Sigorta Tahkim Komisyonu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(2918 S. K. m. 99)

 

16.06.2016 Tarih ve 2016/İHK.1446 Sayılı İtiraz Hakem Heyeti Kararı

 

1. Uyuşmazlık Konusu Olay:

 

Başvuruya ilişkin uyuşmazlığın konusu, davalı sigorta şirketine xxxxxxx no.lu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi kapsamında sorumluluğu temin edilen 34 XX plakalı aracın 02.06.2012 tarihinde C.S.’ye çarpması ve %26 beden gücü kaybına neden olması sonucunda, zarar görenin aldığı 68.737,40 TL ve 7.626,70 TL tazminat miktarlarını az bularak yeniden talepte bulunması ve talebin davalı sigorta şirketi tarafından tazmin edilmemesidir.

 

2. SİGORTA HAKEMİNCE VERİLEN HÜKÜM

 

Sigorta Hakem Heyetince “...başvurunun kabulü ile 82.040,44 TL’nın 02.03.2016 tarihinden işleyecek yasal faiziyle tahsiline, başvuru sahibi tarafından yapılan 1.255,35 TL yargılama giderinin davalı sigorta şirketi tarafından başvuru sahibine ödenmesine.” karar verilmiştir.

 

3. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER

 

Uyuşmazlığın çözümünde; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları, KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi, Yargıtay içtihatları ve ilgili sair mevzuat dikkate alınmıştır.

 

4. DEĞERLENDİRME, GEREKÇELİ KARAR

 

4.1.Değerlendirme:

 

4.1.1. Davalı sigorta şirketine xxxxxx no.lu KMAZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan 34 XX plakalı aracın 02.06.2012 tarihinde yaya C.S.’ye çarpması sonucunda %26 beden gücü kaybına uğradığı T.C.Sağlık Bakanlığı Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesince verilen 23.03.2015 tarihli raporla belirlenen zarar görenin başvurusu üzerine davalı sigorta şirketi tarafından 09.12.2014 tarihinde 68.737,40 TL, 13.05.2015 tarihinde 7.626,70 TL ödeme yaptığı görülmektedir. Bu ödemelerin zarar görenin zararını karşılamadığı iddiasıyla 14.10.2015 tarihinde tekrar başvurulmuş ve davalı sigorta şirketince bu talep kabul edilmediği için Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurularak fazlaya dair hakları saklı tutulmak kaydıyla 16.000.-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsili talep edilmiştir.

 

4.1.2. Davalı sigorta şirketi vekili “sigortalılarının %75 kusurlu ve başvuru sahibi C.S.’nin 05.11.2014 tarihli rapora göre maluliyet oranının %24 olduğuna dair hastane raporu dikkate alınarak aktüer A.H.E.’in raporuna göre ödeme yapıldığını, daha sonra 23.03.2015 tarihli hastane raporuna göre maluliyetin %26 olarak belirlenmesi üzerine ek ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin sorumluluğunu yerine getirmiş olduğunu, yapılan ödemelerin dikkate alınması gerektiğini, avans faizi isteminin yerinde olmadığını” belirterek talebin reddini istemiştir.

 

4.1.3. Uyuşmazlık Hakem Heyeti’nce başvuranın çalıştığı yerdeki bordroları celp edilerek tazminat hesaplaması için bilirkişi olarak M.D. görevlendirilmiştir. Bilirkişi tarafından Yargıtay’ın kabul ettiği kriterlere göre hesaplanan 166.475,97 TL’dan davalı sigorta şirketinin ödemiş olduğu tazminatların faizli tutarı olan 84.435,53 TL düşüldüğünde, başvuranın 82.040,44 TL ek tazminat talep edebileceği belirtilmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, başvuran vekili tarafından dava 82.040,44 TL olarak ıslah edilmiş, davalı sigorta şirketi tarafından beyanda bulunulmamıştır.

 

4.1.4. Uyuşmazlık Hakem Heyetince bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmiş olup, başvuran vekilince “temerrüt tarihinin ve uygulanan faiz türünün yanlış, yargılama giderinin hatalı olduğu belirtilerek karara itiraz edilmiştir.

 

Davalı sigorta şirketi vekilinin 11.05.2016 tarihli dilekçesinden başvuran vekilinin ilgili hakem kararını icraya koyduğu ve davalı şirket tarafından 19.04.2016 tarihinde faiz, yargılama gideri, avukatlık ücreti ile birlikte 105.616,21 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalı sigorta şirketi vekili itirazın reddini, aksi takdirde yapılan ödemelerin dikkate alınmasını talep etmektedir.

 

Dosyadaki belgeler yasal mevzuat çerçevesinde değerlendirilmiştir.

 

4.2. Gerekçeli Karar

 

4.2.1. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın birinci kısmını temerrüt faizinin hangi tarihten işlemesi gerektiği oluşturmaktadır.

