Sayıştay 6. Daire - Karar No: 18 - 131 - İlam No: 131 - Belediyeler ve Bağlı İdareler - Kamu İdaresi: Belediyeler ve Bağlı İdareler
Karar Dilini Çevir:




Gelir vergisi kesintisi yapılmaması



Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda,

Belediyede görevli memur personele “Sosyal Denge Yardımı” adı altında yapılan ödemelerden gelir vergisi kesintisi yapılmadığı görülmüştür.

… Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile … arasında … tarih ve … sayılı Meclis Kararına dayanılarak imza edilen Sosyal Denge Sözleşmesinin 14’üncü maddesinde, fiilen görev yapan çalışanlara aylık brüt sosyal denge yardımı yapılacağı belirtilmiştir.

Anayasanın 73’ncü maddesinde, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulup, kaldırılacağına ilişkin düzenleme bulunmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Ücretin Tarifi” başlıklı 61’inci maddesinin bir ve ikinci fıkralarında, “Ücret, işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanun’un “Vergi Tevkifatı” başlıklı 94’üncü maddesinde ise,

“Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zırai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61’inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104’üncü maddelere göre,



vergi tevkifatı yapılır.

…” denilmektedir.

Sosyal Denge Sözleşmesi hükümleri ve yardımın ödenme şartları ile ödeme biçimi göz önüne alındığında “Sosyal Denge Yardımı” adı altında yapılan ödemeler, işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para niteliğinde olduğundan, ücret tanımı içinde yer almaktadır. Bu ödemenin, “Aylık Sosyal Denge Yardımı” adı altında yapılmış olması, ödemenin ücret olma mahiyetini değiştirmemektedir. Bu nedenle, Anılan Yasa hükümleri uyarınca, sosyal denge adı altında memurlara yapılan ödemelerin tamamı Gelir Vergisi Kanunu bakımından ücret niteliğinde olup, bu ödemelerden 193 sayılı Kanunun 103 ve 104 üncü maddelerine göre gelir vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.



Oysa, ilişikli ödeme emri belgeleri ve eklerinin incelenmesinde, memurlara yapılan sosyal denge yardımı ödemelerinden gelir vergisi kesintisi yapılmadığı görülmüştür.

Ayrıca 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 9’uncu maddesinde vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş olmasının mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağına ilişkin hüküm bulunmaktadır. Dolayısı ile yapılan ödemelerin kanunsuz olması vergi hükümlerinin uygulanmasını engellemeyecektir. Sosyal denge ödemeleri meclisin getirmiş olduğu af düzenlemesi ile yasal hale gelmiş olup vergi kesintisi yapılmayacağı yönünde de herhangi bir düzenleme yapılmamıştır.

Sorumlular göndermiş oldukları savunmalarında, 4688 sayılı Kanunda değişiklik yapan 6289 sayılı Kanun’un vergi takibi yapılacağına ilişkin bir hüküm getirmediği, konusu suç teşkil etmemek ve kesinleşmiş bir yargı kararına müstenit olmamak kaydıyla, … tarihine kadar, memur temsilcileri ile toplu iş sözleşmesi akdederek veya başka bir tasarrufta bulunarak 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ek 15’inci maddesi kapsamındaki idarelerde çalışan kamu personeline her ne ad altında olursa olsun ek ödemede bulunmaları nedeniyle kamu görevlileri hakkında idari veya mali takibat ve yargılama yapılamayacağı, başlatılanların işlemden kaldırılacağına ilişkin düzenleme yapıldığı, bu düzenlemenin de 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’na göre yeni tarihli olduğu ve bu düzenlemenin geçerli olduğu, düzenlemenin af mahiyetinde bulunması sebebiyle herhangi bir kamu zararı meydana gelmediğini ifade etmişlerse de, söz konusu husus vergi kanunlarıyla zaten düzenlenmiş durumda olup kanun koyucu yaptığı düzenlemede gelir vergisine ilişkin bir istisna hükmü getirmemiştir. Uyuşmazlık konusu sosyal denge ödemesinin yapılıp yapılamayacağı değil, bu ödemelere ilişkin Gelir Vergisi Kanununda öngörülen verginin kesilmemesidir. Dolayısı ile af kapsamı ile yasal hale gelen sosyal denge ödemelerinden gelir vergisi kesintisi 193 sayılı Kanun hükümleri gereğince yapılacaktır.

Sonuç olarak, Belediye Başkanlığı ile … arasında akdedilen Sosyal Denge Sözleşmesine istinaden Belediyede görevli memur personele “Sosyal Denge Yardımı” adı altında yapılan ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’na göre ücret mahiyetinde olan ödemelerden gelir vergisi kesintisinin yapılmaması nedeniyle … TL tutarında kamu zararına neden olunmuştur.

Her ne kadar denetçi tarafından söz konusu kamu zararından Muhasebe Yetkilisinin de sorumlu tutulması istenilmişse de,

Muhasebe Yetkililerinin ödeme emri belgesi üzerindeki kontrol yükümlülükleri 5018 sayılı Kanunun 61 inci maddesinde tek tek sayma yöntemiyle belirtilmiş olup ödemeyle ilgili sorumlulukları sayılan bu hususlarla sınırlı tutulmuştur.

Yine 5018 sayılı Kanunun 38’inci maddesindeki “kamu gelirlerinin tarh, tahakkuk, tahsiliyle yetkili ve görevli olanlar ilgili kanunlarda öngörülen tarh, tahakkuk ve tahsil işlemlerinin zamanında ve eksiksiz olarak yapılmasından sorumludur.” hükmü ileri sürülerek tahsil edilmeyen gelirlerden Muhasebe Yetkililerinin de sorumlu tutulması gerektiği ileri sürülebilir ise de, Muhasebe Yetkilileri ilgili kanunlara göre tarh ve tahakkuk ettirilerek tahsil edilebilir hale gelmiş gelirlerin takip ve tahsilinden sorumludur.

Nitekim Sayıştay Genel Kurulunun 14.06.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararında da Muhasebe Yetkililerin idarelerce ilgili kanunlara göre tarh ve tahakkuk ettirilerek tahsil edilebilir hale gelmiş kamu gelir ve alacaklarının takip ve tahsil edilmesinden sorumlu oldukları belirtilmiştir.

Bu nedenle kamu zararından Muhasebe Yetkilisinin sorumlu tutulması mümkün değildir.

Açıklanan gerekçelerle, kamu zararı tutarı … TL’nin sorumluları, …’e,

Müştereken ve müteselsilen 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 53’üncü maddesi gereğince hüküm tarihinden itibaren işleyecek faizleri ile ödettirilmesine,



(Üye … ile Üye …’ın “4688 sayılı Kanunun geçici 14’üncü maddesinde konusu suç teşkil etmemek ve kesinleşmiş bir yargı kararına müstenit olmamak kaydıyla, … tarihine kadar, memur temsilcileri ile toplu iş sözleşmesi akdederek veya başka bir tasarrufta bulunarak 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesi kapsamındaki idarelerde çalışan kamu personeline her ne ad altında olursa olsun ek ödemede bulunmaları nedeniyle kamu görevlileri hakkında idari veya mali takibat ve yargılama yapılamayacağı ve başlatılanların işlemden kaldırılacağına ilişkin düzenleme yapılmıştır. Bu düzenleme ile ilgililere yapılan ödemeler af kapsamına alınmıştır. Dolayısı ile asıl ödemeler af kapsamına girdiğinden gelir vergisi kesintisi de yapılmaması gerekir.

Bu itibarla yapılan sosyal denge ödemelerinden vergi kesintisi yapılmamasında ilişilecek bir husus bulunmamaktadır.” şeklindeki,

Başkan … ile Üye …’in “213 sayılı Vergi usul Kanunu’nun 11’inci maddesinde “Yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili ödevleri yerine getirmekten sorumludurlar.

…” denilmektedir.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 22’nci maddesinde ise “Amme alacağını borçlusundan kesip tahsil dairesine ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahıslar, bu vazifelerini kanunlarında veya bu kanunda belli edilen zamanlarda yerine getirmedikleri takdirde, ödenmeyen alacak bu hakiki ve hükmi şahıslardan bu kanun hükümlerine göre tahsil olunur.” Hükmü bulunmaktadır.

Yukarıda ifade edilen maddelerde vergi kesenlerin sorumlulukları açıkça belirtilmiş olup, muhasebe yetkililerinin de tahsil edilmeyen gelir vergisinden dolayı sorumlu tutulması gerekir.” şeklindeki ayrışık görüşlerine karşı)

Oy çokluğuyla karar verildi.






Full & Egal Universal Law Academy