarafından bilirkişi raporuna karşı beyan sunulmadığı görülmüştür.

 

Bilirkişi raporunda yapılan tespitler incelendiğinde; yapılan tespitlerin dosyaya sunulan evraka ve somut olayın gerçekleşme şekline uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Bu açıklamalara göre, dosyada zararın oluşma nedeninin ve zarar miktarının uzman bilirkişi heyeti raporuyla hukuka ve somut olayın oluş şekline uygun bir şekilde tespit edildiği anlaşıldığından, sunulan raporun hükme esas alınmasına karar verilmiştir.

 

Başvuru Sahibi ayrıca 26.09.2019 tarihinden itibaren işletilmek üzere, avans faiz oranı üzerinden temerrüt faizi talep etmiştir. Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları’na göre “Tazminat miktarının yasa ve bu poliçe hükümlerine göre tespit edilmesinden sonra DASK, sigorta bedelini aşmamak kaydıyla kesinleşmiş olan tazminat miktarını en geç takip eden bir ay içerisinde hak sahibine ödemek zorundadır.” Dosyada Başvuru Sahibi tarafından tazminat miktarının ne zamandan itibaren tespit edilebileceğine dair yeterli ve hüküm kurmaya elverişli delilleri sunulmadığı görülmüştür. Bununla birlikte Başvuru Sahibi’nin bakiye alacağını talep etmek için 24.06.2020 tarihinde Doğal Afet Sigortaları Kurumu’na başvuru yaptığı görülmektedir. Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları’nda, tazminat miktarının en geç takip eden bir ay içerisinde ödeneceği düzenlendiğinden, başvuru tarihinden bir ay sonrası olan

24.07.2020 tarihinden faiz işletilmesine karar verilmiştir. Avans faizi talebine ilişkin olarak; taraflar arasındaki ilişkinin TTK’da düzenlenen sigorta sözleşmesinden kaynaklandığı görülmekle, uyuşmazlığın TTK m. 3 kapsamında ticari iş niteliğinde olduğu anlaşılmış ve avans faizine hükmedilmesine karar verilmiştir.

 

Son olarak hükmedilecek vekalet ücreti incelendiğinde; Sig. K. m.30/17 hükmünde; “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” denilmiştir. Anılan düzenleme 29.06.2012 tarihli, 28338 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan; 6327 sayılı “Bireysel Emeklilik Tasarruf Ve Yatırım Sistemi Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile getirilmiştir. İtiraz Sig. K. m.30/17 hükmünün yorumundan kaynaklanmaktadır. Nitekim yukarıda belirtildiği gibi anılan hükümde; “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” denilmektedir.

 

Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’te de; “Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir. ” hükmüne yer verilmiştir. Ancak normlar hiyerarşisi kuralları gereğince yönetmelikten önce genel hüküm niteliğindeki Hukuk Muhakemeleri Kanunu (Sig. K. m.30/23 atfı nedeniyle) ile özel hüküm niteliğindeki Sig. K. m.30/17 hükmünün dikkate alınması gerekmektedir.

 

Avukatlık asgari ücret tarifesi Av. K. m.168 hükmünde belirtilen prosedür çerçevesinde hazırlanan, yargılama gideri olarak hükmedilecek olan vekalet ücretinin asgari sınırını belirleyen bir cetvel niteliğindedir. HMK m.441/1,d düzenlemesine göre; tahkim yargılamasında hükmedilecek olan karşı vekalet ücretinin miktarı işte bu avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenecektir. Bu bakımdan vekalet ücretinin hesaplanmasında avukatlık ücret tarifesinde belirtilen miktarın dikkate alınması kuraldır. Ancak yukarıda belirtildiği gibi Sig. K. m.30/17 hükmü ile bu kurala bir istisna getirildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda anılan istisnai düzenlemeyi getiren kanun koyucunun amacının tespit edilmesi, yalnızca başvuru sahibi aleyhine hükmedilecek vekalet ücretinin mi 1/5 oranında olması gerektiğinin tartışılması gerekmektedir.

 

Sigortacılık Kanunu m.30/17 hükmünü getiren; 6327 sayılı “Bireysel Emeklilik Tasarruf Ve Yatırım Sistemi Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”nun madde gerekçesinde; “Diğer taraftan Sigorta Tahkim Komisyonuna genellikle düşük meblağlar için başvurulmaktadır. Bu durumda talebi kısmen veya tamamen reddedilen taraf için, yargılama giderleri arasında yer alan avukatlık ücretinin uyuşmazlık konusu miktarla karşılaştırıldığında yüksek kalabildiği dikkate alınarak maddede gerekli düzenleme yapılmıştır.” denilmiştir. İşbu madde gerekçesi ele alındığında, kanun koyucunun başvuru sahibinin talebinin kısmen yahut tamamen reddi durumunda aleyhine hükmedilecek vekalet ücretini esas aldığını söylemek mümkündür. Çünkü sigorta tahkim komisyonu nezdinde bölünebilir nitelikte, parasal bir talep ile dava açan kimse başvuru sahibidir. Yargılama sonucunda tesis edilen kararda ise başvuru sahibinin talebinin kısmen ya da tamamen reddi söz konusu olmaktadır.

 

Öte yandan kanunda “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler” denilmiştir. Buradaki “talep”; yargılama içinde ileri sürülebilecek nitelikteki; bilirkişi incelemesi yaptırılması, bekletici mesele yapılması gibi talepleri değil, başvurunun/davanın bizatihi kendisini esas almaktadır. Bu durumda başvurunun reddi halinde, başvuru sahibi aleyhine yükletilecek olan vekalet ücretinin hesabında 1/5 oranının dikkate alınması gerekecektir. Yargıtay’ca ele alınan sigorta tahkim komisyonu kararı bakımından da aynı sonuca varılmıştır. Nitekim aşağıdaki kararlarda;

 

“5684 sayılı sigortacılık kanununun 30/17 maddesi gereği davacılar lehine hesaplanan nisbi avukatlık ücretinin 1/5 ine hükmedilmesi isabetli olmayıp Avukatlık asgari ücret tarifesinin 12/2. maddesi de nazara alınarak vekalet ücreti takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da isabetli değildir.” [Y.17.HD. E. 2013/11349 K. 2013/14120 T. 22.10.2013]

 

“5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30/17. maddesi "Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir" hükmünü, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Tahkimde Ücret" 16. maddesi ise "Hakem önünde yapılan her türlü hukuki yardımlarda da bu Tarife hükümleri uygulanır" hükmünü içermektedir. Davacının talebi yönünden kısmi kabul sözkonusu olduğu ve SK'nın 30/17. maddesinin kısmen veya tamamen reddedilen talep bakımından davalı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için uygulanması gerektiği gözönüne alınarak her bir davacı yönünden ayrı ayrı ve AAÜT'nin 12. maddesi gereğince tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, 1/5 oranında vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.” [Y.17.HD. E. 2013/15884 K. 2013/14731 T. 31.10.2013]

 

Denilmiştir.

 

Ayrıca 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 17/2. fıkrasına göre;

 

“Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla bu Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Ancak talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine bu Tarifeye göre hesaplanan ücretin beşte birine hükmedilir. Konusu para ile ölçülemeyen işlerde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen maktu ücrete hükmedilir. Ancak talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine öngörülen maktu ücretin beşte birine hükmedilir. Sigorta Tahkim Komisyonlarınca hükmedilen vekalet ücreti, kabul veya reddedilen miktarı geçemez.”

 

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi üzerinden tam olarak vekalet ücretine hükmetmesine karar verilmiştir.

 

6. SONUÇ:

 

1. Başvuru Sahibi’nin itirazlarının KABULÜNE,

 

2. 22.12.2020 tarihli, 2020/K.104098 sayılı Uyuşmazlık Hakemi Kararı’nın KALDIRILMASINA,

 

3. Başvuru talebinin KABULÜ ile, 76.847,74-TL tazminatın 24.07.2020 tarihi itibari ile hesaplanacak avans faizi ile birlikte Doğal Afet Sigortaları Kurumu’ndan tahsili ile birlikte Başvuru Sahibi’ne ödenmesine,

 

4. Başvuru Sahibi tarafından Sigorta Tahkim Komisyonu’na yatırılan 100,00 TL başvuru ücreti, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti, 100,00 TL itiraz başvuru ücreti ve 1.078,00 TL artırım ücreti olmak üzere toplam 3.028,00-TL yargılama giderinin Doğal Afet Sigortaları Kurumu’ndan tahsili ile Başvuru Sahibi’ne ödenmesine,

 

5. Başvuru Sahibi kendisini Avukat ile temsil ettiği için Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari ücret tarifesi ve 5684 sayılı yasanın 30. maddesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 10.790,21.-TL vekalet ücretinin Doğal Afet Sigortaları Kurumu’ndan tahsili ile Başvuru Sahibi’ne ödenmesine,

 

6. Kararın usuli işlemlerin tamamlanması için Sigorta Tahkim Komisyonuna tevdiine, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 12. fıkrası gereği, uyuşmazlık 40.0, 00-TL’nin üstünde olduğundan TEMYİZ YOLU AÇIK OLMAK ÜZERE OYBİRLİĞİ İLE KARAR VERİLDİ. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy