Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/286 Esas 2022/311 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2020/286
Karar No: 2022/311
Karar Tarihi: 17.03.2022

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİEsas-Karar No: 2020/286 Esas - 2022/311
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİKARAR
ESAS NO:
KARAR NO:
HAKİM :
KATİP:
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLLERİ:
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 31/03/2020
KARAR TARİHİ: 17/03/2022
KARARIN YAZ. TARİH: 12/04/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesini özetle; 24/10/2018 tarihinde müvekkil ...'ın Devlet Karayolu üzerinde yürüdüğü sırada davalı ...'a ait ... sevk ve idaresindeki ... plakalı araç ile Kemalpaşa Km. 30+200 Beyaz konsept perde önünden Sarp istikameti yönüne geri geri seyir halinde iken aracın arka kısmı ile müvekkile çarpması sonucu yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, iş bu kazasının oluşumunda davalı sürücünün kusurlu olduğunu, kaza nedeniyle müvekkilinin beden gücü kaybı oluştuğunu, malul hale gelen ve sürekli sakatlığı oluştuğunu belirterek, trafik kazasıda oluşan bedensel zarar nedeniyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bakiye alacak için HMK'nın 107. Maddesi gereği belirlenebilir olduğunda arttırılmak üzere 1.000,00TL maddi ve 10.000,00TL manevi tazminatın müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar ...vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin ilgili sigorta şirketi aleyhine açılan söz konusu dava hakkında yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemelerin davalı gerçek veya tüzel kişinin davacının açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemeleri olduğunu belirterek, davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ekinde, sigorta şirketine başvuru evrakı, hastane raporları ve arabuluculuk son tutanak aslı tutulmuştur.
Hopa Cumhuriyet Başsavcılığının ...soruşturma sayılı dosyası uyap sistemi üzerinden celb edilmiştir.
Artvin Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne, Şehit Asım Kıran Polis Merkezi Amirliğine, Özel Şar Hastanesine, Samsun Gazi Devlet Hastanesine, Hopa Devlet Hastanesine, Allianz Sigorta A.Ş'ye, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne, Hopa İlçe Emniyet Müdürlüğüne, Kemalpaşa ilçe Emniyet Müdürlüğüne, yazılan yazılara cevap verildiği görülmüştür.
Adli Trafik Uzmanı bilirkişiden 09/03/2021 havale tarihli rapor aldırılmıştır.
Davacı vekili tarafından maddi tazminat talepleri yönünden davadan feragat ettiğini bildirir 12/04/2021 tarihli dilekçe sunmuştur.
Hopa Asliye Hukuk Mahkemesinin ... Talimat sayılı dosyasından tanıklar Mustafa Yamak, ... ve Tunahan Yamak'ın beyanları aldırılmıştır.
Ankara ATK'dan 09/12/2021 tarihli rapor aldırılmıştır.
Davalılar ...vekili bilirkişi raporuna itirazlarını içerir 13/01/2022 havale tarihli dilekçe sunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sebebiyle oluşan maluliyete dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesinin davalı ... ve ...'a 17/04/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 27/04/2020 havale tarihli cevap dilekçesi sunduğu görülmüş, cevap dilekçesinin süresinde verildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminata ilişkin olmakla, öncelikle dava konusu uyuşmazlıkta yetkili mahkemenin belirlenmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK'nın 6/1.maddesinde; "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişiliğin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." hükmü yer almaktadır. Bu hüküm aksine kesin yetki kaydı olmayan tüm davalar için genel yetki kaydıdır.
Trafik kazası aynı zamanda haksız fiil teşkil eden bir eylem olduğundan 6100 Sayılı HMK'nın 16.maddesinde ise "Haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesidir yetkilidir" hükmü yer almaktadır.
Uyuşmazlık, ZMMS'den kaynaklandığından ve bu sigorta türü 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 110.maddesinde düzenlendiğinden diğer bir yetki kuralı da bu yasada yer almakta olup, buna göre "Motorlu araç kazalardan dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar sigortacının merkez veya şubesinin, veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinin birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir" hükmü yer almaktadır. Bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiç birisinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açar ise, o zaman seçme hakkı davalıya geçer (aynı yönde Yargıtay 17.Hukuk Dairesi'nin 23/09/2013 tarih 2013/9042 Esas 2013/12620 Karar).
Somut olayda yukarıda belirtilen yetki kuralları değerlendirildiğinde; öncelikle HMK'nın 6. maddesi gereğince davalı sigorta şirketinin yerleşim yerinin Kadıköy/İstanbul’da, davalılar ... ve ...'ın Hopa/Artvin'de bulunduğu anlaşılmıştır.
Diğer yetki kuralı ise: haksız fiile ilişkin 6100 Sayılı HMK'nın 16. maddesinde yer alan haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi kuralı dikkate alındığında, dosyada mevcut kaza tespit tutanağına göre trafik kazası Kemalpaşa/Artvin'de meydana gelmiş olup, kazanın meydana geldiği yere göre yetkili yer kaza yeri mahkemesidir. Yine dosyada mevcut dava dilekçesine göre davacının yerleşim yeri Kemalpaşa/Artvin'dir.
Seçimlik yetki kurallarına 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110.maddesinde düzenlenen yetki kuralına göre de, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin dava sigortacının merkez veya şubesi ile sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabilecektir.
Dava konusu uyuşmazlıkta ayrıca acente ve şube kavramının da incelenmesi gerekmektedir. Bu nedenle bu kavramlar üzerinde durulmak suretiyle konunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
6102 Sayılı TTK'nın 48. maddesinde, şube kavramı bir tanım yapılmaksızın düzenlenmiş olup, bu madde de yukarıda yer verilen TTK'nın 40. maddesindeki düzenlemede olduğu gibi “her şube kendi merkezinin ticaret unvanını, şube olduğunu" belirterek kullanmak zorundadır. Bu unvana şube ile ilgili ekler yapılabilir. TTK'nın 40/3. maddesinde ise "Merkezi Türkiye'de bulunan ticari işletmelerin şubeleri de bulundukları yerin ticaret siciline tescil ve ilan olunur." hükmü yer almaktadır. Şube tanımı TTK'nın 48. maddesinde yapılmamış olup, 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar Borsalar Kanunu ve 5411 Sayılı Bankacılık Kanununda şube tanımı yapılmıştır. Bu tanıma göre "Bir merkeze bağlı olduğu halde müstakil muhasebesi bulunan ve muhasebesi merkezde tutulduğu ve ...müstakil sermayesi bulunmadığı halde, kendi başına sınai faaliyet ve ticari işlem yapan yerler ve satış mağazaları bu kanunun uygulanması bakımından şube sayılır" hükmü yer almakta olup, buna göre şubenin kendi adına ve hesabına hareket etmesi söz konusu değildir. Dolayısıyla şubeler merkezden aldığı yetkiye dayalı olarak 3. kişiler ile ticari ilişki kurabilen ve TTK'nın 40. maddesi gereğince bulunduğu yerin ticaret siciline tescili gereken yasalarda düzenlenmiş bir tüzel kişilik birimidir.
Sigorta sözleşmesini yapan acentenin durumu ise şubeden farklıdır. Zira acenteler; 6102 Sayılı TTK' nın 102. maddesinde tanımlanmış olup, "Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi, veya bunları bu tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir." düzenlemesi bulunmakta olup, aynı yasanın 105.maddesinde ise "Acente, aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmeler ile ilgili her türlü ihtar, ihbar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili adına yapmaya veya bunları kabule yetkilidir. Bu sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı acente, müvekkili adına dava açabileceği gibi kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabilir." hükmü ile acentelerin sözleşme yapma yetkisi bakımından TTK'nın 107. maddesinde "özel ve yazılı bir yetki almadan acente müvekkili adına sözleşme yapmaya yetkili değildir. Acentelere müvekkilleri adına sözleşme yapma yetkisi veren belgelerin, acente tarafından tescil ve ilan ettirilmesi zorunludur." hükümleri bulunmaktadır. Bu yasal hükümlerden anlaşılacağı üzere acente, doktrindeki tabiri ile bağlı olmayan tacir yardımcılarındandır. Acente TTK' nın 105.maddesi gereğince hukuki uyuşmazlıklarda müvekkili adına dava açabilecek ve kendisine karşı aynı sıfatla dava açılabilecek bir tüzel kişiliktir.
Yukarıda açıklandığı üzere gerek şube gerekse acenteye ilişkin hükümler TTK ve diğer özel kanunlarda açıkça düzenlenmiş olup yasada düzenlenmeyen, görev ve yetkilerinin ne olduğu, hangi bölgede bulunduğu bilinmeyen veya varsa adresi, ancak internet arama motorlarında yapılacak arama ile bulunabilecek niteliktedir.
Eldeki davada mahkememizce yapılan ticaret sicil gazetesi ve internet sitesi araştırmalarında davalı sigorta şirketinin Samsun il sınırları içerisinde herhangi bir şubesinin bulunmadığı görülmüş, buna karşın acenteliklerinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Davaya konu poliçenin incelenmesinde ise poliçenin Rize'de bulunan acente tarafından düzenlendiği görülmüştür. Dolayısıyla yasanın aradığı sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemesi kavramı çerçevesinde yetkili mahkemenin Rize Mahkemeleri olduğu anlaşılmıştır.
Davanın yukarıda işaret olunan yasa maddeleri dahilinde yetkili yer mahkemesinde açılmadığı ve davacının seçimlik yetkisi söz konusu olup dava genel ve özel yetkili mahkemelerden hiç birisinde açılmadığından seçme hakkının davalıya geçtiği kabul edilmiş, davalı sigorta şirketine ilişkin feragat nazara alınarak diğer davalılar vekilinin talebi çerçevesinde uyuşmazlığın Hopa Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemelerince çözüme kavuşturulması gerektiği düşüncesi ile dava dilekçesinin yetkisizlik sebebiyle reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Dava dilekçesinin mahkememizin yetkisizliği sebebiyle reddine,
2-Dosyanın, kararın kesinleşmesini müteakip HMK'nın 20'nci maddesinde vazolunan usule uygun başvuru olması halinde HOPA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NE gönderilmesine,
3-Davaya yetkili mahkemede devam edilmesi halinde HMK'nın 331/2'nci maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair; davacı vekili ile davalı Furkan vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM'da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.17/03/2022
Katip
¸e-imza


Hakim
¸e-imza

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.


Full & Egal Universal Law Academy