Samsun Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi 2020/152 Esas 2020/488 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 4. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2020/152
Karar No: 2020/488
Karar Tarihi: 30.06.2020



İSTEMİN ÖZETİ: Dava, davacının Rize İl Emniyet Müdürlüğü, Asayiş Şube Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığı dönemde hakkında başlatılan soruşturma sonucu, 7068 sayılı Kanun'un 8-4-a-(4) maddesi uyarınca 4 ay kısa süreli durdurma cezası ile cezalandırılmasına, ancak öğrenim durumu itibariyle yükselebileceği kadronun son kademesinde bulunması nedeniyle 657 sayılı Yasa 125/5. maddesi uyarınca cezanın brüt aylığından 1/4 oranında kesinti yapılması suretiyle uygulanmasına ilişkin 25/05/2018 tarih ve 2018/184 sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Disiplin Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
 
Rize İdare Mahkemesi'nin 08/11/2019 gün ve E:2018/691, K:2019/817 sayılı kararıyla; davacı tarafından, Rize İl Emniyet Müdürlüğü emrinde Asayiş Şube Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığı 19.12.2014 - 09.09.2015 tarihleri arasında "Asayiş Şube Müdürü ......'nın kendisine sistematik ve kasıtlı mobing uyguladığı, görev ve yetkilerinin gasp edilmek suretiyle şahsının yok sayıldığı, şube müdürlüğü imkanlarından faydalanma hakkının engellendiği, Şube Müdürü ile görüşme taleplerinin reddedildiği, Şube Müdürünün kendisini tehdit ettiği, anılan şube müdürü tarafından hakkında idari soruşturmalar açtırıldığı, kendisi tarafından yazılan raporların ve dilekçelerin işleme konulmadığı ve suçlu personellerin himaye edildiği, 2014 Performans Değerlendirme sürecinde 1. performans değerlendirme Amiri (...... ve 2. Performans değerlendirme amiri (......'nın) düşük performans puanı vermiş oldukları"na yönelik iddialar ileri sürülmek suretiyle Rize 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde amiri ......'ya karşı manevi tazminat davası açıldığı görülmekle, davacının 06.06.2016 tarihli dilekçe içeriğinde yer alan beyanlarının genel olarak bir takım idaresel iş ve/veya işlemlerin yapılması veya yapılmaması ile ilgili olduğu, idare tarafından talep edilen tüm işlem ve taleplerin yerine getirilip getirilmemesi konusunda ve mevzuatın belirlediği sınır kapsamında takdir yetkisinin bulunduğu, davacı hakkında açılan soruşturmaların idarenin denetim yetkisi ve sorumluluğu kapsamında olduğu ve davacı tarafından, personelin denetlenmesi sonrasında düzenlenen raporun ve bir takım başvurunun davalı idarece cevaplandırıldığı ve bu kapsamda idari işlemler tesis edildiği dikkate alındığında, anılan manevi tazminat istemli dilekçe içeriğinde yer alan davacıya ait tüm iddialarının soyut ve dayanaksız olduğu, iddiaların doğruluğunu ispata elverişli herhangi bir bilgi ve belgenin de şikayet dilekçesi içeriğinde yer almadığı gibi davacı tarafından dava dosyasına sunulmak suretiyle iddiaların ispatlanamadığı, ayrıca, soruşturma kapsamında beyanlarına başvurulan bir kısım personelin de davacının iddialarını doğrulamadığının anlaşılması karşısında, davacının, somut delillerle doğrulanmayan sübjektif ve soyut iddialara dayalı, soruşturma konusu 06.06.2016 tarihli dilekçe içeriğinde yer alan beyanlarının, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 36. maddesinde hükmolunan hak arama hürriyetinin sınırlarını aştığı ve bu kapsamda değerlendirilemeyeceği, beyanların amirini haksız yere şikayet etme mahiyetinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
Davacı tarafından; temel hak ve özgürlükler kapsamındaki "Hak Arama Hürriyetini" kullanmasının engellenmeye çalışıldığı, hak arayışının cezalandırıldığı, verilen cezanın tipiklik ilkesine uygun olmadığı, savunma hakkının gasp edildiği, soruşturma onayı, soruşturma raporu, tanık ifadeleri vb. gibi soruşturmanın omurgasını teşkil eden belgelerin kendisine verilmeyerek savunma yapmaya zorlanmasının silahların eşitliği ilkesi ile bağdaşmadığı ileri sürülerek mahkeme kararının istinaf yolu ile incelenerek kaldırılması ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacının istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Samsun Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi'nce dava dosyası 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesi hükümleri doğrultusunda incelenerek işin gereği görüşüldü:
 
Dava; davacının Rize İl Emniyet Müdürlüğü, Asayiş Şube Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığı dönemde hakkında başlatılan soruşturma sonucu, 7068 sayılı Kanun'un 8-4-a-(4) maddesi uyarınca 4 ay kısa süreli durdurma cezası ile cezalandırılmasına, ancak öğrenim durumu itibariyle yükselebileceği kadronun son kademesinde bulunması nedeniyle 657 sayılı Yasa 125/5. maddesi uyarınca cezanın brüt aylığından 1/4 oranında kesinti yapılması suretiyle uygulanmasına ilişkin 25/05/2018 tarih ve 2018/184 sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Disiplin Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
 
Anayasamızın 36. maddesinin birinci fıkrasında yer verilen "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." hükmü ile Türk Hukuku'nda hak arama hürriyeti temel hak ve hürriyetler arasında sayılmıştır. Söz konusu hürriyetin kullanımı nedeniyle kişiler hakkında disiplin yaptırımı uygulanması anılan hakkın kullanımını sınırlayacağından, hak arama hürriyetinden yararlanarak yargı mercileri önünde davacı sıfatıyla bazı iddialarda bulunan kişiler hakkında cezalandırıcı nitelikte herhangi bir işlem tesis edilemeyeceği kabul edilmelidir. Ancak anılan Anayasa hükmünde hak arama hürriyetinin meşru vasıta ve yollardan kullanılması öngörüldüğünden, her hak gibi bu hakkın da kötüye kullanılamayacağı ve aksi durumun yukarıda belirtilen güvenceden yararlanmayı engelleyeceği açıktır.
 
31.01.2018 tarih ve 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un "Disiplin cezası verilecek fiiller" başlıklı 8/4-a-(4).maddesinde, "Amirlerini, üstlerini, aynı rütbedeki arkadaşlarını, astlarını veya diğer mesai arkadaşlarını haksız yere şikâyet etmek." fiilinin karşılığının "4 Ay Kısa Süreli Durdurma" cezası olduğu hükmüne, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin 5. fıkrasında ise "Öğrenim durumları nedeniyle yükselebilecekleri kadroların son kademelerinde bulunan Devlet memurlarının, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının verilmesini gerektiren hallerde, brüt aylıklarının 1/4'ü - 1/2'si kesilir ve tekerrüründe görevlerine son verilir." hükmüne yer verilmiştir.
 
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, Rize İl Emniyet Müdürlüğü Koruma Şube Müdürlüğü kadrosunda, 4. Sınıf Emniyet Müdürü olarak görev yaptığı dönemde, Asayiş Şube Müdürü ......'nın kişilik haklarına, onur ve haysiyetine karşı haksız saldırılarda bulunduğu, hukuka aykırı psikolojik baskı, mobing uyguladığı iddiası kapsamında 06.06.2016 tarihli dava dilekçesi ile Rize Asliye Hukuk Mahkemesi'nde manevi tazminat ödenmesi istemli dava açtığı, dava dilekçesinde iddia edilen suçlamaların gerçeğe aykırı, yeterli deliller ile desteklenmeyen soyut iddialardan oluştuğu iddiası kapsamında, davacı hakkında 22.06.2016 tarihinde başlatılan soruşturma sonucu düzenlenen 12.05.2017 tarih ve (2016/26)-03 sayılı soruşturma raporunda özetle; davacının, şikayet hakkı kullanımında, yaptığı suçlamaların, yeterli deliller ile desteklenmeyen soyut iddialardan oluştuğu, idaresel rapor ve dilekçe başvurularının idarece cevaplandırıldığı ve idari işlemlerin yapıldığı, bilgi sahibi olarak ifadelerine başvurulanların beyanları dikkate alınarak, davacının şikayet hakkının kullanımını suiistimal ettiği değerlendirildiğinden bahisle davacının,7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 8/4-a-(4).maddesi uyarınca, "Amirlerini, üstlerini, aynı rütbedeki arkadaşlarını, astlarını veya diğer mesai arkadaşlarını haksız yere şikâyet etmek." fiilini işlediği sabit görülerek, "4 Ay Kısa Süreli Durdurma" cezası ile tecziye edilmesi yönünde getirilen teklif doğrultusunda davacının "4 Ay Kısa Süreli Durdurma" cezası ile tecziyesine, öğrenim durumu itibariyle yükselebileceği kadronun son kademesinde bulunduğundan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/5 maddesi uyarınca, cezanın "Brüt aylığının 1/4 oranında kesilmesi" şeklinde uygulanmasına yönelik dava konusu işlemin tesis edilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Disiplin cezaları; kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin Devlet memurlarına emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara durumun niteliği ve ağırlık derecesine göre verilecek cezalar olarak tanımlanmaktadır.
 
Disiplin hukuku cezalandırma ilkeleri açısından ceza hukuku ile benzer özellikler taşımaktadır. Bu bağlamda ceza hukukunda geçerli olan suçun "tipiklik" unsuru; suç sayılan fiilin ceza normundaki soyut tasviri şeklinde tanımlanmaktadır. Disiplin hukuku yönünden ise ceza hukukunda geçerli olan tipiklik ilkesinin yansıması, kişilerin disiplin cezası ile cezalandırılabilmeleri için işlenmiş bulunan bir fiilin Kanunda düzenlenen suç tanımına birebir uygun olması gerektiği şeklinde olmaktadır. Eğer verilecek cezayı gerektiren eylemlerin gerek 'tipiklik' açısından gerekse maddî açıdan o cezaya uyar nitelikte olmaması halinde 'o ceza için' suçun oluşmadığının kabul edilmesi gerekmektedir.
 
Olayda, soruşturma raporu ve eki ifade ve belgeler ile davacının, amirine karşı Rize 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açtığı manevi tazminat davasına ilişkin dava dilekçesi incelendiğinde; davacı tarafından iş ortamında karşılaştığını ileri sürdüğü haksız eylemlere yönelik talepleri karşılanmadığından bahisle, amiri tarafından kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu ve kendisine mobbing uygulandığı iddialarıyla Rize 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde manevi tazminat davası açtığı, disiplin cezasına dayanak alınan, davacının amiri hakkında açmış olduğu tazminat davasının ve bu davanın açılmasına yönelik dava dilekçesindeki beyanların amirini haksız yere şikayet etmek kapsamında değerlendirilemeyeceği, davacı tarafından temel hak ve özgürlükler kapsamındaki hak arama hürriyetinin kullanıldığı, aksinin kabulünün hak arama hürriyetinin ihlaline yol açacağı açıktır.
 
Bu durumda, davacının, Anayasa ve yasalarla, kendisine tanınan dava açmak hakkını kullanmak suretiyle amiri hakkında manevi tazminat davası açmasının, amirini "haksız yere şikayet etmek" disiplin suçu kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu haliyle, davacının disipline konu "üstlerini ya da amirlerini haksız yere şikayet etmek" fiilinin sübuta ermediğinin anlaşılması karşısında, davacının hak arama hürriyetini etkin bir şekilde kullanılmasını engelleyecek şekilde tesis edilen disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
 
Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, Rize İdare Mahkemesi'nin 08/11/2019 gün ve E:2018/691, K:2019/817 sayılı kararın kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline, adli yardım talebi kabul edildiğinden peşin alınmayan 35,90 TL Başvuru Harcı, 35,90 TL Karar Harcı, 121,30 TL İstinaf Başvuru Harcı ile genel bütçeden karşılanan 186,15 TL posta giderinin davalı idareden tahsili amacıyla Mahkemesince ilgili Vergi Dairesi Müdürlüğü'ne tahsil müzekkeresi yazılmasına, 30/06/2020 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi. (¤¤)
 


Full & Egal Universal Law Academy