Sayıştay 6. Daire - Karar No: 18 - 131 - İlam No: 131 - Belediyeler ve Bağlı İdareler - Kamu İdaresi: Belediyeler ve Bağlı İdareler
Karar Dilini Çevir:




Gelir vergisi kesintisi



Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda, ... Büyükşehir Belediyesinde çalışan avukat ve diğer personele ödenen vekalet ücreti ödemelerinden gelir vergisi tevkifatı yapılırken, kümülatif vergi matrahının dikkate alınmadığı görülmüştür.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Ücretin Tarifi” başlıklı 61’inci maddesinde, “Ücret, işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun “Vergi Tevkifatı” başlıklı 94 üncü maddesinde ise “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zırai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,



vergi tevkifatı yapılır.

…” denilmektedir.

Anılan Yasa hükümleri uyarınca, avukat ve diğer personele yapılan vekalet ücreti ödemelerinin tamamı Gelir Vergisi Kanunu bakımından ücret niteliğinde olup, bu ödemelerden kesilmesi gereken gelir vergisinin de, 193 sayılı Yasanın 103’üncü maddesinde öngörülen vergi dilimlerine göre belirlenen oranlar esas alınarak hesaplanması gerekmektedir.

Oysa, ilişikli ödeme emri belgeleri ve eklerinin incelenmesinde, avukat ve diğer personele yapılan vekalet ücreti ödemelerine ilişkin gelir vergisi tevkifat oranları saptanırken, kümülatif matrah toplamının dikkate alınmadığı ve bu nedenle hatalı oranlar uygulanmak suretiyle eksik gelir vergisi tevkifatı yapıldığı anlaşılmıştır.

Sorumluların savunmalarında avukatlık vekalet ücretinin 1136 sayılı Avukatlık Kanunun 164’üncü maddesi son fıkrasına göre dava sonunda, mahkeme kararıyla karşı tarafa yüklenen ücret niteliğinde olduğu ve bu ücretin de 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesinde ifade edilmediği, dolayısı ile vergi kesintisine tabi tutulamayacağı ifade edilmekte ise de, avukatın işverene tabi ve onun emir ve talimatları dahilinde hizmet yaparak karşılığında aylık belli bir ücret aldığından kendisine yapılan ödemeler ücret niteliğinde olup, ücret niteliği taşıyan söz konusu ödemeler Gelir Vergisi Kanununun 61, 94, 103 ve 104’üncü maddelerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir.

Kaldı ki söz konusu ödemelerden idarece vergi kesintisi yapılmıştır. Ancak yapılan bu kesinti eksik yapılmıştır.

Bu itibarla, ... Büyükşehir Belediyesinde görevli avukat ve diğer personele yapılan vekalet ücreti ödemelerinden gelir vergisi hesaplanırken, bu ödemelerin kümülatif vergi matrahına dahil edilmemesi sonucu … TL’lik kamu zararına neden olunmuştur.

Her ne kadar denetçi tarafından söz konusu kamu zararından Muhasebe Yetkilisinin de sorumlu tutulması istenilmişse de,

Muhasebe Yetkililerinin ödeme emri belgesi üzerindeki kontrol yükümlülükleri 5018 sayılı Kanunun 61’inci maddesinde tek tek sayma yöntemiyle belirtilmiş olup ödemeyle ilgili sorumlulukları sayılan bu hususlarla sınırlı tutulmuştur.

Yine 5018 sayılı Kanunun 38’inci maddesindeki “kamu gelirlerinin tarh, tahakkuk, tahsiliyle yetkili ve görevli olanlar ilgili kanunlarda öngörülen tarh, tahakkuk ve tahsil işlemlerinin zamanında ve eksiksiz olarak yapılmasından sorumludur.” hükmü ileri sürülerek tahsil edilmeyen gelirlerden Muhasebe Yetkililerinin de sorumlu tutulması gerektiği ileri sürülebilir ise de, Muhasebe Yetkilileri ilgili kanunlara göre tarh ve tahakkuk ettirilerek tahsil edilebilir hale gelmiş gelirlerin takip ve tahsilinden sorumludur.

Nitekim Sayıştay Genel Kurulunun 14.06.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararında da, Muhasebe Yetkililerin idarelerce ilgili kanunlara göre tarh ve tahakkuk ettirilerek tahsil edilebilir hale gelmiş kamu gelir ve alacaklarının takip ve tahsil edilmesinden sorumlu oldukları belirtilmiştir.

Bu nedenle kamu zararından Muhasebe Yetkilisinin sorumlu tutulması mümkün değildir.

Açıklanan gerekçelerle, kamu zararı tutarı … TL’nin sorumluları …’na,

Müştereken ve müteselsilen 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 53’üncü maddesi gereğince hüküm tarihinden itibaren işleyecek faizleri ile ödettirilmesine oybirliğiyle,



(Başkan … ile Üye …’in “213 sayılı Vergi usul Kanunu’nun 11’inci maddesinde “Yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili ödevleri yerine getirmekten sorumludurlar.

…” denilmektedir.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 22’nci maddesinde ise “Amme alacağını borçlusundan kesip tahsil dairesine ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahıslar, bu vazifelerini kanunlarında veya bu kanunda belli edilen zamanlarda yerine getirmedikleri takdirde, ödenmeyen alacak bu hakiki ve hükmi şahıslardan bu kanun hükümlerine göre tahsil olunur.” hükmü bulunmaktadır.

Yukarıda ifade edilen maddelerde vergi kesenlerin sorumlulukları açıkça belirtilmiş olup, muhasebe yetkililerinin de tahsil edilmeyen gelir vergisinden dolayı sorumlu tutulması gerekir.” şeklindeki ilave görüşleriyle), karar verildi.






Full & Egal Universal Law Academy