RTÜK - Karar No: 7 - Karar Tarihi: 31.10.2013
Karar Dilini Çevir:



İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 25.09.2013 tarihli ve 2733 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“Kanal D adlı medya hizmet sağlayıcı, hafta içi her sabah yaklaşık iki buçuk saate yakın bir süreyle "Bırakın Konuşalım" adlı bir güncel programı yeni yayın dönemi programı olarak yayınlamaya başlamıştır. Canlı olarak, stüdyoda izleyiciler önünde gerçekleştirilen programda, kayıplarını arayanların yanı sıra,şiddet mağduru kadınlar, henüz faili bulunamamış cinayetler,parçalanmış aile dramları vbçeşitli konularda yardıma ihtiyacı olan kişiler konuk edilerek sorunlarına çözüm bulunması hedeflenmektedir.
09.09.2013-12.09.2013 tarihleri arasındaki programlarda; Tokat, Erbaa'da yaşanan Resul Demir cinayeti ve olayın ardında yatan olası sebepler ele alınan konular arasında ağırlıklı olarak yer almıştır.Yayın sırasında zaman zaman program muhabirinin olay yerine giderek gerçekleştirdiği röportajlar ve yapılan çekimler ekranlara gelmekte, programda adı geçen, ilgili kimselerle telefonla görüşülmekte ve bunların ışığında stüdyoda bulunan Resul Demir'in ailesi, nikahlandığı eşi Hamide, şüpheli durumdaki Yalçın ile birlikte konu irdelenmektedir.
09.09.2013 tarihinde ekrana gelen 'Bırakın Konuşalım'da ilk konu olarak söz konusu cinayet olayı ele alınmaya başlanmıştır. Stüdyoda bulunan, Resul'un ablası ve ağabeyi bildiklerini dile getirmişler, annesi Şehri Hanım ve Hamide'nin babası Nurettin Şenol datelefon bağlantısıyla programa katılarak duygu ve düşüncelerini ifade etmişlerdir. Yayın sırasında zaman zaman stüdyo konuğu olan Avukat Edip Öner'in görüşlerine başvurulmuştur.
Programda sunucunun, olayı anlatan aile bireylerinin konuşmalarında sık sık sözünü ettikleri ve gelinleri Hamide'yi devamlı uzaktan izlediğini belirttikleri komşuları Yalçın'ın adının açıkça deşifre edilmesini, oradaki kişilerin Yalçın hakkında ileri sürdüğü savlar nedeniyle zan altında bırakılarak hedef gösterilmesini engellemediği ve bizzat kendisinin yayın sırasında ailenin şüphelendiği bu kişinin kimliğini ısrarla sorduğu dikkati çekmiştir:
(Raporun bu bölümünde deşifreye yer verilmiştir.)
Cinayet vakalarının seri olarak ele alınıp incelendiği bu gibi programlarda, ertesi gün gerçekleşecek olan yayınların kontrolden çıkabileceği, takip eden yayının öncesinde veya sonrasında istenmeyen sonuçlar doğabileceği hususunun göz önüne alınması gerekmektedir. Bir başka deyişle, o günkü yayını izleyen ve olayla üçüncü şahıs olarak ilgisi olan bir kimsenin yayında adı geçen kişiye karşı beklenmedik, olumsuz sonuçlara yol açacak bir davranış geliştirebileceği ön görülmelidir. Sunucunun bu hususta yayıncı sorumluluğunun gerektirdiği hususlara özen göstermediği izlenmektedir. Ayrıca, programlarda sunucunun adı geçen kişilerin cevap haklarını kullanmaları ve kendilerini ifade etmeleri için yaptığı çağrılar bu kişilerin kişilik haklarının ve can güvenliğinin korunması bakımından yeterli olmamaktadır. Bu nedenle 09.09.2013 tarihli yayında söz konusu cinayetle ilgili olarak suçlu konuma getirilen Yalçın'ın kimliğinin izleyiciler tarafından anlaşılması ile birlikte can güvenliğinin de tehlike altında olabileceğinin dikkate alınmadığı izlenimi edinilmiştir.
Stüdyo konukları olan programcı Fuat Uğur'un ve davayı inceleyen Avukat Edip Öner'in yayın sırasında aşağıda deşifresi sunulan ifadelerle stüdyoda bulunmayan bir kimsenin zan altında bırakılmaması uyarısında bulunmalarına rağmen sunucunun tutumunu değiştirmediği görülmüştür. 10.09.2013 tarihinde yayınlanan program da yine Resul Demir cinayetine ayrılmış ve Resul'ün ablası Ahizer, ağabeyi Arif, kuzeni Yılmaz ve nikahlı eş Hamide'nin yanısıra Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy programın konukları olmuşlardır. Programda sunucu Nagehan Alçı'nın stüdyo konukları ve telefon bağlantısı ile programa katılan konuklara yönelttiği 'Yalçın'ın cinayeti işlemiş olabileceğini düşünüp düşünmedikleri' şeklindeki sorulara cevap istediği, programa katılanların ise Yalçın'dan şüphelendikleri yönündeki cevaplar verdikleri gösterildiği izlenmiştir. Programın bazı bölümlerinde geçen diyalogların deşifresi aşağıdasunulmuştur: (Raporun bu bölümünde deşifreye yer verilmiştir.)
Şeklindeki değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
Yayın kuruluşunun söz konusu yayını ile 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) ve (i) bendlerini ihlal ettiği kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe :Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın yazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca yapılan değerlendirmesi neticesinde;
09-12.09.2013 tarihlerinde yayınlanan 'Bırakın Konuşalım" adlı programlar bütün olarak değerlendirildiğinde; sunucunun, tarafların ileri sürdüğü savlar nedeniyle Yalçın adlı kişinin zan altında bırakılarak hedef gösterilmesini engellemediği ve bizzat kendisinin yayın sırasında ailenin şüphelendiği bu kişinin kimliğini ısrarla sorarak afişe olmasını sağladığı, taraflardan birinin 'katil' orda' diyerek 'Yalçın'ı' işaret etmesi karşısında yine sunucunun müdahalesinin bulunmadığı, sunucunun adı geçen kişilerin cevap haklarını kullanmaları ve kendilerini ifade etmeleri için yaptığı çağrıların bu kişilerin kişilik haklarının korunması bakımından yeterli olmadığı, cinayetle ilgili olarak suçlu konuma getirilen Yalçın'ın kimliğinin deşifre olması ile birlikte can güvenliğinin de tehlike altında olabileceği hususunun göz ardı edildiği, bu nedenle yayıncı sorumluluğunun gerektirdiği hususlara özen gösterilmediği izlenimi edinilmiştir.Ayrıca Yalçın Yolal'ın yanı sıra, eşinin ve çocuklarının da bu iddialar nedeniyle kendi çevrelerinde zor durumda kalabilecekleri ve onların da kişilik haklarının ihlal edildiği düşünülmektedir.
Bu nedenlerle Yayın Kuruluşu’nun; söz konusu yayını ile 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinin ihlali nedeniyle uyarılması gerektiği,
Söz konusu kuruluşa 16.06.2011 tarihli yayını nedeniyle evvelce Üst Kurulun 06.07.2011 tarih ve 2011/42 sayılı toplantısında alınan 18 nolu kararıyla 6112 Sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi uyarınca uyarı yaptırımı uygulandığı Üst Kurul kayıtlarından anlaşılmıştır. Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin tekraren ihlali nedeniyle, Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca, anılan Yayın Kuruluşu hakkında “İdari Para Cezası” yaptırımı uygulanması gerektiği, kanaatine varılmıştır.
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere; KANAL D logosuyla yayın yapan “DTV HABER VE GÖRSEL YAYINCILIK A.Ş.” unvanlı kuruluş hakkında;
1- 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde belirtilen, “Suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimse suçlu ilân edilemez veya suçluymuş gibi gösterilemez; yargıya intikal eden konularda yargılama süresince, haber niteliği dışında yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiler nitelikte olamaz.” hükmünün ihlali nedeniyle, aynı Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre “UYARI” YAPTIRIMININ UYGULANMASINA, aynı yayın ilkesinin tekraren ihlali halinde, Kanunun 32 nci maddesinin İkinci fıkrasında yer alan; “Uyarının ilgili kuruluşa tebliğinden sonra ihlalin tekrarı halinde medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden üçüne kadar idari para cezası verilir.” hükmü uyarınca idari para cezası yaptırımı uygulanacağının yapılacak tebligatta bildirilmesine oy birliği ile,
2- 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilen; “…kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez.” hükmünü tekraren ihlali nedeniyle, aynı Kanunun 32 nci maddesinin İkinci fıkrası hükmü uyarınca;
a- İhlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ağustos 2013 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının beyanının 20.592.759,58 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde bir oranı 205.927,00 TL (ikiyüzbeşbindokuzyüzyirmiyedi TürkLirası) İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b- İdari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Bilkent Şubesi, Ankara TR 84000 100 1762 00 999999-5001 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32 nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiği veya 6112 sayılı kanunun 32 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, kanun yoluna başvurmadan önce peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, belirtilen süre içerisinde ödenmeyen ve kesinleşen idari para cezasının 21/7/1953 tarihli ve 6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
Üst Kurul Başkanı Davut DURSUN ve Üst Kurul Başkan Vekili Hasan Tahsin FENDOĞLU ile Üst Kurul Üyeleri Taha YÜCEL ve Nurullah ÖZTÜRK’ün karşı oyları, oy çokluğu ile,
Karar verildi.


Full & Egal Universal Law Academy