 

Uyuşmazlığın konusunu 02.06.2012 tarihinde meydana gelen trafik kazası oluşturmaktadır. Trafik kazası bir haksız fiil olup, Borçlar Kanunu hükümlerine göre haksız fiilden kaynaklanan taleplerde temerrüt faizinin haksız fiilin işlendiği tarihten itibaren işlemesi esastır. Ancak, genel olarak sigortacının sorumluluğunun ZMMS sözleşmesine dayanması nedeniyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 99/1 hükmü gereğince sigortacının sorumluluğunun “hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde poliçe teminatı içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorunda oldukları” dikkate alındığında, bu talebin yapıldığı tarihten sekiz gün sonraki tarihin temerrüt tarihi olarak kabul edilmektedir.

 

Heyetimize intikal eden uyuşmazlıkta ise, davalı sigorta şirketinin ilk başvuruyu müteakip 09.12.2014 tarihinde 68.737,40 TL, %24 olan maluliyet oranının %26 olarak değişmesi nedeniyle ikinci başvuruyu müteakip 02.07.2015 tarihinde 7.626,70 TL tazminat ödemesi yaptığı görülmektedir. Bu durumda, Yargıtay 17.Hukuk 2013/9895 E. 2014/10262 K. sayılı içtihadı ile 02.03.2016 tarihli ve 2014/7331 E. 2016/2611 K. sayılı içtihadı dikkate alınarak temerrüt tarihinin Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru tarihi olan 22.10.2015 olarak kabulü gerekmektedir.

 

Bu nedenle, başvuran vekilinin temerrüt tarihinin başlangıcına ilişkin talebinin talepteki gibi değil, davanın açıldığı tarih olarak kabulü gerekmiştir.

 

4.2.2. Başvuran vekilinin faizinin türüne ilişkin itirazını değerlendirecek olursak; sigortacı Karayolları Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile işletenin sorumluluğunu poliçe teminat limitleri ile sınırlı olarak üstlenmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına (Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 05.11.2015 tarihli, 2015/348 E. 2015/11655 K. ile 10.02.2009 tarihli,2008/3423 E. 2009/514 K. sayılı kararları) göre, sorumluluğunu üstelendiği işletenin sorumlu olduğu faiz türünden sorumlu olduğunun kabulü gerekmektedir.

 

Bu nedenle, başvuran vekilinin faizin türüne ilişkin talebinin reddi gerekmiştir.

 

4.2.3. Başvuran vekilinin yargılama giderlerine ilişkin itirazının incelenmesinde; 300,00 TL başvuru ücreti, 500,00 TL bilirkişi ücreti, 930,60 TL başvuru ücreti tamamlama olmak üzere 1.730,60 TL yargılama masrafı yapıldığı anlaşılmış olup, bu konuya ilişkin itiraz kabul edilmiştir.

 

Başkaca incelenecek husus olmadığından, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

 

5.SONUÇ:

 

Yukarıda açıklanan nedenlerle, 16.03.2016 gün ve K-2016/6150 sayılı karara vaki başvuran vekilinin yapmış olduğu itirazın KISMEN KABULÜNE, hükmün aşağıdaki gibi kurulmasına

 

5.1- Başvuranın talebinin kısmen kabulü ile 82.040,44 TL’nın 22.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak başvurana verilmesine,

 

5.2- Başvuranın, başvuru ücreti 300.-TL, bilirkişi ücreti 500.-TL, başvuru tamamlama ücreti 930,60 TL, itiraz başvuru ücreti 1.230,61 TL olmak üzere toplam 2.961,21 TL yargılama masrafının davalı sigorta şirketinden alınarak başvurana verilmesine,

 

5.3- Başvuran kendini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihindeki AAÜT’ne ve 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. Maddesine göre hesaplanan 9.313,24 TL vekalet ücretinin davalı sigorta şirketinden alınarak başvurana verilmesine,

 

5.4- Davalı sigorta şirketi tarafından 105.626,21 TL’nın 19.04.2016 tarihinde ödendiği anlaşıldığından yapılacak hesaplamada bu ödemenin dikkate alınmasına

 

Uyuşmazlığın miktarı itibarıyla 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere faiz oranı yönünden oyçokluğu, diğer konularda oybirliği ile karar verildi. 15.06.2016

 

KARŞI OY YAZISI

 

Oy çokluğu ile verilen karara, “faizin türü” bakımından aşağıdaki gerekçelerle katılmıyorum;

 

1.Davacı başvuru sahibinin itirazı, tazminata uygulanacak faizin türüne ilişkindir. Başvuru sahibi davacı, avans faizi talep etmiş olmasına rağmen Uyuşmazlık Hakem Heyeti, yasal faiz oranı üzerinden temerrüt faizine hükmetmiştir; Uyuşmazlık Hakem heyetince verilen karara karşı davacı başvuru sahibi, temerrüt faizinin, avans faizi üzerinden hesaplanması gerektiği yolunda itirazda bulunmuştur.

 

2.İhtilaf konusu husus, sigorta sözleşmesinden doğmaktadır. Sigorta sözleşmesi TTK. m.1401/1’de tanımlandığı üzere sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi yükümlendiği sözleşmedir. Sigorta sözleşmelerinin bir türünü oluşturan ve somut olayda söz konusu olan KTK’da düzenlenen (m.91) Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Sözleşmesi hukuki niteliği itibariyle üçüncü kişi yararına bir sözleşmedir. Burada sözleşme, motorlu araç işleten ile sigorta şirketi arasında yapılmaktadır. Bu sözleşmede, motorlu aracın işletilmesi sebebiyle bir zarar doğduğunda, araç işleten alacaklı, sigorta şirketi ise borçlu konumundadır. Ancak, alacaklı durumundaki işleten, motorlu aracın işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilere verdiği zararın, sözleşmede öngörülen limitler dahilinde üçüncü kişiye tazmin edilmesini öngörmektedir. Zarar gören üçüncü kişi ise, sözleşme hükümleri çerçevesinde tazminat talep etmektedir. Sonuç olarak zarar gören, işleten ile sigorta şirketi arasında var olan sözleşmeye istinaden sigorta şirketinden zararının karşılanmasını istemektedir.

 

3.İhtilaf, faizin türüne ilişkindir. Faiz, alacaklının alacak olarak istemeye yetkili olduğu bir miktar parayı kullanmaktan belirli bir süre mahrum kalması sebebiyle kendisine ödenen bir karşılıktır. Zararın tazminine karar verilirken, talep halinde, temerrüdün gerçekleştiği andan itibaren “temerrüt faizine” de karar vermek gerekecektir. Bu noktada “yasal faiz” mi yoksa “avans faizi” mi uygulanacağı önem taşır. Uygulanacak faiz türü ve oranına ilişkin olarak “3095 Sayılı Kanuni Faiz Ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun” bulunmaktadır. Söz konusu kanunun 2/3 maddesinde “...kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir.” hükmü bulunmaktadır. Böylece kanun koyucu “arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran (avans) üzerinden’’ uygulanır hükmünü getirmekte ve ticari işler bakımından avans faizinin uygulanacağı sonucuna ulaşmaktadır. Bu durumda somut olay bakımından ticari işin bulunup bulunmadığı değerlendirilmelidir.

 

4.Ticari iş, TTK. m.3’de düzenlenmektedir. Buna göre; “.Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir...”. Açıklandığı üzere davacı başvuru sahibi ile davalı sigorta şirketi arasındaki ihtilaf sigorta sözleşmesinden doğmaktadır. Sigorta sözleşmesi 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu 1401 vd. maddelerinde düzenlenmektedir. Dolayısıyla sigorta sözleşmesi, TTK. m.3 anlamında ticari bir iştir. Ayrıca aleyhine başvuru yapılan kişi sigorta şirketi olup, tüzel kişi tacir durumundadır. TTK m.19/1 hükmü uyarınca “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır...” Görüldüğü üzere bu hüküm ile de tacirin borçlarının ticari olmasının asıl olduğu vurgulanmakta; cümlenin devamında da sadece gerçek kişi tacirler bakımından istisna getirilmekle birlikte, tüzel kişi tacirler bakımından bu tür bir istisnaya yer verilmemektedir. Bu durumda tüzel kişi tacir durumunda olan sigorta şirketinin, sigorta sözleşmesinden doğan borçları da ticaridir.

 

5.Bu hükümler bir bütün olarak değerlendirildiğinde sigorta şirketinin, sigorta sözleşmesinden doğan yükümlülüğüne 3095 Sayılı Kanunun 2/2. maddesi uyarınca T.C. Merkez Bankası avans faiz oranına göre temerrüt faizine hükmedilmesi gerekmektedir. Ayrıca Yargıtay 17. HD. 13.05.2013 tarih ve 2012/10723 E., 2013/6910 sayılı kararında bu hususta, “…Taraflar arasındaki ilişkin TTK.'nda düzenlenen sigorta sözleşmesinden kaynaklandığından ve bu tür sözleşmeler TTK.'nun 3. ve 4. maddeleri hükmü uyarınca tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın mutlak ticari İşlerden olduğundan avans faizi istenebilir...” şeklinde bir değerlendirme yapılmaktadır. Söz konusu karar, gerekçesi itibariyle ortaya koyduğumuz gerekçeleri desteklemekte ve ihtilaf konusu hususu açıklığa kavuşturmaktadır. Sonuç olarak davacının faiz türüne ilişkin itirazı yerindedir. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy