Sayıştay 2. Daire - Karar No: 35125 - 103 - İlam No: 103 - Yüksek Öğretim Kurumları - Kamu İdaresi: Yüksek Öğretim Kurumları
Karar Dilini Çevir:




..… bankalardaki vadeli hesaplarda bulunan mevduatının değerlendirilmesinde, bazı vadeler için Kamu Haznedarlığı Tebliği hükümlerine aykırı olarak referans faiz oranlarının dikkate alınmaması sonucu düşük faiz geliri elde edilmesi.



…… çeşitli bankalarda bulunan nakit fazlalıklarının vadeli mevduatta değerlendirilmesinde, bazı vadeler için Kamu Haznedarlığı Tebliği hükümlerine aykırı olarak referans faiz oranlarının dikkate alınmaması sonucu düşük faiz geliri elde edildiği görülmüştür.

Kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı ve idarelerin nakit ihtiyaçlarının izlenmesindeki esas ve usulleri belirlemek amacıyla çıkarılan ve 22.08.2008 tarihli ve 26975 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kamu Haznedarlığı Genel Tebliği’nin “Kullanılabilecek araçlar” başlıklı 6 ncı maddesinde aynen,

“(1) Bu Tebliğin 5 inci maddesinin 2 nci fıkrası kapsamındaki kurum ve kuruluşlar kaynaklarının değerlendirilmesinde aşağıdaki araçları kullanırlar:

a) YTL cinsi vadesiz mevduat,

b) YTL cinsi vadeli mevduat,

c) İhale, doğrudan satış, ihale öncesi rekabetçi olmayan teklif ya da ikincil piyasadan doğrudan ya da ters repo yoluyla temin etmek suretiyle DİBS,

(2) Bu Tebliğ kapsamındaki kurum ve kuruluşlardan sadece dış alımlar veya yurtdışından temin edilen krediler nedeni ile döviz cinsinden ödeme veya yükümlülükleri olan kamu kurum ve kuruluşları, bu işlemlerle sınırlı olmak kaydıyla, vadeli veya vadesiz döviz tevdiat hesabı açtırabilir.

(3) Yukarıda belirtilen araçların kullanılması nedeniyle ödemelerde ortaya çıkabilecek gecikme ve aksaklıklar ile bu nedenle doğabilecek mali yükümlülüklerden ilgili kurum, kuruluş ve idarelerin yetkilileri sorumludur.

(4) Hazine hesapları bu maddede belirtilen araçlarla veya Müsteşarlık tarafından kullanılması uygun görülecek diğer araçlarla değerlendirilebilir.”

denilmek suretiyle kapsam dahilindeki kamu kurum ve kuruluşlarının kaynakların değerlendirilmesinde hangi araçları kullanacakları belirlenmiştir.

Aynı Tebliğin “Nemalandırma” başlıklı 7 nci maddesinde ise vadeli mevduat için alınan faiz oranının benzer vadedeki DİBS için piyasada oluşan faiz oranından daha düşük olamayacağı, “Sorumluluk” başlıklı 9’uncu maddesinde ise, bu Tebliğ kapsamında yer alan tüm kurum, kuruluş ve idarelerin yetkilileri ve muhasebe yetkililerinin bu Tebliğ hükümlerini yerine getirmekle mükellef ve Tebliğ hükümlerine aykırılık sebebi ile ortaya çıkabilecek zararlardan şahsen ve müteselsilen sorumlu oldukları ifade edilmiştir.

Yapılan incelemede, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın,

-bankadaki nakit fazlalarının değerlendirilmesi,

-bankalardan teklif alınması ve,

-mevduatın hangi bankada değerlendirileceğine ilişkin makam oluru alınmasında, idare yetkilileri ve muhasebe yetkilisince, benzer vadedeki DİBS’ler için piyasada oluşan referans faiz oranının araştırılmadığı görülmüştür. Bu sebeple, Kamu Haznedarlığı Genel Tebliğindeki hükme aykırı bir şekilde bazı dönemler için banka ile anlaşılan mevduat faiz oranı, benzer vadedeki DİBS için piyasada oluşan referans basit faiz oranından düşük kalmıştır.

Bu doğrultuda, 2011 yılında mevduatların belli vadelerde değerlendirilmesine ilişkin, değişik tarihlerde, …….. Bankası ve ……… Bankasınca teklif edilen faiz oranları ile benzer vadedeki DİBS’lerin piyasada oluşan ortalama referans faiz oranları aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.



Tarih aralığı 23.12.2010-28.02.2010 (67 gün)

28.02.2011-04.04.2011 (35 gün) 04.04.2011-07.06.2011 (64 gün) 07.06.2011-23.08.2011 (77 gün) 23.08.2011-15.11.2011 (84 gün)

15.11.2011-15.02.2012 (92 gün)

Banka adı

Teklif sonucu kurumca kararlaştırılan faiz oranı %8,15 %7 %7 %7 %6,85 %6,90

Benzer vadedeki DİBS faiz oranı (basit getiri-ağırlıklı ort.) %6,35 %6,82 %7,50 %7,68 %6,99 %8,94

Faiz oranları arası fark %1,70(+) %0,18(+) %0,50(-) %0,68(-) %0,14(-) %2,04(-)



Tablodan da görüleceği üzere, ..…’nın vadeli mevduatlarının değerlendirmesinde banka teklifleri üzerine ……’nca belirlenen, 23.12.2010–28.02.2010 tarihleri arası 67 gün ve 28.02.2011–04.04.2011 tarihleri arası 35 günlük faiz oranları, Kamu Haznedarlığı Genel Tebliği’ne uygun bir şekilde benzer vadeli DİBS için piyasada oluşan faiz oranlarından yüksek iken, diğer vadelerde (04.04.2011–07.06.2011 (64 gün), 07.06.2011–23.08.2011 (77 gün), 23.08.2011-15.11.2011 (84 gün), 15.11.2011-15.02.2012 (92 gün) bu oranların altında kalmıştır. Halbuki mezkur Tebliğ hükümleri çerçevesinde, vadeli mevduat için alınan faiz oranının referans faiz oranlarından daha düşük olmaması gerekmektedir.

Oysa yapılan incelemede, ……’nın …………. sayılı yazılarıyla ….. Bankası ve ……. Bankasında bulunan mevduatın 04.04.2011-07.06.2011 tarihleri arasında %7 faiz oranıyla 64 günlük vadeli hesapta değerlendirilmesi hususu Strateji Geliştirme Daire Başkanı …..… ve Genel Sekreter …………’ın imzalarıyla Başkanlığın oluruna sunulduğu görülmüştür. Aynı şekilde … … tarih ve … ile aynı tarihli … sayılı yazılarıyla 07.06.2011-23.08.2011 tarihleri arasında %7 faiz oranıyla 77 günlük ve … tarih ve … ile aynı tarihli … sayılı yazılarıyla %6,85 faiz oranıyla 84 günlük vadeli hesaplarda değerlendirilmesi kararlaştırılmıştır. Söz konusu kararların bankalardan teklif alınmak suretiyle verildiği, benzer vadeli DİBS için piyasada oluşan faiz oranlarının araştırılmadığı anlaşılmıştır.

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun “Tanımlar” başlıklı 3 üncü maddesinin (i) bendinde kamu geliri kanunlara dayanılarak toplanan her türlü gelir ve faiz geliri olarak tanımlanmış, “Gelirlerin toplanması sorumluluğu” başlıklı 38 inci maddesinde kamu gelirlerinin tarh, tahakkuk, tahsiliyle yetkili ve görevli olanların, ilgili kanunlarında öngörülen tarh, tahakkuk ve tahsil işlemlerinin zamanında ve eksiksiz yapılmasından sorumlu oldukları, “Kamu zararı” başlıklı 71 inci maddesinde idare gelirlerinin tarh, tahakkuk ve tahsil işlemlerinin mevzuata uygun şekilde yapılmamasının kamu zararı olduğu hüküm altına alınmıştır.

Gerek 5018 sayılı Kanun hükümleri gerekse Kamu Haznedarlığı Genel Tebliği hükümlerine göre kurumların bankalarda bulunan mevduatının değerlendirilmesinde muhasebe yetkilisi ile birlikte bu mevduatın değerlendirilmesine ilişkin kararlarda imzası bulunan görevlilerin de sorumluluğu bulunmaktadır.

Bu itibarla, … nakit fazlalarının bankalarda açılan kurumun vadeli mevduat hesabının 04.04.2011-15.11.2011 tarihleri arasında Kamu Haznedarlığı Genel Tebliği’nde belirlenen nemalandırma hükmüne aykırı olarak değerlendirilmesi neticesinde oluşan toplam …..… TL kamu zararının Genel Sekreter ………, Strateji Geliştirme Daire Başkanı …….. ile Muhasebe Yetkilisi ………’den müştereken ve müteselsilen 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 53 üncü maddesi gereği işleyecek faizi ile birlikte tazminine,

oyçokluğuyla,



Azınlık Görüşü:

Daire Başkanı ……..…’in karşı oy gerekçesi:

22.08.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve 2011 yılında uygulanan Kamu Haznedarlığı Genel Tebliğinin 6 ncı maddesinde, özel bütçeli idarelerin, kaynaklarını vadeli mevduatta değerlendirebilecekleri belirtilmiş, 7 nci maddesinde de, vadeli mevduat için alınan faiz oranının, benzer vadedeki Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) için piyasada oluşan faiz oranından daha düşük olamayacağı hükmü getirilmiştir.

Aynı hüküm, daha sonra 07.05.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Kamu Haznedarlığı Genel Tebliğinin 6 ncı maddesinde de yer almış, ancak önceki Tebliğden farklı olarak bu Tebliğin ekinde, uygulamacılara kolaylık sağlamak üzere, vadeli mevduat faiz oranına ilişkin gösterge faiz oranının hesaplama formülüne yer verilmiştir. Diğer bir ifadeyle, 2011 yılında uygulanan Tebliğde bu hususta net bir hesaplama yöntemi bulunmamaktadır.

Esasen Kamu Haznedarlığı Genel Tebliğinde, kaynakların değerlendirileceği araçlar belirtilmiş olmakla birlikte, bu araçlardan hangisinin, hangi durumlarda, hangi miktar veya oranda kullanılacağı hususunda bir ölçüt getirilmemiş, bir esas belirlenmemiştir. Bu belirsizlik, bazen uygulamacıları sorumluluk altına soktuğu gibi, bazen de kurumların nakit yönetimini rasyonel tercihlerin uzağında bırakabilmektedir. Bir taraftan vadeli mevduat faizi için alt sınır belirleyip, diğer taraftan ödemelerdeki gecikme nedeniyle sorumluluk getirmek, eğer uygulama esasları tam belirlenmemişse, arzu edilenden farklı sonuçlara yol açabilir. Örneğin, Tebliğde vadesiz mevduat için herhangi sınırlama getirilmediğinden, kurumların, nakit kaynaklarının büyük bir kısmını ve hatta tamamını vadesiz mevduatta tutmalarına hukuki bir engel bulunmamaktadır. Böyle bir durum için Tebliğde bir sorumluluktan bahsedilmemiştir. Aynı şekilde, kaynakların DİBS’te değerlendirilmesi halinde, DİBS faizi, vadeli mevduat faizinden daha düşük olsa bile bu durum için de bir sorumluluk getirilmemiştir. Buna karşılık, mevduatın bir kısmının vadeli hesaplarda tutulması halinde bir sorumluluk ortaya çıkabilmektedir.

Tebliğin sorumlulukla ilgili hükümleri, gerek 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu gerekse 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun hükümleriyle paralellik arzetmediği için Sayıştayın hüküm tesisi bakımından da yeterli bir dayanak oluşturmamaktadır. Ayrıca, “Vadeli mevduat için alınan faiz oranının, benzer vadedeki Devlet İç Borçlanma Senedi için piyasada oluşan faiz oranından daha düşük olamayacağı” hükmünün, sadece kamu kurumlarını değil, aynı zamanda Tebliğde isimleri sayılan kamu sermayeli bankaları da bağlaması gerekirken, bu bankalara hiçbir yükümlülük getirilmemiş, uygulamanın bütün sorumluluğu mevduat sahibi kurumun yetkililerine yüklenmiştir.

Diğer taraftan, Raporda, 2011 yılı içindeki faiz gelirlerinin hesabının tam olarak çıkartılmadığı görülmektedir. Zira Raporda yalnızca vadeli mevduat faizinin DİBS faizinden düşük olduğu dönemler için hesaplama yapılmış, buna karşılık vadeli mevduat faizinin DİBS’ten fazla faiz getirdiği dönemler, hesaplamaya dahil edilmemiştir. Oysa yıl içinde bazı dönemlerde vadeli mevduat faizinin DİBS faizinden daha yüksek olduğu anlaşılmakta olup, Kurumun faiz gelirlerinde, yıllık getirinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekir.

Kaldı ki, bir kamu kurumunun, Devletin belirlediği bankalardan birindeki mevduatına, o bankanın verdiği faizin, bazı dönemlerde DİBS için piyasada oluşan faiz oranından daha düşük kalması, kasta dayalı bir zarar tespiti olmadığı sürece, 5018 sayılı Kanunun 71’inci maddesi bağlamında bir kamu zararı olarak nitelendirilemez. Bu nedenle, Raporda belirlenen meblağ için tazmin hükmü verilmesi yerinde değildir Mevcut uygulamanın Tebliğdeki düzenlemelere uygun hale getirilmesi veya Tebliğde ihtiyaç duyulan değişikliklerin yapılması ise ilgili kurumların sorumluluğundadır.

Yukarıda açıklanan sebeplerle, konu hakkında ilişilecek bir husus bulunmadığına karar verilmesi gerekir.








Full & Egal Universal Law Academy