Sigorta Tahkim Komisyonu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(5684 S. K. m. 30)

 

16.09.2020 Tarih ve K-2020/73519 Sayılı Hakem Kararı (Destekten Yoksun Kalma)

 

1. BAŞVURU KONUSU UYUŞMAZLIK VE YARGILAMA USULÜNE İLİŞKİN BİLGİLER

 

1.1. Uyuşmazlık Konusu Olay ve Talep

 

Karara bağlanmak üzere Hakem Heyetimize tevdi edilmiş bulunan uyuşmazlığın konusu, XXX tarihinde meydana gelen tek taraflı, ölümlü yaralanmalı trafik kazasıyla ilgilidir.

 

Başvuran vekili, XXX’un vefatı nedeniyle destekten yoksun kalan babası XXX için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 50.-TL ek destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigortacıdan karşılanması talebi ile Sigorta Tahkim Komisyonuna müracaatta bulunmuştur. Başvuran vekili, 14.09.2020 tarihindeki bedel artırım dilekçesi ile toplam talebini 8.124,24.TL’ye yükseltmiştir.

 

1.2. Başvurunun Hakem Heyetine İntikaline ve İncelenmesine İlişkin Süreç

 

Dosya Koordinatör Hakem tarafından teslim alınarak yargılamaya başlanmıştır. Dosya içeriği üzerinde heyetçe yapılan tetkik sonucunda, uyuşmazlığın mahiyeti ve dosya mevcudu itibariyle duruşma yapılmasına gerek olmadığı kanaatine varılmıştır.

 

03.09.2020 tarihli ara kararıyla, %100 kusur oranı esas alınarak, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanması amacıyla dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, ara kararı taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Taraflar ara kararına herhangi bir itirazda bulunmamış, bilirkişi ücretinin yatırılması üzerine dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, dosyaya kazandırılan 08.09.2020 tarihli hesap bilirkişi raporu, taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve ara kararıyla verilen ihtaratlı kesin süre içerisinde raporlara karşı diyeceklerinin bildirilmesi istenmiştir. Davalı vekili, 14.09.2020 tarihli dilekçesini dosyaya sunmuştur.

 

Başvuran vekili, 14.09.2020 tarihli bedel artırım dilekçesini ve ek başvuru harcını ödediğini gösteren banka dekontunu dosyaya sunmuştur. Başvuranın bedel artırım talebi HMK 107/2 ve 428/3 maddeleri uyarınca kabul edilmiştir.

 

Dosyada yapacak başkaca usul işlemi kalmadığı anlaşılmakla, 08.09.2020 tarihli hesap bilirkişi raporu dikkate alınarak karara varılmış ve yargılamaya son verilmiştir.

 

2. TARAFLARIN ORTAYA KOYDUĞU MADDİ VE HUKUKİ İDDİALAR

 

2.1. Başvuru Sahibinin İddia, Delil ve Talepleri

 

Başvuran vekili başvuru formu ve eki beyan dilekçesinde özetle; XXX tarihinde meydana gelen trafik kazasında başvuranın desteği XXX’un vefat ettiğini, davalıya başvurulduğunu, ancak eksik ödeme yapıldığını beyanla, destekten yoksun kalan babası XXX için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 50.TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiş, 14.09.2020 tarihindeki bedel artırım dilekçesi ile toplam talebini 8.124,24.TL’ye yükseltmiştir.

 

Başvuran vekili başvuruya dayanak olarak Komisyon’a; harçlandırılmış ve baro pullu vekâletname sureti, STK başvuru harcının ödendiğini gösterir dekontu, ölüm belgesi, kaza raporu, ceza yargılamasına ilişkin evrak, poliçe, gelir bilgisine ilişkin belge, sigortacıya müracaatına ilişkin yazı ve tebliğ evrakını sunmuştur.

 

2.2. Sigorta Kuruluşunun İddia, Delil ve Talepleri

 

Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; başvuru şartlarının gerçekleşmediğini,

 

13.067,81.TL’lik ödeme yapıldığını, yeni genel şartların uygulanması gerektiğini, KTK’nun 111. Maddesinin değerlendirilmesi gerektiğini, kusur tespiti yapılmasını, ödeme tarihindeki verilere göre hesap yapılması gerektiğini, yapılan ödemenin faiz güncellemesi yapılarak ödenecek tazminattan düşülmesi gerektiğini, hesaplamada TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınmasını, hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılmasını, başvurunun kabulü halinde 1/5 oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini beyanla, başvurunun reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin Başvuran üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.

 

Sigorta kuruluşu tarafından Komisyon’a; vekâletname örneği, aktüer rapor ve hasar dosyasına ilişkin diğer belgeler sunulmuştur.

 

3. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER

 

5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 6098 sayılı Borçlar Kanunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik ve Yargıtay Kararları ile ilgili diğer mevzuat.

 

4. DEĞERLENDİRME ve GEREKÇELİ KARAR

 

Başvuru konusu uyuşmazlık, müteveffanın içerisinde yolcu olduğu ve XXX A.Ş. tarafından XXX numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta poliçesi ile sorumluluğu temin edilen XXX plakalı aracın XXX tarihinde karıştığı trafik kazasında Başvuranın desteği XXX’un vefat etmesi neticesi, müteveffanın babasının davalı sigortacıdan bakiye destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.

 

Kazaya karışan XXX plakalı araç işleteninin 2918 sayılı KTK 85/1 maddesinden doğan sorumluluğunun, XXX-XXX tarihleri arasında geçerli olan XXX no.lu KMA ZMS (Trafik) Sigorta poliçesi ile davalı sigortacı tarafından temin edildiği, poliçenin kaza tarihinde geçerli olduğu ve ölen kişi başına teminatının 310.000.-TL olduğu dosyaya sunulu poliçeden anlaşılmaktadır.

 

Başvurudan önce tazminat için, davalı sigortacıya usulüne uygun başvuru yapıldığı ve harici ödeme alındığı anlaşılmakla, tarafların aktif ve pasif husumet ehliyetlerinin ve dava şartlarının mevcut olduğu anlaşılmış, uyuşmazlığın esasına girilmiştir.

 

Ana ve babanın çocukları kaç tane olursa olsun, maddi durumları ne derecede bulunursa bulunsun, hatta gelecekleri, müesseselerce garanti altına alınmış bile olsa, bir gün zarurete düşüp düşmeyecekleri, çocuklarına muhtaç olmayacakları önceden kestirilemez. Fakat onların ileride çocuklarının maddi desteğine muhtaç olabileceklerinin kabulü, hayatın olağan akışına uygun olur. O halde küçük yaşta ölen çocuk dahi, ana -babasının farazi (varsayım) bir desteği olarak kabul edilmelidir (YHGK 17.10.1973 gün ve E.4/899, K.798 sayılı kararı)

 

Türk aile yapısında evlatların anne ve babalarına destek olduğu genel kabul olmakla birlikte evladın anne babaya desteğinin tamamı ile para şeklinde belirli bir yardım yapması olarak algılanmamalı, o kişinin ölümü sonucunda anne babanın yoksun kaldığı yardımların tümü olarak düşünülmelidir.

 

Yargıtay 11. HD 2004/10735 E. 2005/9566 K. Sayılı ilamında;

 

“(...)Asıl davanın davacılarından anne ve babanın maddi durumlarının iyi ve gelirlerinin fazla olması ve ölenin gelir ve yardımına muhtaç olmamaları anılan davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep etmelerine engel değildir. Nitekim destekten yoksun kalma yalnız parasal yardım olarak düşünülemez. Evladın bayram günlerinde anne ve babaya ziyareti ve evde ailesine yardımcı olması, her türlü hastalık ve sair sıkıntılarında yardıma koşma görevi maddi desteğin kapsamında değerlendirilmelidir. Bu durumda anılan davacıların destekten yoksun kalmadıklarından bahisle tazminat talebinin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.(...) "

 

şeklinde karar vermiştir.

 

Başvuran babanın, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 ve 53/3 maddelerine dayalı destekten yoksun kalma zararını, 2918 sayılı KTK’nun kaza tarihinde geçerli 97. Maddesi uyarınca, kazada kusurlu olan aracın trafik sigortacısından talep edebileceği açıktır.

 

Kaza ve poliçe tanzim tarihlerinde geçerli olan KMA Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.1 maddesine ve gerekse yeni genel şartları A.3 maddesine göre, Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edecektir.

 

Uyuşmazlıkta, XXX A.Ş. poliçesinin kaza tarihinde geçerli olduğu, hadise ve talebin poliçe teminat kapsamında olduğu, hadise tarihinde geçerli ölen kişi başına teminatının 310.000.-TL olduğu, davalı sigortacının, başvuru öncesinde, Başvurana 13.067,81.TL’lik tazminat ödediği hususlarında çekişme yoktur.

 

Yargıtay 17.HD’ nin 30.04.2013 tarih ve E. 2012/3873, K. 2013/5911 sayılı emsal kararında da belirtildiği üzere, 2981 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 111/2 maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilirler.

 

KTK 111/2 maddesindeki iki yıllık süre bir hak düşürücü süre olup, öncelikle bu süre içerisinde davaların açılıp açılmadığının re’sen incelenmesi gerekmektedir. Davalı sigortacının, başvurana 20.09.2019 harici ödeme yaptığı dosya içeriğinden anlaşılmıştır. Başvuru tarihi ise 13.07.2020 olup, başvuranın 2 yıllık süre içerisinde dava açtığı anlaşılmakla yargılamaya devam edilmiştir.

 

Başvurudaki çekişmenin, kusur, ödenen tazminatın yeterli olup olmadığı, hesaplamada uygulanacak yaşam tablosu, hatır taşıması, müterafik kusur, temerrüt tarihi, faiz oranı, vekalet ücreti konularında yoğunlaşmış olduğu anlaşılmaktadır.

 

Davalı sigortacının, sigortalısı araç sürücüsünün %100 oranında kusurunu kabul ederek ödeme yapmış olduğu, müteveffanın sigortalı araçta yolcu olduğu, kazaya etken kusurunun bulunmadığı anlaşılmakla, ayrıca kusur incelemesine gerek olmadığına, kazanın oluş şekline uygun olduğu üzere, başvuru konusu kazada, davalıya sigortalı araç sürücüsünün%100 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir.

 

Yine somut hadisede uygulanması gereken 01.06.2015 tarihli Genel Şartlar uyarınca, tazminat hesabının TRH-2010 yaşam tablosunun (1,8 teknik faiz indirimli) esas alınması gerektiği kabul edilmiştir.

 

Bu tespit ve kabullerin de belirtildiği, 03.09.2020 tarihli ara kararıyla, %100 kusur oranı esas alınarak, 01.06.2015 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları gözetilerek destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanması amacıyla dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, XXX random usulle bilirkişi olarak seçilmiştir. Ara kararı taraf vekillerinin e-posta adresine tebliğ edilmiş, taraflar ara kararına itiraz etmemiş, bilirkişi ücretinin ödenmesiyle dosya bilirkişiye tevdi edilmiş ve 08.09.2020 tarihli bilirkişi raporu dosyaya kazandırılmıştır. 08.09.2020 tarihli Bilirkişi Raporu’nda özetle;

 

• Sunulu evraka göre yalnızca başvuran babanın destek talebinde bulunabileceği belirlenmiş,

 

• Hesaplamada TRH yaşam tablosu esas alınmış, %1,8 oranında teknik faiz indirimi yapılmış,

 

• Müteveffanın geliri asgari ücret olarak esas alınmış,

 

• Davalıya sigortalı araç sürücüsü %100 kusurlu kabul edilmiş,

 

• Bu kabuller ve davalının ödeme tarihindeki verilerle yapılan hesaplamada, davalının haricen ödediği toplam 13.067,81.-TL destek tazminatının yetersizliği belirlenmiş,

 

• Bu kez, rapor tarihindeki verilerle yeniden yapılan hesaplamada, 22.332,87.TL destekten yoksun kalma zararı hesaplanmış, davalı tarafından ödenen 13.067,81.TL’nin ödeme tarihinden rapor tarihine yasal faizle güncellenmiş tutarı 14.208,63TL’nin tenzili ile bakiye ödenmesi gereken tutarın 8.124,24.TL olduğu belirtilmiştir.

 

Bilirkişi raporu taraf vekillerinin e-posta adreslerine tebliğ edilmiş ve 03.09.2020 tarihli ara kararıyla verilen ihtaratlı kesin süre içerisinde raporlara karşı diyeceklerinin bildirilmesi istenmiştir. Davalı vekili, 14.09.2020 tarihli dilekçesiyle, yapılan ödemenin yeterli olduğunu, hesaplanan tazminattan hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini beyan etmiştir.

 

Davalı vekili, hesaplanacak tazminattan müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılmasını talep etmiştir. Müteveffa XXX plakalı araç sürücüsünün eşi olup, herhangi bir şahsın eşini taşıması sosyal sorumlulukla ilgili olup hatır taşımasından söz edilemez. Bu nedenle davalı vekilinin hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğine dair iddiaları yerinde bulunmamıştır. Kaza raporu ve diğer evrakın incelenmesinde, başvuranın emniyet kemeri takıp takmadığına ilişkin herhangi bir tespit olmadığı görülmüştür. Kaza raporunda bu husus” belirsiz” olarak işaretlenmiştir. İspat külfeti davalı sigortacıda olup, emniyet kemeri takılmadığı ispatlanamadığından, müterafik kusur indirimi yapılmamıştır.

 

Başvuran vekili, 14.09.2020 tarihindeki bedel artırım dilekçesi ile toplam talebini 8.124,24.TL’ye yükseltmiş, ek başvuru harcını ödediğini gösteren banka dekontunu dosyaya sunmuştur. Başvuranın bedel artırım talebi HMK 107/2 ve 428/3 maddeleri uyarınca kabul edilmiştir.

 

Bu halde, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler doğrultusunda, gerekçeli ve denetime elverişli nitelikte bulunan 08.09.2020 tarihli hesap bilirkişi raporuna iştirakle 8.124,24.TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan alınarak başvurana ödenmesine karar verilmiştir.

 

Başvuran vekili, temerrüt tarihinden itibaren faiz talep etmiştir. Davalının temerrüt tarihi, 2918 sayılı yasa 99/1 maddesi gereği, kendisine ilk başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü sonrasıdır. Dosya içeriğinden ilk başvurunun davalıya tebliğ tarihine ilişkin belge görülmediğinden davalının ödeme yaptığı 20.09.2019 tarihi temerrüt tarihi olarak belirlenmiştir. Zarara neden olan araç hususi tescilli olmakla yasal faize hükmedilmiştir.

 

Tahkim yargılamasındaki vekâlet ücretinin 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu uyarınca belirlenen A.A.Ü.T. ile belirlenen ücretin altında olamayacağı anlaşılmaktadır. 5684 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesinde değişiklik yapan 6327 sayılı Kanunun 58.maddesinin son fıkrasında “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekâlet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekâlet ücretinin beşte biridir” denilerek yasal bir istisna ihdas edilmiştir. Ancak bu yasa maddesinin gerekçesinden, “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler” ifadesinin aleyhine başvuru yapılan sigortacıyı içermeyeceği, Yasa Koyucunun sigortadan faydalananlar lehine pozitif ayrımcılık tercihi yaptığı anlaşılmaktadır.

 

Unutulmamalıdır ki, kanunun yorumu ile yasa koyucunun iradesinin yerine geçmek ve boşluk doldurmak farklı kavramlardır. “Kanunun açık olduğu durumlarda yoruma ve gerekçeye başvurulamaz. TMK.nun 1. maddesi gereğince kanun özüyle ve sözüyle uygulanmalıdır.“ (YARGITAY İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu E:2005/1 K:2007/1 T:26.01.2007)

 

Sonuç olarak, Avukatlık Yasası ile getirilen emredici hükmün aksi ancak yine yasa ile düzenlenebilir. 5684 sayılı yasanın 30/17 maddesi hükmü ise, Başvuranıın talebinin reddedilmesi halinde uygulanabilecektir. Bu nedenle, Yönetmelikle yapılan bir düzenlemenin Yasa hükmünü ortadan kaldırmayacağı ve Yasanın Yönetmeliğe uygun yorumlanması beklentisinin normlar hiyerarşisi ilkesine açıkça aykırı olduğu anlaşıldığından ve yasaya aykırı yönetmelik hükümlerinin iptal edilmeseler dahi uygulanamayacağı açık olduğundan, Başvuran lehine, karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 ve 17 maddelerine göre hesap edilen nispi vekalet ücretinin tamamına hükmedilmesi gerekmiştir.

 

5. KARAR

 

Yapılan değerlendirmeler ve belirtilen gerekçeler neticesinde;

 

1) Başvuranın talebinin kabulüyle, 8.124,24.TL bakiye destekten yoksun kalma tazminatının, 20.09.2019 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigortacıdan alınarak başvurana verilmesine,

 

2) Başvuranın sarf etmiş olduğu 250.-TL başvuru ve bedel artırım harcı, 7,80.TL vekâlet harcı, 400.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 657,80.TL yargılama giderinin davalı sigortacıdan alınarak başvurana verilmesine,

 

3) Başvuran vekille temsil edildiğinden, kabul edilen kısım üzerinden, karar tarihinde geçerli AAÜT 13 ve 17. Maddelerine göre hesaplanan 3.400.-TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan alınarak başvurana verilmesine,

 

5684 sayılı Kanunun 30/12. maddesi hükmü gereği, kararın bildirim tarihinden itibaren 10 gün içinde Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy