Sigorta Tahkim Komisyonu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(2918 S. K. m. 85, 97) (6100 S. K. m. 114, 115) (2004 S. K. m. 105, 143, 227) (4721 S. K. m. 164)

 

27/05/2020 Tarih ve K-2020/13810 Sayılı Hakem Kararı (Bedeni Zarar)

 

1- BAŞVURU KONUSU UYUŞMAZLIK VE YARGILAMA USULÜNE İLİŞKİN BİLGİLER

 

1.1 Uyuşmazlık Konusu Olay ve Talep

 

Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, XXXX Sigorta A.Ş. tarafından XXXX poliçe no.lu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi bulunan XXXX Plakalı aracın XXXX tarihinde yaptığı trafik kazasında yolcu konumunda olan XXXX’ın yaralanarak malul kalmasından bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile XXXX TL maluliyet tazminatının ödenmesi talep edilmiştir.

 

1.2. Başvurunun Hakeme İntikaline ve İncelenmesine İlişkin Süreç

 

Dosyanın teslim alınması ile yargılama başlamıştır. Dosya içeriği üzerinde yapılan tetkik sonucunda, uyuşmazlığın mahiyeti ve dosya mevcudu itibariyle, uyuşmazlık hakkında 27/05/2020 tarihinde karara varılmış ve yargılamaya son verilmiştir.

 

2. TARAFLARIN ORTAYA KOYDUĞU MADDİ VE HUKUKİ İDDİALAR

 

2.1 Başvuru Sahibinin İddia, Delil ve Talepleri

 

Başvuru sahibi vekili tarafından başvuru formunda özetle; “… XXXX tarihinde Davalı Sigorta Şirketine sigortalı XXXX plakalı aracın karışmış olduğu kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan XXXX malul kalmıştır; XXXX Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi (Hastanesi) Adli Bilirkişi Uzmanlar Kurulu Mütalaa Raporu alınan XXXX tarihli sağlık kurulu raporu ektedir. Sigorta şirketine yapılan tazminatla ilgili başvuru sonuçsuz kalmıştır, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik XXXX TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte ...“ talep olunduğunu,

 

Başvuran Vekili başvuruya dayanak olarak; Başvuru formu aslı, vekaletname, başvuru ücreti ve vekalet harcı makbuzu, XXXX Sigorta A.Ş.’ ye yapılan başvuru, alındı belgesi ve red yazısı, XXXX tarihinde düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağı fotokopisi, XXXX Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi (Hastanesi) Adli Bilirkişi Uzmanlar Kurulu Mütalaa Raporu alınan XXXX tarihli Raporu, Tedavi evrakları ve Epikriz raporları, İfade tutanakları delil olarak ibraz olunmuştur.

 

2.2 Sigorta Kuruluşunun İddia, Delil ve Talepleri Sigorta Şirketi tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle;

 

XXXX plakalı aracın sigortalıları olduğunu,

 

- Başvuranın başvurudan önce usulüne uygun bir heyet raporu sunmadığını, geçerli bir başvuru yapmadığını,

 

- “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” gereği rapor sunulmadığını, talebin usulden reddini,

 

- Başvuranın başvuru yapmada hukuki yararı bulunmadığını,

 

- Hesaplamanın aktüer tarafından yapılması gerektiğini,

 

- Şirketlerinin sorumluluğunun teminat limiti ile sınırlı olduğunu,

 

- Temerrüde düşülmediğinden faizden sorumlu olmadığını,

 

- Bir an için başvurunun kabul edilmesi halinde başvuran lehine 1/5 vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini,

 

- Talebin reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin başvuran üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

 

Sigorta Şirketi savunma ve iddiasına dayanak olarak; Başvuran vekilince ibraz olunan tüm belgeler, aktüer rapor, XXXX nolu sigorta poliçe fotokopisi delil olarak ibraz olunmuştur.

 

3. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER

 

Uyuşmazlığın çözümü için 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun, Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmeliği, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (TRAFİK) sigortası Genel Şartları ve Sigorta Poliçesi hükümleri dikkate alınmıştır.

 

4. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇELİ KARAR

 

4.1. Dosya kapsamında yapılan incelemede, XXXX tarihlerini kapsayan ve XXXX 1 no’lu husumete mesnet sigorta poliçesinin, XXXX riziko tarihini kapsadığı ve riziko tarihi itibariyle geçerli sigorta poliçesinin mevcut olduğu görülmüştür. Bu durumda, davalı sigorta şirketinin pasif husumet ehliyeti bulunmaktadır.

 

Dosyadaki belgelerin incelenmesinden, tarafların aktif ve pasif husumet ehliyetlerinin mevcut olduğu tespit edilmiş, uyuşmazlığın dava şartı eksikliği olup olmadığı ile uğranılan zararın KMA ZMMSS poliçesi(trafik) kapsamında olup olmadığı ile tutarı hususlarında toplandığı görülmektedir.

 

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1 inci maddesine paralel şekilde, kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.3 maddesinde sigorta şirketinin sorumluluğu belirlenmiştir. Buna göre sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür.

 

4.2. Başvuruya konu kaza tarihi XXXX’dır. XXXX tarih ve 29355 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında 02.02.2016 tarihinde yapılan değişiklikle gelen C.11 maddesi uyarınca genel şartlar 01.06.2015 yürürlük tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır.

 

(Yargıtay 17.HD 29.05.2017 Tarih ve E 2016/14573, K. 2017/6035 sayılı Kararı )

 

Başvuruya konu kaza da XXXX tarihinden sonra olduğundan uyuşmazlığın çözümünde yeni Genel Şartların dikkate alınması gerekmektedir.

 

4.3.Başvuru sahibi vekili tarafından dosya’ya; XXXX Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi (Hastanesi) Adli Bilirkişi Uzmanlar Kurulu Mütalaa Raporu alınan XXXX tarihli bilirkişi raporları sunulmuştur.

 

Genel şartlar gereği özür oranının Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerekmektedir. Diğer taraftan,20.02.2019 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik 14.maddesinde " (1) 30/3/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ve ilgili mülga mevzuat hükümlerine erişkin açısından yapılan atıflar bu Yönetmelik hükümlerine yapılmış sayılır." 10.maddesinde ise " 30/3/2013 tarihli_ ve 28603 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır." denilmiştir.

 

Yönetmeliğin 6. maddesinde raporu düzenleyen sağlık kurulunun hangi hekimlerden oluşacağı ve raporun nasıl düzenleneceği belirtilmiştir. Yönetmeliğin 7.maddesinde ise "(1) Bu Yönetmelikte belirtilen raporları düzenlemeye yetkili sağlık kurum ve kuruluşları ile hakem hastaneler Sağlık Bakanlığınca belirlenir ve Bakanlığın internet sitesinde yayımlanır. (2) Yetkili olmayan sağlık kurum ve kuruluşları ile 6 ncı maddede belirtildiği şekilde sağlık kurulunu teşkil edemeyen sağlık kurum ve kuruluşlarının verdiği raporlar kurumlarca değerlendirmeye alınmaz." denilmiştir.

 

Yönetmeliğin 6.maddesinde;

 

(1) Birden fazla uzmanlık dalını ilgilendiren engel durumlarının tespitinde kurul, kurul başkanı ve aşağıdaki branşlardaki uzman hekimler olmak üzere en az yedi daimi üyeden oluşur:

 

a) İç hastalıkları uzmanı,

 

b) Göz hastalıkları uzmanı,

 

c) Kulak burun boğaz hastalıkları uzmanı, ç) Genel cerrahi uzmanı,

 

d) Nöroloji uzmanı,

 

e) Ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı,

 

(2) Kurul başkanının teklifi ve başhekimin onayı ile diğer branşlardan erişkinin hastalık durumuna göre kurula ilgili branş uzmanı davet edilebilir. Bu hâlde ilgili branş uzmanı geçici kurul üyesi olarak raporu imzalar.

 

(3) Rapor vermeye yetkili sağlık kurum ve kuruluşlarında, fizik tedavi ve rehabilatasyon uzmanı bulunması hâlinde, bu uzmanın kurulda yer alması zorunludur. Bulunmaması durumunda varsa ortopedi ve travmatoloji uzmanı kurula katılır.

 

(4) Hastanın teşhis ve tedavisinde bizzat görev almış hekim veya hekimler sağlık kuruluna katılır veya görüşünü kurula bildirir.

 

(5) Tek bir uzmanlık dalını ilgilendiren engel durumlarının tespitinde, ilgili uzmanlık dalından üç uzman hekimin katılımıyla kurul oluşturulur.

 

(6) Kurul, başkan ve tüm üyelerinin katılımıyla toplanır. Kararlar oy çokluğu ile alınır. Oyların eşit olması hâlinde kurul başkanının kullandığı oy yönünde karar alınmış sayılır. Erişkinler İçin Engellilik Sağlık Kurulu Raporu ve Erişkinler İçin Terör, Kaza ve Yaralanmaya Bağlı Durum Bildirir Sağlık Kurulu Raporu için iki ayrı kurul karar defteri oluşturulur. Karara itirazı olan üye, karar defterine muhalefet şerhini gerekçeli olarak yazar ve imza atar. Karar defterine, kararın oy birliği veya oy çokluğu ile verildiği yazılır ve heyete katılan üyeler tarafından imzalanır.

 

(7) Kurulda görüşülen rapor, kurul üyelerince mutlaka ıslak ve/veya elektronik imza ile imzalanır. İlgiliye verilecek veya kurumuna gönderilecek rapor nüshaları kurula katılan bütün üyeler tarafından muhalefet gerekçesi yazılmaksızın imzalanır.

 

(8) Kurul başkanı; ikinci basamak sağlık kurum ve kuruluşlarında başhekim veya başhekimin görevlendireceği uzman hekim; eğitim araştırma hastanelerinde, başhekim veya başhekimin görevlendirdiği eğitim sorumlusu; üniversite hastanelerinde ana bilim dalı başkanıdır.

 

(9) Aynı dalda birden fazla uzman bulunması durumunda, uzmanlar belirli zaman aralıklarında kurulda görevlendirilir.” şeklinde raporun nasıl düzenleceği belirtilmiştir.

 

Yönetmeliğin 8. 9. ve 10.maddelerinde raporun düzenleme usul ve esasları, 11. maddesinde raporun geçerlilik süresi ile ilgili düzenlemeler mevcuttur.

 

Raporu düzenleyen kurum Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesinde belirtilen yetkili hastaneler arasında yer almakla beraber düzenlenen rapor Yönetmelikte belirtilen sağlık kurulu raporu değil bilirkişi raporudur. Yönetmeliğin 6.8.9.10 ve 11.maddelerine ve yönetmelik eki forma uygun olarak düzenlenmemiştir.

 

4.4. 6704 Sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 26/04/2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve 5. Maddesi ile “2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununda” aşağıda yer alan değişiklikler yapılmıştır. Söz konusu değişiklikler başvurunun yapıldığı tarih olan tarihte de yürürlüktedir.

 

2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu 97. Maddesinde;

 

“...Doğrudan Doğruya Talep Ve Dava Hakkı:

 

Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir. (DEĞİŞİK MADDE RGT: 26.04.2016 RG NO: 29695 KANUN NO: 6704/5)...” denilmektedir.

 

5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu 30. Maddesinde;

 

“…13) Komisyona gidilebilmesi için, sigortacılık yapan kuruluşla uyuşmazlığa düşen kişinin, uyuşmazlığa konu teşkil eden olay ile ilgili olarak sigortacılık yapan kuruluşa gerekli başvuruları yapmış ve talebinin kısmen ya da tamamen olumsuz sonuçlandığını belgelemiş olması gerekir. Sigortacılık yapan kuruluşun, başvuru tarihinden itibaren onbeş iş günü içinde yazılı olarak cevap vermemesi de Komisyona başvuru için yeterlidir.” denilmektedir.

 

Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının ” Kapsama giren teminat türleri” başlıklı A.5 maddesinde sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporunun dikkate alınacağı, sürekli sakatlık tazminatı hesabının ise Genel Şartlara göre yapılacağı belirtilmiş, Genel Şartlar Ek.2 ve Ek’ de TRH-2010 yaşam tablosunun ve 1.8 teknik faiz oranının esas alınacağı, Genel Şartlara 02.08.2016 tarihinde yapılan değişiklik ile eklenen Ek.6 ‘da ise aşağıdaki belgelerin gerekli olduğu belirtilmiştir.

 

- 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş Sağlık Kurulu Raporu.

 

- Hak sahibi gerçek kişiler için: T.C Kimlik No.

 

- Kaza raporu.

 

- Mağdura ait son 3 aylık döneme ilişkin ücret belgesi.

 

- Hak sahibine ait banka hesap bilgileri

 

Başvuruya konu kaza da 02.08.2016 tarihinden sonra meydana gelmiş olduğundan Güvence Hesabına yapılan başvuruda Anılan yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmiş raporun sunulması gerekmektedir.

 

Genel Şartların B.2. Tazminat Ve Giderlerin Ödenmesi başlıklı maddesinde ise

 

(Değişik paragraf: RG-2/8/2016-29789) 2.1. Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren sekiz işgünü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre yeni talep edilen belgenin sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar. Sigortacı hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir...” denilmektedir.

 

Tüm bu yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; 6704 Sayılı Kanun’un 5. Maddesi ile değişik 2918 Sayılı Kanun’un 97. Maddesindeki düzenlemenin dava şartlarından olduğu, dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna usulüne uygun başvuru yapılmasının dava şartı olarak öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna başvuru yapılırken değerlendirme yapmaya elverişli evrakların sunulması gerekmektedir.

 

Dava şartları konusunda pozitif hukukumuzda ilk düzenleme Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK m. 114-115) ile getirilmiştir. Dava şartları gerçekleşmeden bir davanın esası incelenemez; davanın incelenip karara bağlanabilmesi, dava şartlarının varlığı veya yokluğuna bağlıdır. Hâkim, dava şartı eksikliğini kendiliğinden dikkate alır; tarafların bu konuda ayrıca talepte bulunmasına gerek yoktur. Ancak, taraflar bu konuda hâkime yardımcı olabilir; hâkimin bu konuya dikkatini çekebilirler.

 

Bu açıklamalar çerçevesinde dava şartı şöyle tanımlanabilir: Dava şartı, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve karar verilebilmesi için varlığı veya yokluğu mutlaka gerekli olan şartlardır. Dava şartları aynı zamanda dava dışında izlenen diğer yargılama prosedürleri bakımından da, (o yargılamaların özelliği dikkate alınarak) birer yargılama şartı niteliğindedir. Dava şartları esasa ilişkin olmadığından, usûlî olarak öncelikle dikkate alınmalıdır. Genel dava şartlarının yanında, kanunda bazı davalar için özel dava şartları ön görülmüştür (m. 114/2). Kanunda düzenlenen bir hususun özel dava şartı olup olmadığını tespit etmek her zaman kolay olmayabilir. Bu durumda özellikle, belirlenen şartın davanın esasını incelemeye engel olup olmadığına ve hâkim tarafından kendiliğinden dikkate alınıp alınmadığına bakmak gerekir. Örneğin; İcra ve İflâs Kanunu’nun 277-284. madde hükümlerine göre tasarrufun iptali davası açabilmek için, alacaklının elinde borç ödemeden aciz belgesi (İİK m. 143, 105) bulunmalıdır (İİK m. 227/1). Borçtan kurtulma davasının (İİK m. 69) dinlenebilmesi için, bu davayı açan borçlunun alacağın yüzde on beşi (İİK m. 69/2) kadar bir teminatı ilk duruşma gününe kadar göstermesi şarttır. Davalı eşe ihtar kararı tebliğ ettirmeden önce ve ihtar kararının tebliğinden itibaren iki ay geçmedikçe, terk sebebiyle boşanma davası açılamaz (TMK m.164).

 

Özel dava şartları, genel kanunî atıf kapsamında (HMK m. 114/2) ve uyuşmazlığın esasının incelenmesi için gerekli bir şart olup olmadığı ile dava şartlarının genel özelliklerinden olan re’sen araştırılıp araştırılmayacağı çerçevesinde değerlendirilecek hususlardır. Bu çerçevede, inceleme konumuz olan “gerekli belgelerle Sigorta Kuruluşu’na başvurulmuş olmasının’’ uyuşmazlığın esasının incelenmesi için gerekli bir şart olduğu sonucuna varılabilecektir.

 

Zira, gerek Sigortacılık Kanunu gerekse Karayolları Trafik Kanunu tahkime veya devlet yargılamasına başvurulmadan ilgili başvurunun yapılmış ve sürenin geçirilmiş olması gerektiğini açıkça hükme bağlamıştır. Ayrıca, özellikle Sigorta Tahkim Komisyonu’nda görevli raportörün söz konusu hususu re’sen araştırarak ilgili kararı verecek olması da sigorta kuruluşuna başvurunun özel bir dava şartı niteliğinde olduğuna işaret eden düzenlemelerdir.

 

Bu çerçevede, Sigortacılık Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu hükümleri yukarıda belirttiğimiz hususlar ışığında ve örneklerle kıyaslanarak dikkate alındığında özel ve olumlu bir dava şartını düzenledikleri söylenebilir. Söz konusu hükümleri ilgilendiren yargı yollarında esas hakkında inceleme yapılabilmesi için sigortacıya gerekli başvuruların yapılmış olması gerekmektedir. Daha somutlaştırmak gerekirse, örneğin Karayolları Trafik Kanunu açısından, zarar görenin sigortacıya başvuru yapmadan veya başvuru yaptığı hâlde sigortacıdan olumsuz bir cevap gelmeden ya da başvurudan itibaren on beş gün geçmeden sigortacıya karşı dava açması hâlinde, ilgili kanun hükmü gereği mahkemece davanın esasına girilemeyecektir. Burada yapılacak olan başvurunun daha önce de bahsedildiği üzere gerekli belgeleri içeren geçerli bir başvuru olması gerekir.

 

Benzer şekilde, Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından verilen kararlarda da bu hususa dikkat çekilmekte ve sigorta kuruluşuna geçerli bir başvuru yapılarak ilgili sürelerin geçirilmiş olması bir ön başvuru şartı olarak adlandırılmaktadır. Yukarıda belirttiğimiz şekliyle, gerekli bilgi ve belgeler sunulmaksızın bir başvuru yapılmışsa, bu başvuru geçerli kabul edilemeyeceğinden, yeni ve geçerli bir başvuru yapılması için tarafa süre verilemeyeceği; başvurunun doğrudan Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru aşamasında usûlden reddi gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Keza, Antalya, Ankara ve Bursa Bölge Adliye Mahkemeleri KTK m. 97’de yapılan değişiklik sonrasında sigorta şirketine başvuru zorunluluğunu dava şartı olarak nitelendirmişlerdir (Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi, E. 2017/778, K. 2017/847, T. 18.09.2017, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi, E. 2017/700, K. 2017/734, T. 31.05.2017, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi, E. 2018/203, K. 2018/116, T. 12.02.2018. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi verdiği iki kararında konuyu dava şartı olarak kabul etmemiş ise de, bu kararlara bakıldığında olay tarihlerinin (17.03.2015 ve 31.12.2015) kanun değişikliğinden önce olduğu görülecektir. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi, E. 2017/645, K. 2017/464, T. 04.05.2017 ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi, E. 2017/545, K. 2017/347, T. 10.04.2017.)

 

Dava açmaktaki hukukî yararın, davanın açıldığı tarihte var olması gerekmektedir; dava sırasında bu eksikliğin tamamlattırılması mümkün değildir. Bu nedenle mahkemenin hukukî yararın tamamlanması için hüküm kurması mümkün değildir. Örneğin alacağı henüz muaccel olmadan dava açan birisi için alacağı muaccel olana kadar süre verilemez veya dava ertelenemez; mevcut davanın usûlden reddi gerekir. Aynı şekilde hukukî yararı bulunmadığı hâlde dava yolu ile isteğinin yerine getirilmesini talep eden davacıya hâkim tarafından davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde süre verilerek hukukî yarar eksikliğinin giderilmesi talep edilemez. Bu durum mahkemenin pasifliği ilkesiyle bağdaşmaz. Ayrıca, usûl ekonomisi ilkesinden yola çıkılarak mevcut dava şartı eksikliğinin giderilmesi için mahkemece işlemler yapılması, yargılamanın bu şekilde devamının sağlanması gerekliliği de kabul edilemez. Zira, usûl ekonomisi ilkesi, mevcut kanun hükümlerine açıkça aykırı biçimde hareket etmeyi mümkün kılan ve diğer usûl hukuku kurallarını göz ardı etme sonucunu doğurabilen genel bir ilke değildir.

 

Somut uyuşmazlık bakımından poliçe tanzim tarihi 21/09/2018 ve olay tarihi 09/04/2019’dır ve 29789 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlüktedir. 02.08.2016 tarihinde genel şartlarda yapılan “Tazminat Ödemelerinde İstenilecek Belgeler” başlıklı ek-6 düzenlemesi bir usul kuralı niteliğinde olup Sigortacılık Kanununda ve Karayolları Trafik Kanununda belirtilen sigorta kuruluşuna gerekli belgelerle başvuru kavramının ve şartının somutlaşmış, açıklığa kavuşmuş halidir. Dolayısıyla ek-6 da düzenlenen belgeler olmaksızın Sigorta Kuruluşuna karşı yapılan başvuruyu gerekli belgelerle başvuru olarak kabul etmemiz mümkün olmadığı gibi böyle bir başvuruyu geçersiz bir başvuru olarak addetmek gerekecektir.

 

Zira usul kuralları zaman bakımından tamamlanmış işlemleri etkilememek şartıyla derhal uygulama prensibine tabidir (HMK m. 448). Dolayısıyla Sigorta Kuruluşu’na yapılan başvuru bakımından, başvuru sahibinin 02.08.2016 tarihli değişiklikle genel şartlara eklenen ek-6’da belirtilen belgeler ile Sigorta Kuruluşuna başvurmasının zorunlu olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.

 

Somut olayımızda başvuru sahibi tarafından davalı tarafa yapılan başvuruda Genel Şartlara uygun sağlık kurulu raporu ile müracaat edilmemiştir.

 

Somut dosyada; ZMSS Genel Şartları’nda belirlenen “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre alınmış sağlık raporu ile başvuru yapılmadığı ve bu nedenle başvurunun, gerekli belgelerle yapılan geçerli bir başvuru olmadığı görülmektedir.

 

Tüm bu gerekçelerle aleyhine başvuru yapılan sigorta kuruluşuna gerekli belgelerle ve geçerli başvuru yapılmadığından Başvuru Sahibinin Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurmasında hukuki yararının bulunmadığı sonucuna ulaşılmış ve başvurunun dava şartı yokluğundan usulden reddedilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.

 

Hakemliğimizce araştırılacak başka bir konu kalmadığından dosya içeriği belgeler dikkate alınarak, yeniden “Sigorta Tahkime başvuru yolu” veya “Adli Yargı Yolu “ açık olmak üzere dava açmakta muhtariyeti ile başvurunun usulden reddine karar verilmiştir.

 

5-KARAR:

 

Yapılan değerlendirmeler ve belirtilen gerekçeler neticesinde;

 

1. Talebinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,

 

2. Başvuru sahibince yapılan yargılama masraflarının üzerinde bırakılmasına,

 

3. Sigorta Şirketi vekil ile temsil edildiğinden, yürürlükteki mevzuata göre red edilen tutar üzerinden hesaplanan (1.850 / 5 = ) 370,00 TL. vekalet ücretinin XXXX' den alınarak davalı XXXX Sigorta A.Ş.’ ne ödenmesine,

 

4. Dosyanın usuli işlemlerinin tamamlanması için Sigorta Tahkim Komisyonu’na teslimine, 684 sayılı Kanunun 30. maddesinin 12. fıkrasında belirtilen hallerde kanun yolu saklı olmak üzere kesin olarak karar verilmiştir. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy