Samsun Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi 2019/423 Esas 2020/639 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 2. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/423
Karar No: 2020/639
Karar Tarihi: 30.10.2020



İSTEMİN ÖZETİ: Samsun 2. İdare Mahkemesi'nin 14/02/2019 günlü, E:2018/1212, K:2019/193 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca istinaf yoluyla incelenerek kaldırılması istenilmektedir.
 
CEVABIN ÖZETİ: Davacı yapısının tescilli yapıya cephe verir konumda olduğu, 664 sayılı ilke kararı uyarınca kurul kararı olmadan uygulama yapılmasına olanak bulunmadığı, taşınmaza imar planı ile B-5 yapılaşma hakkı tanındığı ancak aradaki kot farkı da gözetildiğinde, bu ebatta bir yapı yapılmasının tescilli yapıya olumsuz etki edeceği de gözetilerek tescilli yapı tarafındaki yapı yüksekliğinin düşürülmesi kaydıyla yapı yapılmasına olanak tanındığı, işlemin hukuka uygun olması nedeniyle davanın reddi yolundaki idare mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu, davacı istinaf başvurusunun reddedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Samsun Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdari Dava Dairesince davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dava dosyası 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca incelenerek gereği görüşüldü:
 
Dava; Sinop ili, Boyabat ilçesi, ... Mahallesi, 7 ada, 27 parsel sayılı, davacıya ait taşınmaz üzerine yeniden yapı yapılması amacıyla sunulan projenin uygun olmadığına ilişkin Samsun Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 25/05/2018 tarih ve 5349 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
 
Samsun 2. İdare Mahkemesi'nin 14/02/2019 günlü, E:2018/1212, K:2019/193 sayılı kararıyla; üzerinde beş katlı bina yapılmak istenilen Sinop ili, Boyabat ilçesi, ... Mahallesi, 7 ada, 27 parsel sayılı taşınmazın herhangi bir sit alanı içerisinde bulunmadığı, 247 ada, 5 ve 6 parselde yer alan korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen yapıya aradan yol geçse dahi cephe veren konumda olduğu, tescilli yapının ise koruma alanının belirlenmediği anlaşılmakta olup, mevzuat hükümleri uyarınca tescilli yapıya komşu olan dava konusu parselin, 664 sayılı İlke Kararı uyarınca tescilli yapının bulunduğu parselin koruma alanı olarak kabul edileceği açık oluğundan, 7 ada, 27 sayılı parsel üzerinde yapılmak istenilen beş katlı binanın arka cephesi itibariyle eğimden dolayı bodrum katta çıkan cephesi ile ilişkilendirildiğinde tescilli yapıya göre gabari farkının iki katına ulaştığı 18.05.2018 tarih ve 383 sayılı Kurul uzman raporu ve dava konusu işlemden açıkça anlaşıldığından,664 sayılı İlke Kararı uyarınca, tescilli yapıya cephe veren 7 ada, 27 parselde yapılacak binanın, tescilli yapının gabarisine uygun aşmayacak şekilde karar ekindeki imar durumu üzerinde belirlenen kat yüksekliği ve kot alma durumuna göre hazırlanacak ve tescilli yapı ile ilişkisini gösteren silüet çalışmasının da ekleneceği yeni projenin sunulması gerektiği yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
Davacı tarafından; 664 sayılı ilke kararının dava konusu olayla ilgisinin bulunmadığı, taşınmazın sit alanı içinde olmayıp, tescilli yapının koruma çizgisinin dışında olduğu, tescilli yapının koruma alanının belirsiz olmadığı, Belediye tarafından verilen belgelerden bu durumun açıkça anlaşıldığı, bu nedenle 664 sayılı ilke kararının olaya uygulanmasına olanak bulunmadığı, mülkiyet hakkına ölçüsüz müdahalede bulunulduğu, tescilli eserin koruma sınırı çizgisinin belli olması ve parselin bu çizgi dışında yer alması nedeniyle plana uygun yapılaşma isteminin reddine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı ileri sürülerek anılan karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmakta ve kararın kaldırılması istenilmektedir.
 
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 3. maddesinde; "kültür varlıkları"; tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi ya da tarihi devirlerde sosyal yaşama konu olmuş bilimsel ve kültürel açıdan özgün değer taşıyan yer üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınır ve taşınmaz varlıklar, “korunma alanı"; taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının muhafazaları veya tarihi çevre içinde korunmalarında etkinlik taşıyan korunması zorunlu olan alan olarak tanımlanmış, 7.maddesinde; korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin, Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde ilgili ve faaliyetleri etkilenen kurum ve kuruluşların görüşü alınarak yapılacağı, yapılacak tespitlerde, kültür ve tabiat varlıklarının tarih, sanat, bölge ve diğer özelliklerinin dikkate alınacağı, Devletin imkanları gözönünde tutularak, örnek durumda olan ve ait olduğu devrin özelliklerini yansıtan yeteri kadar eserin, korunması gerekli kültür varlığı olarak belirleneceği, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili yapılan tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil olunacağı,8.maddesindeise; 7. maddeye göre tescil edilen korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının korunma alanlarının tespiti ve bu alanlar içinde inşaat ve tesisat yapılıp yapılamayacağı konusunda karar alma yetkisinin Koruma Kurullarına ait olduğu, 10. maddesinde; "Her kimin mülkiyetinde veya idaresinde olursa olsun, taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve bunların her türlü denetimini yapmak veya kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve valiliklere yaptırmak, Kültür ve Turizm Bakanlığına aittir" hükmü getirilmiş, 57. maddesinde ise; korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarına ilişkin uygulamaya yönelik kararlar almak görev ve yetkisinin koruma bölge kurullarına ait olduğu kurala bağlanmıştır.
 
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'nun "Taşınmaz Kültür Varlıkları İle Korunması Gerekli Kültür Varlığı Özelliği Gösteren Yapıların Tespiti ve Korunmalarına İlişkin Konuların Değerlendirilmesi Aşamasında Dikkat Edilecek Esaslara" ilişkin05/11/1999 günlü, 663 sayılı ilke kararında; taşınmaz kültür varlıklarının ve korunması gerekli özellik gösteren binaların tespiti ve korunmalarına ilişkin konuların değerlendirilmesi aşamalarında; her türlü yapı tarzında ve doku özellikli yerleşmelerde korumaya değer sivil mimari örneklerinin toplu şekilde bulunduğu hallerde, bir bütün içinde yer alan tek parsel ölçeğinde karar almadan önce bütünlüğü verecek yapı adası veya sokak ölçeğinde alanın tescil edilmesine, mevzuatta yer almayan tanımların (kültür sokağı vb) verilmemesine, yakın çevresi önemli olmayan durumlarda ise doğal olarak parsel ölçeğinde karar alınabileceğine, "Sit Alanları Dışında Üzerinde Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı Bulunan Parsellerin Koruma Alanı"na ilişkin 05/11/1999 günlü, 664 sayılı ilke kararında ise; koruma alanı belirlenmemiş sit alanı dışındaki tescilli parsellerde bu parsele komşu olan veya aralarından yol geçse dahi bu parsele cephe veren parsellerin koruma alanı olarak kabul edilmesine, bu alanlarda gelecekte yapılacak uygulamalarda aksaklıklara neden olunmaması için Koruma Kurulundan karar alınmadan herhangi bir uygulama yapılamayacağı karara bağlanmıştır.
 
Yukarıda yer verilen 2863 sayılı Kanun hükümleri ile ilke kararlarının birlikte değerlendirilmesinden; korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen yapıların, korunması, görünümlerinin ve çevreyle uyumlarının muhafazası için gerekli görülen alanın koruma alanı olarak belirleneceği, tescilli eserin koruma alanı belirlenmemiş olsa dahi, tescilli parsele komşu olan veya aralarından yol geçse dahi tescilli parsele cephe veren parsellerin tescilli eserin koruma alanı içerisinde değerlendirileceği ve yapılaşma istemlerinin bu çerçevede karşılanacağı anlaşılmaktadır.
 
Dava dosyasının incelenmesinden; Sinop ili, Boyabat ilçesi, ... Mahallesi, 7 ada, 27 parsel sayılı, davacıya ait taşınmazın imar planında Blok-5 konut alanında kalması nedeniyle bu çerçevede yapı yapmak amacıyla Boyabat Belediye Başkanlığı'na yapılan ruhsat başvurusunun, tecilli yapıya cephe verdiği gerekçesiyle 18.04.2018 tarih ve 746 sayılı yazı ekinde Samsun Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun onayına sunulduğu, anılan Kurulun 25.05.2018 tarih ve 3822 sayılı kararı ile “sunulan projenin tescilli yapı gabarisi ile ilişkilendirildiğinde uygun olmadığı, karar ekindeki imar durumu üzerinde belirlenen kat yüksekliği ve kot alma durumuna göre hazırlanacak ve tescilli yapı ile ilişkisini gösteren silüet çalışmasının da ekleneceği yeni projenin sunulması gerektiğine” karar verilmesi üzerine anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Olayda; davacı taşınmazındaki yapılaşma isteminin, 18/05/2018 günlü, 383 sayılı rapor ilgi tutularak reddedildiği, söz konusu raporda öneri yapılanma koşullarının yapıya vereceği zarar yanında 05/11/1999 günlü, 664 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararında ortaya konulan ilkelere atıf yapıldığı, İdare Mahkemesince de 05/11/1999 günlü, 664 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararında getirilen ilkelere uygun olarak yapılaşma isteminin reddedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, ancak davacı parselinin 664 sayılı ilke kararı kapsamında olup olmadığı hususunda bir araştırma yapılmadığı, buna karşın davacı tarafından kendi taşınmazına yönelik olarak anılan ilke kararının uygulanmasına olanak bulunmadığı, taşınmazın koruma amaçlı imar planı sınırları içinde yer aldığının ileri sürüldüğünün görülmesi üzerine, davacının ruhsat talebinin, parsel üzerinde yapılması planlanan yapının gabarisi nedeniyle uygun görülmediği, 12.50 saçak seviyesine uygun yapı yapılmasına müsaade edildiği ve yapılacak yapının tescilli yapının silüeti ile ilişkilendirildiği de gözetilerek, davacı tarafından parsel üzerinde yapılmak istenilen yapının tescilli yapıya etkilerinin tespiti amacıyla Dairemizin 22/12/2019 tarihli kararıyla mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan ve taraflara tebliğ edilerek bir örneği dosya içine alınan bilirkişi raporunda özetle; "Davacıya ait 7 ada, 27 parsel sayılı taşınmazın eğimli bir yapıya sahip olduğu, parselin güneydoğu cephesinde 247 ada, 5 ve 6 parseller üzerinde yer alan 3 katlı konut amaçlı tescilli yapının bulunduğu, parsel ile tescilli yapı arasındaki mesafenin 9 metre olduğu, parselin imar planında blok nizam 5 kat ticaret+konut alanında kaldığı, bulunduğu alanın güney ve batısında yer alan kentsel sit alanlarının dışında yer aldığı, alanda Boyabat Belediye Başkanlığı tarafından onaylanan 1/1000 ve 1/5000 ölçekli planların bulunduğu, davacı parselinin karşısında yer alan tescilli yapının bulunduğu alanda Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 09/04/1996 günlü, 2453 sayılı kararı ile uygun görülen 1/1000 ölçekli koruma amaçlı imar planının bulunduğu, dava konusu parselin bu koruma amaçlı imar planı sınırları dışında yer aldığı ancak tescilli yapının bulunduğu 247 ada, 5 ve 6 parsellerin koruma amaçlı imar planı lejantında koruma bölgesi sınırları olarak gösterilen alan içinde, ancak sit alanı dışında yer aldığı, davacı parselinin, aralarında yol geçse dahi tescilli yapıya cephe verir konumda bulunduğu, tescilli yapının Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 09/04/1996 günlü, 2453 sayılı kararı ile uygun görülen 1/1000 ölçekli koruma amaçlı imar planının onayından sonra alınan Samsun Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 16/02/2011 günlü, 2892 sayılı karar ile tescil edilmesi nedeniyle, koruma amaçlı imar planında koruma bölgesi sınırı olarak gösterilen alan içinde kalan söz konusu yapının, koruma bölge gösterimine yönelik alınmış bir Koruma Bölge Kurulu kararı bulunmadığı, bu haliyle 664 sayılı ilke kararı uyarınca aralarından yol geçse dahi tescilli yapıya cephe veren parsellerin anılan tescilli yapının koruma alanı olarak belirlenmesi gerektiği, davacı parselinin tescilli yapıya cephe verir konumda bulunduğu, eğimli bir arazide yer alan parselde imar planındaki blok nizam 5 kat yapılaşma yapılması durumunda, zemin katın asma kat olarak çözümlendiği de gözetildiğinde, saçak kotunun 17.30 metre olacağı, tescilli yapının ise 3 katlı olduğu, yeni yapının arka cephesi itibariyle değerlendirildiğinde eğimden dolayı gabari farkının iki katına çıkacağı, tescilli yapı ile davacı parseli arasındaki 9 metrelik mesafe nedeniyle 17.30 metre gabarisi olan yapının tescilli yapıyı baskılayacağı ve siluetini olumsuz etkileyeceği, davacıya ait yeni yapı yüksekliğinin 12.5 metre olması halinde tescilli yapı ile arasında bir katlık fark oluşacağı, bu farkın sokak siluetini bozmayacağı ve tescilli yapıyı görsellik açısından baskılamayacağı, parselde kademeli çözümleme yapılması için yeterli alanın bulunduğu, bu nedenle 27 parsel sayılı taşınmazın tescilli yapıya cephe veren bölümünün maksimum saçak kotunun 12.50 metre gabari 4 kat, plan örneğinde gösterilen hat ile 44 parsel sayılı taşınmaz arasındaki bölümün ise tescilli yapıya cephe verir durumda olmaması nedeniyle bu kısmın mevcut bina yapılaşma şartlarına uygun olarak 15.50 metre gabari ve 5 katlı kademeli yapılaşma yapılmasının 664 sayılı ilke kararına aykırılık teşkil etmeyeceği" sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
 
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı tarafından rapora yapılan itirazlar, rapordaki teknik ve bilimsel açıklamalar karşısında yerinde görülmemiş ve rapor hükme esas alınabilecek nitelikte değerlendirilmiştir.
 
Bu durumda; davacıya ait Sinop ili, Boyabat ilçesi, ... Mahallesi, 7 ada, 27 parsel sayılı taşınmazın tescilli yapıya cephe verir konumda olması ve söz konusu tescilli yapının tescilinin, koruma amaçlı imar planının onayından sonra yapılmış olması nedeniyle, anılan yapıya yönelik olarak Koruma Bölge Kurulunca belirlenmiş bir koruma alanının varlığından bahsetmeye olanak bulunmaması karşısında, 664 sayılı ilke kararı uyarınca davacı taşınmazının tescilli yapının koruma alanı olarak değerlendirilmesi ve parseldeki yapılaşmanın 664 sayılı ilke kararına uygun olarak teşekkül etmesinin gerektiği açık olduğundan, bu kapsamda; 3 katlı olan tescilli yapının gabarisi ile davacı tarafından parselde yapılmak istenilen 5 katlı yapının gabarisi ve eğimden kaynaklı kat kazanımı nedeniyle oluşan gabari farkı birlikte değerlendirildiğinde, söz konusu parselde 17.30 metre gabarisi olan bir yapı yapılmasının sokak siluetini bozacağı ve tescilli yapıyı baskılayacağının bilirkişi tarafından da belirtilmiş olması karşısında, parsel cephe ve derinliğinin kademeli yapılaşmaya olanak tanıyor olması nedeniyle, tescilli yapıya cephe veren kısımda 12.50 metre gabari 4 kat, tescilli yapıya cephe vermeyen kısımda ise 15.50 metre gabari ve 5 kat yapılaşmaya olanak tanıyacak şekilde proje hazırlanması halinde, söz konusu parselde yapılaşmaya olanak tanınacağı belirtilmek suretiyle, davacı tarafından 7 ada, 27 parselde yeniden yapı yapılması amacıyla sunulan projenin uygun olmadığı yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık, davanın reddi yolundaki idare mahkemesi kararında ise sonucu itibariyle isabetsizlik görülmemiştir.
 
Açıklanan nedenlerle, Samsun 2. İdare Mahkemesi'nce verilen 14/02/2019 günlü, E:2018/1212, K:2019/193 sayılı karar sonucu itibariyle hukuka uygun olduğundan, davacı istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeyle reddine, aşağıda dökümü yapılan 2.687,90.-TL istinaf yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, artan posta gideri avansının davacıya iadesine, 2577 sayılı Kanunun 45. maddesinin 6. fıkrası uyarınca kesin olarak, 30/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy