Samsun Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi 2020/345 Esas 2020/362 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 2. Vergi Dava Dairesi
Esas No: 2020/345
Karar No: 2020/362
Karar Tarihi: 09.10.2020



(2709 S. K. m. 125) (4458 S. K. m. 24, 25, 26, 27, 28, 211) (1615 S. K. m. 87) (2577 S. K. m. 12, 13) (VDDK 19.02.2020 T. 2020/1 E. 2020/1 K.) (İDDK 02.07.1966 T. 1965/13 E. 1966/6 K.)
 
İsteminÖzeti: Dava, davacı adına tescilli 27.12.2017 tarih ve IM001261 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle ithal edilen çay cinsi eşyanın gözetim kıymet uygulamasına tabi olduğu, ancak emtialara ilişkin olarak gözetim belgesinin bulunmadığı bu nedenle eşyanın gözetim kıymetine yükseltilerek yurt dışı gider olarak beyanı sonucu fazladan ödenen 463.799,90-₺ gümrük vergisi ve 62.692,95-₺ katma değer vergisinin geri verilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair 04.07.2018 tarih ve 18000600GV00032 sayılı Ticaret Bakanlığı Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğü işleminin iptali ve fazladan tahsil edilen vergilerin yasal faizi ile birlikte iadesi istemiyle açılmıştır.
 
Trabzon Vergi Mahkemesi'nin 11/12/2018 tarih ve E:2018/693, K:2018/929 sayılı kararı ile; ürünlerin gözetim belgesi olmaksızın ithalatının yapıldığı, bunun için gözetim belgesini gerektirmeyecek tutar kadar yurtdışı gider beyan edilerek ithalatın tamamlandığı, gözetim belgesinin halihazırdaki ithalat nedeniyle bir vergisel yükümlülük getirmediği ve değerlendirilen sonuçlarda sadece ileriye dönük alınacak korunma tedbirlerine hizmet eden idari bir prosedür olduğu, bu nedenle ithalatçının beyanda bulunurken iradesini sakatlayacak bir durum olmadığı halde gözetim uygulamasından kaçınmak maksadıyla tamamen ilgilinin kendi iradesiyle yurt dışı gider beyan ettiği ve beyannamenin tescili ile ithalatın tamamlandığı, davacı tarafından beyanda bulunulurken iradesini sakatlayacak bir durum olmaksızın özgür iradesi ile gözetim belgesi ibrazını gerektirmeyecek tutarda kıymet beyan edilerek beyannamenin tescilinin sağlandığı göz önüne aldığında geri verme istemine konu verginin ''kasten yapılan tahrifat''tan kaynaklandığı, ortada herhangi bir hatanın bulunmadığı, 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun211.maddesinde belirtilen hata halinde alınan vergilerin iadesi için öngörülen koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
Davacı tarafından, eşyanın gümrük kıymetinin satış bedeli olduğu, beyan edilen tutarın ihracatçıya ödenen gerçek bedel olmadığı, gözetim uygulaması ve gümrük idaresinin iç genelgeleriyle yüksek tutarlı beyana zorlandıkları, bu durumda serbest iradeyle yapılmış bir beyandan ya da ihtirazi kayıt konulmadığından söz edilemeyeceği, 2012/3 sayılı Genelge uyarınca eşyanın birim kıymetinin, gözetim tebliğinde belirtilen tutarlara yükseltilerek beyan edilmemesi, ihtirazı kayıtta bulunulamayacağına dair taahhütname verilmemesi hallerinde eşyanın serbest dolaşıma sokulamadığı, aksi yönde işlem yapan ithalatçıların daha sonraki ithalat işlemlerine, aynı genelge çerçevesinde getirilen hak arama hürriyetini kısıtlayıcı uygulamalarla izin verilmediği, gözetim önlemlerinin yanlış uygulanması suretiyle fazladan tahsil edildiği açık olan gümrük ve katma değer vergilerinin 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 211. maddesine göre geri verilmesi gerektiği ileri sürülerek söz konusu kararın istinaf yolu ile incelenip kaldırılması istenilmektedir.
 
Savunmanın Özeti :İthali yapılan siyah çay cinsi eşyanın 16.03.2013 tarih ve 28589 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Ekonomi Bakanlığının İthalatta Gözetim Uygulamasına İlişkin 2013/2 sayılı Tebliğ kapsamında serbest dolaşıma giriş beyannamelerinin tescilinde gözetim belgesi ibrazının zorunlu olduğu, davacı tarafından yurt dışı giderlere ek beyan yapılarak eşya kıymetinin gözetim belgesi zorunluluğu bulunmayan miktara ihtirazi kayıt olmaksızın yükseltildiği, re'sen yapılmış bir tahakkukun bulunmadığı, hukuk sisteminde, içtihatlarda ve doktrinde kanuna karşı hilenin; emredici bir kanun hükmü ile yasaklanan amaca bu hükmün uygulanmasını bertaraf ederek ulaşmak olarak tanımlandığı, davacı tarafından açıkça kanuna karşı hile yapıldığı, bunun yaptırımının ise yapılan işlemin geçersiz kılınması olduğu ileri sürülerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Hüküm veren Samsun Bölge İdare Mahkemesi İkinci Vergi Dava Dairesince; Trabzon Vergi Mahkemesi'nin 11/12/2018 tarih ve E:2018/693, K:2018/929 sayılı davanın reddi yönünde verilen karara yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin Samsun Bölge İdare Mahkemesi 1. Vergi Dava Dairesi'nin 28/03/2019 tarih ve E:2019/96, K:2019/289 sayılı kararının Danıştay 7. Dairesi'nin 16/06/2020 tarih ve E:2019/2682, K:2020/2916 sayılı kararı ile bozularak, yeni bir karar verilmek üzere dairemize gönderilmesi üzerine, bozma kararına uyularak dava dosyası incelendi ve gereği görüşülüp düşünüldü:
 
Dava, davacı adına tescilli 27.12.2017 tarih ve IM001261 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle ithal edilen çay cinsi eşyanın gözetim kıymet uygulamasına tabi olduğu, ancak emtialara ilişkin olarak gözetim belgesinin bulunmadığı bu nedenle eşyanın gözetim kıymetine yükseltilerek yurt dışı gider olarak beyanı sonucu fazladan ödenen 463.799,90-₺ gümrük vergisi ve 62.692,95-₺ katma değer vergisinin geri verilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair 04.07.2018 tarih ve 18000600GV00032 sayılı Ticaret Bakanlığı Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğü işleminin iptali ve fazladan tahsil edilen vergilerin yasal faizi ile birlikte iadesi istemiyle açılmıştır.
 
4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 211. maddesinde, kanunen ödenmemeleri gerektiği halde ödenmiş olduğu belirlenen gümrük vergilerinin geri verileceği, kanunen tahakkuk ettirilmemeleri gerektiği halde tahakkuk ettirilen gümrük vergilerinin kaldırılacağı hükmüne yer verilmiştir. Öte yandan, yürürlükten kaldırılan 1615 sayılı Gümrük Kanunu'nun 87. maddesi ile ilgili olarak, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 02/07/1966 tarih ve E:1965/13, K:1966/6 sayılı kararında, aykırı içtihatlar, tahsil olunan gümrük vergilerinin anılan madde uyarınca geri verilebilmesinin, yanlışlıkla veya fuzulen tahsil olunduklarının açıkça anlaşılması koşuluyla olanaklı bulunduğu yolunda birleştirilmiştir. Bu bakımdan; 4458 sayılı Kanun'un benzer hükümler taşıyan 211. maddesinin uygulanmasında da, iadesi istenen gümrük vergilerinin kanunen ödenmelerinin veya tahakkuk ettirilmelerinin gerekmediğinin, açıkça; yani, herhangi bir inceleme, araştırma ve yoruma gerek olmaksızın anlaşılabilir olması koşulu aranmalıdır.
 
Anılan Kanun'un 24. maddesinde, ithal eşyasının kıymetinin, eşyanın satış bedeli olduğu; satış bedelinin, Türkiye'ye ihraç amacıyla yapılan satışta 27 ve 28. maddelere göre gerekli düzeltmelerin de yapıldığı, fiilen ödenen veya ödenecek fiyat olduğu; 25. maddesinin 1. fıkrasında, 24. madde hükümlerine göre belirlenemeyen gümrük kıymetinin, bu maddenin 2. fıkrasının (a), (b), (c) ve (d) bendlerinin sıra halinde uygulanmasıyla belirleneceği; eşyanın gümrük kıymetinin bir üst bent hükümlerine göre belirlenebildiği sürece bir alt bent hükümlerinin uygulanmayacağı hükümlerine yer verilmiş; 26. maddesinde ise, 24 ve 25. madde hükümlerine göre belirlenemeyen ithal eşyasının gümrük kıymetinin, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının VII. Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşmanın, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının (GATT) VII. maddesinin ve bu bölüm hükümlerinin prensip ve genel hükümlerine uygun yöntemlerle ve Türkiye'de mevcut veriler esas alınarak belirleneceği öngörülmüş; GATT'ın VII. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşmanın 17. maddesinde de, bu Anlaşmada yer alan hiçbir hükmün, gümrük idaresinin, gümrük kıymetinin belirlenmesi ile ilgili olarak ibraz edilen tutanak, belge veya beyannamenin gerçeklik veya doğruluğunu araştırma hakkını sınırlamayacağı ve bu hakkı tartışma konusu haline getirecek şekilde yorumlanamayacağı hükme bağlanmıştır.
 
Yukarıda yer alan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, ithal edilen eşyanın gümrük kıymetinin belirlenmesinde, öncelikle, satış bedelinin esas alınması; satış bedelinin esas alınması için gerekli koşulların mevcut olmadığının tespit edilmesi halinde sırasıyla diğer yöntemlere başvurulması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
 
İthalatta uygulanacak gözetim ve korunma önlemleri, Türk Mevzuatında, 29/01/1995 tarih ve 22186 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 26/01/1995 tarih ve 4067 sayılı Kanun'la onaylanması uygun bulunan ve 25/02/1995 tarih ve 22213 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 03/02/1995 tarih ve 1995/6525 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla onaylanan Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasının ekinde yer alan ve bu anlaşmanın ayrılmaz parçasını teşkil eden Korunma Tedbirleri Anlaşması ile yerini almıştır.
 
Gözetim uygulamasında, Dış Ticaret Müsteşarlığınca, yerli üreticilerin talebi üzerine veya re'sen, belli bir malın ithalatının, o malın yerli üreticileri ve ülke ekonomisi üzerinde olumsuz sonuçlar yaratıp yaratmadığının tespit edilmesi amacıyla incelemeye başlanılarak, inceleme sonucunda gözetim uygulaması öngörülebilmektedir. Gözetim uygulaması başlatılması durumunda, herhangi bir korunma tedbirinden söz edilemez. Yani bu aşamada, o malın ithalatında herhangi bir kısıtlama, vergi oranında artış, eşik kıymet belirlenmesi veya ek mali yükümlülük uygulaması söz konusu olmamaktadır. Sadece, bir malın ithalatında, yerli üreticilerin zarar görmesine sebebiyet verebilecek miktarda artış olup olmadığının belirlenebilmesi için o malın ithal seyrinin izlenmesi amaçlanmaktadır. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için, sadece o malın ithalatında, Dış Ticaret Müsteşarlığınca düzenlenen bir ''gözetim belgesi''nin ibrazı zorunluluğu getirilir. Gözetim belgesinin ibrazı zorunluluğu ise, o malın, belli bir değerin altında kıymetle ithal edilmek istenmesi durumuna münhasır olmaktadır.
 
Gözetim uygulaması öngörülmesi aşamasında, gözetim önlemi uygulanmasına karar verilen eşyanın, belirlenen bir kıymetin altında ithal edilmek istenilmesi halinde, sadece, ''gözetim belgesi'' ibrazı zorunluluğu getirildiğinden, bu zorunluluğa uyulmaması hali, Gümrük Kanunu hükümlerine göre ek tahakkuk yapılmasını gerektirir bir durum değildir.
 
Olayda, davacı tarafından ithal edilen eşyanın beyan edilen kıymetinin, İthalatta Gözetim ve Korunma Uygulanmasına İlişkin Tebliğde öngörülen kıymetin altında olması sebebiyle, gözetim belgesi ibrazı zorunluluğu getirilmiş bulunmaktadır. Tebliğde belirtilen birim kıymet, eşyanın, Gümrük Kanunu hükümlerine göre belirlenmiş gerçek satış bedeli olmadığından, gözetim önlemlerinin yanlış uygulanması suretiyle ödenen verginin iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair karara vaki itirazın reddi yolunda tesis edilenişlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
 
Nitekim, aynı konuya ilişkin olarak Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca verilen 19/02/2020 tarih ve E:2020/1, K:2020/1 sayılı bölge idare mahkemesi kararları arasındaki aykırılığın giderilmesi hakkında karar da aynı yöndedir.
 
Davacının yasal faiz istemine gelince:
 
Davacının yasal faiz isteminin, faizin hukuki niteliğine ve İdare Hukukunun idarenin kamu hukuku alanındaki sorumluluğu ile ilgili ilke ve kurallarına göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
 
"İdari Rejimi" kabul eden Hukuk Sistemimizde, idarenin hukuka aykırı işlem ve eylemlerinden dolayı idare edilenlerin uğrayacakları her türlü zararın tazmini için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 12 ve 13'üncü maddeleri uyarınca açılacak idari davada, "idarenin sorumluluğu" ile ilgili kurallara dayanılması yeterlidir. İdari Yargı, idare edilenlerin söz konusu zararlarının tazminine hükmederken, kusurlu ve kusursuz sorumluluk ilkelerinden oluşan bu kurallar dışında, herhangi bir açık yasa hükmüne dayanmak zorunda değildir. Esasen; hukuk devletlerinde, açıklanan nitelikteki zararların faiz ya da başka bir ad altında ödenecek tazminatla karşılanabilmesi için, açık yasa hükmü aranması da düşünülemez. Aksine anlayış; devletin ve ona bağlı idarenin eylem ve işlemlerinden doğan her türlü zararın tazmini için de, açık yasa hükmü aranması sonucuna götürür ki; böyle bir anlayış, İç Hukukumuzda, Anayasanın 125'inci maddesinin son fıkrasında yer alan, "İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür." amir hükmü ile bağdaştırılamaz.
 
Uyuşmazlıkta; davalı idarenin, hukuka aykırı vergilendirme işlemiyle davacıya vermiş olduğu maddi zararı karşılaması yukarıda da açıklandığı üzere "İdari Rejimi" kabul eden Hukuk Sistemimizin zorunlu bir sonucu olduğundan, davalı idarece davacıya iade edilecek tutarlar için söz konusu vergilerin tahsil edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiz ödenmesi de gerekmektedir.
 
Açıklanan nedenlerle, istinaf başvurusunun kabulüne, Trabzon Vergi Mahkemesi'nce verilen 11/12/2018 tarih ve E:2018/693, K:2018/929 sayılı kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, dava konusu işlemin iptali ile davacı tarafından fazla ödenmek zorunda kalınan463.799,90-₺gümrük vergisi ve 62.692,95-₺katma değer vergisinin tahsil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya iadesine, aşağıda dökümü gösterilen ve davacı tarafından yapılan 584,40-₺ yargılama giderleri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.890,00-₺ vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, posta ücreti avansından artan miktarın kararın kesinleşmesinden sonra istinaf edene iadesine, tebliği izleyen otuz (30) gün içerisinde Dairemiz vasıtasıyla Danıştay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, 09/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy