Samsun Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi 2021/1228 Esas 2022/286 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 4. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2021/1228
Karar No: 2022/286
Karar Tarihi: 28.02.2022



İSTEMİN ÖZETİ: Dava, davacının, Samsun İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde Emniyet Amiri rütbesinde Ruhsat İşlemleri Şube Müdürü olarak görev yapmakta iken, meslekten çıkarılması ile neticelenen disiplin soruşturmasının suç teşkil eden eylemler, hukuka aykırı yol ve yöntemlerle gerçekleştirildiğinin 2016 yılında düzenlenen tevdi ve disiplin soruşturma raporları ile tespit edilmesi, bu hususta birçok kez beyanda bulunmasına rağmen iddialarının araştırılmaması, taleplerinin işleme konulmaması, Fetö/Pdy terör örgütüne ilişkin soruşturmalar kapsamında firari ve tutuklu olan kişilere, meslekten çıkarılmasına dair Yüksek Disiplin Kurulu heyetinde yer verilmesi ve bu şekilde verilen kararın Bakanlık tarafından onaylanması nedeniyle uğradığı haksızlığın ve yıllardır süregelen mağduriyetinin karşılığında, idarenin ağır kusuru gözetilerek 500.000,00-TL manevi tazminatın hakkında disiplin soruşturmasının başlatıldığı 02/06/2005 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
 
Samsun 3. İdare Mahkemesi'nin 24/09/2021 gün ve E:2020/613, K:2021/720 sayılı kararıyla; davacının meslekten çıkarılma işlemine karşı açtığı davada, yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunması üzerine Samsun 1. İdare Mahkemesince verilen 13.12.2017 tarih ve E:2017/1593, K:2017/2018 sayılı kararı ile talebinin kabulüne ve işlemin iptaline karar verildiği, anılan iptal kararında, davacının şikayeti üzerine hazırlanan soruşturma raporu esas alınarak değerlendirme yapılarak, davacının kamu görevinden çıkarılmasına dayanak soruşturma sürecindeki usul kurallarının ihlal edildiğine vurgu yapıldığı, bunun dışında cezaya konu suçun davacı tarafından işlenmediği yönünde kesin bir tespite yer verilmediği, iptal kararı üzerine idare tarafından yeniden bir soruşturma açılmayarak ''karar verilmesine yer olmadığına'' kararı verilme suretiyle kamu görevine iade edildiği, bu itibarla, davacı hakkında yürütülen disiplin soruşturmasında bir takım usul kurallarının ihlal edilmiş olması, cezaya esas alınan delillerin Ceza Muhakemesi Kanununda yer alan usul kuralları göz ardı edilmek suretiyle elde edilmiş olmasının ağır hizmet kusuru teşkil etmeyeceği, gerek soruşturma raporunda gerekse mahkeme kararında müsned suçun davacı tarafından işlenmediği yönünde somut bir tespitte bulunulmaması karşısında, her hukuka aykırılığın tazminat sorumluluğu doğurmayacağına ilişkin Danıştay'ın yerleşik içtihatları da dikkate alındığında, olayda manevi tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
Davacı tarafından; meslekten çıkarılması ile neticelenen disiplin soruşturmasında görev alan kamu görevlilerinin, hakkındaki soruşturmayı hukuka aykırı yol ve yöntemler ile yürüttüğünün 2016 yılında düzenlenen soruşturma raporunda tespit edildiği, soruşturma raporunda, hakkında mülga 4422 sayılı Kanuna aykırılık teşkil edecek şekilde fiziki takip yapıldığı, ilgili Kanunda belirtilen sürelere uyulmadan iletişimlerinin dinlendiği, iletişimlerle ilgili teknik takibi haklı kılabilecek hiçbir unsurun bulunmadığının belirtildiği, öte yandan, ilgililer hakkında gerekli adli ve idari işlemlerin yapıldığı, idarenin hakkındaki hukuka aykırı eylem ve işlemlerinin ağır hizmet kusuru teşkil ettiği, 20.09.2005 tarihinde meslekten çıkarıldığı ancak 11 yıl sonra sorumlular hakkında düzenlenen disiplin soruşturma raporu ile hakkında yapılan haksızlığın tespit edildiği, yürütülen soruşturmanın usulsüzlüğü ile ilgili yaptığı şikayetlerin işleme konulmadığı ve araştırılmadığı, meslekten çıkarma cezası veren Yüksek Disiplin Kurul üyelerinin bir kısmının FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında tutuklanan ve firari durumda bulunan kişiler olduğu, meslekten çıkarma cezasının iptaline ilişkin Samsun 1. İdare Mahkemesince verilen 13.12.2017 tarih ve E:2017/1593, K:2017/2018 sayılı iptal kararı üzerine idare tarafından yeniden bir soruşturma açılmayarak, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği, idarenin ağır kusuru ile mesleğinden çok uzun süre uzak kalmasına neden olduğu, olayda manevi tazminat için gerekli şartlarının oluştuğu ileri sürülerek mahkeme kararının istinaf yolu ile incelenerek kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacının istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Samsun Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi'nce dava dosyası 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesi hükümleri doğrultusunda incelenerek işin gereği görüşüldü:
 
KARAR: Dava, davacının, Samsun İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde Emniyet Amiri rütbesinde Ruhsat İşlemleri Şube Müdürü olarak görev yapmakta iken, meslekten çıkarılması ile neticelenen disiplin soruşturmasının suç teşkil eden eylemler, hukuka aykırı yol ve yöntemlerle gerçekleştirildiğinin 2016 yılında düzenlenen tevdi ve disiplin soruşturma raporları ile tespit edilmesi, bu hususta birçok kez beyanda bulunmasına rağmen iddialarının araştırılmaması, taleplerinin işleme konulmaması, Fetö/Pdy terör örgütüne ilişkin soruşturmalar kapsamında firari ve tutuklu olan kişilere, meslekten çıkarılmasına dair Yüksek Disiplin Kurulu heyetinde yer verilmesi ve bu şekilde verilen kararın Bakanlık tarafından onaylanması nedeniyle uğradığı haksızlığın ve yıllardır süregelen mağduriyetinin karşılığında, idarenin ağır kusuru gözetilerek 500.000,00-TL manevi tazminatın 02/06/2005 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
 
T.C. Anayasası'nın 125.maddesinin son fıkrasında; idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu ifade edilmiş ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde de; idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından idareye karşı tam yargı davası açılabileceği hükme bağlanmıştır. İdari eylem yahut işlemlerden doğan zararın tazminine hükmedilebilmesi için zararın idarenin eylem veya işleminden doğmuş olması, başka bir anlatımla eylemle zarar arasında nedensellik bağının bulunması idare hukukunun temel ilkelerindendir.
 
Bu nedenle, davalı idarelerin tazminle yükümlü tutulabilmesi için idarenin işlem veya eyleminden dolayı bir zararın doğmuş olması ve zararın meydana gelmesine idarenin neden olması gerekmektedir.
 
Kamu idareleri yapmakla yükümlü oldukları kamu hizmetlerini yaparken bu hizmetin işleyişini sürekli olarak denetlemek ve hizmetin yürütülmesi sırasında gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. İdarenin bu yükümlülüğü yerine getirmeyerek hizmetin işlememesi, kötü işlemesi, veya gereği gibi işlememesi bu yüzden bir zarara neden olunması halinde idareye bu zararın tazmini zorunluluğunu yükler.
 
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
 
Dava dosyanın incelenmesinden, Samsun İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde Emniyet Amiri rütbesinde Ruhsat İşlemleri Şube Müdürü olarak görev yapan davacının, 20/09/2005 tarih ve 2005/305 sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu işlemin iptali istemiyle açılan davada, Samsun 1. İdare Mahkemesi'nin 14/11/2006 tarih ve E:2005/2663, K:2006/3354 sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, anılan kararın Danıştay Onikinci Dava Dairesi'nin 12/06/2007 tarih ve E:2007/1041, K:2007/2880 sayılı kararıyla onandığı, karar düzeltme talebinin de aynı Dairenin 21/05/2009 tarih ve E:2007/4503, K:2009/3091 sayılı kararıyla reddedilerek kararın kesinleştiği, sonrasında davacı tarafından 2014 yılında meslekten çıkarılmasına dayanak teşkil eden delillerin hukuka aykırı yol ve yöntemler ile elde edildiği, bu nedenle yasal dayanağının bulunmadığından bahisle yaptığı başvuru ve şikayet üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 27/10/2014 tarih ve 19776 sayılı yazısıyla konunun araştırılmasına karar verildiği, anılan yazı doğrultusunda 06/12/2016 tarih ve 241 sayılı disiplin soruşturma raporunun düzenlendiği, davacının anılan soruşturma raporu ile haklılığının tespit edildiğinden bahisle 27/02/2017 tarihli başvurusu ile davalı idareden, meslekten çıkarılması ile neticelenen disiplin soruşturmasının suç teşkil eden eylemler, hukuka aykırı yol ve yöntemlerle gerçekleştirildiğinin tespit edilmesi, bu hususta birçok kez talepte bulunmasına rağmen iddialarının araştırılmaması, taleplerinin işleme konulmaması, Fetö/Pdy soruşturmaları kapsamında firari ve tutuklu olan kişilere meslekten çıkarılmasına dair Yüksek Disiplin Kurulu heyetinde yer verilmesi ve bu şekilde verilen kararın Bakanlık tarafından onaylanması nedeniyle uğradığı haksızlığın ve yıllardır süregelen mağduriyetinin karşılığında tarafına 500.000,00-TL manevi tazminat ödenmesinin istenildiği, söz konusu talebinin reddi üzerine de bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Yukarıda bahsedilen, Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından yapılan soruşturma sonucu düzenlenen 06/12/2016 tarih ve 241 sayılı soruşturma raporunda, "Eski Emniyet Amiri R.T.B.'ye ait telefonun dinlenmesine dayanak teşkil eden Terör ve Çıkar amaçlı suç örgütü mensuplarıyla iltisaklı olduğunu gösteren yasa dışı sol, sağ, dini içerikli ve çıkar amaçlı suç örgütleri ile ilgili hiçbir çalışma yapılmadan ve somut deliller ortaya konmadan mülga 4422 sayılı Kanun'un 3. maddesine göre mahkeme kararı olmaksızın fiziki takibin yapıldığı, örgüt üyesi olduğu iddia edilen hedef şahıslar üzerinden de dinlenerek telefon tapelerinin elde edildiği, mülga 4422 sayılı Kanun'un 2/6. maddesinde belirtilen süre gözetilmeksizin örgüt üyesi olduğu iddia edilen bazı şahısların kesintisiz olarak 13 ay süre ile iletişimlerinin dinlendiği, gerçek dışı tanzim edilen rapor ile Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen cevabı yazıda ise GSM hattının takılı bulunduğu telefon cihazına ait İMEI numarası üzerinden de dinlenmesine rağmen bu hususa yer verilmeyerek gizlendiği, iletişimlerle ilgili teknik takibi haklı kılabilecek hiçbir unsurun mevzuata göre olmadığı, eski Emniyet Amiri R.T.B.'nin, dinlenmesinin sağlanabilmesi için telefon numarasının terör ve çıkar amaçlı suç örgütleri arasına karıştırıldığı, adli makamlarca R.T.B.'ye karşı duyulan kin ve garezle maksatlı olarak bazı fiillerin yapıldığının düşünülebileceği, hukuka aykırı dinlemeler yoluyla elde edilen konuşmaların, hakkında disiplin soruşturması yapılanlarca subjektif zan ve teminlerle elde edildiği, en önemlisi de maksatlı yorum suretiyle Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu'nun yanıltıldığı ve adı geçenin haksız yere meslekten çıkarılarak mağdur edilmesine sebebiyet verdiklerinin değerlendirildiği" yönünde rapor tanzim edildiği görülmektedir.
 
Öte yandan, davacı tarafından, anılan soruşturma raporu dayanak gösterilerek Samsun 1. İdare Mahkemesi'nin 14/11/2006 tarih ve E:2005/2663, K:2006/3354 sayılı kararı ile ilgili yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulması üzerine anılan Mahkemenin 13/12/2017 tarih ve E:2017/1593, K:2017/2018 sayılı kararıyla yargılamanın yenilenmesi istemi kabul edilerek davacının meslekten çıkarma disiplin cezasıyla tecziye edilmesine ilişkin işlemin iptaline karar verilmiş ve anılan karara karşı davalı idarece yapılan temyiz ve karar düzeltme başvuruları Danıştay ilgili Dairelerince reddedilerek karar kesinleşmiştir.
 
Samsun 1. İdare Mahkemesi'nin yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne ilişkin 13/12/2017 tarih ve E:2017/1593, K:2017/2018 sayılı kararında; "Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından yapılan soruşturma sonucu düzenlenen 06/12/2016 tarih ve 241 sayılı soruşturma raporu dikkate alındığında, yargılanmanın yenilenmesine ilişkin şartların oluşması nedeniyle yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.
 
Bu durumda, davacı hakkında soruşturma konusu olan iddialarla ilgili olarak davacı tarafından yapılan şikayet üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı'nca tanzim olunan 06/12/2016 tarih ve 241 sayılı soruşturma raporundaki, 'davacının hukuka aykırı dinlendiği, disiplin soruşturması yapılanlarca subjektif zan ve teminlerle, en önemlisi de maksatlı yorum suretiyle Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu'nun yanıltıldığı ve davacıyı haksız yere meslekten çıkarılarak mağdur edilmesine sebebiyet verildiği' şeklindeki değerlendirilme ile dosyadaki diğer tüm bilgi ve belgelerin (soruşturma raporu ve ekleri dahil) birlikte değerlendirilmesinden, davacı hakkında isnat edilen fiillerin (iddiaların) sübuta erip ermediği hususunun detaylı bir şekilde araştırılarak hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde somut ve açık delillerle ortaya konulması gerekirken, eksik inceleme ve soruşturma sonucu tesis edilen dava konusu disiplin cezasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
 
Öte yandan, Mahkememizin iş bu kararı üzerine, davalı idarece, davacı hakkında isnat edilen olayların (fiillerin) detaylı bir şekilde araştırılmak suretiyle sonucuna göre yeniden işlem tesis edilebileceği de açıktır." gerekçesine yer verilmiştir.
 
Öte yandan anılan iptal kararı üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun 16.05.2019 tarih ve 2019/274 sayılı kararıyla davacı hakkında meslekten çıkarılmasına konu fiillerle ilgili "karar verilmesine yer olmadığına" dair karar verildiği görülmektedir.
 
Doktrinde ve içtihatlarda kabul edildiği üzere genel olarak manevî tazminata hükmedilebilmesi için kişinin fizik yapısını zedeleyen, yaşam ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi veya idarenin hukuka aykırı bir işlem veya eylemi sonucunda ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması veya şeref ve haysiyetin rencide edilmiş olması gerekmektedir. Manevî tazminat bir manevî tatmin aracı olup başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevî tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirmektedir.
 
Olayda yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve açıklamalar ile dava dosyasındaki tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; davacının Samsun İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde Emniyet Amiri rütbesinde Ruhsat İşlemleri Şube Müdürü olarak görev yapmakta iken, 20/09/2005 tarih ve 2005/305 sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin nihayetinde Samsun 1. İdare Mahkemesi'nin kesinleşmiş bulunan 13/12/2017 tarih ve E:2017/1593, K:2017/2018 sayılı kararı ile hukuka aykırı bulunarak iptal edildiği, her ne kadar anılan kararda gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere eksik inceleme ve soruşturma sonucu tesis edildiğinden bahisle işlemin iptaline karar verilmiş ise de, bu karar üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun 16.05.2019 tarih ve 2019/274 sayılı kararıyla davacı hakkında meslekten çıkarılmasına konu fiillerle ilgili "karar verilmesine yer olmadığına" dair karar verilmiş olmasının, davacının haksız yere meslekten çıkarılmış olduğunun davalı idarece kabul edildiği anlamına geldiği kuşkusuz olup, bu itibarla, idarenin kendi işleminden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğuna yönelik Anayasa hükmü ile davacının meslekten çıkarılmasına ilişkin işlem nedeniyle uzun süre görevinden uzak kalması ve meslekten çıkarma işleminin, davacının kişiliği, iş ve sosyal çevresi bakımından etkileri göz önüne alındığında, uyuşmazlıkta manevi tazminat koşullarının oluştuğu, dolayısıyla davacının uğradığı manevi zararın davalı idarece tazmini gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
 
Öte yandan, manevi tazminat, malvarlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracıdır. Olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Bununla birlikte takdir edilecek miktarın tayininde idarenin kusurunun ağırlığının da dikkate alınması gerektiği izahtan varestedir.
 
Davacının, meslekten çıkarılmasına sebep olan fiillerine yönelik "görevi kötüye kullanmak" suçu kapsamında yapılan ceza yargılamasında, Samsun 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 05/03/2008 günlü, E:2008/21, K:2008/94 sayılı kararla üzerine atılı görevi kötüye kullanmak suçu sabit görülerek verilen hapis cezasının, adli para cezasına çevrildiği ve ertelendiğinin anlaşılması üzerine, Dairemizin 18.02.2022 tarihli arar kararı ile Samsun 2. Asliye Ceza Mahkemesinden, davacı hakkındaki belirtilen hükmün kesinleşip kesinleşmediği, kesinleşmiş ise davacı tarafından, yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunulup bulunulmadığının sorulması üzerine gönderilen bilgi ve belgelerden, söz konusu kararın kesinleştiği, davacının yargılamanın yenilenmesi talebinin de; Samsun 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19/10/2017 günlü ve E:2012/835, K:2012/1402 sayılı karar ile, "yargılamanın yenilenmesini talep eden R. T. B. vekili her ne kadar mahkemelerinin E:2008/21, K:2008/94 (yeni esas E:2012/835, K:2012/1402) sayılı kararının gerekçesine dayanak yapılan, talep eden R. T. B. hakkında yürütülen disiplin soruşturması ve bu soruşturma sonucuna göre verilen Samsun İl İdare Kurulu kararı ve Bölge İdare Mahkemesi'nin kararının haksız ve hukuksuz olması nedeniyle mahkemelerinin mahkumiyet kararının gerekçesinin ortadan kalktığı, bu nedenle hain terör örgütü FETÖ'nün kumpas ve çabalarıyla algı oluşturulan talep eden hakkında mahkemelerince verilen kararın yargılamasının yenilenmesi talep edilmişse de; mahkemelerinin E:2008/21, K:2008/94 (yeni esas E:2012/835, K:2012/1402) sayılı kararına yalnızca bahsedilen disiplin soruşturması ile Samsun İl İdare Kurulu kararı ve Bölge İdare Mahkemesi kararlarının gerekçe yapılmadığı, talep eden hakkında yapılan yargılamada Samsun İl Emniyet Müdürlüğünden gönderilen bilgi ve belgeler, tanıklar beyanlarına da dayandırıldığı, mahkeme kararının Yargıtay 4. CD'nin 27/04/2009 tarih ve E:2008/9370, K:2009/7836 sayılı ilamı ile onandığı dikkate alınarak mahkemelerinin gerekçesini oluşturan ve iddia konusu dışındaki delillerin dahi mahkumiyet sonucu için yeterli olduğu kanaatiyle CMK'nın 319/1 maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule değer görülmediği" gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmıştır.
 
Bu durumda; davacının, meslekten çıkarılmasına dayanak alınan fiillerle ilgili "görevi kötüye kullanmak" suçundan mahkumiyetine hükmedilmesi, söz konusu mahkumiyet kararı ile ilgili yaptığı yargılamanın yenilenmesi isteminin de Samsun 2. Asliye Ceza Mahkemesince yukarıda belirtilen gerekçe ile reddedilmiş olması ve davalı idarece meslekten çıkarılmasına yönelik fiilleri nedeniyle yürütülen soruşturma ve kovuşturma dosyaları ile bu dosyalarda verilen kararlar da dikkate alınarak davacı hakkında işlem veya işlemler tesis edildiğinin anlaşılması karşısında, davacının oluşan manevi zararının giderilmesine yönelik olarak belirtilen hususlar da dikkate alınmak suretiyle bir miktar tazminata hükmedilmesi gerekmekte olup, bu itibarla davacının manevi tazminat isteminin takdiren 50.000,00.-TL'lik kısmının kabulü ile bu kısım yönünden istinafa konu kararın kaldırılması, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat istemi ise uygun görülmediğinden bu kısım yönünden istinaf başvurusunun reddi gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
 
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, istinafa konu Samsun 3. İdare Mahkemesi'nin 24/09/2021 gün ve E:2020/613, K:2021/720 sayılı kararına karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, manevi tazminat isteminin 50.000,00 TL'lik kısmı yönünden kararın kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile 50.000,00-TL manevi tazminatın davacının ilk olarak yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunduğu (Samsun 1. İdare Mahkemesi'nin E:2014/130 sayılı dosyasında) 27.01.2014 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat istemi yönünden istinaf başvurusunun reddine, dava sonucu itibariyle kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlandığından ilk derece aşamasına ait aşağıda dökümü yapılan 326,35 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre ve takdiren 32,60 TL'lik kısmının davalı idare tarafından davacıya ödenmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına, kabul edilen miktar üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 7.500,00-TL avukatlık ücretinin davalı idare tarafından davacıya ödenmesine, reddedilen manevi tazminat yönünden aynı tarifenin 10/2.maddesi uyarınca belirlenen 7.500,00-TL avukatlık ücretinin de davacı tarafından davalı idareye verilmesine, istinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 283,80 TL yargılama giderinin yine haklılık oranına göre ve takdiren 28,30 TL'lik kısmının davalı idare tarafından davacıya ödenmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına, peşin alınan 8.539,00 TL nisbi karar harcından, kabul edilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 3.415,50 TL nispi karar harcı düşüldükten sonra kalan 5.123,50 TL harcın istemi halinde davacıya iadesine, kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 3.415,50 TL nispi karar harcının davalı idare tarafından davacıya verilmesine, artan posta avansının karar kesinleştikten sonra re'sen davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen otuz (30) gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere, 28.02.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy